Din Kültürü Yetmiyorsa

Medya yöneticileriyle bir araya gelen Muharrem İnce, Yazıişleri Müdürümüz İbrahim Özdabak’ın sorularını cevaplandırdı: 

DİN EĞİTİMİ: “ İsteyene istediği kadar din eğitimi verecek, istemeyene vermeyeceğiz. Diyor ki: ‘İki saat Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi yetmez benim çocuğuma.’ Olur, ne istiyorsun? ‘Fıkıh, Kelam, Hadis, Siyer, Akaid de istiyorum.’ Hayhay, seçmeli olarak gel, kaç saat istiyorsun, veriyorum sana. Hiçbir itirazım yok.”

Dava yoksa hemen iade

BAŞÖRTÜSÜ: “Başörtüsü problemini Türkiye aşmıştır. İster evinde taksın, ister çarşıda pazarda taksın, ister kamuda taksın, nerede takarsa taksın.” 

OHAL MAĞDURİYETLERİ: “Hakkında dava açılmışsa davanın sonucunu bekleyeceğiz. Dava açılmamışsa, derhal iade edeceğiz. Kim olursa olsun; sağcı, solcu beni ilgilendirmiyor. İnsan ya sonuçta karşımızdaki..

***

DİN EĞİTİMİNE KISITLAMA YOK

Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz İbrahim Özdabak’ın sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, din eğitimi ile ilgili soruya şu cevabı verdi; “Türkiye bunu çözemedi çok üzülüyorum, çok basit bunun çözümü, çok basit. İsteyene istediği kadar din eğitimi, istemeyene vermeyeceğiz. Bu kadar basit.”

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, İstanbul’da ulusal gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenleri ile kahvaltılı toplantıda bir araya geldi.

Yeşilköy’de bir otelde düzenlenen kahvaltılı toplantının başında basın mensuplarının kısa bir görüntü aldı. Toplantı basına kapalı olarak devam etti. Muharrem İnce’ye, TBMM Başkanvekili ve Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün ile CHP Grup Başkanvekili Engin Altay eşlik etti. Toplantıya CNN Türk Genel Müdürü Bora Bayraktar, Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin, Hürriyet  Gazetesi Yazı İşleri Müdürlerinden Ateş Yalazan, Posta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rıfat Ababay, Yeni Asya Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İbrahim Özdabak gibi isimlerin de aralarında olduğu medya yöneticileri katıldı.

Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz İbrahim Özdabak, Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’ye Böşörtüsüne karşı tutumunu, 1+8+4 şeklindeki eğitim sistemini ve OHAL mağduriyetleri hakkındaki çalışmalarını sordu. 

Bugünkü Muharrem İnce olarak, başörtüsüyle ilgili eski sözleriniz için ne düşünüyorsunuz?

İlkokulu yeni bitirmişti kız kardeşim. Rahmetli dedem “Gel bakalım çocuğum” dedi. “Cumartesi günü pazara gittiğimde sana eşarp alacağım” dedi. Hatta eşarp da değil şal. “Artık bunu takacaksın” dedi. “Ve şimdiden sonra benim çamaşırlarımı sen yıkayacaksın artık annen yıkamayacak” dedi. Gelini yıkamayacak yani annem, torunu tıkayacak. “Büyüdün artık” dedi. Ve kız kardeşim, tam kırk sene oldu, başörtülü. Babamın iki gelini var, biri erkek kardeşimin eşi, diğeri benim eşi. Benim eşimin başı açık, kardeşimin eşi, biz köy çocuğuyuz kapalı. Böyle bir sorunumuz yok. Başörtüsü problemini Türkiye aşmıştır. İster evinde taksın, ister çarşıda pazarda taksın ister kamuda taksın, nerede takarsa taksın,  serbestler. 

Eğitimde 1+8+4 modeli iktidar çevreleri tarafından İmam Hatip’lerin orta kısımlarıyla Kur’ân kurslarının kapandığı 28 Şubat modeline dönüş olarak sunuldu, cevabınız?

Bir baba evlâtları arasında nasıl ayrım yapmazsa bir cumhurbaşkanı da okulları arasında ayrım yapamaz. İmam Hatip’liler nasıl yetişiyorsa Fen Lise’liler de öyle yetişecek. Asla bir ayrımcılık olmayacak. Din eğitimini şöyle düzenleyeceğiz; CHP’nin açıklamaları olabilir, ama cumhurbaşkanı da ben olacağım. Bazen MHP’nin önerdiği bir şeyi yapabilirim, ya da AK Parti’nin önerdiği bir şeyi ya da İYİ Parti’nin önerdiği ya da HDP’nin. Doğru bir şey söylemişlerse, neden onu elimin tersiyle iteyim? Din eğitimini şöyle yapacağız; kırk senede Türkiye bunu çözemedi çok üzülüyorum, çok basit bunun çözümü, çok basit. İsteyene istediği kadar din eğitimi, istemeyene vermeyeceğiz. Bu kadar basit... Diyor ki “Ben iki saat Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi yetmez benim çocuğuma.” Olur, ne istiyorsun? “Fıkıh, Kelâm, Hadis, Siyer, Akaid de istiyorum,” hay hay, seçmeli olarak gel kaç saat istiyorsun, veriyorum sana. “Ben istemiyorum zorunlu din dersi,” sana da vermiyorum. Hiçbir sorun yok. Muhafazakâr bir aile eğer “Sadece Din Kültürü’yle kalmasın, Siyer öğrensin, Peygamber’in hayatını öğrensin Kelâm öğrensin, Fıkıh öğrensin” diyorsa hiçbir itirazım yok benim. Öbürü de diyor ki “Yahu kardeşim ben istemiyorum,” tamam sana soruyoruz ne istiyorsun, sen ne istiyorsun? “Ben astronomi istiyorum,” tamam sana astronomi veriyoruz. Bu kadar basit bir çözüm. İsteyene istediği kadar, istemeyene zorla yok.

OHAL mağduriyetlerini giderme konusunda nasıl bir yol haritası takip etmeyi düşünüyorsunuz?

Daha sonra çözeceğimiz şey OHAL mağdurları. OHAL’de, hakkında dâvâ açılmışsa dâvânın sonucunu bekleyeceğiz. Dava açılmamışsa, derhal iade edeceğiz. Böyle bir şey olamaz. Hem KHK ile işten atacaksın, hem hakkında dâvâ açmayacaksın böyle bir şey olabilir mi? Kim olursa olsun; sağcı, solcu beni ilgilendirmiyor. İnsan ya sonuçta karşımızdaki.