Makedonya ile Yunanistan arasındaki isim sorununu çözen anlaşmaya ilişkin 30 Eylül'de Makedonya'da yapılacak referandum, "ülkenin ikinci bağımsızlığı" olarak nitelendiriliyor.
Makedonya'nın adının "Kuzey Makedonya Cumhuriyeti" olarak değiştirilmesini öngören anlaşmanın kabulüne ilişkin bu referandumda halka "Makedonya ve Yunanistan arasındaki anlaşmayı kabul ederek Avrupa Birliği (AB) ve NATO üyeliğine var mısınız?" sorusu yöneltilecek.
Pazar günü yapılacak referandum, ülke tarihindeki üçüncü referandum olacak. Makedonya'da daha önce yapılan iki referandumun birinde "evet" kazanırken, diğeri yetersiz katılım nedeniyle geçersiz sayıldı.
Ülkedeki ilk referandum 8 Eylül 1991'de, Makedonya'ya eski Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'nden ayrılarak bağımsızlık kazandıran referandum oldu. Halka, "Gelecekte Yugoslavya'nın egemen ülkeleriyle birlik olma hakkı ile egemen ve bağımsız bir Makedonya'ya var mısınız?" sorusunun yöneltildiği referandumdan, yüzde 95,26 "evet" çıkmıştı.
Ülke tarihindeki ikinci referandum ise 7 Kasım 2004'te belediye sınırlarının düzenlenmesi ve yeniden belirlenmesi hakkında yapıldı. Halkın sadece yüzde 26,58'inin sandığa gittiği referandum, yeterli katılım olmadığından yasalar gereğince geçersiz sayıldı.
Referandum kampanyaları
Tarihi referandum öncesindeki kampanyalar, 10 Eylül'de başlamıştı.
İktidardaki Makedonya Sosyal Demokratlar Birliği (SDSM) öncülüğündeki "Avrupa Makedonya'sı için hep birlikte" isimli ittifaka, Makedonya'nın NATO ve AB üyeliği ile referandumdan olumlu sonuç elde etmek adına "evet" oyu kullanma çağrısıyla birçok siyasi parti katılıyor.
Başarılı bir referandumu, ülkenin Avrupa-Atlantik entegrasyonu yolunda ileriye dönük bir adım olarak nitelendiren ittifak, bunun Makedonya'da refah, daha iyi bir gelecek, güvenlik, yatırımlar ve vatandaşların yaşam kalitesine olumlu etki yapacağını ifade ediyor.
Makedonya Başbakanı Zoran Zaev, referandum kampanyasındaki konuşmalarında, bu referandumu "Makedonya'nın ikinci bağımsızlığı" olarak nitelendirirken, yapılan araştırmaların, vatandaşların çoğunluğunun NATO ve AB üyeliğini desteklediğini gösterdiğine işaret ediyor.
Hükümeti oluşturan koalisyonunun bir diğer önemli parçası Arnavut partisi Demokratik Bütünleşme Birliği (BDİ) de "evet" kampanyasına destek veriyor.
BDİ de vatandaşların referandumda "evet" oyu kullanması gerektiğini, zira bunun Makedonya'nın daha kolay bir şekilde NATO ve AB üyesi olmasına yardımcı olacağı görüşünü paylaşıyor.
BDİ'ye göre, Makedonya ile Yunanistan arasındaki anlaşma, Makedonya'nın güçlü ilerleyişi, vatandaşlar için garanti, istikrarlı barış ortamı, ekonomik kalkınma ve ülkedeki tüm etnik toplulukların kimliğinin güçlendirilmesi için bir ön şartı teşkil ediyor.
Makedon milliyetçiler desteklemiyor
Öte yandan isim sorununu çözen anlaşmanın zararlı olduğunu savunan muhalefetteki İç Makedon Devrimci Örgütü-Makedonya Ulusal Demokratik Birliği (VMRO-DPMNE) ise vatandaşlara referandumda kendi takdirlerine göre karar alıp oy kullanmaları çağrısında bulunuyor.
