Uzun süre Türkiye Yazarlar Birliği'nin genel başkanlığını yürüter yazar D. Mehmet Doğan, "Doğu Türkistan güllük gülistanlık!" diyerek Çin zulmüne dikkat çekti. D. Mehmet Doğan'ın Karar'da (10 Ocak 2019) yer alan yazısını bir bölümü şöyle:
Bu kışta kıyamette, İstanbul’dan yola düşmüşler…15 günlük zahmetli bir yolculuktan sonra Kızılcahamam’a ulaşmışlar. Buradan ileriye geçmelerine izin verilmemiş. Onlar da açıklamalarını burada yapmak zorunda kalmışlar… Doğu Türkistanlılar yahut Uygurlardan söz ediyoruz.
Bu konuya girmemek için epey ayak sürçtüm. Beş yıl önce gördüğüm bir ülkeden bahsetmek, aradaki farkın olumsuz seyrini kayda geçirmek bana giran geldi. Keşke bu bedenimizin olmasa bile ruhumuzun anayurdu ile ilgili güzel şeylerden söz edebilse idik.(...)
Urumçi’yi, Kaşgar’ı görmese idim, orada olup bitenlerle ilgili gözlemlerim olmasa idi, bu yazı kolay yazılırdı. Doğu Türkistan’da insanlık göz göre göre katlediliyor, yüzbinler toplama kamplarında zulüm görüyor, Çin işkencesi kavramının modern versiyonları uygulanıyor ve bütün dünya hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor. Hele de Türkiye’de bazı çevrelerin bigâneliği “pes” dedirtiyor.(...)
5 yıl önceye dönelim. Bir vesile ile Urumçi’ye gittik. Burada birkaç gün kaldıktan Kaşgar’a, bu kadim medeniyet merkezine geçtik. Hava alanından şehir merkezine kavaklıklar arasından geçip giderken, 20-30 yıl önce Esenboğa’dan Ankara’ya gider gibiydik.(...)
Bugün Urumçi hele de Kaşgar ziyaret edilebilir mi? Bunun zorluğunu beş yıl önceye bakarak kavrayabiliriz. Biz davetliler, nezaret altında her yere suhuletle ulaşabilirken, Kaşgar’a giriş ve çıkışın sıkı kontrol altında olduğunu, izin belgesi olmadan bu şehirden giriş ve çıkışın mümkün olmadığını fark ediyoruz. Bu yüzden Uygur bölgesinde olup bitenlerle ilgili, insanın havsalasını zorlayan zulümlerle ilgili bilgiler bize şaşırtıcı gelmiyor. Şaşırtıcı olan, bu kadar zulme bütün dünya gibi bizim de bigâne kalmamız!
Haber Merkezi