Güncel |
Mina Arafat arası 7 dakikaya iniyor |
Hacı adaylarının büyük sıkıntı çektiği Mina ve Arafat arasındaki ulaşıma çözüm olması amacıyla gerçekleştirilen tren projesinde, deneme seferlerine başlandı. Proje tamamlandığında hacı adayları Mina ve Müzdelife arasındaki mesafeyi 7 dakikada kat edecek. Hacı adaylarının en büyük sıkıntı çektiği Mina ve Arafat arasındaki ulaşıma çözüm olmak amacıyla gerçekleştirilen tren projesinde, deneme seferlerine başlandı. Çinli mühendisler tarafından yapımı üstlenen proje kapsamında hacı adayları Mina ve Müzdelife arasındaki mesafeyi 7 dakikada kat edecek. Yüzde 30’u tamamlanan tren projesinde bu yıl sadece Suudi ve Körfez ülkeleri vatandaşları istifade edecek. Mina, Müzdelife ve Arafat arasındaki mesafeyi 7 dakikaya indirecek olan Mekke Treni bu yıl kısmı olarak hayata geçiriliyor. 250 Riyal olması düşünülen tren hizmetlerinden önümüzdeki yıl bütün hacı adayları istifade edecek. Projenin maliyetinin 6,5 milyar Suudi Riyali (yaklaşık 1,7 milyar dolar) olacağı öğrenildi. 18 kilometreden oluşan çift yönlü demiryolunda hız sınırı ise 70 km. Gelecek yıl yüzde 100’ü tamamlanması beklenen trenler, her 10 dakikada bir sefer yapacak. Tek seferde 3 bin kişi taşıyacağı belirtilen trenlerin bu yıl manuel olarak kullanılacağı öğrenildi. Yetkililer tren projesinde yaklaşık 2 bin çalışanın bulunduğunu, bunlardan 550’sinin Suudi diğerlerinin ise farklı milletlerden olduğunu ifade etti. |
13.11.2010 |
Şeytan taşlamak için taş topluyorlar |
Hac için Mekke’ye gelen yüz binlerce hacı adayı, Arafat gününü bekliyor. Hacı adayları günlerini Harem-i Şerif’de nafile tavaf yaparak ve namaz kılarak geçirirken, İranlı oldukları öğrenilen bir grup hacı adayı ilginç görüntülere sahne oldu. Aziziye bölgesinde bir otoyol kenarındaki dağın yamaçlarına tırmanan kadınlı erkekli hacı adayları Şeytan taşlamak için Müzdelife’de toplanması gereken taşları topladı. Kaya parçalarını taşları birbirine vurarak küçülten hacı adayları daha sonra topladıkları taşları poşetlere koydu. Bazı hacı adayları ise bütün tehlikeleri göze alarak dağın zirvesine doğru tırmandıkları gözlendi. |
13.11.2010 |
Hurmalar kargoyla Türkiye’ye geliyor |
HacI adaylarının Mekke ve Medine’den aldığı hurma ile hediyelik eşyalar, PTT Kargo aracılığıyla Türkiye’ye taşınıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, PTT ve Gümrük Müsteşarlığı arasında iki yıl önce yapılan protokol gereğince Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye kargo taşımacılığı başlatıldı. Türkiye’den gelen 90 bin hacı adayı, sevdiklerine götürmek üzere aldıkları hediyelik eşya ile ikram edecekleri hurmaları, PTT Kargo ile adreslerine gönderiyor. Kargo, hurmanın kilogramını 4 riyal (1.5 lira), hediyelik eşyanın kilogramını ise 8 riyale taşıyor. Kargolar, yaklaşık bir hafta içerisinde adrese teslim ediliyor. Hacı adaylarına 50 kilogram hurma, 50 kilogram hediyelik eşya gönderme hakkı tanınıyor. Malların, 50 kilogramın üzerine çıkması, ticaret sayılıyor. |
