"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Batının Matematik Hocası Müslümanlar

12 Aralık 2016, Pazartesi
Matematik ilminin temeli sayılan ‘sıfır’ rakamı bir yandan hiçliği anlatırken, diğer yandan olmazsa olmaz bir değer. Batı dünyası ise İbn-i Ahmed’in ‘sıfırı’ keşfinden iki yüz elli yıl sonra sıfır kullanmaya başladı.

İslÂm matematik bilgisinin Batı’ya yayılmasından önce Avrupa kültürü bu konuda çok ilkel bir durumdaydı ve rakam sisteminden bile mahrumdular. Profesör Risler’in ‘La Civilisation Arabe’ adı ile 1955’te yayınlanan eserinin 161-162’nci sayfalarında bir İslâm icadı olan sıfırın keşfi işte şöyle izah edilir; “Her halde hiç tereddüde kapılmadan denilebilir ki sıfırın icadı insan ırkının en büyük keşiflerinden biridir.” Aynı eserin 161’nci sayfasında rakam sisteminin en zarurî (zorunlu) esası olan sıfırın bir İslâm icadı olduğu da şöyle anlatılır: “Eski insanlar hep parmaklarıyla sayı saydıkları için, Batı âleminde hesap ilmi İbn-i Ahmed’in sıfırı keşfinden iki yüz elli yıl sonra sıfır kullanıncaya kadar inkişaf edememiştir.” Bugünkü sayı sisteminde sıkça kullanılan sıfır, bir niteliğin yokluğunu temsil eder. ‘Sıfırı’ matematiksel işlemlerde ilk defa El-Harezmi kullanmıştı.

Avrupa rakam sisteminden mahrumdu

Profesör E. F. Gautier, 1955’te yayınlanan ‘Moeurs et coutumes des Musulmans’ adındaki eserinde şu kesin hükmünü veriyor: “Hiçbir itiraza imkân yoktur; her ne kadar Öklid’in ismi büyükse de, bizim rönesansımızın matematik hocaları Yunanlılar değil, Müslümanlardır.” İslâm matematik bilgisinin Batıya yayılmasından önce Avrupa Kültürü bir rakam sisteminden bile mahrumdu. Eski Yunan-Latin Kültürü rakamsız olduğundan sayılar rakamla değil harfle anlatılıyordu. Roma rakamlarında her sayı bir harfle ifade edilir. Meselâ bir (I) harfi ‘bir’ adedini, (V) harfi ‘beş’ adedini, (X) harfi ‘on’ adedini ve (C) harfi de ‘Yüz’ adedini gösterir. Fakat, bu sistemde en zorunlu rakam olan ‘sıfır’ yok. Sıfırsız Roma rakamları ile de matematik ilimler kurulmayacağı açıktı.

İçi boş daire ‘sıfır’

Milâdî 976 tarihinde Mehmet bin Ahmed ‘Mefatihul Ulum’ adındaki eserinde, “eğer onlar basamağında hiçbir sayı mevcut değilse, sırayı muhafaza için küçük bir daire yani ‘sıfır’ konulması” yazılıydı. İşte bu daire Arapçanın ‘boş’ manasına gelen ‘sıfır’ kelimesinden Latince’ye geçen ‘Zero’nun kaynağı. Eski Yunanlılar da, Romalılar da sağlam bir rakam sistemi keşfedememişlerdi. Eski insanlar hep parmakları ile sayı saydıkları için, Batı âleminde ilim Mehmed bin Ahmed’in sıfırı keşfinden iki yüz elli yıl sonra ‘sıfır’ kullanılıncaya kadar gelişemedi.  

Avrupa ‘sıfırı’ tehlikeli görmüştü

Hıristiyanlığın İslâm’a karşı Haçlı Seferleri düzenlediği, Arap fikirlerinin, matematikte bile olsa, yaygın şüphe ve güvensizlikle karşılaştığı bir dönemde Avrupa’ya geçmişti. 1299’da Floransa’da diğer bütün Arap rakamlarıyla birlikte sıfır da yasaklandı. Gerekçe ise sıfırın kolayca dokuza dönüştürülerek, rakamların sonuna birkaç sıfır eklenerek fiyat şişirme yoluyla sahtekârlık yapılmasıydı. Üstelik negatif sayılara geçit olduğu için sıfır tehlikeli görülüyordu. Negatif sayılar borç alma ve verme olgusunu meşrûlaştırıyordu.

Haber: Ülker Yılmaz Caba

Konuyla ilgili haber ve makaleler:

...Peki ne zaman ve ne sebeple Müslümanlar ilim öncülüğünü yabancılara kaptırdılar?

Büyük İslâm âlimî Bediüzzaman Said Nursî yüz sene kadar önce yazdığı ‘Muhakemât’ adlı eserinde “Fe yâ lilaceb! Köle efendisine... ve hizmetkâr reisine ve veled pederine nasıl düşman ve muarız olabilir? Halbuki İslâmiyet funûnun seyyidi ve pederidir” demektedir.

Yeni Asya Yazarı M. Latif Salihoğlu'nun Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi'nin yazarı merhum Şaban Döğen'le yaptığı röportaj 'Ne zaman ve ne sebeple Müslümanlar ilim öncülüğünü yabancılara kaptırdılar?' gibi birçok önemli soruya cevap niteliğinde...

İşte o röportaj ve alanında çığır açan bir ansiklopedinin hikâyesini okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/2009/12/11/elif/default.htm

Bir robot da 'mühendis'siz olmaz...

Bilimsel gelişmelere, teknolojik yeniliklere öncülük eden her bilim insanı, her kurum ve kuruluş bilerek veya bilmeyerek aşağıda zikredilen külli hakikatlerin gereklerini yerine getirmektedirler:

"İnsan için ancak çalıştığı vardır. Şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir. Sonra çalışmasının karşılığı kendisine tastamam verilecektir." (Kur'an-ı Hakim, Necm Suresi, 53/39)

''Hikmet ve ilim Mü'minin kaybolmuş malıdır, onu nerede bulursa hemen alsın.'' (Hadis-i Şerif)

''İlim Çin’de de olsa alınız.'' (Hadis-i şerif)

''Çalışınız, kendinizi bırakmayınız. çünkü herkes ne iş için yaratılmısa, o iş kendisine kolay hale getirilir.'' (Hadis-i Şerif)

''Çünkü samimî bir ihlâs, şerde dahi olsa neticesiz kalmaz. Evet, ihlâs ile kim ne isterse Allah verir.'' 

((HAŞİYE: Evet, "Men talebe ve cedde, vecede" bir düstur-u hakikattir. Külliyeti geniş ve genişliği mesleğimize de şâmil olabilir.))  -Bediüzzaman Said Nursi-

Devamını okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/bilim-teknoloji/bir-robot-da-muhendis-siz-olmaz_386827

DNA kitabımız en çok Kur'ân'a benziyor

DNA kitabımız, Kur'an-ı Kerim'den başka bu dünyada hiçbir kitaba benzemiyor!

Ömrümün üçte biri laboratuvarda genetik çalışmalarla geçti; bu süreçte bilimsel keşifler teknolojiyle birlikte hızla arttı...

2000 yılının başında 3 milyar harflik insan DNA diziliminin okunması tamamlandığında 'Genom'umuzun aslında bir kitap gibi hücrelerimizin içerisine dürüldüğünü tasavvur ediyorduk...

Zaman geçtikçe bu düşüncemizde yanıldığımızı görmeye başladık. Zira DNA Kitabımız, yapısı, işlevi ve tefsiri bakımından dünyadaki hiçbir "insan yazması" kitaba benzemiyor. Başka bir deyişle hiçbir insan, DNA Kitabımız gibi bir dizilimi bir araya getiremeyecek, buna bir genetik bilimci olarak iman ediyorum! (Bunun izahı çok uzun...)

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/bilim-teknoloji/dna-kitabimiz-en-cok-kur-an-a-benziyor_411049

Kur'an'ın hakikatleri tecelli ediyor: ''Ey ateş, İbrahim için serin ve selametli ol''

Kocaeli'nin Körfez İlçesi'nde işçi olarak çalıştığı fabrikada üstüne dökülen kimyasal madde nedeniyle ölen mühendisi gören Mevlüt Saraç, yurt dışından ithal edilen iş elbiselerini inceleyip geliştirerek yanmayan ve kimyasal maddelerden etkilenmeyen kumaş üretti.

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/yurt-haber/kur-an-in-hakikatleri-tecelli-ediyor-ey-ates-ibrahim-icin-serin-ve-selametli-ol_390300

Dünyaca ünlü bilim insanı Prof. Dr. Sezgin: Benim hayatımın sırrı budur

Dünyanın önde gelen bilim tarihçilerinden Prof. Dr. Sezgin'e çok sayıda önemli ödül ve nişan ile taltif edildi. Dünyanın yazma eserlere sahip bütün kütüphanelerinde 400 bin ciltten fazla eseri inceleyen Fuat Sezgin, 29 dil biliyor.

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/bilim-teknoloji/dunyaca-unlu-bilim-insani-prof-dr-sezgin-benim-hayatimin-sirri-budur_413072

Bilimlerin temeli İslamî bilimlerdir

Dünyaca ünlü araştırmacımız Prof. Dr. Fuat Sezgin, üniversite yıllarında hocası olan Alman oryantalist Hellmut Ritter’in, “Bilimlerin temeli İslâm bilimlerine dayanır” sözüyle şu anda içinde bulunduğu alana yöneldiğini anlattı.

Devamını okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/bilimlerin-temeli-islami-bilimlerdir_149987

 

Etiketler: kainat kitabı
Okunma Sayısı: 7042
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı