"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Said Nursi'nin Batı medeniyeti tahlili ve alternatif medeniyet görüşü-1

14 Mayıs 2018, Pazartesi 09:32
Medeniyeti istemek, insaniyeti istemektir

''...Hakikî medeniyet, nev-i insanın terakki ve tekemmülüne ve mahiyet-i nev’iyesinin kuvveden fiile çıkmasına hizmet ettiğinden, bu nokta-i nazardan medeniyeti istemek, insaniyeti istemektir.''

Medeniyet Kavramının Ele Alınması

Medeniyet kelimesini dilsel köken anlamında incelediğimizde medine kelimesi ile aynı kökten türediğini görmekteyiz. Medine de kelime anlamı olarak şehir manasına gelmektedir. Buradan yola çıkarak iki kelimenin aynı kökten gelmesi ve en açık mana olması itibariyle “şehir” ifadesinin ortaya çıkması, medeniyet kavramının şehir denildiğinde akla gelebilecek kavramlar bütünüyle ilişkili olabileceği ifade edilebilir, düşünülebilir. 

Zira düşünüldüğü zaman, şehir ihtiyaçları kolektif şekilde karşılayan okul, hastane, ulaşım, ticaret gibi insanların bir arada yaşayışını kolay kılan bir yapı veya sistemdir. Elbette ki bu bir arada yaşayışın bağını elinde tutan ya da bağı oluşturanlar ilkeler ve kurallardır. 

Bu tür bir sisteme uygarlık da denilebilir. Daha doğrusu bu uygarlık mekanizması medeniyet olarak adlandırılabilir. Buradan yola çıkarak medeniyeti insanın yaşadığı hayat üzerinde müessir olan şartları kontrol maksadıyla sarf edilmiş gayretlerin meydana getirdiği mekanizma ve teşkilâtın tamamı1 şeklinde tanımlayabiliriz. Bu nokta-i nazardan medeniyetin meydana getirmiş olduğu kontrol mekanizma ve teşkilâtlarından uzak olması, ihtiyaçları elde etme anlamında bağımsız bir konumda olan bedevilik, insanlık tarafından medeniyet kavramının zıddı olarak ele alınmışlardır.

MEDENİYET VE KÜLTÜR

Medeniyet kavramı kültürlerden meydana geldiğinden ve kültürlerle münasebet içinde olduğundan bu münasebetin iyi anlaşılması gerekmektedir. Zira bugünkü Batı medeniyeti kavramı kültürü ile üretmiş olduğu olumlu ya da olumsuz her şeyi içinde barındırmaktadır.2

Kültür kavramı İngiliz Antropolog Edward B. Taylor tarafından “Bilgiyi, imanı, san’atı, ahlâkı, örf ve adetleri, ferdin mensup olduğu cemiyetin bir uzvu olması itibariyle kazandığı ihtiyatlarını ve bütün diğer maharetlerini ihtiva eden gayet girift bir bütündür”3 şeklinde ifade edilmiştir. Bu noktadan medeniyetin kültürle münasebiyetinin olması sebebiyle, ortaya çıkan münasebette ahlâktan, imandan ve fıtrattan soyut örf ve âdetlere sahip bir kültürün medeniyeti tartışmalı hale gelmektedir. 

Zira Bediüzzaman Said Nursî “…Hakikî medeniyet, nev’î insanın terakki ve tekemmülüne ve mahiyet-i nev’îyesinin kuvveden fiile çıkmasına hizmet ettiğinden, bu nokta-i nazardan medeniyeti istemek, insaniyeti istemektir.”4 diyerek medeniyet kavramına anlam yüklemiş ve insanın nev’îne ait özelliklerin çıkmasına destek veren bir medeniyet anlayışını savunmanın insaniyeti istemek olacağını belirtmiştir.

BATI MEDENİYETİ

Başta belirttiğimiz ifadelerle medeniyet ifadesi anlam ve muhteva olarak şehir kavramı ile olan ilişkisinden dolayı günümüzde uygulama sahasının şehirler olmasından ötürü teknolojik gelişmeler, sanayi, ulaşım gibi kavramlarla anılması ya da algılanması normal bir durumdur. Ancak günümüzde bu teknolojik gelişmelerin Batı dünyasından, medeniyetinden, çıkması popüler kültür ile insanların algısında medeniyetin gerçek manasının Batı tarzı bir yaşama olarak algılanmasına sebep olmuştur. 

Öncesinde belirttiğimiz gibi Batı Medeniyeti ürettiği kavramlar ile olumlu ve olumsuz pek çok muhtevaya sahiptir. Bu sebeple insanlığı büyük bir çatışma ve sefih bir hayat içerisine sürükleyen bu medeniyetin tahlilinin yapılması gerekmektedir ki gerçek olan ortaya çıkabilsin.

Batı Medeniyetinin Temel Paradigmaları

Bediüzzaman Said Nursî’nin eserlerinde Batı Medeniyeti ve İslâm medeniyetinin (Kur’ân Medeniyetinin) ekser yerlerde mukayese edildiği görülmektedir. Bu mukayeseleri incelediğimizde dayandıkları temel savlar ve özler açısından Batı Medeniyetinin gayesi ve sonuçlarının İslâm ya da Kur’ân Medeniyeti’nin gayesi ve sonuçlarının iki kutup hükmünde olduğu ve yan yana gelemeyecekleri ortaya çıkmaktadır. Onun “Âlem-i İslâm’ın şu medeniyete karşı istinkâfı ve soğuk davranması ve kabulde ıztırabı câ-yı dikkattir. Zira istiğna ve istiklâliyet hassasıyla mümtaz olan şeriattaki İlâhî hidayet, Roma felsefesinin dehâsıyla aşılanmaz, imtizaç etmez, bel’ olunmaz, tâbi olmaz.”5 ifadeleri ve bir asırdan tev’em olan (ikiz olan) Roma ve Yunan dehalarının medeniyet ve Hırıstiyanlığın temzicine çalıştıkları halde6 ikisinin de başka şekilde yaşadığı tesbiti, kendi yakınlıklarına rağmen bile ayrı kalmaları noktasından iki medeniyetin sunduklarının farklı olduğunu ve âlem-i İslâmın bunu kabulde zorlanmasının manidar olduğunu bizlere izah ediyor.

Dipnotlar:

1- Mürsel, Safa, Bediüzzaman’ın Devlet Felsefesi, Nesil Yayınları, İstanbul, 2010, s. 170. 2- Ölmez, Adem, Köprü Dergisi, İstanbul, 2012, Sayı. 112, s. 150. 3- Turhan, 1994, 35. 4- Nursî, Bediüzzaman Said, Eski Said Dönemi Eserleri, Divan-ı Harbi Örfi, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2010, s. 148. 5- Nursî, Bediüzzaman Said, Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2010, s.208. 6- a.g.e. s. 209.

DİZİ: ÖMER KURANLI

[email protected]

-DEVAMI YARIN-

Etiketler: bediüzzaman, medeniyet
Okunma Sayısı: 2764
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı