Türkiye Genel Sosyal Saha Araştırması sonuçlarına göre, araştırmaya katılanların yüzde 82'si din ile siyasetin ayrı
tutulması gerektiğini savunuyor.
DİNÎ CEMAATLERE OLAN GÜVEN DE SARSILDI
Sosyal, kültürel, ekonomik ve politik yapıyı anlamaya yönelik olarak gerçekleştirilen Türkiye Genel Sosyal Saha Araştırması sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 82'si din ile siyasetin ayrı tutulması gerektiğini dile getirdi. Araştırma sonuçları, uygulamadaki bazı yanlışların, dinî cemaatlere olan güvenin sarsılmasına yol açtığını da gösteriyor.
KANUNLAR DİNÎ REFERANSLARLA UYUMLU OLMALI
Bunun yanı sıra anayasanın ve medenî hukukun İslâmî referanslarla uyumlu olmasını destekleyen % 56'lık bir kesim olduğu belirtildi. Araştırmanın değerlendirmesinde, "Oransal olarak bu iki grubun kesiştiği göz önüne alındığında toplum içinde azımsanmayacak bir kesimin laiklik ve dinin toplumdaki rolünü birbirine tamamen zıt olgular olarak değerlendirmediği anlaşılmaktadır" denildi.
***
“Din ile siyaset ayrı tutulsun”
Türkiye Genel Sosyal Saha Araştırması (TGSS) sonuçlarına göre, araştırmaya katılanların yüzde 82’si din ile siyasetin ayrı tutulması gerektiğini savunuyor.
![](/Sites/YeniAsya/Upload/images/Content/2025/02/11/arastirma1.jpg)
Ülkenin sosyal, kültürel, ekonomik ve politik yapısını anlamaya yönelik olarak yapılan Türkiye Genel Sosyal Saha Araştırması; 15 bölge koordinatörü, 55 ekip başı ve 253 anketörle gerçekleştirildi. TGSS araştırması sonuçlarında katılımcıların yüzde 82’sinin din ile siyasetin ayrı tutulması gerektiğini savunduğu ifade edildi. Bunların yanı sıra anayasanın ve medeni hukukun İslâmî referanslarla uyumlu olmasını destekleyen %56’lık bir kesim olduğu belirtildi. Araştırmanın değerlendirmesinde, “Oransal olarak bu iki grubun kesiştiği göz önüne alındığında toplum içinde azımsanmayacak bir kesimin laiklik ve dinin toplumdaki rolünü birbirine tamamen zıt olgular olarak değerlendirmediği anlaşılmaktadır” denildi.
İbretlik sonuç: Dinî cemaatlere duyulan güven azaldı
Araştırma çarpıcı bir sonucu daha ortaya çıkardı. Buna göre, siyasî partiler ve dinî cemaatler gibi yapılara olan güvenin oldukça düşük olduğu dikkat çekti. Siyasî partilere güvenin yüzde 8, dinî cemaatlere güvenin ise yüzde 12 olduğu belirtilen araştırmada, “Benzer şekilde, en çok güven duyulan meslek grupları öğretmenler (%67) ve doktorlar (%66) olarak öne çıkarken, siyasetçiler (%6) toplumda en düşük güvene sahip gruptur. Bu bulgular, güven krizinin özellikle siyasî ve dinî yapılar üzerinde yoğunlaştığını göstermektedir. (...)
“Bulgulara göre, bireylerin % 63’ü insanlara karşı genel bir temkinlilik göstermekte ve dikkatli olunması gerektiğini ifade etmektedir. İnsanlara güvenenlerin oranı ise yalnızca % 18’dir. (...) Bu durum, bireylerin en yakın sosyal çevrelerine bile sınırlı güven duyduğunu göstermektedir” denildi.
![](/Sites/YeniAsya/Upload/images/Content/2025/02/11/anket1.jpg)
Çalışanların üçte biri tükenmişlik hissi yaşıyor
Araştırmanın iş memnuniyeti bulgularına göre, çalışanların %68’i işlerinden memnun olduğunu belirtirken, %41’i işlerini stresli buluyor ve %37’si iş sonrası yorgunluk yaşıyor. İş yoğunluğunun aile üzerindeki etkisi sınırlı olsa da çalışanların üçte biri düzenli tükenmişlik hissi yaşıyor. Katılımcıların %52’si önümüzdeki beş yılda hayatlarının daha iyi olacağına inanıyor, bu da toplumun genel anlamda iyimser bir bakış açısına sahip olduğunu gösteriyor. Ancak, %25’lik bir kesim gelecekte yaşamlarının kötüleşeceğini düşündüğünü ifade ediyor, bu da endişe taşıyan bir grubun varlığına işaret ediyor.
% 56’lık kesim yaşadığı yeri riskli buluyor
Araştırmada “Deprem riskine dair algılar dikkat çekicidir; %56 yaşadığı bölgeyi “riskli” veya “çok riskli” olarak görürken, %44’ü evlerini depreme dayanıklı bulmaktadır. TGSS bulguları, konut ve çevrel şartlarının genel bir resmini sunmakta ve bu alanların iyileştirilmesine yönelik politikaların önemini vurgulamaktadır” denildi.
![](/Sites/YeniAsya/Upload/images/Content/2025/02/11/gorsel44.jpg)
Ekonominin daha da kötüleşeceği düşünülüyor
Vatandaşın ülkedeki ekonominin durumu ve gelecek beklentileri ile ilgili bilgiler toplanan araştırmada anketin gerçekleştiği Mayıs-Haziran 2024 itibariyle ekonomiden genel bir rahatsızlık olduğu söylendi. Araştırmada, “Son 12 ayda ekonominin kötüye gittiğini düşünenlerin oranı %83’ü bulurken, iyileşme algısı yalnızca %7 seviyesinde kalmıştır. Katılımcıların %61’i, önümüzdeki 12 ayda ekonominin daha da kötüye gideceğini öngörmektedir. Bu karamsar tablo, özellikle enflasyon, gelir eşitsizliği ve ekonomik belirsizliklerin toplum üzerindeki etkilerinden kaynaklanmaktadır. Kadınlar ve erkekler arasında karamsarlık düzeyleri benzer olmakla birlikte, gençlerin gelecek konusunda daha karamsar olduğu, yaşlıların ise mevcut ekonomik duruma yönelik daha olumsuz bir algıya sahip olduğu görülmektedir” denildi.
Eğitim seviyesi düştükçe karamsarlık artıyor
“Eğitim seviyesi yükseldikçe ekonomik algıların daha eleştirel hâle geldiği, ancak geleceğe yönelik karamsarlığın eğitim seviyesi düştükçe arttığı dikkat çekmektedir” ifadelerine yer verilen araştırmada şunlar söylendi: “Coğrafi bölgeler arasında da ekonomik algılar farklılık göstermektedir. Öyle ki Batı bölgelerinde ekonomik karamsarlık daha yüksekken, Kuzeydoğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde daha iyimser bir yaklaşım gözlemlenmiştir. Genel olarak, bireylerin ekonomik güven eksikliği ve karamsarlık içinde olduğu, ekonomik beklentilerin iyileşme yönünde sınırlı kaldığı ortaya çıkmaktadır.”
Nurseza Parlakoğlu - MUŞ