"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Manevî bir dahi: Hz. Muhammed (asm)

12 Mayıs 2019, Pazar
Manevî bir dahi olan Muhammed [asm] sözlerinde, toplumu dengesine kavuşturmak için “Verelim, cömert olalım” der. Bu İslâm’ın üçüncü kaidesi olan zekâttır, cömertliktir. İşte ben İslâm’da bunları seviyorum.

Bir Rahibenin gözünden İslâmın 5 şartı -Amerikalı rahibe Rev Mellen Kennedy

DİZİ-2

***

Zekât: Bizden daha kötü durumda olan kimselerle ilgilenmemizin yolu

İslâm aynı zamanda bizden daha kötü durumda olan kimselerle her zaman ilgilenmemizi telkin ediyor. Allah, Kur’ân’da defalarca dul ve yetimlerle ilgilenmemizi ve onlara karşı cömert olmamızı söylüyor. Ben size cömertliğin sembolü olan çorba getirdim. Aşevlerine bağışta bulunmak, ihtiyacı olan kimselere vermek… 

Bence Muhammed [asm] neredeyse sosyal bir dahi idi. 6 yaşına geldiğinde anne babasını kaybetmiş bir yetimdi. O zor şartlara sahip olmanın ne manaya geldiğini biliyordu. Birilerinin çok fazla servete sahip olduğu birilerinin ise ihtiyacı olana dahi ulaşamadığı dengesiz bir toplumda ne olur? Yeteri kadarına dahi sahip olamayanlar acı çekerler, değil mi?

Gıda, sağlık, hijyen, eğitim imkânları gibi şeylerin eksikliğini yaşayan kimseler çile çekerler. Ve bundan dolayı onlar farklı illetlere bulaşabilirler. Masalarına iki lokma yemek getirebilmek için suç işlemeyi dahi göze alabilirler ve bu bütün bir toplumu ifsad eder. Zengin ve fakirlerin olduğu bir toplumda malı bu kadar çok olanlara ne demeli? Aç gözlülük manevî bir iflâstır. Çevremiz çile çeken bu kadar insanla sarılmışken, gönlümüzdeki esenliği bilemeyiz. İşte bu, toplumda istikrarsızlığa sebep olur. Manevî bir dahi olan Muhammed [asm] sözlerinde, toplumu dengesine kavuşturmak için “Verelim, cömert olalım” der. Bu İslâm’ın üçüncü kaidesi olan zekâttır, cömertliktir. İşte ben İslâm’da bunları seviyorum. 

Oruç: Aç olan kimselerin neler hissettiğini anlamanın yolu

Ve şunu da seviyorum ki İslâm bizleri alışkanlıklarımıza biraz ara vermeye dâvet ediyor. İnsanız ve müzmin varlıklarız. Bir şeyi tekrar tekrar yaparız. Kaçınız bugün her zaman oturduğu koltuğa oturuyor? Tamam işte, bunda bir yanlışlık yok. Bizler alışkanlıklarımızla varız. Eğer alışkanlıkların, dişlerini fırçalamak gibi iyi bir şey ise muhteşem… Hayatınızı bir bütünlük içinde ve bir amaç üzere yaşamak sizi güçlendirir, sizi yukarılara çıkarır. Aksi takdirde alışkanlıklarınız sizi küçük düşürebilir. 

Alışkanlıklarını bir kenara bırakmayı elde edemeyeceğin şeylere ulaşmayı terk etmeyi denesen ne olur? Senin için ne bu? Kahve, şeker, alkol, uyuşturucu, cinsellik, alış veriş, cep telefonu, tablet, dedikodu… Senin için hangisi? Bilirsiniz ki yakalanmış olduğunuz bu tutum sizin en iyi halinize dahi lâyık değil. Bu bir bağımlılık, değil mi? Alıştığımız ya da bağımlı olduğumuz şeyleri yapmayı bırakamıyoruz. Oysaki hayatını bir gaye uğruna yaşamak ve seni yüceltecek, güçlendirecek yeni alışkanlıklar edinmek için geçirmiş olduğun şu hayatın ne kadar kıymetli… İşte ancak bu halde, en güzel seven, ilgi duyan ve veren kimse konumuna gelebilirsiniz. Alışkanlıklarını bir kenara bırakırsan hayatını yönlendiren şeyin ne olduğunu kavrıyorsun. Dönüp hayatını kendi kontrolün altına al. Bu odada alışkanlıklarına karşı mücadele etmiş ve üstesinden gelmiş bir sürü insan var. Yardım alabilirsiniz, yapabilirsiniz çünkü hayatınız gerçekten kıymetlidir. İşte bu da İslâm’ın diğer kaidesidir, oruç tutmak. Sadece yemek yemenin orucu değil aynı zamanda farklı davranışların da orucunu tutmak. 

