"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adalet, Rahman isminin tecellisidir

23 Haziran 2019, Pazar
Üstad Bediüzzaman Hazretleri diyor ki: “Adalet, Rahman isminin tecellisidir.” Niye Rahman ismine dayandırıyor Üstad? Çünkü Rahman ismi; inançlı inançsız, mü’min kâfir, zalim mazlûm… Cenab-ı Hakk’ın herkese uyguladığı, kâinattaki herkese ve her şeye sunduğu bir tecelli.

Dr. Ömer Ergün “ADALET ve LİYAKAT” semineri - 3

***

Hukuk devletinin dördüncü ayağı yargının bağımsızlığıdır. Çok duyulan bir terim vardır. Denilir ki “Berlin’de hâkimler var”. Bu deyişin altında yatan gerçek, yargının bağımsız olduğu bir ülke ve yargıya güvenen insanlar demektir. 

Devlet başkanının, cumhurbaşkanının “şunu şu şekilde yap” diyemeyeceği, böyle bir şeye kalkışamayacağı hatta böyle bir şeyin düşünülemeyeceği bir bağımsız yargı sisteminden söz ediyoruz.

Hiç kimsenin hâkime emir veremeyeceği Anayasada açık olarak ifade edilmiş. Kimse hâkime karar verirken “şöyle yap, böyle hükmet” diyerek herhangi bir şekilde açık veya gizli emir veremez. Bu bir idealdir. İşin esası, bunun pratiğinin de olması. Yoksa Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.

Bütün bunlardan da görüyoruz ki hukuk literatüründe adaletin nasıl sağlanacağı çok açık, çok basit, çok net bir şekilde ifade edilmiş. Yapmıyorsak o bizim suçumuz, teorik hukukun suçu değil. Bu suç sadece hukukçuların da değil. Bu, genel anlamda insanların veya devleti yönetenlerin suçu veya kusuru.

YARGI BAĞIMSIZLIĞI

Hâkimin bağımsızlığı sadece siyasal iktidara karşı değil, herkese ve bilhassa bütün güç merkezlerine karşı bağımsızlık biçiminde olmalıdır. 

Yargının bağımsızlığının sağlanmasında özellikle şu hususlar önem arz ediyor: Yargı organının denetleme işlemini görürken gerek yasama organına karşı gerekse de yürütme organına karşı dışarıdan herhangi bir müdahaleye maruz kalmaması gerekir.

Yine hâkim ve savcıların mesleğe kabulü çok önemli. Mesleğe kabul edilirken, özellikle liyakat unsurunun nazara alınmış olması gerekir. Verilen eğitimin muhtevasının da yine günümüzdeki problemler de göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmesi lâzım.

Hâkim ve savcıların yargı bağımsızlığı anlamında yasama ve yürütmeye karşı bağımsız olabilmesi için tayini, terfisi, işten el çektirme, özlük hakları gibi konuların dışarıdan ve yürütme organı etkisiyle değil de, hâkim ve savcıların kendi içlerinden seçecekleri bir kurul tarafından yürütülmesi gerekir.

BEŞİNCİ UNSUR

Hukuk devletinin beşinci unsuru uygulamanın öngörülebilirliğidir. Denilir ki: “Devletin ve bilhassa yargı organının uygulamalarının öngörülebilir nitelikte olması lâzım.” Yani vatandaşın ne yaparsa neye maruz kalacağını veya neye uymadığı takdirde ne ceza alacağını bilmesi lâzım. Aksi halde insanlar tedirgin olur ve kendisini tehlikede hisseder. Onun için hem devlet yetkisi kullananların ve hem de insanların rahat edebilmesi için hukukun öngörülebilir nitelikte olması gerekir. Buna suçun ve cezanın kanunîliği de deniliyor.

Eğer hukuk devletinin bu beş unsuru bir devlette iyi kötü varsa işte o devlet hukuk devletidir diyebiliyoruz.

Özetle mutlak adaletin ancak hukuk devletiyle sağlanabileceğini ve hukuk devletinin ana unsurlarının da belli olduğunu sizlere anlatmaya çalıştım. Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ederim.

HUKUKUN YARDIMCI KAYNAKLARI

Moderatör: Hukuk ile örf ve âdet arasındaki ilişki nedir?

Ömer Ergün: Örf ve âdetler de aslında toplumsal düzenleyici kurallar nevindendir ve hukukun yardımcı bir kaynağını oluşturur.

Öncelikle Meclisler tarafından hukuk kuralları oluşturulacağı zaman örf ve âdet hukuku denilen yazısız hukuk kurallarına da bir kaynak olarak bakılır. Bu kapsamda din kurallarına ve ahlâk kurallarına da bakılır.

İkinci olarak kanunları uygulayan mahkemeler de somut olayda adalete ulaşmak için yazılı kuralların yeterli gelmediği durumlarda yazısız kurallardan yani örf ve âdet hukukundan faydalanır.

Yani toplumsal vicdanın rencide edilmemesi ve adalete ulaşılması açısından örf ve adetler de etkilidir. Toplumun maslahatına uygun, düzenleyici yasalara da aykırı olmayan örf ve âdetler varsa bunlar hukuk için kaynaktır ve uygulanır.

Meselâ, bir meyvenin dalının komşu araziye uzanmış olması halinde o daldaki meyve kime ait olacak sorusunun cevabını önce o yörede geçerli örf ve adet hukuku verir. Töre bir şey söylememişse boşluğu kanun doldurur. Bunun gibi, ticaretin de bir örf ve âdeti var, düğünün masrafları ve hediyelerin iadesi gibi hususların da örf ve âdeti var. Her şeyi kanun yazmaz, örfe bırakır.

Ama bu durum ceza hukukunda geçerli değildir. Çünkü suç ve cezada kanunîlik ilkesi esastır. Hukuk devleti de bunu gerektirir. Aksi halde devlet vatandaşına kötü sürpriz hazırlamış olur.

KANUN ÖNÜNDE EŞİTLİK

Moderatör: Kanun önünde eşitlik ne demektir?

Ömer Ergün: Cevabımıza bir hikâye ile başlayalım: Adamın biri Müslüman mezarlığına ölü bir köpek gömer. 

Görenler onu zamanın kadısına şikâyet ederler. Kadı adamı çağırır ve işin aslını sorar. Adam da “Doğrudur öyle yaptım, çünkü köpeğin bana vasiyeti böyleydi, vasiyetini yerine getirmek için onu Müslüman mezarlığına gömdüm” der. Kadı cevaben, “Sen bizim aklımızla alay mı ediyorsun efendi” diye çıkışır. 

Adam, “Hayır efendim, köpek ayrıca ‘kadıya da on bin dirhem vermemi’ vasiyet etti.” der.

Bunu duyan kadı, “Rahmetli köpeğin ölümü bizi ziyadesiyle üzdü” der. İnsanlar hâkimin bu değişen tavrına hayret ederler. 

Hâkim devam eder: “Bu durum sizi hayrete düşürmesin, bu köpeğin geçmişini araştırdım. Ashab-ı Kehf’in köpeği Kıtmir’in soyundan geldiğini keşfettim!”

Evet, meşhurdur: “Kadıyı satın aldığın gün, adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet ölür.”

HUKUK VE ALLAH’IN RAHMAN İSMİ

Üstad Hazretleri diyor ki: “Adalet, Rahman isminin tecellisidir.” Niye Rahman ismine dayandırıyor Üstad? Çünkü Rahman ismi; inançlı inançsız, mü’min kâfir, zalim mazlûm… Cenab-ı Hakk’ın herkese uyguladığı, kâinattaki herkese ve her şeye sunduğu bir tecelli. Allah’ın esması ya da sıfatı… Şimdi adalet Rahman ismine dayanıyorsa, o zaman adalet mü’min, kâfir, zalim gözetmeden herkese eşit olarak uygulanması gereken bir sistem. Cenab-ı Hak da kâinatı adaletiyle idare ediyor ve bu yüzden de adaletin sembolü terazi ve adalet denge ve düzen anlamında da kullanılıyor. Demek ki hukuk da Rahman isminin bir tecellisi olduğuna göre, bütün insanlığı kuşatması, birey olsun tüzel kişilik olsun devlet olsun tacir olsun herkese eşit olarak uygulanması gereken bir sistemin adı.

DEVAM EDECEK

Okunma Sayısı: 3205
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı