Gazeteci yazar Taha Akyol, “Türkiye’nin önünde büyük hukuki sıkıntılar olduğunu görelim artık” dedi.
Gazeteci yazar Taha Akyol, “Bu bir ricadır” başlıklı Cuma günkü (1 Eylül 2017) yazısında AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Mahir Ünal’dan hukukla ilgili bir ricada bulundu. Akyol, “Türkiye’nin önünde büyük hukukî sıkıntılar olduğunu görelim artık” dedi.
Gazeteci yazar Taha Akyol’un 1 Eylül 2017 tarihli Hürriyet’de yayınlanan yazısı şöyle: “ADALET ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Sayın Mahir Ünal’dan hukukla ilgili bir ricada bulunacağım.
Niye Mahir Ünal’dan?
İki sebepten: Kendisinin çok okuyan bir muhafazakâr entelektüel olduğunu, meselâ benim de fikri hocam olan merhum Prof. Erol Güngör’ü çok okuduğunu duyuyorum.
İkincisi, CHP’nin yayınladığı Adalet Kurultayı Sonuç Bildirgesi’ne Ünal tepki gösterdi; iktidarın yargıyı yönlendirdiğini söylemenin dış itibarımıza zarar vereceğini, “FETÖ”nün ekmeğine yağ süreceğini söyledi.
Ülkenin dış itibarı ile hukuk arasındaki çok yakın münasebeti gören Sayın Ünal’dan değil de kimden ricada bulunacaktım? Haber Merkezi
CHP’nin etkisi mi?
Türkiye’nin dış politikada yaşamakta olduğu ağır sorunların bir kısmı iktidarın otoriterleşmesi, yargı bağımsızlığının ihlâli gibi eleştirilerden kaynaklanıyor. Bu bakımdan Sayın Ünal’ın teşhisi doğrudur. Fakat bu konularda Türkiye’ye dışarıdan yöneltilen eleştirilerin sebebi CHP’nin onları etkilemesi değildir. CHP o kadar etkili olamaz. Dahası, dışarıda bu eleştirileri yapanlar da sadece politikacılar değil. Elbette Avrupalı politikacılar da popülizm yapıyor, Türkiye üzerinden polemik yaparak oy toplamak istiyor. Fakat seçimle, oyla, popülizmle ilgili olmayan kuruluşlar da bu eleştirileri yapıyor, üstelik çok daha etkili oluyorlar. AİHM, Venedik Komisyonu, AGİT gibi.
Asıl sorun
İmaj düzeltmeye asıl buradan başlamak lâzım: Yargı üzerindeki siyasî vesayeti kaldıracak, denetim ve denge ilkesini hayata geçirecek formların zorunlu hale geldiğini artık görmek gerekir. Artık görmek gerekir ki, AYM “Benim yetkim yok” diyerek kenara çekilebilir, ama o durumda tutuklu gazetecilerin başvurularını AİHM kabul ediyor! AYM’nin “hak arama yolu” olmada yetersiz kaldığının kabulü demektir bu! Türkiye’nin önünde büyük hukukî sıkıntılar olduğunu görelim artık. Denetim ve denge, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı gibi ilkeleri hayata geçirmekten başka çıkış yolu görünmüyor. Muhalefete “FETÖ” suçlaması yapmak iç politikada ‘yarayışlı’ olabilir, ama Türkiye’nin bu en önemli sorununu çözmez. “FETÖ”nün de Avrupa’daki popülistlerin de ekmeğine yağ süren asıl sorun budur.