“DÖRT PARTİ, DEMOKRASİ İÇİN ZOR BİR İTTİFAKI BAŞARDI. 24 HAZİRAN’DA DEMOKRASİ TEKRAR TAÇLANACAK VE ŞAHLANACAK. MİLLET TEK ADAM DAYATMACILIĞINA SANDIKTA TOKADI VURACAK.”
ORTAK AKILLA ÇÖZÜLÜR
“Sorunlar ortak akıl ve meşveretle çözülür. Millet İttifakındaki tüm partiler tekrar meşveret esaslı parlamenter sisteme derhal geri döneceklerini, ileri demokrasiyi ve hukuk-u insaniyeyi öne çıkaran düzenlemelerle daha iyi hale getireceklerini vaad ettiler ve vaadlerini yerine getirecekler. ”
HALK “BİZİ KURTARIN” DİYOR
“Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlâl. Kraliyet, tek adamlık eski haldir. Şimdi demokrasi ve hürriyetler asrıdır, ya demokrasiye uyulacak ya da duvara toslayacak. Çarşıda pazarda halk ‘Baskılardan dolayı yanınızda olamasak da bu hükümetten bizi kurtarın’ diye haykırıyor.”
MAĞDURLARI SAVUNACAĞIZ
“Darbeye karışanlardan ziyade masumlara dokunulmuştur. Şu anda on binlerce insan, çoğu saliha 17 bin kadın ve 700 bebek silahlarla ilgisi olmadan mağdur edilmiştir. Bu bir zulümdür. Bunların haklarını savunmak da bize düşüyor.”
***
24 Haziran’da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri için geri sayım başladı. Milletvekili adayları ise seçim bölgelerinde çalışmalarına devam ediyor. Bingöl İYİ Parti milletvekili adayı Selahattin Ekinci de bu adaylardan biri. Ekinci, bölge halkının durumunu anlatırken aynı zamanda plan ve projeleri hakkında bilgi verdi. İlk hedeflerinin OHAL’İ kaldırmak olduğunu belirten Ekinci, tek adamlıkla ülkede devlet terörü estirildiğini ve buna son vermenin vaktinin geldiğini söylüyor.
İYİ Parti Milletvekili Adayı Selahattin Ekinci, 24 Haziran seçimlerinden sonra demokrasinin şaha kalkacağını belirterek, “Şimdi demokrasi ve hürriyetler asrıdır, ya demokrasiye uyulacak ya da duvara toslanacak” dedi.
Milletvekili adayı olmaya nasıl karar verdiniz?
Merkez sağ Demokrat misyonun alternatifinin zayıf olmasından ve İYİ Parti ile alternatif oluşmasından dolayı İYİ Parti’den aday oldum.
Milletvekili seçilmeniz durumunda mecliste gündeme getireceğiniz ve sizin için önemli olan ilk konu nedir?
İlk önce gündemimize alacağımız konular; OHAL’i kaldırarak siyasî partiler yasasının değiştirilmesi ve demokratikleştirilmesi, adayları liderlerin değil parti üye ve delegelerin belirlemesi, adaylarda liyakat esasına dayalı kriterlerin olması, seçim kurulu nezdinde ön seçimlerin yapılması, hatta bu sıralamalara ilâveten tercihli aday sisteminin getirilmesi. Bununla ortak akıl meşveret, şûrâ, meclis tahakkuk ederse, diğer sorunlar çorap söküğü gibi kolay çözülür. Ülkeye ve topluma adalet duygusu gelir, kuvvet şahıslarda olmaz, mekanizmalarda kanunlarda olur.
Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? (Siyasî, ekonomik ve sosyal olarak)
Siyasî olarak vahim bir durum, çünkü demokrasi, anayasa, meclis ve hukuk rafa kaldırılmış; tek adamlığa geçilmiştir. Tek adamlıkla ülkede devlet terörü estirilmektedir. Devlet halkın ortak sorunlarının çözümü, güvenliğin temini, adaletin tesisi için var olan bir organizasyondur. Hz. Ömer “El ‘adlu esâsu’l-mülk” derken bu söz dünyada kaziye hükmüne geçmiştir. Yani adalet; mülkün idarenin temelidir, esasıdır. Devletin bir bakıma dini adalettir. Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de de âyetlerin dörtte biri adalet üzerinedir. Adalet ve zulüm, gece ve gündüz gibi zıttırlar. Adavet ve muhabbet gibi adaletin olmadığı yerde zulüm vardır. Şimdilerde ülkemizde darbeye karışanlardan ziyade masumlara dokunulmuştur. Bu durum da Kur’ân’da geçen “Velâteziru...” âyetinin emrine muhaliftir. Ayrıca insanlığa da muhaliftir. Suç ferdîdir, birinin hatasıyla başkası yargılanamaz ve kınanamaz. Tarih boyunca zulüm payidar olmamıştır. Cehennem zalimler içindir!