13.11.2010 |
Düzce'de 12 Kasım’ın izlerini silindi |
Bundan tam 11 yıl önce yaşanan büyük deprem felâketinde yüzlerce kişinin enkaz altında can verdiği ve binlerce binanın yıkıldığı Batı Karadeniz’in şirin şehri Düzce, her geçen yıl bu felâketin hafızalarda bıraktığı kötü anıları silip, ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda yeniden doğdu. 1999 yazının sıcağında, 17 Ağustosta saat 03.02’de merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan ve Anadolu’nun kuzeybatısındaki birçok ilde büyük yıkıma sebep olan 7.4 büyüklüğündeki deprem, Düzce’yi de derinden etkilemiş, birçok bina yıkılmıştı. O dönem Bolu’nun şirin ilçesi olan Düzce, bu depremin yaralarını aşmaya çalışırken, yaklaşık üç ay sonra 12 Kasım’da bu kez 7.2 büyüklüğündeki depremle sarsıldı. Merkez üssü Düzce olan depremde 763 kişi vefat etti, Marmara Depremi ile bu sayı toplamda 1100’ü geçti. Her iki depremde 4 bin 948 kişi de yaralandı. 12 Kasımda’ki sarsıntıda 26 bin 704 ağır, 37 bin 825 orta, 40 bin 944 hafif hasarlı yapı tesbit edilen Düzce, devletin ve halkın yardımları sayesinde çadır kent görünümüne büründü. Dönemin hükümeti, depremin üzerinden bir ay geçmeden, 9 Aralık 1999’da aldığı kararla Bolu’nun ilçesi olan Düzce’yi il statüsüne yükseltti. Bu da depremin yaralarının daha hızlı sarılmasını sağladı. Depremde büyük oranda kayıp yaşayan ve nüfusu 50 bine kadar düşen şehrin merkez nüfusu bugünlerde 125 bini aşmış durumda.
DEPREMİN ardından birkaç ay geçtikten sonra Düzce’de yeniden dirilişin işaretleri verilmeye başlandı. Camiler ve minareleri depreme uygun hale getirildi, prefabrike konutlarda yaşayan vatandaşlar için il merkezinin kuzeydoğusunda, merkeze yaklaşık 6 kilometre uzaklıktaki 8 bin kalıcı konut inşa edildi. Büyük felakette, Düzce’de bulunan bütün camilerin ya minareleri yıkıldı ya da hasar gördü. Bu camiler, güçlendirmeler yapılarak ibadete açıldı. Düzce Belediye Başkanı İsmail Bayram, depremden önce 6 kata kadar olan imar izninin depremden sonra 3’e indirildiğini ve kaçak yapılaşmaya karşı ekip kurduklarını söyledi.DEPREMİN ardından birkaç ay geçtikten sonra Düzce’de yeniden dirilişin işaretleri verilmeye başlandı. Camiler ve minareleri depreme uygun hale getirildi, prefabrike konutlarda yaşayan vatandaşlar için il merkezinin kuzeydoğusunda, merkeze yaklaşık 6 kilometre uzaklıktaki 8 bin kalıcı konut inşa edildi. Büyük felakette, Düzce’de bulunan bütün camilerin ya minareleri yıkıldı ya da hasar gördü. Bu camiler, güçlendirmeler yapılarak ibadete açıldı. Düzce Belediye Başkanı İsmail Bayram, depremden önce 6 kata kadar olan imar izninin depremden sonra 3’e indirildiğini ve kaçak yapılaşmaya karşı ekip kurduklarını söyledi.
İnsanları tedirgin edecek bir durum yok
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Uluğ, önceki gün Selçuk merkezli olarak gerçekleşen depremlerin sürpriz olmadığını, bilinen fayların hareketliliğinin söz konusu olduğunu belirterek, ‘’Büyütecek, insanları tedirgin edecek bir durum yok’’ dedi. Uluğ, dün arka arkaya meydana gelen 3.4, 3.7 ve 4.9 büyüklüğündeki depremlerin Batı Anadolu’da bilinen fay hatlarının hareketliliğinin bir sonucu olduğunu, bölgede zaten hissedilmeyen çok sayıda hareketlilik görüldüğünü söyledi. |
13.11.2010 |
KPSS’de bu sefer tam puan alan yok |
ÖSYM, KPSS Eğitim Bilimleri sınavında tüm sorulara doğru cevap vererek 120 net yapan adayın bulunmadığını, en yüksek netin 111 olarak hesaplandığını, sınava giren 2 bin 718 adayın 100 ve üzeri net yaptığını bildirdi. 31 Ekim 2010 Pazar günü 81 il ve Lefkoşa’da gerçekleştirilen sınava 235 bin 134 adayın katıldı. Sınava katılım oranı yaklaşık yüzde 80 olarak hesaplanırken, ‘’ÖSYM tarafından 5 Ekim 2010 tarihinde ve sonrasında kamuoyuna duyurulan sınav güvenlik tedbirlerinin bu sınavda da etkin ve başarılı biçimde uygulanması sonucunda sınav sorunsuz tamamlanmıştır’’ denildi. Geçerli özel kimlik belgesi olmaksızın sınava girmek isteyen, kural dışı davranışlarıyla sınav düzenini bozan ve cevap kâğıtları üzerinde kopya incelemesi yapan istatistiksel analiz çalışması sonucunda toplam 280 adayın sınavının, ÖSYM Yürütme Kurulu kararı ile iptal edildiği vurgulanan açıklamada, sınavı geçerli olan adayların, toplam 120 soruya verdikleri doğru ve yanlış cevaplardan hesaplanan net soru sayısı ortalamasının yaklaşık 65 olarak gerçekleştiği kaydedildi. Bu sınavda bütün sorulara doğru cevap vererek 120 net yapan aday olmadığına işaret edilen açıklamada, en yüksek netin 111 olarak hesaplandığı, sınava giren 2 bin 718 adayın 100 ve üzerinde net yaptığı belirtildi. |
13.11.2010 |
Son şahitlerden Hüseyin Filiz Ağabey vefat etti |
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini sağlığında ziyaret etmiş ve uzun yıllar Risâle-i Nur hizmetlerinde bulunmuş olan Hüseyin Filiz Ağabey, önceki gece saat 04.00 sularında Nazilli’deki evinde Hakk’ın rahmetine kavuştu. Cenazesi, dün Nazilli Kanalyolu Camii’nde Cuma namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Nazilli’deki kabrine defnedildi. Yakın dostlarından Yahya Harmandaroğlu’ndan alınan bilgiye göre, Hüseyin Filiz Ağabey, çok küçük yaşlarda Üstad Bediüzzaman’ı ziyaret etmişti. O yaşlardan itibaren hayatının sonuna kadar ömrünü iman-Kur’ân hizmetiyle geçiren Hüseyin Filiz Ağabey, Bediüzzaman Hazretleri’nin yakın talebelerinden Zübeyir Gündüzalp’le de Nazille’de beraber kalmışlardı. |
13.11.2010 |
Özdabak’a, ‘organ bağışı’na katkı plâketi |
Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Türkiye’de 3-9 Kasım tarihleri arası kutlanan “Organ ve Doku Bağış Haftası”nda ‘Organ Bağışı’na mizahla dikkat çekti. Hafta çerçevesinde düzenlenen “Ustalardan Karikatür Sergisi”nde çizgisiyle yer alan gazetemiz karikatüristi İbrahim Özdabak, sergiye katkısından dolayı plaketle ödüllendirildi. Organ Nakli ve Bağışı Haftası kapsamında düzenlenen “Ustalardan Karikatür Sergisi”, Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde düzenlenen törenle açıldı. Açılışa İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, Bağcılar Kaymakamı Veysel Yurdakul, İl Müftü Vekili Mehmet Aşık, Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ahmet Y. Müslümanoğlu ile Organ Nakil Koordinatörü ve Başhekim Yardımcısı Uzman Dr. Halis Narin’in yanı sıra diğer hastane yetkilileri ve 35 usta karikatürist katıldı. “Ustalardan Karikatür Sergisi”, 23 Kasım Salı gününe kadar Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Konferans Salonu’nda gezilebilecek.
İstanbul / Necip Eyvazoğlu |
13.11.2010 |
GÜNEYDOĞU EKONOMİSİNİ CANLANDIRIYOR |
Mardin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı M. Ali Tutaşı, sınırdaki bayramlaşmanın ekonomiyi canlandırdığını söyledi. Tutaşı, “Özellikle sınır bölgesinde Suriye’ye komşu il olan Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis ve Hatay’da son günlerde yoğun bir bayram alış verişi yaşanmaktadır. Bayram öncesi Suriye’deki akrabalarını ziyaret etmek isteyen vatandaşlar çeşitli hediyeler alarak, esnafın canlanmasını sağlıyor. Aynı şekilde Suriye’den gelecek olan vatandaşlar da Türkiye’den alış veriş yaparak ülke ekonomisine katkıda bulunuyorlar. Vizenin kalkması ile birlikte her iki ülkenin vatandaşı rahat bir nefes aldı. Artık pasaportla sınırsız görüşme imkânına kavuştular. Vizenin kalkması iki hem iki ülke arasındaki dostluk bağlarını güçlendirdi hem de ekonomimize büyük bir katkı sağlıyor.” şeklinde konuştu. |
13.11.2010 |
Sınırsız bayramlaşma |
Türkiye ve Suriye arasında vizenin kalkması ardından imzalanan protokol anlaşması gereği sınır Suriye’ye sınır bölgesinde bulunan Mardin, Şanlıurfa, Kilis ve Hatay sınır kapılarında bu yıl Kurban Bayramı’nda yaklaşık 80 bin kişinin bayramlaşma sevinci yaşayacağı belirtiliyor. Geçtiğimiz yılda Türkiye ve Suriye arasında vizenin kaldırılması için yapılan anlaşmadan sonra sınırda girişlerin pasaportla yapılması ardından bu yıl her iki ülkenin vatandaşları bayramda akrabalarını ziyaret etmek için sınırda pasaportla giriş yapacak. Geçtiğimiz Ramazan bayramında 70 bin kişi 48 saatliğine izin verilirken Kurban bayramında ise vizenin kalması ile birlikte bu sayı 80 bini bulması bekleniyor. Türkiye ve Suriye arasında vizenin kaldırılması ile birlikte Mardin’de bir yıl içinde 5 bine yakın kişi pasaport aldı. Mardin Valisi Hasan Duruer, Türkiye ve Suriye arasında yapılan anlaşma gereği vizenin kaldırılması ardından Mardin’de binlerce vatandaşın pasaport çıkararak, bayramda Suriye’deki akrabalarını süresiz ve rahatlıkla ziyaret etme fırsatı yakaladığını söyledi. Aynı şekilde Suriye vatandaşlarının da bu fırsatı yakaladığını belirten Duruer, “Vize’nin kalkması ile birlikte geçtiğimiz yıldan beri binlerce kişi Emniyet Müdürlüğü’ne başvurarak pasaport aldı. Mardin’den Hatay’a kadar uzanan sınır bölgesindeki bayramlaşma girişleri sayesinde bölge ekonomisine büyük katkı sağlanıyor. Özellikle Suriye’den gelecek olan vatandaş esnafın yüzünü güldürecek. Yapılan alışverişlerle Mardin ekonomisine bir canlılık kazandırılacak. Vizenin kaldırılması ile birlikte son aylarda gerek Suriye tarafından gerekse Türkiye tarafında bulunan akrabalar rahatlıkla birbirlerini ziyaret etme imkanına kavuştu. Suriye ile olan kardeşlik bağlarımız sınırları bile aşıyor” dedi. Sadece Güneydoğu’ya has olan sınırda bayramlaşma geleneği bu yıl da sınırda ilginç görüntüler sahne olacak. Bir yandan birbirlerini hiç görmeyen akrabaların heyecanı, bir yandan da nişan takmak veya kız istemek için sınıra akın edecek olan vatandaşların hikâyeleri haber bültenlerine ve gazete sayfalarına yine renkli haberlere konu olacak.
