Düşünce adamı, şair ve yazar Hilmi Yavuz, Kemalizm, bazı Müslümanların Kemalistleştiği ve bu süreçte AKP’nin oynadığı rolle ilgili olarak şu değerlendirmeleri yapmış:
“Kemalizm hiç bitmedi, bitmesi de söz konusu değil. Türkiye Cumhuriyetinin 88 yıllık geçmişi var ve bunun çok büyük bölümü Kemalizm resmî ideolojisiyle geçti. İktidardan muhalefet konumuna düşmesi ortadan kalktığı anlamına gelmez. Askerî vesayetin tasfiyesini Kemalizmin tasfiyesi olarak anlamak safdillik olur.
“Neyin iyi, neyin kötü, neyin güzel, neyin çirkin, neyin erdemli, neyin ahlâksız olduğu konusunda, siyasette estetik alanında Türk insanı referanssız kaldı. Sorun bu. Şaşkın ve bencil insanlar ortada dolaşıyor. İslamın birtakım koşulları var, onlar yerine getirilmiyor. Müslümanların Kemalistleştiğini söylerken bunu kastediyorum. Senin kriterlerin başka, Kemalizminki başka. Sen nasıl olur da kendini kamusal alanda sadece formdan ibaret bir pratik gibi gösterirsin?”
Yavuz, “Müslümanların Kemalistleşmesi” olarak ifade edip eleştirdiği bu durumdan AKP’yi sorumlu tutmuyor, ancak iktidar partisi için söyledikleri, dolaylı da olsa aynı kapıya çıkıyor:
“AK Parti’ye eleştirim şu: Sen Müslüman hassasiyetleri olan bir partisin, bunu açıkça söylüyorsun. ‘Dindar nesil yetiştirmek istiyoruz’ diyorsun. Dindar nesil yetiştirmek istiyorsan bu herşeyden önce bir ahlâk dini. Peygamber ahlâkını referans alan bir din. Peygamberin bir hadisinden yola çıkarak söylersek, ‘Allah güzeldir ve güzel olanı sever’den iktidarın ne derece nasiplendiğini sorgulamak gerekir. Etik ve estetik bir medeniyet inşa eden İslam, bize neyin güzel, neyin çirkin, neyin ahlâklı, neyin ahlâksız olduğu konusunda çok ciddi ve temel referanslar verir. Bu referansları hayatımıza yeniden geçirecek bir misyonu üstlenmediği için AK Parti’yi eleştiriyorum.” (Kürşad Oğuz, Habertürk-Pazar, 14.10.12)
«««
Neşe Düzel’e verdiği mülâkatta AKP’nin bazı icraatlarını Kemalistlerin çok eleştirilen toplum mühendisliğine benzeten Doç. Dr. Yüksel Taşkın’a göre ise, “Siyasete bakış tarzı, siyaset kültürü, toplumsal mühendislik anlamında dinci Kemalizm bu. Kemalizmi, insanları belli bir resmî ideoloji üzerinden şekillendiriyor diye eleştiriyorduk. Şimdi AK Parti bunun işaretlerini veriyor. Kemalizmi eleştirenler şimdi bunu da eleştirmeliler. AK Parti, topluma kendi ideolojisini, din anlayışını dayatıyor.” (Taraf, 15.10.12)
Taşkın’ın, eleştirilerini bina ettiği zemin bize göre problemli ve abartılı; ama iktidar politikalarının bir kesimde yol açtığı algılamayı ortaya koyması açısından yabana atılmamalı. (28 Şubat’ta bile yazma özgürlüğü elinden alınmamışken şimdi bu duruma düştüğünden yakınan Prof. Mehmet Altan’ın “Endişeli Kemalistler haklı çıkıyor” sözü de bu bağlamda görülmeli.)
AKP’nin “Hakikî ve öz Kemalistler bizleriz” diyen malum kesimlerce topa tutulmasına alışmıştık; ama hem Kemalizme karşı çıkan, hem de AKP’yi Kemalist yöntemler kullanmakla suçlayan yaklaşıma pek aşina değiliz. Peki, bu durumda, her fırsatta “Gerçek Atatürkçü parti biziz, hedefimiz ilke ve inkılâpları toplumun ortak paydası yapmaktır” diyen AKP buna müstehaktır desek, acaba haksızlık yapmış olur muyuz?
«««
Geçen hafta “İslam artık Türklerle Kürtleri bir arada tutamaz” iddiasını eleştirdiğimiz Prof. Dr. Yılmaz Esmer’in bir başka tartışmalı beyanı da cumhuriyetin değerleriyle ilgili. Bu değerler için “Biraz bitti” diyor Esmer, “biraz” ne demekse...
Söz konusu değerlerden ne anladığını da, “tek ulus” ve “dinin vicdanî bir mesele olup topluma, devlete, siyasete, ekonomiye karışmaması” şeklinde açıklıyor. Tek ulusu Türklük dayatması, laikliği de dinin vicdanlara hapsedilip hayatın diğer alanlardaki bütün yansımalarının yasaklanması olarak anlayan bir yorumun iflâsı, cumhuriyet değerlerinin bitişi olarak görülebilir mi?