Halk, 23 sene borçlandırıldı
Ekonomik olarak, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum da vahimdir. Bakınız ben emekli bir öğretmenim. 2002 yılında emekli olmadan önceki maaşım ile emekli olduktan sonraki maaş farkı yüzde 15’lerdeydi. Bugün bu fark yüzde 80’lere çıkmıştır. Emeklinin işi bırakma eylemi gibi bir kozu olmayınca gelirleri enflasyona göre düşük kaldı. 2002’deki maaş ile alınan çeyrek altın, ekmek ve eti hesaplayanlar, aradaki 10 kat uçurumu göreceklerdir. Ayrıca zor dönemlerde yapılan devletin fabrikaları, tesisleri, halkın ortak malı olan arazileri satılarak yapılan yolların ön planda sunulmasının, göz boyamaktan ibaret olduğu görülecektir. Rantın güçlü olduğu, hesap verilebilirliğin zor olduğu, şeffaflığın olmadığı bir yapıda göze batan yollarla övünmenin acziyeti içindedirler. Hükümet zaten son yapılan köprü ve otoyolları özel sektöre yaptırmış olup halk 23 sene borçlandırılmıştır, ekonomi batmıştır. Döviz, enflasyon ve faizler bunun göstergesidir.
Terör hürriyetler sayesinde biter
Sosyal olarak, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum en vahimidir. Geçimsizlik, boşanma, borçlanma, intiharlar, kadın cinayetleri, hukuktaki keyfîlik, sevgi saygının azalması, uyuşturucu kullanım oranının hızla artış göstermesi, tecavüzler, gasplar, iflâslar, ayrımcılık dili kullanımı, yolsuzluk, yoksulluk, yasaklılık, İslâm’ın sulandırılması, doğru İslâmiyet’in perdelenmesi gibi sayısız olumsuzluklar toplumu sarhoş, ruhları ifsat, akılları geveze etmiş ve sosyal yardımlarda tek adama muhtaç hale getirmişlerdir. Demokrasinin ve hürriyetin olmadığı ortamda iman yeşermez, ibadet yapılamaz. Bariz bir örnek ile geçtiğimiz 1 Mayıs’ta Moskova’da Kızılmeydan’da Kremlin’in önünde emeğe saygı ve hürriyetlerin korunması yürüyüşüne katıldım. Daha önce de Stockholm’de de din vicdan hürriyeti yürüyüşüne katıldım. Türkiye’de de adalet yürüyüşüne katıldım. Bu yürüyüşlerle gördüm ki hürriyetler genişledikçe ülke yönetimine güven artıyor ve ülke terörden, geri kalmışlıktan kurtuluyor. Moskova’da demokrasiye geçildikten sonra ilk 5 yıl ortalaması olan aylık asgarî gelir 100 dolar iken şimdi 450 dolara yükselmiştir. Moskova’nın ortasında 20.000 kişilik kapasiteli yapılan camide Cuma namazları 80.000 kişi ile kılınabilmektedir. Yani terör hürriyetler sayesinde bitmiştir. Dolayısıyla Rusya gibi bir ülke ekonomik yönden bizi sollamıştır, sosyal barış sağlanmıştır. Maalesef ülkemizde bunun tam tersi yaşanmaktadır.
Hile yapmazlarsa sandıkta tokadı vuracaklar
Gözlemlediğiniz kadarıyla, bölge halkının seçimlerdeki tutumu nasıl olacak?
Çarşı pazar halkın içerisinde bire bir bulunmaktayız. Baskılar sonucu ekmeğinden ve işinden olmamak için “Yanınızda olamasak da bu hükümetten bizi kurtarın” diye haykırıyorlar, desteklerini ifade ediyorlar ve bizleri de cesaretimizden dolayı kutluyorlar. Hile yapmazlarsa sandıkta tokadı vuracaklar. Bediüzzaman Hazretleri; “Riyaset-i şahsiyenin kat’iyyen aleyhindeyim” yani tek adamlığın tümüyle karşısındayım, nerede görsem sille tokat vuracağım diyor. Cumhuriyet ve demokrasi sevdalısı olan Bediüzzaman “Yeter, söz milletindir” sloganını benimseyerek Demokrat Parti’ye oy verilmesini teşvik etmiştir. Bingöl’de halk ‘Riyaset-i şahsiye’ diktesine reyleriyle sille vuracaktır.
Darbe şartlarının oluşması için beklenildi
Demokrasi, hukuk devleti, OHAL uygulamaları ve yol açtığı mağduriyetler konusunda neler düşünüyorsunuz?
“Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal.” Kraliyet, tek adamlık eski haldir. Şimdi demokrasi ve hürriyetler asrıdır, ya demokrasiye uyulacak ya da duvara toslayacak. İnsaniyet bedeviyetten, kölelikten, ecirlikten, yani ücretli kölelikten malikiyet ve serbestiyet aşamasına geldi. Ülkemizde iktidar tarafından yönetim şekli bu aşamaları tersine çevrilmek istenmektedir. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 20 Temmuz OHAL ile KHK darbeleri de tek adamlığın ve devrin güçlerinin eseridir. 15 Temmuz, 20 Temmuz’un ön hazırlığıdır. 12 Eylül darbesi için 1979-1980 yıllarında anarşinin tırmandırıldığının itirafları gibi 20 Temmuz’da da buna benzer söylemler ve uygulamalarla yapıldı. Rahmetli Süleyman Demirel’in şu sözü kulaklarımızda çınlamaktadır. 11 Eylül’de akan kan 12 Eylül’de neden durdu? Zaten hukuk çerçevesinde sıkıyönetim yetkisi verilmişti, ama darbe şartlarının oluşması için beklenildi. Amaç yönetimi ele geçirmekti. Şu anda on binlerce insan, çoğu saliha kadın 17 bin ve 788 bebek silâhlarla ilgisi olmadan mağdur edilmiştir. Bu bir zulümdür. Bunların haklarını savunmak da bize düşmektedir.
CHP, demokratlaşırken, AKP 1930’ların CHP’si oldu
Partinizin veya içerisinde olduğunuz ittifakın Türkiye’ye ne gibi vaatleri var? Bunların gerçekleşebileceğine inanıyor musunuz?
Millet ittifakının içinde 4 parti var; CHP- İYİ Parti- Saadet Partisi ve Demokrat Parti. Bu 4 parti başarılması zor bir ittifak oluşturdular. CHP demokratlaşırken, AKP 1930’ların CHP’sini çok sollamıştır. Zor kazandığımız demokratik haklarımızı AKP yok etmiştir. Millet ittifakındaki tüm partiler tekrar meşveret esaslı parlamenter sisteme derhal geri döneceklerini, ileri demokrasi ve hukuk-u insaniyeyi öne çıkaran düzenlemelerle daha iyi hale getireceklerini vaad ettiler ve vaadlerini yerine getireceklerdir. YETER SÖZ MİLLETİNDİR.
Bu seçimler Türkiye için ne ifade ediyor? Adil bir seçim yapılabileceğini düşünüyor musunuz?
Bu seçim Türkiye için bataklığa saplanma, karanlığa giriftar olma ile aydınlığa ve yüzleri güneşe dönme gibi görüyorum. Demokrasi kırat gibi tekrar taçlanacak ve şahlanacaktır. 7 Haziran dahil geçen seçimlerde hep hile yapılmıştır. Şu anda 1000’lik hedefe Millet İttifakı hemen hemen sıfır sermayeyle başlarken; iktidar devlet, korku, tama, güç ve silâhlarıyla 900 sermaye ile yarışa katılmaktadır. Buna rağmen kazdıkları bu seçim ittifakı çukurunda boğulacaklardır.
Bazı bölgelerde yaşanacak sandık taşıma kararıyla ilgili neler düşünüyorsunuz? Oylarınızı etkileyecek mi?
Elbette etkileyecektir. Bingöl’de de çok sayıda sandığın taşınması durumu var. Bunlara karşı partimizin genel başkan yardımcısı ve adayımız Kazım Ataoğlu Bey ile görüşüp tedbirler almaya çalışıyoruz. Elbette minareyi çalan kılıfı hazırlar. Kılıfsız bırakmak için çaba içerisindeyiz.
YENİ ASYA FETRET DÖNEMLERİNDE BİZE FENER OLDU
Yeni Asya ve Demokrat misyon hakkında neler söylersiniz?
Yeni Asya 1969’lardan beri İttihad ile birlikte anılmaktadır. Yeni Asya denildiğinde aklıma Demokrat misyon ve Risale-i Nur’un medyadaki dili gelmektedir. Hele sloganı; “’Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şûrâdır’ cümlesi ruhumuza inşirah vermektedir. Kur’ân’ın emri olan meşveret ve şûrâyı menfaat üzerine dönen siyasetin üstünde tutması, ülkemizde ve dünyada darbelere karşı koyması , mağdurların ve mazlumların sesi olması takdire şayan olmuştur. Hele bu baskı ve zulüm döneminde mazlûmların ve demokrasinin sesi olması gönüllerdeki yerini almıştır. Kemiyeten az da olsa keyfiyeti yüksek olan Yeni Asya, sosyal medyada birinciliğe oturmuştur. Yeni Asya fetret dönemlerde bize fener olmuştur. BİN YAŞA YENİ ASYA!
***
Bingöl İYİ Parti milletvekili adayı Selahattin Ekinci
1956 Bingöl doğumlu, Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Almanca bölümü mezunu. Ilıcalar Ortaokul Müdürlüğü, Genç Lisesi Müdürlüğü ve İlçe Millî Eğitim Müdür vekilliği görevlerinin yanı sıra Bursa mahkemelerinde Almanca bilirkişiliği yaptı. 25-26. Dönem Demokrat Parti Bursa Milletvekili adayı oldu. Avrupa, Rusya ve Ortadoğu’da siyaset üzerine incelemelerde bulundu. Bingöl’ün tanınmış ailelerinden olan Ekinci, Evli ve üç çocuk babasıdır.
RÖPORTAJ: ÜLKER YILMAZ CABA
[email protected]