Yaz tatili sebebiyle Kur'ân öğrenmeke koşan çocuklar, camileri şenlendirdi.
Çayeli Sahil Camii imam hatibi Arif Yaman hoca, çocuklara Kur'ân okumayı ve namaz kılmayı öğrettiklerini ifade etti.
Arif Yaman hoca, facebook sayfasında "Bu gün sevgili çocuklarla öğrencilerimize namaz kıldı. Bu günkü son dersimizde çocuklarla cemaatle namaz kıldık. (Çocuklar) Namaz kılmak çok kolay ve çok güzelmiş dediler" notunu düşerek namaz kılan çocukların fotoğrafını paylaştı.
ÇOCUK VE NAMAZ
Çayeli'nden gelen bu güzel ve müjdeli haber, çocuklara İman ve İslam hakikatlerinin öğretilmesi ve benimsetilmesi noktasında önemli çağrışımlar yaptı.
Çocuklara Dini duguların benimsetilmesi ve İman, İslamiyet ve namaz hassasiyeti kazandırabilmek için mübarek Ramazan ayı, önemlibir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
Ramazan ayı, dinî duyguların yükseldiği, ibadetlerin daha bir şevkle yapılıp daha fazla feyiz alındığı mübarek aylardır. Aynı duyguları çocuk kalplerine de yansıdığından, çocuklar genellikle Ramazan ayında oruçla birlikte namaz kılmaya da başlarlar.
Önceleri büyükleri taklit ederek başlayan namazlar, zamanla şuurlu ve şümullu bir ibadet haline gelir. Ramazan ayı, çocukların namaza başlaması için de güzel bir vesiledir.
GÜZEL BİR NAMAZ HATIRASI
Çocuk ve namazdan çıkarıIacak çok dersler var kanaatini veren bir güzel okuma programı hatırası tebessüme vesile oluyor.
Yazarımız Nevin Alan'ın anlattığı minik ve şirin bir hatıra;
Okuma programından dolayı Kocaeli’nin ilçesi Kandıra’dayız.
Öğrencilerimizi mutlu etmek ve okunan eserlerin hazmını kolaylaştırmak için piknik ayarlandı.
Kerpe kazasındayız. Namaz vakti geldi. Barakadan yapılan lavabo ihtiyacı ve namaz için hazırlanan yerdeyiz. Öğrencilerimizle ağaçların hemhemelerine karışan rüzgârın uğultuları arasında namaz miracını yaşamaya hazırız. O arada sekiz yaşındaki Halise adında kız çocuğu yanımıza girmeye çalışıyor, annesi mani oluyordu. Halise, konuşamaması sebebiyle ne yapmak istediğini anlatamıyordu. Anne yanımıza bırakmak istemeyince ben “Bırakın gelsin” dedim. Annemiz “Normalde konuşamadığı için çok hırçındır ve saldırır, anlayamadım şuanki halini.” dedi.
Namazdayız. Küçük Halise’miz bizi taklit etmeye çalışarak namaz kılmaya başladı. Safi, temiz ve günahsız bedeni bütün haşmetiyle yere secde etti. Arada bize bakıyor, yine kendini yere sererek secdeyi bedeniyle tamamlıyordu. Kendine göre bitirdiğine kanaat getirince de terliklerimizi düzenledi, sıraya koydu. Sanki bizlere şöyle der gibiydi: “Çocuk ve namazdan çıkaracağınız çok dersler var.”
Evet, manevi kızlarımla dersimizi aldık. Bizler de çocuklar gibi duru ve temiz görünüşlerimizle iç âlemimizin paslarını sökerek bütün bedenimizle secdeye varacağız. Sizlerin namazı hangi yaş grubuna giriyor?
ÇOCUKLARA KUR'AN ÖĞRETMEK MÜHİM BİR VAZİFEMİZDİR
Üstad Bediüzzaman Said Nursi çocuklara Kur'an öğretmenin her bir has talebenin mühim bir vazifesi olduğuna işaret ediyor.
