Danyal Ateş ağabey: “Her mesleğin hizmete taalluk eden bir yanı vardır. Her meslek hizmet için yapılmalıdır.”
Mersin Program Notları -4-
Dizi: Mustafa Gönüllü - [email protected]
***
17 adet meslek yapmış olan Danyal Ağabey, yaptığı işleri amaç olarak değil, araç olarak yaptığını tekrar tekrar vurguladı. Okul kantininden hac organizasyonuna, dokumacılıktan kelle paçaya kadar birçok işi yapmış olan Danyal Ateş Ağabey, her mesleğin hizmete taalluk eden bir yanı olduğunu söyledi. Her meslek hizmet için yapılmalıdır, dedi.
Silifke’deki mekânını da maddî manevî hizmete açtığına biz de şahit olduk. Bu mekânda nasıl güzel hizmetler yapılabileceğini düşündük. Her şey bir düşünme ile başlamıyor muydu zaten? Mersin okuma programı da bir düşünmeyle meydana gelmişti. Biz düşünüyorduk, Allah halk ediyordu.
Danyal Ağabey, kimin safında olduğumuzu belli etmenin öneminden de bahsetti. Kimin safındayız? Eğer Üstad Bediüzzaman’ın safında isek, bu en büyük hizmettir. ‘’Gün gelecek, en büyük hizmet, hizmete ihanet etmemek olacak’’ diyen Tahiri Mutlu Ağabey’in dediği gibi.
O safta dursak bile belki yeterli. Ama şartlar zor. Safta durabilmek önemli asıl. Bir rüzgâr eser ki, safı terk eder insan. Bir rüzgâra bakar iş.
Allah muhafaza. Ama insan saftaki diğer arkadaşları ile el ele tutuşsa, safları sıklaştırsa, o şer rüzgârı kıpırdatamayacak bile belki. Safları sıklaştırmak basit aslında. Maddeten sıklaştırdığımız gibi manen de sıklaştırabiliriz. Şahs-ı manevî adı verilen o sımsıkı saf, her tehlikeye karşı muhafaza safıdır. O safa girebilmek de, tek kalmamak ile olur. Şahs-ı manevî süzgecinden geçen eserleri okumakla olur. Bizzat şahs-ı manevînin ortaya koyduğu Risale-i Nur eserlerini ve onun şerhlerini okuyarak olur. Neşriyatımız bunun için yok mu zaten? Risale-i Nur’u okuyan çok, ya anlayan? Anlayan da çok belki, ama nasıl anlıyoruz o önemli. Bu yüzden Risale-i Nur’u okumalı, anlamalı, anladığımızı şahs-ı manevî süzgecinden geçirmeliyiz. Doğru anlamış mıyız acaba diyerek saftaki diğer arkadaşlarımıza danışmalıyız. Benliğimizi eritebilmeli, benliklerin eridiği o havuzda biz de erimeliyiz.
Şahs-ı manevînin gözetiminde olan gazetemiz, dergilerimiz, kitaplarımız gibi neşir vasıtalarımızı çokça okumalıyız ki yanılmayalım. Zübeyir Gündüzalp Ağabey boşuna dememiş: ‘’Okumazsam yanılırım.’’ Bu yüzden de okuyoruz ve okumaya devam edeceğiz inşâallah.
Kulağımdan tutup daire içine çektiler
Danyal Ağabey hizmetle tanışmasını şöyle tabir ediyor: ‘’Risale-i Nur dairesinin sınırlarında dolaşıyordum, naz yapıyordum içeri girmemek için. Beni kulağımdan tutup daire içine çektiler.’’
Danyal Ağabeyin sağlıklı yaşamak, maddî ve manevî temizlenmek için bizlere tavsiyeleri de var: Her an abdestli olmak, Felâk ve Nas Sûrelerini gün içerisinde sık sık okumak, euzu besmeleyi her işimizin başında dile getirmek, beş vakit namazı kaçırmamak, her namaz sonrası 100 defa ‘’hasbunallahi ve ni’mel vekil’’ okumak.
Zaten maddî hastalıkların asıl sebebi de manevî hastalıklar değil mi? İşte size tedavi.
Portre dersi sonrası, soru cevap faslına geçtik. Gençlerin akıllarında birikmiş onlarca soruyu cevaplandırdı Danyal Ağabey. Pozitif enerjisiyle biz gençleri etrafında toplamıştı. Üslûbu çekiyordu bizi adeta.
Öğle yemeğinde de bizler için peynirli ve ıspanaklı börek yapmıştı. Ve içerisinde 7 çeşit şifalı bitki olan ayran tarzı bir içecek ikram etti bize. Danyal Ağabeye maddî manevî ikramları için teşekkür ve duâlar ediyoruz.
Cennete gittik!
Daha sonra Cennet-Cehennem denilen yeri görmeye gittik. Cehennem o gün kapalıymış, biz de Cennete gittik. (İnşallah ahirette de bize Cehennem kapalı olur da Cennete gideriz diye duâ etmedik değil.) Cennet ziyaretinden sonra bir deve ile oynamaya çalışan üç arkadaşımızla karşılaştık.
Bize doğru koşuyorlar, deve de arkalarından koşuyordu. Deveyi kızdırmış olmalılar ki deve saldırısına uğradılar. Allah’tan yara almadan kurtuldular. Bu da onlar için adrenalin dolu bir an oldu. Uzun süre akıllarından çıkmaz diye düşünüyoruz.
Oradan Kız Kalesi’ni görmeye gittik. Akdeniz oldukça dalgalıydı, dalgaların kıyıdaki kayalara çarptığı sırada çıkan ses ve görüntü görülmeye değerdi.
Yeni Asya’yı daha yakından tanıdım
Mersin programımızın nasıl geçtiğini, anlatmaya çalışmıştık. Ama programın diğer katılımcılar için nasıl geçtiğini de merak ediyorduk. Bunun için programımızı değerlendirmeleri için katılımcılara boş kâğıtlar verdik. Programın artılarını ve eksilerini yazmaları için doldurmalarını istedik.
Ayrıca derslerde dikkatini çeken bir cümle varsa onu da ilâve etmelerini istedik. İsim yazıp yazmama konusunu onlara bıraktık.
Dikkat çekici yorumlar geldi, bazılarını paylaşmak istiyorum. Ama öncelikle katılımcıların çoğunun birbirlerini ilk defa gördüğünü, bazılarının Risale-i Nur ile belki de ilk defa tanıştığını, ilk defa bu kadar alâkadar olduğunu belirtmemiz gerek. Bu gözle aşağıda paylaşacağımız cümleleri okumanızı tavsiye ediyorum.
Bir arkadaşımız bu programı değerlendirirken, insanın kendini ‘’yontması’’ ve nefsini kontrol edebilmesi adına çok faydalı olduğunu dile getirmiş. Ve dikkatini çeken cümleler de şunlar olmuş: Hizmet tabanda başlar; güzel ahlâk en güzel hizmettir.
Bir diğer kardeşimizin cümleleri şöyle:
‘’Bu ikinci okuma programımdı. Aşırı istifade ediyorum. İçtimaî hayattaki sorumluluklarım aklıma geliyor. Nefsimi terbiye ediyorum, en azından etmeye çalışıyorum. Derslerde verilen örnekler benim aklımda ve kalbimde neşv u nema buluyor.
‘’Öğrenciler kendi aralarında boş vakitlerinin olmadığını söylüyor. Evet, haklılar. Çünkü boş vaktimiz yok. Belki de en önemlisi, Mersin cemaatinin bizimle oldukça alâkadar olması, programın artı yönlerinden. Uhuvveti daha iyi anlamış oldum.
‘’Tabi eksik yönleri de var. Bazı öğrencilerin okuma esnasında girip çıkmaları beni biraz rahatsız etti. Onların derslere biraz daha yoğunlaşması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca Kur’ân ve Cevşen okumaları artmalı. Ve telefonla bazen uğraştığımız için telefonlar bizden alınmalıydı diye düşünüyorum.’’
Bir diğer arkadaşımız: “İkramlar çok güzeldi. Mersin cemaati bize çok cana yakın davrandılar. Yeni Asya cemaatini daha yakından tanıdım ve çok şey öğrendim.
“Bediüzzaman ‘kardeş olalım’ diyor. Urfa ve Mersin olarak biz de bunu canlandırmış olduk. Çok okuduk ve bilgi sahibi olduk.”
-DEVAM EDECEK-