2008’de Yrd. Doç. Dr. İsmail Ermağan’ın sorularına cevaplarımız
Dünden devam:
Yeni Asya’nın gerek Türkiye ve gerekse AB tarafına tavsiyeleri neler olabilir?
Dindar kesimler içerisinde AB’yi “Hıristiyan kulübü” olarak gördüğü için reddedenlere karşılık, Yeni Asya’nın AB’yi desteklemesinde Hıristiyanlık faktörünün şöyle farklı bir yorumu söz konusu:
Bediüzzaman Said Nursî, eserlerinin değişik yerlerinde Müslümanların dinsizliğe karşı dindar Hıristiyan ruhanîlerle ittifak kurması gerektiğini ifade ediyor. Dolayısıyla, eğer söylendiği gibi AB bir Hıristiyan kulübü ise, bu durum, Yeni Asya açısından AB’yi reddetme değil, tam tersine daha çok destekleme gerekçesi. Çünkü dinsizliğin insanî değerleri tahrip ve dejenere eden olumsuz etkilerine karşı Müslümanlar da, Hıristiyanlar da kendi başlarına yeterli savunmayı yapamıyorlar.
Böyle olunca insanî ve ahlâkî değerleri, aileyi, nesilleri korumak için güçbirliği yapmaları gereği ortaya çıkıyor. Nitekim geçtiğimiz Ramazan Bayramı’nda Vatikan’ın yayınladığı kutlama mesajında Müslümanlara “Aileyi birlikte koruyalım” çağrısının yapılmış olması, bu zorunluluğun o cenahta da kabul ve ikrar edildiğinin bir ifadesiydi.
Ancak iddiaların aksine, AB’nin bir Hıristiyan kulübü olduğunu söylemek de mümkün değil. Her ne kadar AB’nin üzerine inşa edildiği değerler İslam ve Hıristiyanlık gibi büyük semavî dinlerin getirdiği temel esaslar ise de, birliğin ana felsefesi laiklik olarak ifade ediliyor. Ancak bu laikliğin Türkiye’deki gibi dini toplumsal hayattan tümüyle dışlayan değil, AB sözcülerinin dile getirdikleri demokratik laiklik şeklinde olduğu söyleniyor. Ama bu konunun Avrupa’da da yoğun tartışmalara konu olmaya devam ettiğini, Hıristiyanlık eksenli yaklaşımlarla, Papa’nın eleştirdiği “pozitivist ve saldırgan laiklik anlayışı”nın çatıştığını görmekteyiz. Bu çatışmada da Müslümanlarla Hıristiyanlar birlikte hareket edebilirler. Ama bunun için bu iki din mensuplarının, birbirlerine karşı tarihten gelen önyargıları ve bilgisizlikten kaynaklanan şüpheci ve hasmane bakış tarzını terk etmeleri gerekir. İşte bu noktada Yeni Asya’nın temel aldığı Said Nursî’nin yaklaşımı, iki tarafı da ortak zeminde bir araya getirebilecek bir buluşma zemini oluşturuyor.
Burada şunu da hemen ekleyelim: Yeni Asya’nın bir özelliği de, bu fikirleri taktik icabı ve takiyye olarak değil, samimiyetle savunuyor olmasıdır.
Yarın: AB’yi askıya alan AKP bindiği dalı kesiyor