Allah, tekrar tekrar Kur’ân’da söylüyor. Orucun sizin için ne kadar iyi bir şey olduğunu keşke bilseydiniz. Çünkü bizler aşırı yiyerek bedenimize baskı yapmıyor muyuz? Âdeta bedenimizi hurdaya çeviriyoruz ve güzelliğimize hiç mi hiç tazim göstermiyoruz. Ayrıca bizler oruçluyken açlık zihinde kalan bir teoriden çıkıp vücudumuzun tecrübe ettiği bir şey oluyor. Yine oruçluyken duyduğumuz şu hissiyat ve sonrasında sokaktaki dilenen bir adam gördüğünüzde açlığın bir teoriden ibaret olmadığını anlıyorsunuz. Aç olan kimsenin neler hissettiğini bildiğiniz için empati duyabiliyorsunuz. Bu yürürken gözlerini kapatmaktan daha zor bir şeydir. İçtimaî bir dahi olan Muhammed [asm] toplumsal ahengi ve istikrarı oluşturmak istemiştir. İslâm’ın dördüncü esası, oruç tutmaktır. Alışkanlıklarımızı bir süre kenara bırakmak, oldukça pratik [faydalı, kullanışlı]… İşte bu yüzden seviyorum. 

Hac: Bir niyet eşliğinde seyahat etmek, mekânın gücünün ve kutsallığının farkına varmak

Bizleri bulunduğumuz yerlere bir süreliğine uzak kalmaya teşvik etmesi de İslâm’ın sevdiğim yönlerindendir. Bir niyet eşliğinde seyahat etmek, mekânın gücünün ve kutsallığının farkına varmak… Ve bu topraklar üzerinde yaşamış insanların varlıklarıyla, nefesleriyle, düşünceleriyle ve eylemleriyle bu dünyayı nasıl bereketli kıldığının farkına varmak… Sizin için kutsal olan bu mekân hakkında büyük kararların eşiğinde olduğunuzu biliyorum. Sizler varlığınızla bu mekânı mukaddes kıldınız ve belki bundan sonra gitmeye karar verdiğiniz yerleri de aşkınızla mukaddes kılacaksınız. Yeryüzü kutsaldır, bizim bulunduğumuz yerler kutsaldır. Bizler bir niyet eşliğinde seyahat ettiğimizde değişiriz. 

İşte bu da İslâm’ın beşinci şartı hac ile olur. Müslümanlar hac için muhtemelen buradan kimsenin daha önce gitmemiş olduğu Mekke’ye giderler. Sizin haccınız nereye doğru? Benim soyadım Kennedy, ailem İrlandalı, anne babam İrlanda’ya gitmişler. 

Annem derdi ki, “Atalarımızın, büyük Celtic azizlerinin ve bilge insanlarının yürümüş olduğu bu yollarda yürüyor olmak kelimelerle dahi ifade edilebilir bir şey değil.”

Sizin haccınız İrlanda’ya ya da Mekke’ye olmayabilir, ama neresi burası? Aranızda Walden’da bulunan oldu mu? Hakkında muhteşem bir kitabın yazılmış olduğu bu mekân çoğumuz için bir hac mekânıdır. Ya da Transilvenya’da bulunanınız? Çoğumuz için bir hac mekânıdır. Peki, bizler bir niyet uğruna mutad yuvalarımızdan ayrılsak ve seyahate çıksak ne olur? Kendimizi değiştirmiş oluruz. Kendimizi yepyeni tecrübelere ve etkileşimlere açmış oluruz ve geri geldiğimizde görürüz ki bizler artık aynı biz değiliz. Hayatımıza bakar ve “Ben bunu daha önce neden yapıyormuşum ki? Şu yegâne vahşi [özgür] ve değerli hayatımı bunun için israf edemem!” deriz. Yepyeni değerlerle yeryüzündeki güzelliklerle ve mekânların kutsallığıyla tazelenmiş anlayışımızla geri döneriz. İşte İslâm’da bunu seviyorum, aşırı pratik. 

Hayatınızda önem atfettiğiniz şeyler neler? Amaç olarak edindiğin şeye doğru geri dönebilmek için düzenli olarak o butona bas. Benmerkezci olma, daima başkalarıyla ilgilen özellikle de sizden daha kötü durumda olanlarla. Bedenin kutsallığını fark et. Seni elinden gelenin en iyisini yapmaya yönlendirecek ve sana değer katacak alışkanlıklar edinmeye çalış. Mekânın kutsallığını, bizlerden önce yaşayıp gitmiş atalarımızın, azizlerin, bilge insanların ve peygamberlerin bizlere örneklik olması için koymuş olduğu yol işaretlerini fark et. Bir niyet uğruna seyahat et ve kendini değiştirmeye çalış.

Medyanın yaymaya çalıştığı korkunun tuzağına düşmeyin

İşte, tamamıyla İslâm’ın beş esası... Hayatımızı bir amaç üzere yaşamak için ne muhteşem tavsiyeler… Oysaki size burada anlatmış olduğum bu geleneğin güzelliği karşısında Müslümanlara ve İslâm’a karşı âdeta bir korku içerisine hapsedilmiş vaziyetteyiz. Bir arkadaşım var, adı Rudy, Üniteryen Evrenselciler derneğinden emekli ve benim gibi sufi birisi. Hitler döneminde Avusturya’da yaşamış olan bu Rudy, yaklaşık yedi sene önce bana dedi ki: 

“Dünyanın şu anki gidişatını gördüğümde ve Amerika’nın hâline baktığımda bana Avusturya’da geçirmiş olduğum çocukluğumu hatırlatıyor. İşte o zamanın şanssız / kötülüğe maruz kalmış kimseleri Yahudiler iken şu anda Müslümanlar.”

Hermann Goerin, Hitlerin sağ kolu Nazi Nürnberk Mahkemesi’nde de buna benzer şeyler söylüyor:

“İnsanlar savaşı istemezler, ancak savaşa maruz kalırlar. İnsanlar onları yöneten kimselerin buyruğu altındadır. Diktatörlük de olsa, demokrasi de olsa, sosyalizm de olsa fark etmez, dünyanın her yerinde bu aynıdır. Yapmaları gereken şey insanları saldırı altında olduklarına ikna etmek, onları korkutmak, biraz pasif kalanları vatansever olmamakla ayıplamak. 

Sonuç olarak insanlar liderlerinin emri altına gireceklerdir.”

Garip bir zamandayız. İnsanlar anlamadıkları şeylerden korkuyorlar. Sizlere yalvarıyorum bu tezgâha gelmeyin. Çünkü daha önce de söylediğim gibi, korktuğumuzda aptalız demektir. Zihinlerimizin küçücük bir kısmına tutsak edilmiş hâldeyiz demektir. Kim olursa olsun şiddetin avukatlığını yapan kimseler tehlikeli kimselerdir. 

Tahmin edin, Müslümanların kaçta kaçı bu gidişata karşı münasip olan tepkinin şiddet olduğunu düşünüyor. Dünya çapında yapılan bir araştırmaya göre bu oran % 1’den daha az… Gerçekten sahih bir sosyal bilimler çalışması bu…

Ancak bu % 1’lik kesim medya sayesinde % 75 olarak lanse ediliyor. Evet, bu % 1’den az kısım gerçekten tehlikeli. İster Hıristiyan, ister Yahudi, ister Sih olsun, her dinde böyle fanatikler çıkacaktır. Kendilerini şiddet kullanmaya mecbur hisseden bu azınlık her dinde mevcut.

Biliyoruz ki bizler Hıristiyanlardan bir azınlığın bir kürtaj kliniğini bombalamasından sonra bunu bütün Hıristiyanlar üzerine atfetmiyoruz. İşte aynı şey İslâm için de geçerli. Bu % 1’lik kesim İslâm adına konuşmuyor. İslâm adına konuşan kimseler hayatlarını bir amaç uğruna idame ettirmeye ve şu yegâne, vahşî [özgür] ve değerli hayatını boşa harcamamaya çalışan kimselerdir.

Geriye dönüş için o butona basan kimselerdir. Adalet için, başkalarının ihtiyaçları için endişe duyan kimselerdir.

Hakikî Müslümanlar kendilerindeki maneviyatı fark eden ve yaşamaya değer güzellikteki alışkanlıkları kendisine edinmiş kimselerdir.

Hakikî Müslümanlar yeryüzüne ve üzerindeki bütün peygamberlere saygı gösteren kimselerdir. Sizlere istirham ediyorum. Hepinizin çevresinde Müslüman komşularınız var. Onları ziyaret edin, onlarla arkadaşlık kurun. Bilmediğiniz şeylerden korkuyor olmanın tuzağına düşmeyin.

İslâmın mükemmel geleneğini kendinize örnek alın ve yegâne vahşî [özgür] ve değerli hayatınızı bir amaç uğruna yaşayın.

Bunu bize nasip et ve bizleri buna lâyık eyle. Amin…

SON

***

Erhan Akkaya

[email protected]

Okunma Sayısı: 3570
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sebahattin

    12.5.2019 18:48:59

    Tebrikler, güzel bir çalışma idi.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı