Evlilik kurumunun bitmesine sebep olan birçok etken vardır.
Bunlar zamanın ilerlemesi ve çağın değişimi ile birlikte farklılaşmaktadır. Bundan 20 sene önce boşanma sebebi olmayan durumlar, zamanın değişimiyle, boşanmaya sebep olabilmektedir.
Yaşanılan toplumun özellikleri, yaygın değerleri, çağın getirdiği değişimler, ekonomik sebepler, bireysel problemler, iletişime dair problemler gibi birçok unsur boşanmaya sebep olabilmektedir. Şahsî ihtiyaçların ve önceliklerin değişimi, evlilikten beklentilerin artması da boşanma sebebi olabilmektir.
Boşanmaların başlıca sebeplerini şöyle sıralamak mümkündür:
I. Ekonomik sebepler
Yapılan araştırmalar göz önüne koyuyor ki; ekonomik yönden gelişmiş olan ülkelerde boşanma oranları daha yüksek olmaktadır. Bunun sebebi, ekonomik kalkınmasını tamamlamış ülkelerde genellikle kadınların da çalışıyor ve dolayısıyla belli bir kişiye bağlı olmadan da hayatlarını kazanabiliyor olması gösterilebilir. Kadın, eğer evlilikte aradığını bulamazsa, boşanma kararını vermek için ekonomik hürriyeti olmayan kadından daha az düşünüyor.
Boşanmaların sebebi ile ilgili sosyolojik araştırma sonuçlarına göre, kadınların ekonomideki rolü ve yeri artmış, kadınlar iş hayatının içine girmiş ve ekonomik hürriyetlerini elde etmişlerdir. Çağın sosyal ve ekonomik getirileri günümüz evliliklerini daha sıkıntılı hale getirmiş, artan stres, kadın ve erkeğin evin dışında çalışması, ev ile ilgili sorumluluklar, çocukların bakımı ve eğitimi gibi konular eşler arasında problemlerin çıkmasına yol açmıştır.
Ayrıca toplumsal olarak boşanmaya dair bakış açısı da değişmiştir. Sert ve katı olan bakış açısı yumuşamış, boşanma olgusu kabul edilebilir ve onaylanabilir hale gelmiştir. Hatta çoğu zaman eskinin toparlayıcı tutumu yerine, boşanmayı destekleyici tavırlar oluşmaya başlamıştır.
Ayrıca kadının kocasından daha prestijli bir işte çalışıyor olması geleneksel kadın-erkek güç dengesini bozarak erkeğin kendini yetersiz hissetmesine yol açmış ve bazı evliliklerde sorun teşkil etmiştir.
II. Eşlerin ebeveynlerinin evlilikleri
Yapılan aile araştırmalarına göre, boşanmış ebeveynlerin çocuklarının da boşanma eğiliminde olduğu gözlemlenmiştir. Ebeveynin kişilik özelliklerinin, sorunlarının ve uyum becerilerinin genetik yolla çocuklarına geçmesi, onların da evliliklerinde benzer sorun örüntüleriyle karşılaşmasına sebep olabilir. Sağlıklı modellere şahit olamadan büyüyen çocuklar için kendi evliliklerinde yeni yapıya uyumları da ciddî bir farkındalık gerektirecektir. Sürekli kavga ve geçimsizlik ortasında büyüyen çocukların ruhî dengesi de bozulmaktadır.
III. Din, mezhep ya da kültür farkları
Evlilik birliğinin korunmasını, boşanmanın yasaklanmasını öngören dinî inanca sahip kişiler daha az boşanmaktadır. Ayrıca farklı din ve mezhepten olanlar evlilikte dengesizlik ve boşanma sorunlarıyla daha fazla karşılaşılır. Özellikle çocuklar olduktan sonra, onların yetiştirilme tarzı, konacak isme kadar problem oluşturabilmektedir.
IV. Erken ya da geç yaşta yapılan evlilikler
Erken yaşlarda, yeteri kadar olgunlaşmadan alınan evlilik kararları yanlış sonuçlar doğurabilmektedir. Daha çocuk denebilecek yaşlarda evlilik ve anne baba sorumluluğunu almak ağır gelmekte, bu durum sağlıksız nesillerin yetişmesine yol açmaktadır.
Otuz yaşından sonra yapılan evlilikler de boşanma riskiyle karşı karşıyadır. O zamana dek yalnız yaşayan kişi, evlilikle gelen bağımlı hayata birdenbire uyum sağlayamayabilir. Yalnız hayatın verdiği birtakım alışkanlıkların kemikleşmiş olması, evliliğin gerektirdiği “karşılıklı bağlı” ilişkinin kurulmasını olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca ileriki yaşlarda evlenecek kişilerin, evlenecekleri kişi ve evlilik ilişkisine yönelik üst düzeyde beklentileri olabilir. Evlilikte bu beklentilerden ödün verilmezse boşanma riski artabilir.
V. Tüketim toplumu olmanın ilişkilere yansıması
Yaşadığımız çağ teknolojik gelişmelerin hızlı olduğu, her şeyin yenisinin, yeni modelinin sürekli değiştiği ve almaya yönelik talebin arttığı bir süreçtir. Tamir ettirmek yerine yenisini almanın daha ucuza geldiği bir zamanda, ilişkiler de emek verilmek, tamir edilmek yerine bitiriliyor. Boşanma sayısının son yıllarda artmasının en önemli sebeplerinden biri de ilişkilerin de her şey gibi çabuk ve hızlı tüketilmesidir.
VI. Eşler arasındaki cinsel sorunlar
Toplumumuzda sıkça karşılaşılan cinsel sorunlar genellikle daha önce, hatta çocukluk döneminde yaşanan problemlerle ilişkili olabildiği gibi, aile içinde cinsel bilgilerin ebeveyn tarafından doğru bir şekilde öğretilmeyip, kulaktan dolma yanlış bilgilerden edinilmesi ve korkutulması ile gelişebilmektedir.
VII. Aile büyükleri ile aynı evde oturma
Kimi evliliklerde bu konu büyük bir sorun haline gelebilir. Kuşkusuz, burada aile büyüklerinin ve eşlerin tutumları oldukça etkilidir. Bu durum aile büyüklerinin çocuklarının hayatlarına fazla müdahale etmesi, aile hayatının çok göz önünde olması gibi sorunlar oluşturabilir ve evliliği daha tam anlamıyla yaşanmadan bitişe sürükleyebilir. Ebeveynden duygusal açıdan sağlıklı ayrılamayan çocuklar, eşlerine ve evliliğe uyum sağlamakta güçlük çekebilirler. Çok yakın oturma, aynı binada oturma gibi durumlar sağlıklı sınırlar koymak açısından kaygan bir zemin oluşturur. Eşler kendi düzenlerini kurmakta ve yürütmekte zorlanırlar. Ülkemizde evliliklerin bitiş sebepleri arasında en sık rastlananlardan biri de eşlerin aileleri kaynaklı olmaktadır. Senin ailen, benim ailem çatışmaları ve bu konudaki rekabet anlayışı boşanmayla sonuçlanabilmektedir.
VIII. Kadın erkek rollerinin birbirine karışması
Ev içindeki rollerin paylaşımında oluşan değişiklikler eşler arasında sorun oluşturabilir. Kadının çalışma hayatında yoğun olarak yer alması, dışarıdaki hayatın onu daha erkeksi bir karaktere sürüklüyor olması problem oluşturmaktadır. Son zamanlarda çalışmayan erkek modelinin de artmasıyla birlikte kadın ve erkeğin aile içindeki rolleri ve duruşları da değişmiştir. Ailedeki rollerin birbirine karışması ya da her iki rolünde kadının üzerinde olması ilişkideki tahammülsüzlüğü ve sorunları arttırmaktadır.
