Geopolitical Futures Analiz Direktörü Jacob L. Shapiro, “Suriye’de “çatışmasızlık bölgeleri” oluşturmalarına karşın, üç ülke (Türkiye, İran, Rusya) birbiriyle çelişiyor. Çatışmalar sürdükçe ülkeler arasındaki ayrışmalar da daha belirgin hale geliyor” dedi.
Astana üçlüsü olarak adlandırılan Türkiye, İran ve Rusya arasında yaşanan çelişkileri Geopolitical Futures’da yazan Analiz Direktörü Jacob L. Shapiro şu ifadeleri kullandı; “Astana üçlüsü” dağılma tehlikesiyle karşı karşıya. Kazakistan’ın Astana şehrinde Eylül ayı ortalarında buluşmalarının ardından, İran ve Rusya, Suriye’de ateşkes antlaşmasının garantörü olmayı kabul etti. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad rejiminin güçleri ile bu bölgelerdeki hükümet karşıtları arasındaki savaşta altı aylık ateşkesi (daha da uzatılmak üzere) kalıcılaştırmak için “çatışmasızlık bölgeleri” kuruldu. Bu düzenlemeye ilişkin sorun, bu ülkelerin birbirleriyle göz göze gelmemesinde yatıyor. Türkiye, hükümet karşıtı isyancıları destekliyor. Rusya ve İran, Esad rejimini destekliyor. Şimdi iki taraf barışmak yerine, birbirlerini, düşmanlarını desteklemekle suçluyor.
Türkiye, muhalifleri savunma sözü verdi
Türkiye açısından, Rusya’nın hava ve İran’ın kara desteğini alan Esad rejimi, isyancıların kontrolünde olan toprakları geri almaya çalışıyor. Türkiye’nin bu çatışmanın kurbanlarını, sivilleri ve ılımlı muhalefet gruplarını savunma sözü verdi. Rusya, sınırlı biçimde, ateşkes şartlarının muhalefetin tüm unsurlarını kapsamasını kabul etmiyor. Idlib’deki hâkim milis gruplar içerisinde, ana unsur El-Kaide’nin Suriye kolu olan cihatçı Hayat Tahrir el-Şam (Tahrir el-Şam) grubu. Rusya, Tahrir el-Şam’I makul bir hedef olarak görüyor ve Esad rejimini, Tahrir el-Şam savaşçılarına topraklarının neresinde olursa olsun, saldırmaya teşvik ediyor. Tahrir el-Şam’ın hâkimiyet alanları Idlib genelinde yaygın; bu nedenle Rusya birliklerini burada yoğunlaştırıyor. Rusya’nın bakış açısından, cihatçıları ortadan kaldırmak, çatışmasızlık bölgelerini korumanın zorunlu bir parçası. Ayrıca Rusya, Tükiye’nin Idlib bölgesine girmesinin ardından, Tahrir el-Şam’a baskı yaparak silah bıraktırmasını ve grubu dağılmaya teşvik etmesini bekliyordu. Türkiye bunu yapmayı reddederek kimi zaman Tahrir el-Şam’la işbirliği yaptı ve böylece Rusya’ya Esad rejimini sağlamlaştırma çabalarını artırması yolunda bir bahane sunmuş oldu.
Esad rejimi sahadaki üstünlüğünü koruyor
Soçi Toplantısı’na kimlerin katılıp katılmadığına bakılmaksızın, Suriye’nin geleceğinin orada, Astana’da, Cenevre’de ya da Timbuktu’da belirlenmeyeceği açık bir gerçek. Şimdilik buna Suriye’de karar veriliyor ve Türkiye ezeli rakipleriyle istemeyerek olsa da bir anlaşmazlığa düşüyor. Astana üçlüsü, Soçi’deki toplantı sırasında bu tutarsızlıklara karşın ortak bir metin kaleme almak için bir yol bulabilir; ancak bu tamamen bir maskaralık. Esad rejimi sahadaki üstünlüğünü koruyor ve Rusya hâlâ istemediği çatışmalara dâhil olmakla yüz yüze. İran, Rusya’nın nihai savaş yorgunluğundan yararlanmak için fırsat kolluyor. Türkiye, sırtının duvara dayandığını, ama kendi menfaatlerini koruyabilmek için gereken güce sahip olmadığını fark etmiş durumda. Artık durmak gerekiyor; ancak elçilere verilen öfkeli notalar Esad’ı veya Rusya’yı durdurmaya yetmez, yalnızca güzel gazete manşetleri olurlar. Türkiye Esad’ı durdurmanın bir yolunu arıyor ve eğer bir şey bulamazsa, bu ayrışmanın neticesinde kaybedecek. (Çeviren: Duvar- Tarkan Tufan)