AB İçişleri Komiseri Ylva Johansson, Yunanistan’daki göçmen kamplarında yaşanacak bir koronavirüs salgınının ölümcül sonuçları olabileceğini söyledi.
Dünya’da hızla yayılmaya devam eden yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını, kamplarda yaşayan sığınmacıları da tehdit ediyor.Yunanistan Perşembe günü, 20 sığınmacının koronavirüs testinin pozitif çıkması üzerine, bir göçmen kampını karantinaya aldı.
DW Türkçe’ye konuşan Avrupa Birliği'nin (AB) İçişlerinden Sorumlu Komiseri Ylva Johansson ise, AB’nin güneydoğu sınırında bulunan Yunanistan’daki tüm göçmen kamplarının kapasitesinin üzerinde dolu olduğuna dikkat çekti.
Johansson, bu kamplarda koronavirüs salgının yayılmaması için her şeyin yapılması gerektiğini vurguladı. AB temsilcisi Johansson, DW'nin sorularını yanıtladı.
Johansson’ın konuya yönelik sorulara verdiği cevaplar ise şu şekilde:
COVID-19 sığınmacı kamplarında da yayıldığı takdirde AB nasıl bir tutum izlemeyi planlıyor?
Ylva Johansson: Bundan kaçınmalıyız. Böyle bir krizin meydana gelmemesi için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Bu yüzden şu günlerde Yunan makamlarıyla birlikte bir acil durum eylem planı oluşturmak için çok sıkı çalışıyoruz. Şu andaki plan bu. Bizim şu anda yapmamız gereken şey, bu kamplarda bulunan risk altındaki bireyleri derhal tahliye etmek ve bu kamplarda salgın patlak verdiği takdirde bundan etkilenmemeleri için onları otel odaları veya apartman daireleri gibi güvenli bir ortama yerleştirmek. Aynı zamanda Yunan makamlarına tıbbi malzeme, sağlık çalışanları ve diğer önlemler açısından destek sağlamamız gerekiyor. Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ile de yakın bir işbirliği yürütüyoruz.
Bir grup AB ülkesinin, göçmen kamplarında velisi bulunmayan yüzlerce çocuk sığınmacıyı alma konusunda anlaşması üzerinden haftalar geçti. Siz şimdi bu çocukların tahliye edilmesi için eylem planının derhal yürürlüğe gireceğini mi söylüyorsunuz?
"Hayır. Bu eylem planı, en fazla risk altında bulunan yaşlı ve hasta insanların kamplardan tahliye edilerek kamp dışındaki, otel odaları gibi güvenli alanlara götürülmesi ve bu koşullar altında kamplarda kalmamasını kapsıyor. Velisi bulunmayan çocukların başka bir yere aktarılması süreci de devam ediyor. Bu çocukları kabul etmeye hazır olan sekiz üye ülkemiz var. Umut ediyorum ki ilk tahliye gelecek hafta gerçekleşecek. Şu anda bu çocuklar, koronavirüs testine tabi tutulmak ve kabul edilecekleri ülkelere gönderilmek üzere transit merkezlere transfer ediliyor. Ve bence bu, içerisinde bulunduğumuz dönemde dayanışma açısından çok önemli bir mesaj olma niteliği taşıyor."
Siz şimdi dayanışma mesajı veriyorsunuz ama orada kalan, hatta yıllardır orada yaşayan göçmen ve mülteciler için bir çözüm bulmak neden bu kadar zor?
"Ben göreve geldiğimden bu yana göç ve sığınma konusunda yeni bir anlaşmaya varmak için çok ama çok sıkı çalışıyoruz. Bu anlaşmayı yakında sunacağım ve umut ediyorum ki tüm üye devletler anlaşmayı kabul eder. Öte yandan Yunan hükümeti ve makamlarının yanı sıra BM kurumlarıyla da, kapasitesinin üzerinde dolu olan bu kamplarda daha iyi koşullar yaratmak ve bu kampların üzerindeki baskıyı azaltmak için yakın bir işbirliği yapıyoruz. Bunu insanları kamplardan tahliye ederek ve geldikleri ülkelere iade ederek gerçekleştiriyoruz."
Peki Yunanistan'daki durumdan aslında kim sorumlu?
"Yunanistan’daki durumdan tabii ki Yunan hükümeti sorumlu. Ancak bununla tek başına başa çıkması mümkün değil. Onlarla dayanışma göstermek zorundayız. AB Komisyonu bölgede göçmenlere gece gündüz yardım eden, çalışan insanlara büyük miktarda para ve malzeme desteği veriyor. Buna ek olarak sivil toplum örgütleri ve BM kurumlarının da onlara yardım etmelerini sağlıyoruz. Kamplardan Yunanistan sorumlu olsa da bizler de Yunanistan ve bu aşırı dolu kamplardaki göçmenlere karşı dayanışma gösterme sorumluluğu taşıyoruz."