"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

25 Nur kardeşimiz şehit oldu

18 Ağustos 2018, Cumartesi 00:03
İkinci Bölüm

Yazı: Ali Yılmazcan

Birinci Bölüm: Acaba kıyamet mi diye bir an düşündüm!

Depremin ilk dakikalarında İstanbul’daki kızım telefonla aradı. “Burada deprem oldu. Biz iyiyiz, siz nasılsınız?” diye sordu. “Biz de iyiyiz yalnız Ahmet Gölcük’e dönmüştü, ondan haber alırsanız bize iletin” dedik. Dedik, ama telefonlar o andan itibaren çalışmadığı için görüşemedik. Arabadaki radyonun bir kanalı haber olarak Gölcük merkezli bir depremden bahsetmesi bizde telâşa sebep oldu. Çünkü Ahmet (o zaman 20 yaşında) Gölcük’teki evimize dönmüştü. İlerleyen saatlerde haberler bizi daha fazla endişelendirdi. Evimiz yıkıldıysa Ahmet‘e ne oldu?

Saat 09.00 civarında Adapazarı‘ndan Gölcük’e gitmeye karar verdim. Ahmet‘i bulmamız lâzımdı. Enes’le (15) beraber yola koyulduk, ama çatlamış yollardan, yıkılan evlerin arasından, yoldaki elektrik tellerinden arabayla yol almak kolay olmadı. Nihayet ana yola çıkarak kırk kilometre, sağa sola yıkıntılara bakarak, depremin dehşetini göre göre Gölcük‘e 11 kilometre kala durduk. Çünkü yol üç gidiş-üç geliş halinde adeta felç olmuş. İki yönlü olan o zamanki yol tamamen tıkanmıştı. Aman Ya Rabbi yarı aydınlık olan hava toz dumandan bir şey göremiyorduk! O arada bir sessizlik oldu. Hâlâ tam anlam veremediğim bir şekilde ben şöyle diyordum dehşet içinde; “Ya Rab bir taşla üç kuş vurdun.” 

Birincisi: Ehl-i imanı Cennete gönderdin. (çok kişinin ölmüş olacağını düşünmüştüm.)

İkincisi: Ehl-i tuğyanı Cehenneme gönderdin.

Üçüncüsü de: 28 Şubat’ın istikrarla devam ettiği baskı cenderesini durdurup kısmen gündemi değiştirdin.

Sessizliği çığlıklar bozmaya başladı. Hemen karşımızdaki ev yıkılmış enkazdan çıkanlar, kalanları çıkarmak için harekete geçmiş. Koşarak yardım etmeye çalıştık. Yüksek bahçe dibine park ettiğim arabamızla köy yollarından gitmeyi denedik, ama olmadı. Arabamızı bir tarlaya bırakarak yaya yürümeye başladık. Artık evimize 4 kilometre kalmıştı. Hasan Köy Köprüsü’nden bu tarafa gelenlere sorduk. Vaziyet Değirmendere’de nasıl? diye. Değirmendere’de fazla bir şey yok. Yalnız Mercan Sitesi’nin deniz tarafındaki ev fena yıkılmış. Enes’e dedim. “Oğlum bu bizim evi tarif ediyor.” Artık dizlerimin bağı çözüldü. Yavaş da gitse bir minibüse binerek devam ettik. 1 kilometre  kalmıştı evimize ki, önümüzdeki konvoylarda silâh sesleri geliyor. “Bir astsubay çıldırmış, trafiği düzeltmek için sağa sola ateş ediyor” dediler. Minibüsün içindekilerden depremin yıkımını dinledikçe dehşete kapıldık. Arabalar yürümüyordu. Tekrar yürümeye başladık. Anayol kenarına yakın evler yıkılarak yolu kapatmış. Araçlar geçemiyordu. 

Birçok ev civarında enkazdan çıkarılan cesetler. Başındakiler şaşkınlıklarından ağlamayı adeta unutmuşlar. 3 kilometrelik Gölcük Değirmendere arasını geçerek son tepeyi de aşarken neyle karşılaşacaktık? Acizliğimizden, neticeye katlanmaktan başka yapacak ne vardı? Allah’a içimizden yalvarıyorduk; “Ya Rab! Yavrumuzu bağışla.”  

Sitenin beş ayrı apartmanın tavanlarını görüyorduk. İlerledikçe anladık ki en öndeki bizim apartmanın tavanını göremiyorduk. O yüz metre adeta 100 kilometre oldu bize. Yaklaştıkça evin enkazını görmeye başladık. Eyvah yedi katlı apartman yerle bir olmuş. Can havliyle koşarak hemen anayolun kenarındaki evin bahçesine koştuk. O ne! Ahmet yalnız başına bir sandalyede tek başına orada. Artık evin ahvali beni hiç ilgilendirmiyordu. Rabbimize hamd ettik. Sağ salim kavuşturduğu için. O kucaklaşma ağlamaklıydı. Şükrettik halimize.

“Nasıl kurtuldun oğlum?”

Baba dedi; “Akşam 10:30’da yeni aldığımız bilgisayarla arkadaşlara gittim. Orada kaldım. Orası yıkılmadı, ama Değirmendere Parkı’nın yarısı denize uçmuş. Gemiyi parkın ortasında görünce aklımı kaybedecektim.” Komşulardan 15 kişi kadar çıkardılar. Cenaze namazını burada kıldık. Sonradan gördük ki 28 komşumuz vefat etmiş. Biz mi kurtulduk onlar mı kurtuldu bilmiyorum, ama bize biraz daha mühlet verilmiş. Allah cümlemize hayırla dolu ömürler versin. Saat 15.00 olmuştu. Adapazarı’na geri dönmeliydik. Arabaya ulaşmamız için 11kilometre yürümemiz gerekiyordu. Dönüşte diğer arkadaşların evlerini görmeye çalıştık. Ama sonradan öğrendik ki 25 Nur kardeşimiz şehit olmuş. Allah (cc) rahmet eylesin. 

(Devam Edecek)

Etiketler: deprem, 17 ağustos
Okunma Sayısı: 11016
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı