Herhangi bir iş yerinde ücretli olarak çalışanlar, patronundan veya şefinden çekindiği için namazı zamanında kılamadıklarını söyleyenlere çok rastlıyoruz.
Tembellik kulağı ile şeytandan ders alanlar ise, “çalışmak da ibadettir, biz de çoluk çocuğumuzun rızkı için çalışıyoruz, Allah bunu da namaz yerine sayar” diyerek, iş ile ibadeti takas edenler var. Bir de “Ne yapalım, emir kuluyuz” diyerek özür beyan edenler var ki, özürleri kabahatlerinden büyük. “Emir kuluyuz” diyerek rızıklarının kesileceği endişesi ile namazını ihmal edenler, “Allah’ın kuluyuz” diyerek kula kul olunmayacağının farkına varsalar, böyle bir endişe taşımazlardı.
Halbuki Cenâb-ı Hak namaz için o kadar kolaylıklar tanımış ki, insanın mazeret uydurması için Rabbinden haya etmesi lâzım. Çalıştığı işin özelliğinden dolayı sünnetleri kılamayanlar, dört rekât farzı da mı kılamıyorlar? Bir çalışanın işi ne kadar sıkı, zor ve yorucu da olsa, yemek içmek ve zarurî ihtiyaçları için kendisine bir zaman tanınıyor. Bu zamanın bir kaç dakikasını namaz için ayırsa, farzları olsun kılabilir. Bunun için de evde çıkarken abdestli olarak çıkarsa, hem işinde daha huzurlu olur, hem namaz kılmakl için büyük kolaylık sağlar.
İşçi sendikaları belli dönemlerde işverenle sözleşmeye oturur. Burada işçilerin ücretlerinden özlük haklarına kadar her talep dile getirilir. Çalışma süreleri, istirahat saatleri ve çay molası gibi haklar için çok sıkı pazarlıklar yapılır. Ama hiçbir toplu sözleşmede “namaz saati” gibi bir talep dile getirilmez. Yani çalışanların bir bardak çay içmesi için sıkı pazarlıklar yapılırken, namaz kılınabilmesi için beş on dakikalık bir zaman tanınması talep edilmez.
Şefinden, müdüründen veya patronundan çekindiği için namaz kılamadığını iddia edenler, pek inandırıcı olmuyor. Zira namaz için en zor şartların olduğu düşünülen asker ocağında bile, samimiyetle namazını ifa etmek isteyenlere komutanları müsamaha etmekte, hatta kendilerini takdir edenler olmaktadır. İş hayatında da işini aksatmadan namazını eda edenler, saygı ile karşılanmaktadır.
Emir kulu değil de Allah’ın kulu olduğunu kabul edenler, hangi ortamda olurlarsa olsunlar kulluk vazifelerini yerine getirebilirler. Yeter ki samimiyetle bunu istesinler.