Kocatepe’de 8 Ekim’de yapılacak olan Bediüzzaman Mevlidinin skandal bir gerekçeyle iptal edilmesini dünkü scope yayınında değerlendiren Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz, “Mevlid yasağıyla, AKP iktidarının 15. yılında 2001’e döndük” dedi ve ekledi; “AKP, Türkiye’yi 28 Şubat’a döndürmek için mi iktidara geldi? Valiliğin yasak gerekçesi keyfî ve inandırıcılıktan uzak.”

Nur Talebeleri asayişin manevî bekçileridir

Güleçyüz, “Biz bu mevlidi ilk defa yapıyor değiliz. 1990’dan başlayarak 2001’e kadar yaptık. 2001’de ilk defa aynen bugünkü gibi Ankara Valiliğinin kararı ve tebligatıyla engellendi. Sonraki yıllar yine yaptırılmadı.  2002, 2003, 2004, 2005 derken 2014’e kadar geldi. 2014’te bir iklim değişikliği oldu, ama maalesef kısa sürdü. O zaman Emniyet mensuplarından bize söylenen şey: “Özellikle bu gergin ortamda bu mevlidin yapılması daha da takdire şayan. Çünkü sükûnet getiriyor. İnsanların olaysız toplanıp dağılabileceğini gösteriyor. Kardeşlik, kucaklaşma görüntüleri yaşanıyor” hakikaten de öyle oldu. Her zamanki gibi. Bizim mevlidlerimizde olay çıkmadı, çıkmaz da. Biz Nur Talebeleri asayişin manevî bekçileriyiz. “Müsbet hareket” her zaman titizlikle bağlı kaldığımız bir prensiptir” şeklinde konuştu.

Yeni Asya camiasının kiminle ne alıp veremediği var ki? 

“2015 ve 2016’da mevlid yine yaptırılmadı” diyen Güleçyüz şöyle devam etti; “Şimdi de yasağa gösterilen gerekçe şu: “Ülkemizde son zamanlarda meydana gelen gelişmeler başta olmak üzere birtakım toplumsal duyarlılıklar nedeniyle...” Ne demek bu şimdi? Nedir bu gelişmeler? Bizi alâkadar eden ve buna dayanak oluşturan ne gibi bir gelişme var? Bunun izahını yapması lâzım Valiliğin. “Toplantıya katılacak grup ve şahıslara yönelik olarak bazı kesimler tarafından tepki gösterilebileceği ve provokasyonlara da neden olabileceği...” Nedir bunun anlamı? Yeni Asya camiasının kiminle ne alıp veremediği var ki? Evet, onunla uğraşanlar var, ama bu şekilde bir valilik gerekçesi olarak, gösterilmesi tuhaf.

Sizin göreviniz yasaklamak değil 

Provokasyon Türkiye şartlarında istendiği zaman olabilen, ama istenmediği zaman da tedbirleri alınabilen birşey. CHP’nin adalet yürüyüşünde son günlere doğru “IŞİD saldıracak” gibi bir konu gündeme  geldi. Sonra bir haber daha çıktı: “Konvoya saldırmak üzere hazırlık yapan IŞİD militanları yakalandı.” İstediğiniz zaman yapıyorsunuz demek ki. Ve Türkiye’de milyonlarca insanın katıldığı mitingler yapılıyor. Kimsenin burnu kanamadan. Mevlid bunun dışında mı? Eğer böyle birşey varsa bunun tedbirini almak sizin göreviniz. Göreviniz yasaklamak değil ki. Burada çifte standart ve kolaycılık var. Bu son derece keyfî ve hiçbir inandırıcılığı olmayan bir gerekçe.

AKP ülkeyi 28 Şubat’a döndürmek için mi iktidar oldu?

Netice itibariyle Türkiye mevlidin yasaklandığı bir ülke olarak böyle bir görüntü vermiş oldu ve AKP iktidarının 15. yılında 2001’e döndük. AKP Türkiye’yi 28 Şubat’a döndürmek için mi iktidara geldi?Aylardır konuştuğumuz zulümler, mağduriyetler işin başka bir boyutu. Bunlar tam gaz devam ederken bir de mevlid yasağı eklendi. Biz 1990 mevlidinde olanları yaşadık. Bir de aynı yıl 3 Ocak operasyonuna maruz kalmış bir gazeteyiz. İkisinin de cereyan ettiği dönemde ANAP iktidarı vardı. 1991 seçiminde gitti. Başka sebepler de üst üste geldi, birikti. Ama bunlar da çok belirleyici oldu ve ANAP 8 yıllık iktidarını kaybetti. 1999 depreminden sonraki mevlidin ardın Kutlular ağabeyin hapis yatması vs. İlaveten 28 Şubat dönemindeki zulümler, haksızlıklar ve neticesi: 2002 seçiminde o dönemin bütün siyasî aktörleri sandıkta kaldı, çıkamadı. DSP, Bahçeli, hepsi silindi. 

Şimdi benzer bir tablo yeniden yaşanıyor. Bunlar iktidar partisi açısından çok kuvvetli uyarılardır. AKP’nin eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, “kişinin kendini en güçlü hissettiği an en çok hata yapmaya açık olduğu andır” diyor. AKP şu anda onu yaşıyor. Eskiden kadro partisiyken şimdi kişi partisi olmaya doğru ilerliyor ve eşzamanlı olarak bu olaylar cereyan ediyor. Bunun neticelerini göreceğiz. Ömrü olan görecek.”

HABER: KÜBRA ÜNÜVAR