CUMHURBAŞKANI SEÇİMİNDE BARAJI YÜZDE 40+1’E İNDİRME TEKLİFİ SİSTEM TARTIŞMASINI TEKRAR CANLANDIRIRKEN, ÇÖZÜMÜN DEMOKRASİ VE ADALETE DÖNÜŞ EKSENİNDE ARANMASI GEREKTİĞİ İFADE EDİLİYOR.
BİR KİŞİ DEĞİL, MİLLET
DP Genel Başkanı Gültekin Uysal: “CB Hükümet Sistemi milletimizin önceliklerini karşılayamaz. Yapılması gereken milletimizin ‘Âcil demokrasi, âcil adalet’ talebine uygun, kuvvetler ayrılığının keskin çizgilerle teminat altına alındığı, ‘1 kişi’den ziyade ülkeyi ve milleti merkeze alan bir anlayışla işleyen bir demokrasinin kurulmasıdır.”
RAHATLAMA DEMOKRASİYLE OLUR
Eskİ AKP Milletvekili Prof. Dr. Osman Can: “Başkanlık sisteminin toplumda karşılığı yok. Bunda ısrar edenler siyasî tarih sahnesinden silinir. Rahatlama anayasal düzenin demokratikleşmesiyle mümkün. Parlamento bağımsız ve etkin hale gelirse yargı da daha pozitif kararlar verebilir.”
***
Acil demokrasi, acil adalet
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin milletin önceliklerini karŞIlama imkan ve ihtimali olmadığını söyleyerek acil demokrasi ve adalet çağrısında bulundu.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, TBMM’nin Yeni Yasama Yılı’nın açılışıyla birlikte siyasetin gündeminin milletimizin gündemi ile örtüşmesini umduğunu belirterek, birkaç gündür ortaya atılan ‘40+1’ teklifini değerlendirdi. Uysal, “AKP yine fakat artan kaybetme korkusuyla herşeyin merkezine kendini koyuyor. Türkiye’nin ihtiyacına göre değil de ‘1 kişi’nin ihtiyacına göre Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında ne deve ne kuş misali hiçbir kabul görmüş demokratik modelle uyuşmayan bu rejimi anlaşılan kendileri de kısa sürede sorgulamaya başlamış” dedi.
İŞLEYEN DEMOKRASİ KURULMALI
Sosyal paylaşım sitesi Twitter’dan paylaşımında ‘Sınırsız Yetki-Sıfır Denetim’ diye de tabir edilebilecek bu modelin keyfiliği daha da derinleştirdiği, ülkenin kaynaklarının önceliklerden yoksun bir şekilde kullanılmasına daha da fazla kapı araladığını söyleyen Gültekin Uysal, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin milletimizin önceliklerini karışlama imkân ve ihtimali yoktur. Yapılması gereken milletimizin ‘Acil Demokrasi, Acil Adalet’ talebine uygun kuvvetler ayrılığının keskin çizgilerle teminat altına alındığı, ‘1 kişi’ den ziyade ülkeyi ve milleti merkeze alan bir anlayışla işleyen bir demokrasinin kurulmasıdır” diye yazdı.
AKP’yi kurtaracak hiçbir demokratik formül yok
Değişimin AKP başta olmak üzere bütün siyasî partilerin başka alanlardan başlatmaktan bahsettiğini dile getiren Uysal şunları söyledi: “Demokratlar olarak yanlışta yarışan, ‘bunlar gitsin, aynı anlayışla biz yürütelim’ diyen hâkim siyasî anlayış ve aktörlerin aksine önce ‘siyaset değişecek’ diye haykırıyoruz. Tarihe kayıt düşmek isterim ki; çürümüş, yozlaşmış, iddialarıyla sınanmış ve kaybetmiş AKP’yi kurtaracak hiçbir demokratik formül yoktur.” Uysal, TBMM 27. Dönem 3. yasama yılına başlamasıyla dolayısıyla, “Vatanımıza, milletimize hayırlar getirmesi, Meclisimizin, milletimizin sorun ve beklentilerine çözüm üretecek bir hüviyete kavuşması, demokrasinin yerleşmesi ve adaletin güçlenmesi yönünde adımların atılabilmesi temennisiyle başladık. Hayırlı olsun” temennisinde de bulundu.
FATİH KARAGÖZ - ANKARA
***
***
Anayasal düzen demokratikleşmeli
Eski Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can, siyasetteki yeni arayışları, yargılamalardaki hukuksuzlukları yorumladı.
T24’ün haberine göre, siyasette dengelerin değişmesi gerektiğini söyleyen Osman Can, “Kısa ya da orta vadede demokratikleşme, açılım ya da rahatlama olacağını düşünüyor musunuz?” sorusuna şu cevabı verdi: “Nihaî rahatlama için anayasal düzenin demokratikleşmesiyle mümkün. Denge-denetim mekanizmalarının getirilmesiyle mümkün. Yargı bağımsızlığı ve çoğulculuğu önemli. Kurumlar, yeniden arşivleriyle birlikte tesis edilmeli. Kurumların sağlıklı bir şekilde çalışacağına yönelik güvenin oluşturulmasıyla mümkün. Siyasette dengelerin değişmesi gerekiyor. Böyle bir siyasî atmosferde Türkiye kendini çürütüyor ve çürümeye devam ediyor. Parlamentoyu bağımsız ve etkin hâle getirdiğimiz zaman, siyasî irade üretebilecek bir mekanizma olarak tasarladığımız zaman, parti içi demokrasiyi de kurguladığımız zaman yargının daha pozitif, kurumların da rasyonel kararlar vereceğine şahit olacağız. Siyasal kültür siyasî yapının değişmesiyle hızlıca değişebilir. Değişim imkânı ortaya çıktığında değişim çok uzun sürmeyecektir.”