AKP iktidarının ilk dışişleri bakanı Yaşar Yakış, “Ankara’da bir politika değişikliği olduğu kesin. Nihayet gerçekler görülmeye başlandı. Arazideki zorluklar Türkiye’yi Şam’la diyaloĞa zorladı” diyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye ile Suriye istihbarat birimleri arasında “alt düzeyde diplomatik temasın yürüdüğünü” açıklaması, Ankara-Şam hattında 2012’de kesilen ilişkilere rağmen diyaloğun tamamen sona ermediğinin teyidi oldu. Erdoğan’ın açıklaması iki başkent arasındaki temasa işaret etse de, bu temasın kapsamı ve içeriğine dair yeni soruları da beraberinde getirdi.
Türk Dışişleri yetkilileri, Ankara-Şam hattında istihbarat düzeyinde temas kurulmuş olmasının “sürpriz görülmemesi” gerektiğine işaret ediyor. Türk yetkililer, siyasi liderler arasında temas olmasa bile dünyanın her yerinde istihbarat birimlerinin gerekli gördüğü her durumda temas halinde olabileceğine dikkat çekiyor. Ankara-Şam hattındaki temasın “yeni bir diyalog kapısı” olarak nitelendirilmesinin de doğal olacağını söylemekten çekinmeyen yetkililer, bu temasta her iki ülkeyi yakınlaştıran konunun “terörle mücadele” olduğunu vurguluyor.
Esed rejimi ile Rusya’nın da desteğiyle “terörle mücadelede” ortak hareket etmenin Türkiye’nin çıkarına olduğunu belirten diplomatik yetkililer, önümüzdeki günlerde Moskova-Tahran ve Şam hattında diplomasi trafiğinin hızlanacağını söylüyor ve 14 Şubat’ta Soçi’de Erdoğan-Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin yapacağı üçlü zirvenin “kritik önemde” olduğunu vurguluyor.
“Astana sürecinin başından beri”
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden (ORSAM) Suriye uzmanı Oytun Orhan, Türkiye ile Şam yönetimi arasında Astana sürecinin başından beri dolaylı bir temas olduğunu söylüyor. Astana toplantıları, Ocak 2017’de Suriye’deki krize siyasi çözüm bulmak için Türkiye ve Rusya’nın girişimiyle başlatılmıştı.
“Astana sürecinin görünmezi Şam yönetimiydi” diyen Orhan, Şam’la Ankara’yı doğrudan irtibata yönlendiren iki unsur olduğunu belirtirken, bunları “Türkiye’nin Rusya ve İran’la Suriye’de işbirliğine başlaması ve Rusya’nın da, İran’ın da müttefikinin Şam yönetimi olması” olarak sıralıyor.
Orhan, “Putin, Adana mutabakatını gündeme getirdi, Ankara’ya Şam’la diyalogu işaret etti. ABD çekilecek, Suriye’nin doğusunun geleceği belli olacak. Tüm bu gelişmeler en azından istihbarat ve güvenlik açısından Türkiye’yi Şam’la diyaloga yöneltti” diyor.
“Arazideki zorunluklar”
Deutsche Welle’nin haberine göer Türkiye’nin Suriye politikasını en yakından takip eden isimlerin başında gelen AKP iktidarının ilk dışişleri bakanı Yaşar Yakış da, “Ankara’da bir politika değişikliği olduğu kesin. Nihayet gerçekler görülmeye başlandı. Arazideki zorluklar Türkiye’yi Şam’la diyaloga zorladı” diyor.
Yakış’a göre de Ankara’yı Şam’la diyaloğa zorlayan konu “Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt varlığının şekillenmesi”. Ankara’nın da, Şam yönetiminin de YPG’nin federatif yapı arayışından rahatsız olduğunu anlatan Yakış, “Bu diyaloğun mimarının da Putin olduğu ortada. Çünkü o Adana mutabakatının ayrıntılarını en iyi bilen isim. Yani Putin, terörle mücadelede Suriye ile Türkiye’nin yollarının nasıl kesişebileceğini hesapladı ve hayata geçiriyor. Astana sürecinin de temel hedefi Ankara-Şam diyaloğuydu” görüşünü paylaşıyor.
Deutsche Welle Türkçe