Türk Lirası'ndaki hızlı değer kaybının ardından gözler ülkedeki yabancı şirketlere çevrildi. Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası'ndan Frank Kaiser, Alman şirketlerinin soğukkanlılıkla hareket ettiğini söyledi.
İstanbul'daki Alman-Türk Sanayi ve Ticaret Odası'nın (AHK) yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan Frank Kaiser, son dönemde Türkiye'de yaşanan ekonomik gelişmelerle alakalı DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı
Sayın Kaiser, siz İstanbul'daki Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası (AHK) Yönetim Kurulu üyesisiniz. Sizce, Türk Lirası'ndaki düşüş ne denli tehlikeli?
Frank Kaiser: Hafife alınmaması gereken bir gelişme olduğu aşikar. Ancak durumun ne kadar kötü olduğu ve ne tür etkileri olacağını şimdiden kestirmek zor. Türkiye'deki şirketler için işlerini yürütmenin zorlaştığı ortada. Alman şirketleri için ise TL'deki değer kaybı Türkiye pazarının koşullarının zorlaştığı anlamına geliyor.
Sizce şirketler bu durumla nasıl baş etmeli?:
TL'deki değer kaybının bu hızla devam etmesi durumunda koşullar daha da ağırlaşabilir. Şu anda ihtiyaç olan şey planlama güvencesi. Ortaya çıkabilecek yeni durumlara karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. Bu nedenle şirketler şu anda beklemedeler. Paniğe kapılmıyorlar.
Türkiye'de faaliyet gösteren Alman şirketlerinin tepkisi nasıl?
Bu çok kısa vadede oluşan, olağan dışı bir durum. O nedenle şu anda beklemek yapılabilecek en iyi şey. Ancak burada ayları değil, günleri kapsayan bir dönemden bahsediyoruz.
Siz İstanbul'dasınız... Sizce durum nasıl bir gelişme gösterecek?
Doğrusunu söylemek gerekirse, öngörüde bulunmayı bıraktım, tahminde bulunmak güç. Bu durumu da kimse öngöremedi bence, çünkü makroekonomik mekanizmalardan ziyade politik koşullar sonucu ortaya çıkan bir durum bu.
Türkiye'de durumun "kendine özgü" olduğunu söylemek mümkün mü?
Kendine özgü nitelikleri olduğunu söyleyebiliriz. Bu türden bir değer kaybına alışık değil insanlar. Geçen yılın başında da Lira'da değer kayıpları oldu ancak bu durum sadece bir-iki gün sürdü. Şu anda yaşadığımız, üzerinde düşünülmesi gereken ve hesap yapmanın oldukça zorlaştığı bir süreç.
Böyle giderse bunun sonucu ne olur sizce?
Eğer böyle devam ederse "en kötü durum" senaryosundan söz ediyor oluruz. Zira bu, yurt dışından finansmanı olmayan Türkiye'deki şirketler için durum daha da zorlaşacak demektir. Nakit akışı sorunlarıyla karşı karşıya kalacaklar. Ayrıca enflasyon da artacak ve söz konusu durum vatandaşlara intikal etmiş olacak. Bu tüketimi düşürür, tüketim ise Türk ekonomisindeki büyümenin en önemli ayağı. Bunun sonrasında ise artık ekonomik krizden söz etmeye başlarız. En iyi ihtimalle ise yeniden istikrar sağlanır ve Türkiye pazarı yeniden cazip hale gelir.
Deutsche Welle Türkçe