VMRO-DPMNE Genel Başkanı Hristiyan Mickovski, referandum sorusunun devletin isminin değiştirilmesini içermediğinden dolayı içinde birçok anlam barındırdığını ve manipülatif olduğu öne sürüyor.
Referandumda "evet" veya "hayır" oyu kullanma yönünde çağrılar yapan taraflar dışında, referandumun boykot edilmesi gerektiğini düşünen sivil toplum kuruluşları da bulunuyor.
Birkaç derneğin bir araya geldiği ve "Makedonya boykot ediyor" sloganı altında hareket eden oluşum, referandumun boykot edilmesi gerektiğini, zira NATO'nun Makedonya'nın üye olması gerektiği bir kurum olmadığını, ayrıca Yunanistan ile varılan anlaşmanın ülkenin ulusal çıkarlarına karşı olduğunu savunuyor.
Vatandaşlara referandumda "evet" oyu kullanmaları çağrısında bulunan bazı sivil toplum kuruluşları ise referandumda "evet" sonucunun çıkmasının ülkede adalet reformları, ekonomik ve sosyal gelişme, daha kaliteli eğitim, sağlık ve kültür alanlarında gelişmeyi teşvik edeceğini öne sürüyor.
Cumhurbaşkanı İvanov'a göre anlaşma "zararlı"
Öte yandan anlaşmanın Makedonya'nın ulusal çıkarları için zararlı olduğunu öne süren Makedonya Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov, daha önce anlaşmanın mecliste kabul edilmesinin ardından bunu imzalamayacağını duyurmuştu. İvanov, meclise ilettiği mektupta, ülkenin anayasal ismi olan "Makedonya Cumhuriyeti" isminin değişmesi gibi Makedonya'nın ulusal kimliğini zedeleyen fikirleri kabul etmediğini vurgulamıştı.
Uluslararası temsilcilerle gerçekleştirdiği görüşmelerde ise Makedonya'nın refahı için büyük önem arz eden Avrupa-Atlantik entegrasyonunu desteklediğini söyleyen İvanov, stratejik hedeflerin Makedon toplumunun ulusal çıkarları adına suistimal edilmemesi gerektiğini savunuyor.
İvanov, yaptığı bir konuşmada, "zararlı" olarak nitelendirdiği anlaşma referandumda kabul edilse de AB ve NATO üyeliklerinin otomatik bir şekilde gelmeyeceğini belirterek, referandumda oy kullanmayacağını ifade etti.
Referandum öncesi üst düzey ziyaretler dikkat çekti
Referandum öncesinde yabancı ülke liderleri, bakanları ve üst düzey diplomatlar ile uluslararası kuruluşların temsilcilerinin Makedonya'ya gerçekleştirdikleri ziyaretler dikkat çekti.
Makedonya'nın bağımsızlığından bugüne hiç bu kadar yoğun olmayan ziyaret trafiğinde, konuklar ülkenin içişlerine karışmak istemediklerini belirtirken, vatandaşlara referandumda sandığa gitme çağrısında bulundu.
Yabancı konuklar, referandumun gerçekleşmesini de içinde barındıran Yunanistan ile Makedonya arasındaki isim sorununu çözen anlaşmanın başarılı olmasını, ülkenin AB ve NATO üyelikleri için bir ön şart olarak nitelendiriyor.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, eylül başında yaptığı ziyarette, Makedonya'nın NATO ve AB üyesi olması için "tarihi bir fırsat ile karşı karşıya olduğunu" söylerken, bunun Makedonya ve Yunanistan arasında varılan anlaşmanın kabul edilmesiyle olacağını ifade etmişti.
Almanya Başkanı Angela Merkel de ziyaretinde Makedonya'nın Avrupa ailesinin bir parçası olması için daha çok çalışılması gerektiğini ancak ön şart olarak referandumun başarılı olması gerektiğini belirtmişti.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ise Makedonyalılara çağrıda bulunarak, referandumda kullanacakları oyların AB için kilit öneme sahip olduğunu kaydetmişti.