Her hasenenin mükafatının katlanarak ihsan edildiği mübarek Ramazan Ayında, Kur'an öğrenmek ve Kur'an okumak gibi oldukça önemli vazifeleri en kısa zamanda yerine getirmek bir Müslümanın öncelikleri arasında yer almalıdır.
İşte Risale-i Nur'larda yer alan o satırlar:
Mehmed Zekeriya’nın bir mektubunu aldım… Nurların bir vazifesi olan çocuklara Kur’ân okutmak ve iman derslerini vermek hizmetiyle meşgul olduğunu yazıyor. (…) Herbir has talebenin mühim bir vazifesi, bir çocuğa Kur’ân öğretmek…
Aziz, sıddık, ciddî, samimî âhiret kardeşim ve hizmet-i Kur’âniyede çalışkan bir arkadaşım Refet Bey,
Mektubunuz beni mesrur etti. Biliniz ki, iki sene evvel mâbeynimizde hararetli bir uhuvvet başladı. Sonra bazı ârızalarla ileri gitmedi. Müjde, şimdi ileri gidiyor. Çünkü, Hüsrev bana yazdığı mektubunda, senden çok memnun olduğunu, Barla’dan döndükten sonra seni istediğim tarzda bana gösteriyor.
Demek tam onunla ittihad ve teşrik-i mesâi ediyorsun. Elinden geldiği kadar onunla münasebeti kuvvetleştir. Hem herbir has talebenin mühim bir vazifesi, bir çocuğa Kur’ân öğretmek olduğundan, sen bu vazifeyi yapmaya başladın. Sen birinci talebelerden olduğundan, inşaallah senin çocuğun da birincilerden olacaktır. Madem çocuk benim de evlâd-ı mâneviyemdir; ona verdiğin ders, yarısı senin namına ise, yarısı da benim hesabıma olmalıdır.
Senin rüyan ise çok mübarektir. Tabiri pek zahirdir. Isparta bir camidir. Hüsrev, Refet, Lütfü, Rüşdü gibi zatların samimî mütesânid heyetin şahs-ı mânevîsi sana Said sûretinde gösterilmiş. Risalelerle verdiğiniz ders ise, va’z u nasihat sûretinde gösterilmiş. Sen namazı kılmadığınızdan geç kalıp, acele ederek derse yetişmek tâbiri, Sözler’in neşri haricinde bazı vezâif-i diniye, hem bir parça tembellik, sizi birincilik hakkın olan birinci derste ikinci derecede kaldığınıza işaret edip, seni ikaz ediyor.
Her neyse... Ben senden şimdi çok memnunum ve oradaki kardeşlerim dahi senden çok memnundurlar. Cenâb-ı Hak bize ve size tarîk-i Hakta hizmet-i Kur’âniyede sebat ve metânet versin. Âmin. Kayınpederiniz Hacı İbrahim Efendiye çok selâmla Bedreddin’e ve hemşireme çok duâ ediyorum.
Barla Lâhikası, s. 173-74
***
İnebolu civarında bulunan ve Nurlara güzel kalemiyle çok hizmet eden kardeşlerimizden Mehmed Zekeriya’nın bir mektubunu aldım. Endişelerimi izale edip beni mesrur eyledi. Şimdi Nurların bir vazifesi olan çocuklara Kur’ân okutmak ve iman derslerini vermek hizmetiyle meşgul olduğunu yazıyor. Ona yazınız ki: Bu hizmetin, aynen eskide Nur’lara çalışmanız gibi kıymetlidir. Hem, senin yazdığın kesretli risâleler, senin bedeline Nur’ların neşrine hizmet ederler. Merak etmesin; o eski makamını muhafaza ediyor.
Emirdağ Lahikası, s. 152
Yeni Asya
Haber Merkezi