Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselamın "Çin'de de olsa ilmi arayınız" Hadis-i Şerif'inden hareket ederek yeni diller öğrenmeye karar veren 20 yaşındaki Karadağlı Vladimir Vlaovic, aralarında Türkçenin de bulunduğunu 12 dil öğrendi.
Peygamber Efendimiz'in "Çin'de de olsa ilmi arayınız" Hadis-i Şerif'inden hareketle yeni diller öğrenmeye karar veren 20 yaşındaki Karadağlı Vladimir Vlaovic, her gün bir saatini dil öğrenmeye ayırarak aralarında Türkçenin de bulunduğunu 12 dil öğrendi.
***
(Hadis-i Şerif'in tamamı şu şekildedir: “Çin’de de olsa ilmi arayınız. Çünkü ilim öğrenmek her Müslüman’a farzdır. Melekler, yaptıkları işten hoşlandıkları ilim talebeleri için kanatlarını yere sererler.”)
***
Karadağ'ın güneyindeki Petrovac kasabasında yaşayan Vlaovic, anadili Karadağcanın yanı sıra İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Fransızca, Almanca, Türkçe, Arapça, Çince, Rusça, Lehçe ve İngilizce dillerini orta ve iyi seviyede konuşabiliyor.
Kendini "yarı Karadağlı-yarı Rus" olarak nitelendiren Vlaovic, yaptığı açıklamada, yeni diler öğrenmenin kendisini çok mutlu ettiğini söyledi.
Vlaovic, Donja Gorica Üniversitesi'nde turizm işletmeciliği eğitimi aldığını, dil bilmenin ileride mesleğine de önemli katkı yapacağına inandığını ifade etti.
İnsanların dünyayı daha iyi tanıyabilmek için kendilerini geliştirmeleri gerektiğini belirten Vlaovic, "En sevdiğim sözlerden biri 'Çin'de de olsa ilmi arayınız' hadisidir. Ben aslında bu düşünceden hareketle yeni diller öğrenmeye karar verdim." dedi.
"Her gün birer saatimi yabancı dil öğrenmeye ayırıyorum''
Bildiği dillerde fıkralar dahi anlatabildiğini kaydeden Vlaovic, yabancı dilleri, izlediği yabancı filmlerin sahnelerini canlandırmaya çalışarak öğrendiğini anlattı.
Türkçe öğrenme sürecini de anlatan Vlaovic, "Bir akşam babamla bir Türk dizisi izlerken konuşulanların tercümesini yapabileceğimi iddia ettim ve gözlerini kapatmasını söyledim. O bölümü benim tercümemle izledik. Sonraki bölümleri de öyle. Sonra da Türkçe kursuna gitmeye karar verdim." diye konuştu.
Vlaovic, daha sonra İtalyanca ve Fransızca kurslarına da gittiğini aktararak, internet üzerinden de İspanyolca ve Portekizce öğrendiğini söyledi.
Bir yıl içinde 12 dili de iyi seviyede konuşabilmek istediğini kaydeden Vlaovic, "Her gün birer saatimi yabancı dil öğrenmeye ayırıyorum. İtalyanca, Fransızca ve Türkçeden sonra Almanca kursuna da gitmeye karar verdim. Zira biz Avrupalıların, Almanca bilmesi gerektiğini düşünüyorum." dedi.
Vlaovic, ABD'de çok ünlü bir otelde bir süre çalıştığını anlatarak, "Yabancı dil bilmek hayatımın her alanında kolaylıklar sağlıyor. 5-6 dil biliyorsanız gittiğiniz iş görüşmelerinde işi kapma ihtimaliniz yüzde 90'a çıkıyor." ifadelerini kullandı.
Turizm sektöründe dil bilmenin önemine vurgu yapan Vlaovic, "Mesela Fransız turistler İngilizce konuşmaktan hoşlanmaz. Fransızca bilmiyorsanız sizi hor görme ihtimalleri var." dedi.
Karadağlı genç, bildiği 12 dilde gönderdiği mesajla da insanların hayallerinin peşinden koşmaları gerektiğini söyledi. (AA)
***
İlim Çin’de de olsa alınız
Zeynep Hanım: “‘İlim Çin’de de olsa alınız’ hadisini açıklar mısınız?”
Hadisin tamamı şöyledir: Hazret-i Enes (ra) rivâyet etmiştir: Peygamber Efendimiz (asm) buyurmuştur ki: “Çin’de de olsa ilmi arayınız. Çünkü ilim öğrenmek her Müslüman’a farzdır. Melekler, yaptıkları işten hoşlandıkları ilim talebeleri için kanatlarını yere sererler.” 1
Bu hadis-i şeriften şu hükümleri ve sonuçları çıkarmamız mümkündür:
1- İlim cihanşümuldür (evrenseldir). Faydalı bilgi belli bir kavmin malı değildir ve her yerde bulunabilir.
Başka bir ifadeyle, doğru bilginin milliyeti yoktur.
İnsan doğru bilgiyi Çin’de de olsa aramalı ve onu her nerede bulursa almalıdır.
2- Allah faydalı bilgiyi isteyene verir. Müslüman olup olmaması fark etmeksizin; isteyen, yoluna baş koyan, uğrunda çalışan ve istidat lisanıyla duâ eden herkes faydalı bilgiye ulaşma hususunda Allah’tan yardım görebilir, Allah’ın yardımıyla faydalı bilgi elde edebilir.
Kim bu uğurda istidat lisanını konuşturur ve Allah’tan isterse, Allah ona verir.
Nitekim Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, şu yeryüzüne hâkim olan insanlık saltanatının, teknolojinin ve ulaşılan medeniyetin, Kârun gibi gururlanarak ve üzerinde boğuşularak elde edilmediğini; bütün bu medeniyetin aczi ve zaafı için insanlığın emrine verilen maddeye ait bilgilerin ürünü olduğunu; bu bilgilere ulaşmak için kendisine Allah tarafından yardım edildiğini, doğru ve faydalı bilgi öğrenme kapıları açıldığını ve bizzat aklı ve bilinci yaratan Allah tarafından doğru bilginin insana ilham edildiğini kaydeder.2
3- Allah, insanoğlunu doğru bilgiyi öğrenme yetkisi ve donanımı ile donatmıştır. Yeryüzüne halife oluşunun bir alâmeti budur. Müslüman olup olmaması ayrı bir meseledir.
Şüphesiz Müslüman doğru bilgiye daha çok koşmalıdır. Fakat günümüzde maddeye ait doğru bilgiler Müslüman olmayanların ellerindedir. Bunu teslim edelim. Çünkü onlar istiyorlar, onlar arıyorlar. İstidat lisanıyla onlar duâ ediyorlar. Allah da onlara veriyor.
Müslümanlara gelince...
Ellerindeki dinde, doğru bilgiyi almakla ilgili sayısız emirler bulan Müslümanlar, maalesef bu konuda Müslüman olmayanlardan geri durumdadırlar.
Bunun cezasını da geri kalmışlıkla ve ileri ülkelerin çantasını taşımakla çekiyorlar.
Bugün İslâm âleminin çektiği sıkıntıların önemli bir sebebi budur.
4- Her Müslüman için, dünyasına ve ahiretine yetecek doğru bilgiyi öğrenmek farzdır. Öğrendiklerini insanlığa hizmet olarak sunmak da sünnettir.
5- Melekler, ilim talebelerine duâ ederler, onları tehlikelere karşı Allah’ın izni ve emriyle korurlar.
Dipnotlar:
1- Câmiü’s-Sağîr, 1/310, H. No: 640.
2- Sözler, s. 296.
Yeni Asya İlahiyatçı Yazarı Süleyman Kösmene
AA