ABD Savunma Bakanı James Mattis de yapılacak referandumun, ülke tarihinin en önemli oy kullanma işlemi olacağını vurgulamıştı.
Referandum öncesince Makedonya'yı ayrıca Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ve İngiltere'nin Avrupa'dan Sorumlu Devlet Bakanı Alan Duncan da ziyaret etti.
Öte yandan geçen hafta Bosna Hersek'i ziyaret eden Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise Makedonya hakkındaki bir soruya, "Batı liderlerinin bunu açık bir şekilde yapmasına rağmen Rusya, (Makedonya'nın) içişlerine karıştığı şeklinde yorumlanabilecek ifadelerde bulunmuyor." yanıtını vermişti.
1,8 milyon seçmen oy kullanabilecek
Makedonya Devlet Seçim Komisyonunun verilerine göre, referandumda 1 milyon 806 bin 336 seçmenin oy kullanma hakkı bulunuyor. Referandumun geçerli sayılabilmesi için bu sayının yarısından fazlasının yani en az 903 bin 169'unun oy kullanması gerekiyor.
Öte yandan 30 Eylül'deki referandumun sonuçlarının bağlayıcı bir tarafı olmasa da hükümet, vatandaşların referandumda göstereceği iradenin bağlayıcı olarak kabul edileceğini belirtiyor.
Referandumun ardından, iki ülke arasındaki anlaşmada yer alan anayasal değişikliklerin onaylanması için Makedonya meclisindeki milletvekillerin en az üçte ikisinin (120 milletvekilinden 81'inin) bunu desteklemesi gerekiyor.
Makedonya'da bu süreçlerin tamamlanmasının ardından ise anlaşmanın Yunanistan meclisinde de onaylanması gerekiyor.
Makedonya'yı ziyaret eden yabancı ülke temsilcileri, anlaşmanın sadece Makedonya için değil, aynı zamanda Yunanistan için de önemli olduğunu ifade ediyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Maas, "referandumun başarılı geçmesi durumunda Yunan tarafına mesajı ne olurdu?" şeklindeki sorusuna, Makedonya tarafına iletilen mesajın Yunan tarafı için de geçerli olduğu yanıtını vermişti.
Maas, "Bana göre bu tarihi bir fırsat, zira 20 yıldan fazla süren bir anlaşmazlık çözüme kavuşabilir. İki ülke halkları tarafından da kabul edilebilir. Bu sadece Makedonyalıların değil, Yunanlıların da çıkarınadır." ifadelerini kullanmıştı.
Makedonya ve Yunanistan'ın, vardıkları anlaşmada yer alan yükümlülüklerini tamamen yerine getirmelerinin ardından Makedonya'nın "Kuzey Makedonya Cumhuriyeti" ismi ile resmi olarak NATO'nun 30. üyesi olması bekleniyor.
İsim sorunu
Başta Türkiye olmak üzere birçok devlet, Makedonya'yı anayasal adı olan "Makedonya Cumhuriyeti" ismiyle tanısa da Yunanistan, kendi sınırları içinde "Makedonya" isimli bir bölge bulunduğu gerekçesiyle ülkenin isminin değiştirilmesini talep ediyordu.
Makedonya, bağımsızlığını ilan ettiği 1991'den bu yana güney komşusu Yunanistan ile devam eden isim sorunu nedeniyle AB ve NATO'ya üye olamıyor.
Makedonya'nın uluslararası tanınırlığı, ülkenin Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda oy birliğiyle BM üyeliğine kabul edildiği 1993 yılının Nisan ayında kesinlik kazanmış ancak güney komşusu Yunanistan'ın itirazıyla geçici referans olarak "Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya (FYROM)" adıyla üyeliğe kabul edilmişti.
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile Makedonya Başbakanı Zaev 12 Haziran'da ülkelerinde düzenledikleri basın toplantılarında görüşmeler neticesinde "Kuzey Makedonya Cumhuriyeti" adı üzerinde anlaştıklarını açıklamış, iki ülke hükümet temsilcilerin katılımıyla 17 Haziran'da imzalar atılmıştı.
AA