"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kış geldi, hoş geldi: Beyaz Rahmetin Sahibi, Müzeyyin ismiyle tecelli etti...

10 Ocak 2017, Salı 23:00
Meteoroloji günler öncesinden uyarıyor, “kara kış kapıda, beyaz felâket yaklaşıyor, kutup soğukları geliyor...”

Okullar tatil ediliyor, Afet Koordinasyon Merkezleri” faaliyete geçiyor. Belediyeler “karla savaşmak” için hazırlıklara başlıyor. Depolarındaki mühimmat stoklarını takviye ediyorlar. “Kar canavarlarını” hangarlardan çıkartıp cepheye sürmeye hazırlanıyorlar. Sanki düşman kuvvetleri vatanımızı işgal etmek için saldırıya geçecek...

Nihayet “Balkanlardan gelen” soğuk hava dalgası Trakya’dan yurda giriş yapıyor. Biraz rüzgâr, biraz yağmur, biraz kar derken, İstanbul’a kadar ulaşıyor. Ama o da ne? Mütecaviz bir düşman gibi beklenen kar, mütevazı bir dost olarak karşımıza çıkıyor. Nur yüzlü, yumuşak kalpli, dost canlısı bir misafir olarak bizi ziyaret ediyor. Hiç de öyle beklendiği gibi hırçın, çılgın, saldırgan, istilâ edici bir hâli görülmüyor. Hatta insanların kararttığı yeryüzünü beyaz bir badana ile temizliyor, parlatıyor, mikropları kırarak havayı dezenfekte ediyor. 

Çocukları sırtından kaydırarak onları eğlendiriyor, hoşça vakit geçirmelerini sağlıyor. Yüzünün aklığı, kalbinin yumuşaklığı ile herkesin yüzüne gülümsüyor, yüzleri gülümsetiyor. Karla mücadele yerine, mütareke yapılarak gerekli tedbirler alınsa, gelişi bir felâket olarak değil de bir rahmet olarak bilinse, altında yatan güzel neticeler nazara verilse, bu kadar kaygıya ve telâşa lüzum kalmayacaktır. 

Bediüzzaman Hazretleri, kara yapılan isnatların haksızlıkların ne kadar yersiz olduğunu şu ifadelerle dile getiriyor. 

O soğuk yüzünün altında ne kadar sıcak bir kalp taşıdığını bildiriyor:

“Karı pek bâridane (soğuk) ve tatsız telâkki ederler. Halbu ki, o bârid ve tatsız perdesi altında o kadar hararetli gayeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki, tarif edilmez.” (Sözler, 18. Söz, s. 366)

Abdil Yıldırım

Üstad Bediüzzaman Said Nursi, kar ve soğuğun da yüzlerce hikmetinin var olduğunu belirterek kendisine yöneltilen "Bu dünyadaki musîbetler, çirkinlikler, şerler; ihatalı rahmete münâfîdir, bulandırıyor" sorusunu bakın nasıl cevaplıyor...

***

Kar, soğuk, ateş, yağmur gibi nevilerin yüzer hikmetleri...

Kar, soğuk, ateş, yağmur gibi nevilerin yüzer hikmetleri, maslahatları içinde bazı dikkatsiz ve ihtiyatsızlar, su-i ihtiyarlarıyla kendileri hakkında şer yapsa...

Eğer denilse, “Bu dünyadaki musîbetler, çirkinlikler, şerler; ihatalı rahmete münâfîdir, bulandırıyor.”

El-Cevap: Risâle-i Kader gibi Nurun risâlelerinde bu dehşetli suale tam cevap verilmiş. Onlara havale ile, kısacık bir işareti şudur:

Herbir unsurun, her bir nevin, her bir mevcudun, külli ve cüz’î müteaddit vazifeleri ve o her bir vazifenin çok neticeleri ve meyveleri var. Ve ekseriyet-i mutlakası, maslahat ve güzel ve hayır ve rahmettirler. Ve az bir kısmı, kabiliyetsizlere ve yanlış mübaşeret edenlere veya ceza ve terbiyeye müstehak olanlara veya çok hayırları sünbül vermeye vesile olanlara rast gelir; zahirî, cüz’i bir şer, bir çirkinlik olur, bir merhametsizlik görünür.

Eğer o cüz’î şer gelmemek için rahmet tarafından o unsur, o küllî mevcud o vazifesinden men edilse, o vakit bütün hayırlı, güzel sair neticeleri vücud bulmaz. Bir hayrın ademi şer ve bir güzelliğin bozulması çirkinlik olması itibariyle, o neticeler adedince şerler, çirkinlikler husul bulur. Demek, birtek şer gelmemek için yüzer şerler, merhametsizlikler irtikab edilir ki, bütün bütün hikmete, maslahata, rububiyetteki rahmete muhalif düşer.

Meselâ, kar, soğuk, ateş, yağmur gibi nevîlerin yüzer hikmetleri, maslahatları içinde bazı dikkatsiz ve ihtiyatsızlar, su-i ihtiyarlarıyla kendileri hakkında şer yapsa, meselâ elini ateşe soksa, “Ateşin hilkatinde rahmet yoktur” dese, ateşin had ve hesaba gelmeyen hayırlı, maslahatlı, merhametli faydaları onu tekzib edip ağzına vurur.

