Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiğ süt fiyatlarının bir yılı aşkın bir süredir 1 lira 15 kuruş olduğunu bildirerek, “Et ve Süt Kurumu'nu (ESK) süt fiyatlarına, piyasaya müdahale etmeye davet ediyorum. Aksi takdirde sektörü bir felaket bekliyor. Süt hayvanları kesime giderse, sektörde yıkım olur. Sektör çökerse, ette bugünkü fiyatları ararız.” dedi.
Kan ve Fışkı arasından gelen rahmet.. Okumak için tıklayınız;
http://www.yeniasya.com.tr/aile-saglik/kan-ve-fiski-arasindan-gelen-rahmet_336380
Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, çiğ süt fiyatlarının 2014 Temmuz ayından bu yana 1 lira 15 kuruş olduğunu ve fiyatın değişmediğini belirtti. Bir yıllık sürede perakende süt, peynir, yoğurt gibi ürün, fabrika yemi, yonca gibi girdi fiyatları artarken, tüketici enflasyonu yüzde 6,81 iken, çiğ süt fiyatlarının değişmeden aynı kalmasının, artmamasının üreticiyi çok olumsuz etkilediğine dikkat çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bu ortamda çiğ süt fiyatları artmazsa, üretici üretimini sürdüremez. Ulusal Süt Konseyi’nde belirlenen çiğ süt tavsiye fiyatı, Temmuz 2014 tarihinden bu yana litrede 1 lira 15 kuruş. Üstelik birçok ilde de fiyat 1 lira 15 kuruşun altında satılıyor. Her şeyin fiyatı artıyor. Çiğ süt fiyatı artmıyor. Üreticinin maliyeti sürekli yükseliyor. Süt üreticimizin kar marjı kalmadı. Üretici gelir sağlayamazsa, emeğinin karşılığını alamazsa, zararına üretim yapamaz.
En son 24 Haziran 2015 tarihinde yapılan toplantıda, 20 kuruşluk zam talebimiz kabul edilmedi. Süt sanayicileri, önümüzdeki süreç için de fiyatın aynı kalması gerektiğini ifade ettiler. Sanayiciler, ‘stoklarımız dolu, ihracat yapamıyoruz, ürün satamıyoruz’ dediler. Taraflar anlaşamadan masadan kalktı. Daha sonra 29 Temmuz’daki toplantıda, Eylül ayına kadar fiyatın 1 lira 15 kuruştan devam etmesi kararı alındı ve ilan edildi.”
ÜRETİCİMİZ MAĞDUR, ESK BUGÜNLER İÇİN LAZIM
Bütün bunların sorumlusunun üretici olmadığını vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Üreticimiz mağdur. Biz bugünleri düşünerek, sütte bir müdahale kurumu kurulmasını istemiştik. Sonuçta, ısrarla, her platformda savunduğumuz taleplerimize olumlu yanıt verildi ve Et ve Balık Kurumu bir müdahale kurumuna dönüştürülerek Et ve Süt Kurumu kuruldu. Hükümetten talebimiz üzerine kurulan ESK, bugünler için lazım. ESK’yı süt fiyatlarına, piyasaya müdahale etmeye davet ediyorum. Aksi takdirde sektörü bir felaket bekliyor. Süt hayvanları kesime giderse, sektörde yıkım olur. Sektör çökerse, ette bugünkü fiyatları ararız. Şimdi tam zamanıdır. Üretici, ürününü bir yılı aşkın bir süredir aynı fiyata satıyor. Sanayici, ‘stoklarım dolu, ihracat yapamıyorum, ürün satamıyorum’ diyor ve çiğ süt fiyatının artmasına karşı çıkıyor. Et ve Süt Kurumu piyasayı düzenlemeli, ürün fazlaysa süt satın almalı. Bizim talebimizle oluşturulan Et ve Süt Kurumu, bu ortamda müdahale etmeyecekse ne zaman edecek? Piyasa, fabrikalarına fabrika katan, zincirlerine yeni halkalar eklemek isteyen üç-beş tüccarın elinde oyuncak olmamalı. Süt ürünleri ve girdi fiyatları artarken, enflasyon yüzde 6,81 iken, çiğ süt fiyatları artmazsa, üretici üretimini sürdüremez. Geçmişte yaşadık. 2008 yılında süt inekleri kasaba gitti. Daha sonra et sıkıntısı yaşandı ve 3 milyar doların üzerinde döviz harcamak zorunda kaldık.”
HAYVANLAR KASABA GİDERSE, YENİ KRİZ KAÇINILMAZ OLUR
Milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan damızlıkların kasaba, üretimi artırmak için verilen milyarlarca liralık desteklerin boşa gitmemesi, 2010 yılında yaşanan et krizinin tekrar yaşanmaması için çiğ süt fiyatlarının acilen artırılmasını isteyen Bayraktar, “Sütte hayvancılık krizin eşiğinde. Süt fiyatları artmazsa, sütte istikrar sağlanmazsa, tüketicimiz ucuz et yiyemez. Eğer fiyatlar artmazsa ne yazık ki hayvanlar kasaba gidecek, yeni bir kriz kaçınılmaz olacaktır. 2010 yılında ithal edecek hayvan bulabildik. Artık dünyada yeterli ve uygun fiyata hayvan bulmak da zor.” uyarısında bulundu.
Bayraktar, şunları kaydetti: “Bizde üretici ürününün fiyatını belirleyemiyor. Süt üreticileri piyasanın acımasız çarklarına mahkûm edilmemeli. Gelişmiş ülkelerdeki gibi devlet, üretici lehine pozitif ayrımcılık yapmalı. Süt üreticisi korunmazsa, istihdam sekteye uğrar. Şehirlere göç önlenemez. Özellikle büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması, ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür. Söz konusu şartlara haiz bir pazarın oluşması ise ancak istikrarlı bir tüketim ve buna bağlı bir üretimle sağlanabilir.
Sütte üretim hızla artıyor. 2011 yılında 15,1 milyon ton olan süt üretimi, 2012 yılında 17,4, 2013 yılında 18,2, 2014 yılında 18,5 milyon tona çıktı. Üretim artışı ve verilen teşviklerle birlikte sanayiye aktarılan süt miktarı artıyor. 2011 yılında 7 milyon 74 bin ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarı, 2012’de 7 milyon 932 bin, 2013’de 7 milyon 939 bin, 2014’de 8 milyon 626 bin tona yükseldi. Süt sektörü 2014’de 44,3 milyar lira olan hayvansal üretimin yüzde 45,5’ini karşılıyor. Sektörü, yüzde 39,1 ile kırmızı et, yüzde 9,8 ile yumurta izliyor.”
Temmuz ayı itibarıyla üretici sütünü 1 lira 15 kuruşa satarken, ortalama tüketici fiyatının 3 lira 35 kuruş olduğunu belirten Bayraktar, “Üreticinin 1 lira 15 kuruşa sattığı süt, tüketiciye ortalama 2,9 katı fiyata ulaşıyor. Üretici süt fiyatı, 2014 Temmuz-2015 Temmuz arasında hiç artmadı ve 1 lira 15 kuruşta sabit kaldı. Perakende süt fiyatı yüzde 9,5 artışla 3 lira 6 kuruştan, 3 lira 35 kuruşa çıktı.” dedi.