Hayatımızda bazı şeylerin yolunda gitmediği zamanlar olur.
Beklediğimiz dağlara kar yağmıştır. Sürekli özveride bulunmuşuzdur, ama karşılık görememişizdir. Anlatmak istediklerimiz hedefine ulaşamamıştır. Yanlış anlaşılmışızdır. Bu durumlar şevkimizi kırar, ümitsizliğe iter. Hangi işte olursak olalım durum aynıdır. Vazifeli olduğumuz her alanda bu sıkıntılar yaşanır.
Bilhassa kudsî iman hizmeti dâvâ edinmiş kardeşlerin aralarındaki ihlâs uhuvvet sadâkat sebat sabır olması gereken düsturlarımızken tam tersine birbirlerine karşı kırılmaları, küsmeleri ve sonrası ayrılmalarla “Dâvâm” dediğimiz iman hizmetini sekteye uğratmış oluyoruz. Ümmeti Muhammediyeyi sahili selâmete çıkaran sefinenin hademeleri iken nefsimizin ve şeytanın telkiniyle bilmeyerek iman hizmetimize zarar vermiş oluyoruz.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri “kardeşlerim, siz kat’î biliniz ki: Risale-i Nur ve şakirdlerinin meşgul oldukları vazife, rûy-i zemindeki bütün muazzam mesailden daha büyüktür… “Dikkat ediniz: Vazifeniz kudsiyedir, hizmetiniz ulvîdir. Herbir saatiniz, bir gün ibadet hükmüne geçebilecek bir kıymettedir. Biliniz ki, elinizden kaçmasın!”… “Ey demir gibi sarsılmaz kardeşlerim! Bana yardım ediniz. Mes’elemiz çok naziktir. Ben sizlere çok güveniyordum ki, bütün vazifelerimi şahs-ı manevînize bırakmıştım. Siz de, bütün kuvvetinizle benim imdadıma koşmanız lâzım geliyor” buyuruyor. Başta ihlâs düsturlarını kendimizde yerleştirerek önce kendi imanımızın kurtulmasına sonra da başkalarının imanlarının kurtulmasına çalışmayı en birinci vazife bilmek gerektiğine dikkatleri çekiyor.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, nuranî hizmette her daim unutmamamız gereken düsturlarla nasıl bir yol takibi yapmamızı ve nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlatıyor. İhlâs Risalesi adlı eserinde “madem bu müdhiş zamanda ve dehşetli düşmanlar mukabilinde ve şiddetli tazyikat karşısında ve savletli bid’alar, dalâletler içerisinde bizler gayet az ve zaîf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde, gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’âniye omuzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş; elbette herkesten ziyade bütün kuvvetimizle ihlâsı kazanmaya mecbur ve mükellefiz ve ihlâsın sırrını kendimizde yerleştirmek için gayet derecede muhtacız” ve devamında ”Ey kardeşlerim! Mühim ve büyük bir umûr-u hayriyenin çok muzır manileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır. Bu manilere ve bu şeytanlara karşı, ihlâs kuvvetine dayanmak gerektir.” buyuruyor. Başında da her onbeş günde bir okunmasının önemini bildiriyor.
Bu Nur hizmetinde karşımıza çıkan her türlü sıkıntıların çarelerini sunan ve çözüme ulaştıran biricik eser İhlâs Risalesi ve lâhikalar yoldaşımız olmalıdır. Üstadımızın “Eyvah, eyvah! El’aman, el ‘aman! Ya Erhamerrâhimîn meded! Bizi muhafaza eyle, bizi cin ve insî şeytanların şerrinden kurtar, kardeşlerimin kalblerini birbirine tam sadâkat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur” “bizleri kıyamete kadar Risale-i Nur kisvesinde hakaikı imaniye ve esrarı Kur’âniye ile kemali ferah ve sevinçle meşgul eyle âmin.” duâsına nail olmak temennisiyle.