Hem, insanın hodgâm hevesâtı ve süflî ve akıbeti görmeyen hissiyatı, kâinatta cereyan eden rahmaniyet ve hakimiyet ve rububiyet kanunlarına mikyas ve mehenk ve mizan olamaz. Kendi âyinesinin rengine göre görür. Merhametsiz siyah bir kalb, kâinatı ağlar, çirkin, zulüm ve zulümat suretinde görür. Fakat, imân gözüyle baksa, yetmiş güzel hulleler giymiş bir Cennet hurisi gibi, rahmetler ve hayırlar ve hikmetlerden dikilmiş yetmiş binler güzel libasları birbiri üstüne giymiş, daima güler, rahmetle tebessüm eder bir insan-ı ekber ve ondaki insan nevini bir kâinat-ı suğra ve her bir insanı bir âlem-i asgar müşahede eder. Bütün ruh u canıyla, “Elhamdülillahi Rabbi’l-âlemin. Er-Rahmani’r-Rahîm. Mâliki yevmi’d-dîn” der.

Şuâlar, (yeni tanzim) s. 952

"Ne kadar güzeldir" deme!

''Dünyayı ve ondaki mahlûkatı mânâ-yı harfiyle ((bir şeyin kendisini değil de, san'atkarını, ustasını, sahibini bilip tanıtan mana)) sev; mânâ-yı ismiyle ((birşeyin bizzat kendisine bakan ve kendisini tanıtan manası))  sevme. "Ne kadar güzel yapılmış" de. "Ne kadar güzeldir" deme. Ve kalbin bâtınına, başka muhabbetlerin girmesine meydan verme. Çünkü, bâtın-ı kalb âyine-i Sameddir ve Ona mahsustur.''

Risale- Nur, Sözler, Otuz İkinci Söz, Üçüncü Mevkıf

Risale-i Nur'dan Sözler isimli eserden 32. Söz'ü okumak için tıklayınız;

http://www.yeniasya.com.tr/risaleinur/sozler/#962

Kar, yağmur, dolu; gelmiyor gönderiliyor, yağmıyor yağdırılıyor...

Kur'an-ı Hakim'in hakikatli ve nurlu bir tefsiri olan Risale-i Nur'da Cenab-ı Hakk'ın zerrelerden yıldızlara kadar tecelli eden ismlerini ve azim tasarrufatını tefekkür etmeye devam ediyoruz.

'İlimlerin esası, ilimlerin şâhı ve padişahı, imân ilmidir.' hakikati çerçevesinde Kainat Kitabı'nda gerçekleştirilen herşeye mana-i harfiyle bakarak eserden sanatkara yönelerek Cenab-ı Hakk'a ulaşıyor, nazarlarımızı Esma-ül Hüsna'sının tecellilerine çeviriyoruz...

Özetle diyebiliriz ki; Hissiz, şuursuz olan kar, yağmur, dolu, toprak, otlar, ağaçlar ve benzeri nice sebep bizlere şefkat edip, rızık yetiştirmek kabiliyeti olmadığından, su gelmiyor, gönderiliyor; toprak kendi kendine açılmıyor; Birisi o kapıyı açıyor, nimetleri ellerimize veriyor, meyveler, hububatı yetiştirmekten pek çok uzak olduğundan, onlar bir Hakîm-i Rahîmin perde arkasından uzattığı ipler ve şeritlerdir ki, nimetlerini onlara takmış, zîhayatlara uzatıyor.

Tefekkür haberinin devamını okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/dunya/kar-yagmur-dolu-gelmiyor-gonderiliyor-yagmiyor-yagdiriliyor_410925

Allah'ın Müzeyyin ((herşeyi eşsiz sanatıyla süsleyen, güzelleştiren Allah)) ve Cemil ((Sonsuz güzellik sahibi Allah)) isminin tarif edildiği Risale-i Nur'dan bir bölüm;

''...Semâyı dinle. Nasıl "Yâ Celîl-i Zülcemâl" diyor. Ve arza kulak ver. Nasıl "Yâ Cemîl-i Zülcelâl"diyor. Ve hayvanlara dikkat et. Nasıl "Yâ Rahmân, yâ Rezzâk" diyorlar. Bahardan sor. Bak, nasıl "Yâ Hannân, yâ Rahmân, yâ Rahîm, yâ Kerîm, yâ Lâtif, yâ Atûf, ya Musavvir, yâ Münevvir, yâ Muhsin, yâ Müzeyyin" gibi çok esmâyı işiteceksin. Ve insan olan bir insandan sor. Bak, nasıl bütün Esmâ-i Hüsnâyı okuyor ve cephesinde yazılı; sen de dikkat etsen okuyabilirsin. Güya kâinat azîm bir musika-i zikriyedir. En küçük nağme, en gür nağamâta karışmakla, haşmetli bir letâfet veriyor. Ve hâkezâ, kıyas et.'

Sözler, 24. Söz, Birinci Dal - Devamını Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/risaleinur/sozler/#534

Tefekkürün faziletleri

Risale-i Nur, baştan sona bütün satırlarında tefekkürü ibadet haline getirmiş; “Bir saat tefekkür, bir sene ibadetten hayırlıdır.”6 Hadisinin feyiz ve bereketine mazhar olmuş bir tefekkür ummanıdır.

“Âyet, Hadis ve Risale-i Nur’a göre tefekkürün önemi nedir?”

Konuyla ilgili son derece önemli makalenin devamını okumak için tıklayınız:   

http://www.yeniasya.com.tr/suleyman-kosmene/tefekkurun-faziletleri_216654

Haber Merkezi

Okunma Sayısı: 8801
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı