Kültür-Sanat |
BU MESLEKLER UNUTULUP GİDER |
Günümüzden 40 yıl önce bakır ustalarının çıraklara “Evlâdım bin vuruşun bir kuruş etsin. Ona göre çekiç salla” diye nasihat ettiği dönemler geride kaldı. Şimdilerde sayıları az, yaşları oldukça fazla olan ustalar “40-50 sene önce bin vuruş bir kuruş ediyordu. Şimdiler de ise 10 bin vuruş bir kuruş etmiyor” diyerek eski günlerine özlem duyuyor. Ankara’nın Beypazarı ilçesinde yarım asrı geçkin bakır zanaatı ile uğraşan 65 yaşındaki Nazmi Akpınar mesleğin artık son dönemlerini yaşadığını ifade etti. Akpınar “Bakırcılık bize babamızdan kalan bir ahilik zanaatıdır. 1950’li yıllarda Beypazarı’nda bakırcılar ve kalaycılar çarşısı vardı. O zamanlar 70’e yakın bakır ve kalaycı dükkânı bulunuyordu. Her dükkânda bir usta bir kalfa olmak üzere en az dört kişi çalışırdı. Yani Beypazarı’nda 300 kişi geçimini bakır ve kalaycılıktan karşılardı. Şimdilerde ise dükkân sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bu dükkânlarda da sadece ustalar çalışıyor. Buraları işleten zanaatkâr arkadaşların ise 60 yaşın üzerinde yani mesleklerinin son dönemlerinde. Çırak ve kalfa bulunmadığı için 5-10 yıl sonra bu meslekler unutulup gidecektir” dedi.
YARIM ASIRDIR ÇEKİÇLE ÜTÜ YAPIYOR BAKIRCI ustası Nazmi Akpınar her mesleğin bir ince noktası bulunduğunu hatırlatarak, bakırcılık mesleğinin ince noktasının ise çekiç sallamak olduğunu kaydediyor. Akpınar, “Bizim meslekte çekiç ütü görevini görür. Bakırları çekiçle döve döve adeta ütüleriz. Güğüm, ibrik, tabak, tepsi yaparken nereye çekiç vuracağını çok iyi bilmelisin. Çekiç bizim ütümüzdür. Yaptığımız eşyaların şekillerini, eğimlerini çekiçle veririz. Elli beş yıldır çekiç sallıyorum, ellerim artık nasır bağladı. Geçmiş dönemlerde iş vardı, çalışıp emeğimizin karşılığını alıyorduk. Şimdilerde ise sadece vakit geçiriyoruz.” |
06.12.2010 |
Öğretmenin okul dergisi çıkarma yasağı mahkemeden döndü |
NİĞDE’DE görev yapan bir edebiyat öğretmeni, öğrencileriyle birlikte okul dergisi çıkarmasını yasaklayan İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü’ne karşı açtığı dâvâyı kazandı. Aksaray İdare Mahkemesi, ‘dergide mevzuata aykırılık bulunmadığına, idareye tanınan takdir yetkisinin kamu yararı ile sınırlı olduğuna” hükmetti. Niğde’nin Bor İlçesi Akın Gönen Anadolu Lisesi’nde Türk Edebiyatı öğretmeni olan Yılmaz Bacaklı’nın öğrencileri için hazırladığı “Fonotik Okul Dergisi Ders Dışı Egzersiz Çalışma Programı”nın, Bor İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından, “takdir yetkisi” gerekçesiyle uygun görülmemesi üzerine, Eğitim-Bir-Sen, üyesi Yılmaz Bacaklı adına konuyu yargıya taşıdı. Aksaray İdare Mahkemesi, oybirliği ile öğretmeni haklı bularak, İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü’nün işlemini iptal etti. Fonotik Okul Dergisi’nin mevzuata aykırılığının bulunmadığı belirtilen kararda şöyle denildi: “İdarelere tanınan takdir yetkisinin sınırsız ve mutlak bir yetki olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı olduğu ve bu yönüyle de yargı denetimine tabi olduğu tartışmasızdır.” Mahkeme kararıyla, öğrencileriyle birlikte Fonotik Okul Dergisi’ni çıkartma hakkına kavuşan edebiyat öğretmeni, dergiyi çıkartmasının engellendiği önceki dönemlere ilişkin ek ders ücretlerini de faiziyle birlikte alacak.