IX. Kırsal/kentsel kesimde yaşamanın etkisi
Yapılan araştırmalara göre kırsal kesimlerde boşanma oranı daha düşüktür. Bunun bir sebebi; kırsal kesimde sosyal kontrolün şehirlere göre daha fazla olması ve evli çiftlerin davranışlarının daha dikkatle incelenmesi ve birtakım sosyal normların çiğnenmesine karşı daha net tutumlar geliştirilmesidir. İkinci bir sebebi ise; kırsal kesimde yaşayan kadınların, kentsel kesimde yaşayan kadınlara göre ekonomik olarak eşlerine daha bağımlı olmasıdır. Ayrıca köyden şehre yapılan göçler de evlilik dengesini olumsuz yönde etkiler ve bu gerilim boşanmalara sebep olabilir.
X. Narsistik kişilik yapısı
Bu çağın insanının kişilik yapısındaki değişimler evlilikteki kadın erkek ilişkisine de yansımaktadır. Tüketimin ve modern çağın bir sonucu olarak kişiliklerde de deformasyon oluşmakta, insanlar bencilleşmekte ve benlik algıları farklılaşmaktadır. Narsisizm çağı olarak adlandırılan bu süreçte, karşısındakini görme, empati kurma, değer ve zaman verme, fedakârlık yapma, şefkatli olma gibi kavramlar da önemi yitirmiştir. Bu da evliliklere olumsuz olarak yansımaktadır.
XI. İletişimsizlik
İletişimsizlik, eşler arasındaki uyumun bozulmasına ve çoğu küçük sorunun büyük krizlere dönüşmesine sebep olan en önemli etkendir.
Başlıca iletişimsizlik problemleri şöyle sıralanabilir:
* Karşıdaki kişiyi iyi dinlememe, ona kendini ifade imkânı tanımama.
* Eşine karşı aşırı müdahaleci, baskıcı ve sınırlayıcı davranma. Eşin her davranışını kontrol etmeye çalışma.
* Çok fazla soru sorma, yersiz şüpheler ve kuruntular.
* Gerçek sebepleri bilmeden, öğrenmeden suçlamalarda ve yargılarda bulunma.
* Her durumda, daha önceden olup geçmiş olumsuz ve üzücü olayları gündeme getirme ve hatırlatma.
* Olayları ve eşin hatalarını abartılı bir şekilde ortaya koyma.
* İlgisizlik, küskünlük ve uzaklaşma ile cezalandırma.
* Surat asma, olumsuz beden dili kullanma.
* Aile mahremiyetini bozma, aile sırlarını yabancılarla paylaşma.
* Sık sık eşin akrabaları ve arkadaşları konusunda suçlamalarda bulunma ve olumsuz ifadeler kullanma.
* Sorumlulukları yerine getirmekten kaçınma.
* Karşı taraftan daha fazla fedakârlık ve tavizler bekleme.
XII. Eşlerin kişilik yapılarının birbirine uymaması
Karşı kutuplar başta birbirini çekse de zamanla aradaki aşkın da eski gücünü yitirmesiyle bu farklar göze batmaya ve fertleri rahatsız etmeye başlar. Eğer eşler birbirleri için bazı özelliklerinden fedakârlık gösteremezse, denge bozulur ve boşanmalar gerçekleşebilir. Farklı kişilik yapıları zaman içinde uyum sağlayamazsa, iletişim problemleri ve sorunlar yaşanmaktadır. Evlilik değişimi ve esnemeyi gerekli kılar. “Ben buyum, değişemem ya da o değiştirsin kendini” demek problemleri çözmek yerine daha da arttırır.
XIII. Aldatma ve sanal ortam
Evlilik sürecinde eşe sadık kalmama olarak adlandırılan aldatma, teknolojinin gelişmesiyle farklı boyutlara ulaşmıştır. Özellikle son yıllarda sanal ortam iletişimleri farklı problemleri beraberinde getirmiştir. Sanal ortamdaki iletişimler, evlilik ve eş bulma sitelerinin kontrolsüzlüğü bu durumu pekiştirmiştir. Televizyondaki yayınlanan program ve dizilerin de evlilik dışı ilişkiyi normalleştirmesi, sürecin toplum tarafından da kanıksanmasına yol açmış, bu durumlar toplumun tepkisizleşmesine yol açmıştır. Özellikle son yıllarda artan sanal ortam aldatmaları, eşe ihanetin bir başka şeklini ortaya çıkarmış oldu ve bu durum boşanmaları beraberinde getirdi.
XIV. Eşlerin birbirine yeteri kadar zaman ayırmaması
Gerek iş, gerek çocuklar, gerek başka sebeplerle birbirine zaman ayıramayan ya da ayırmamayı tercih eden çiftlerin evlilikleri boşanmaya bir adım daha yaklaşmış demektir. Bunun sonucu da iletişimsizlik, kopukluk ortaya çıkar ve eşler arası uyum bozulur. Aradaki sevgiye zaman ayrılmadığı ve beslenmediği zaman ilişkide sorunların çıkması daha kolaylaşmaktadır.
XV. Aşırı kıskançlık
Evlilik karşılıklı güvene dayalı olarak ve eşlerin birbirine olan desteği olursa devam edebilir. Aşırı kıskançlık da eşe karşı bu güvenin yeterince olmadığının delilidir ve eşler arası gereksiz çatışmalara ve bağların zayıflamasına yol açabilir. Kıskançlık kontrolden çıktığı ve diğer eşin hayatını çok zorlayacak boyutlara geldiğinde evliliğe zarar verebilmektedir.
XVI. Psikolojik sorunlar
Eşlerden birinin psikolojik sorunlarının olması ya da psikiyatrik bir hastalığının olması eşler arasındaki ilişki, iletişim ve güvene zarar verebilir, diğer eşin ve çocukların da ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir.
XVII. Alkol, kumar ve şans oyunlarına düşkünlük
Eğer eşlerden birisi bu tür bir alışkanlık içerisindeyse bunlar maddî, manevî sosyal ve ailesel iletişim sorunlarına yol açabildiğinden evliliği bozmaktadırlar. Bu durumların varlığı çoğunlukla boşanmalara yol açabilmektedir.
Boşanma Sonrası Kadınların Karşılaştığı Sorunlar
Boşanmış kadınların karşı karşıya oldukları sorunlar yakınlarının yanı sıra toplum tarafından da desteklenmelerini gerektirecek yoğunluktadır. İlk sırada ekonomik sıkıntı vardır. Nafaka ile ilgili sorunlar, akrabaların desteğinin yetersiz kalması, kazandıkları paranın yetersiz oluşu alt sosyo-ekonomik düzeydeki kadınların sıkıntı çekmelerine sebep olur. Kendisinin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamada yaşadığı zorluklar kadını daha da sıkıntıya sokmaktadır. Yaşadığı duygusal travmayı aşmaya çalışırken, maddî sorunlarla uğraşmak ise durumu zorlaştırmaktadır.
İkinci sırada çocuklara ilişkin sorunlar vardır. Bu sorun çocukların geleceğinin belirsizliğini, onların sorunlarını ve onlara duyulan özlemi kapsar. Ekonomik sıkıntıda olan kadın çocuklarının geleceği için endişelenebilir. Bunun yanında babanın ‘otorite’ figürü olması kadını hem ‘anne’, hem de ‘otorite’ figürü olma konusunda endişelendirebilir. Çocukların sorularına sağlıklı cevaplar verme, bu arada eski eşle çocuklara dair konularda iletişim kurmada yaşanan sorunlar kadının günlük hayatına ve psikolojik durumuna da zarar vermektedir.
Yalnızlık da önemli sorunlardandır. Yalnızlık büyük oranda eski arkadaşlık bağlarının gevşemesi ya da kopmasıyla, akraba desteğinin yetersiz kalmasıyla ilişkilidir. ‘Eş’ kimliğinden yoksun kalan kadın kendini amaçsız, yararsız görebilir. Bu yalnızlığını da arttırabilir. Tekrar bir rol edinme, kendini yeterli ve değerli görme duygusunu kazanıncaya kadar kendi içinde yaşadığı sorular ve çelişkiler de olabilir.