Recep Gören / Ankara |
06.12.2010 |
İstiklâl Marşı korunsun |
TÜRKİYE Musikî Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Demir, ‘’Kamulaştırma işlemi yapıldığı takdirde İstiklâl Marşımızın tam anlamıyla korunması sağlanmış olacaktır’’ dedi. Demir, yaptığı yazılı açıklamada, Radikal Gazetesinde “İstiklâl Marşı’na Gecikmiş Kamulaştırma’’ başlıklı bir haberin yer aldığını hatırlattı. Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre bir eserin koruma süresinin eser sahibinin ölümünden itibaren 70 yıl sürdüğünü belirten Demir, Mehmet Âkif Ersoy’un 1936’da vefat ettiğini, dolayısıyla telif hakları için koruma süresinin de dolduğunu ifade etti. Besteci Osman Zeki Üngör 1958 yılında vefat ettiğinden koruma süresinin henüz sona ermediğini aktaran Demir, ancak varislerinin MESAM veya başka bir meslek birliğine üyeliğinin de söz konusu olmadığını kaydetti. Haberde sözü edilen GEMA’nın bir şirket değil, telif haklarını takip ve tahsil eden Alman Meslek Birliği olduğuna da işaret eden Demir, GEMA’nın MESAM’ın karşılıklı anlaşmalı bulunduğu bir meslek birliği olduğunu, yapılan anlaşma uyarınca Türkiye’de GEMA üyelerinin eserlerinin kullanılmasının takip ve tahsil yetkisinin MESAM’da olduğu, Almanya’da MESAM üyelerinin eserlerinin de GEMA tarafından takip edilip korunduğunu belirtti. Demir, MESAM’ın basında çıkan haber üzerine konudan haberdar olduğunu ve yapılan inceleme sonucunda İstiklâl Marşı’nın GEMA kayıtlarında bir aranjör tarafından aranje edildiği ve bu aranjörlük için Sikorski Hans Musikverlag Gmbh-Co. isimli bir editör firma tarafından GEMA’ya kayıt yaptırıldığının tesbit edildiğini bildirdi. Demir, açıklamasında şunları kaydetti: ‘’Kamulaştırma işlemi yapıldığı takdirde İstiklâl Marşımızın tam anlamıyla korunması sağlanmış olacaktır. Telif hakları konusunda yetkili Kültür ve Turizm Bakanlığı olmakla birlikte kamulaştırma konusunda yetki hükümettedir. Sonuç olarak Almanya’da yaşanmış olan bu hadise ile MESAM’ın gerek üyelik gerek eser bazında doğrudan veya dolaylı ilgisi bulunmamaktadır. Diğer yandan İstiklâl Marşımızın bu şekilde sahipsiz bırakılmış olması üzücüdür. Başta Kültür Bakanlığı ve hükümet olmak üzere Yetkilileri göreve dâvet ediyoruz.’’ |
06.12.2010 |
Siyer Yayınlarından Siyer Atlası |
Türkçemize kazandırılmış en önemli eserlerden olacağı belirtilen “Siyer Atlası” adlı eserin yazarı Sami b. Abdullah b. Ahmet el Meğlus. Eserde tarihî hadiselerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacak haritalar kullanılarak mübarek Nebevi sirete hizmet etmek amaçlanmış.
“Bu Şehr-i İstanbul” sanatseverlerle buluştu
SHELL & Turcas, çağlar boyu dünyanın gözbebeği olan İstanbul’a hediye niteliğinde bir projeye daha destek verdi. Fotoğraf sanatçısı Tahsin Aydoğmuş’un objektifinden; 8000 yıllık tarihinde birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan İstanbul şehrine ait 105 siyah-beyaz fotoğraf, “Bu Şehr-i İstanbul” adıyla kitaplaştırılarak sanatseverlerin beğenisine sgunuldu. |
06.12.2010 |