VİZE KALKTI SINIRDA PASAPORTLA GEÇİŞLER ARTTI
Geçmİş yıllarda sınırda bayramlaşma, Suriye ve Türkiye arasında yaşanan soğuk rüzgarlar sebebiyle sınırın iki yakasındaki akrabaların, tel örgülerden birbirlerine hediyelik eşyalar atması şeklinde yapılabiliyordu. 2000 yılından itibaren Suriye ve Türkiye’de sınır şehirlerinin valilerinin bir araya gelerek sınırda bayramlaşma için protokol imzalamalarından sonra sınırda bayramlaşmalar yapılıyordu. 9 yıldır da Türkiye ve Suriye’deki akrabalar, 48 saatliğine birbirlerine misafir olarak gidip geliyordu. 2009 yılında Türkiye ve Suriye arasında yaşanan dostluk rüzgârları vizenin kalkmasına sebep oldu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim ile geçtiğimiz yıl Eylül ayında yapılan görüşme ardından, Türkiye ve Suriye arasında vizenin kaldırılması için anlaşma imzalanmıştı. Suriye sınırındaki Kilis, Mardin, Hatay, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bayramlaşma telâşı şimdiden başladı. Akrabaları ziyaret etmek için Suriye’ye gidecek olan Türk vatandaşları şimdiden alış veriş yapmaya başladı. Geçtiğimiz yıl bayramlaşmak için toplam 62 bin başvuru yapıldığı belirtilirken, bu yıl bu sayının pasaportlu girişlerle birlikte 80 bini aşacağı ifade edildi. |
13.11.2010 |
Kurban fiyatlarında yurtdışı ucuzluğu |
Türkiye’de besiciliğin merkezlerinden Konya’da canlı kilogramı 12 liradan satılan büyükbaş hayvanların fiyatı, yurt dışında ucuza kurbanlık kesiminin etkisiyle 10.80 liraya kadar geriledi. Türkiye’de besiciliğin merkezlerinden Konya’da canlı kilogramı 12 liradan satılan büyükbaş hayvanların fiyatı, yurt dışında ucuza kurbanlık kesiminin etkisiyle 10.80 liraya kadar geriledi. Konya Kasaplar Odası Başkanı Mehmet Cengiz, besiciliğin merkezlerinden Konya’daki kurbanlık fiyatlarının ülke geneli için bir referans olarak kabul edilebileceğini söyledi. Son günlerde Konya’da büyükbaş kurbanlık fiyatlarında düşme eğilimi gözlendiğini ifade eden Cengiz, şunları kaydetti: ‘’Besiciliğin merkezlerinden Konya’da canlı kilogramı 12 liradan satılan büyükbaş hayvanların fiyatı 10.80 liraya geriledi. Kurbanlık fiyatlarında düşme eğiliminin başlamasında yurt dışında daha düşük fiyata kurban kesimi etkili oluyor, bunu net bir şekilde görebiliyoruz. Benim yıllardır müşterilerim olan bazı kişiler, 2 kurban kesecekse birini daha ucuz olduğu için yurt dışında kestiriyor. Bunun nedeni, örneğin burada vekaletle kurban bedeli 400 liraysa yurt dışında yapılacak vekaletle kurban kesimleri 200 lira...’’ Bütün bu sebeplerle Türkiye’de kurbanlık hayvan kesiminin geçen yıla oranla düşük kalacağını tahmin ettiklerini anlatan Cengiz, bu durumun bayram sonrasında et fiyatlarının düşmesine sebep olabileceğini söyledi. |
13.11.2010 |
Havayolları bayram yapıyor |
Kurban Bayramı tatilinin 9 güne uzaması dolayısıyla havayolu şirketleri artan yolcu taleplerini karşılamakta zorlanıyor. Onur Air, şu ana kadar uçak biletlerinin yüzde 85’ini sattı. Onur Air Genel Müdürü Şahabettin Bolukçu, yolcu taleplerini karşılayabilmek için ilgi gören şehirlere filodaki daha büyük uçaklarla sefer düzenleyeceklerini söyledi. Bilet satışlarının devam ettiğini kaydeden Bolukçu, ‘’Oldukça yoğun talep var. Bayrama 2 gün kala, koltukların yüzde 95’inin dolmasını bekliyoruz’’ dedi. Türk Hava Yolları Basın Müşaviri Ali Genç ise kurban bayramında yolcu talebini karşılayabilmek için 6 noktaya ek sefer planladığını söyledi. Genç, birleşerek 9 güne çıkan tatilde yolcu talebini karşılayabilmek için yurt içinde 12 Kasım -21 Kasım tarihleri arasında 40 ek seferin düzenleneceğini bildirdi. Pegasus Havayolları da ilâve seferlerle birlikte bayram dönemine denk gelen 10 gün boyunca iç ve dış hatlarda 2 bin 200 sefer düzenleyecek. Atlasjet Basın ve Halkla İlişkiler Başkanı Dicle Yürür de Kurban Bayramı dolayısıyla yoğun talebi karşılamak üzere tarifeli seferlerinin haricinde karşılıklı olarak 98 ek sefer düzenleyeceklerini söyledi. |
13.11.2010 |
Kredide ürküten artış |
Ellerindeki parayı yüksek faiz oranlarıyla tüketiciye satmayı hedefleyen bankalar, bayram tatilini fırsat bilerek kredi veriyor. BABACAN DA ARTIŞA DİKKAT ÇEKTİ Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan kredi artışındaki riske işaret ederek, orta vadede ekonominin soğutulmasını istemişti. MB Başkanı Yılmaz ise, bir soruyu cevaplandırırken, “Şu anda ekonomimizin ısındığını düşünmüyoruz. Ama ileriye yönelik, özellikle carî açık tarafından baktığımızda birtakım finansal istikrarla ilgili risklerin ortaya çıkabileceğini düşünüyoruz” dedi. Mevduat bankalarında tüketici kredileri ve kredi kartları tutarı, 5 Kasım tarihi itibarıyla geçen bir haftada 1 milyar 102,5 milyon lira artarak, 159 milyar 151,6 milyon liraya çıktı. Bankalardaki tüketici kredileri ve kredi kartı tutarı 28 Ekim tarihi itibarıyla 158 milyar 49,1 milyon lira idi. ELLERİNDEKİ parayı yüksek faiz oranlarıyla tüketiciye satmayı planlayan bankalar, bayram tatilini fırsat bilerek kredi veriyor. Mevduat bankalarında tüketici kredileri ve kredi kartları tutarı, 5 Kasım tarihi itibarıyla geçen bir haftada 1 milyar 102,5 milyon lira artarak, 159 milyar 151,6 milyon liraya çıktı. Bankalardaki tüketici kredileri ve kredi kartı tutarı 28 Ekim tarihi itibarıyla 158 milyar 49,1 milyon lira idi. Bu tutarın 117 milyar 561,7 milyon lirası tüketici kredilerinden, 41 milyar 589,9 milyon lirası da bireysel kredi kartlarından oluştu. Merkez Bankası verilerine göre, 5 Kasım tarihi itibarıyla konut kredileri 54 milyar 79,9 milyon lira, taşıt kredileri 4 milyar 680,5 milyon lira, diğer krediler 58 milyar 801,2 milyon lira oldu. Tüketici kredilerinin yaklaşık 43,4 milyar lirası kamu bankaları, 51,4 milyar lirası özel bankalar ve 22,7 milyar lirası da yabancı bankaları içeriyor. TL cinsinden bireysel kredi kartları tutarının 18 milyar 120,4 milyon lirası taksitli, 23 milyar 422,7 milyon lirası taksitsiz kredi kartından oluştu. |
13.11.2010 |
Davutoğlu: Sınırlar kalkmalı |
DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, bölgedeki bütün sınırları yapay gördüğünü belirterek, ‘’Daha küçük ünitelere bölerek haritayı değiştirmek değil, daha büyük ölçekli yapılara geçerek haritadaki sınırları anlamsız hale getirmeliyiz’’ dedi. Dışişleri Bakanlığının 2011 yılı bütçe görüşmesinde milletvekillerinin sorularını ve eleştirilerini cevaplayan Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın BOP Eşbaşkanlığı iddialarınına ilişkin, ABD’nin bölgedeki kötü imajını değiştirmek için Bush döneminde böyle bir proje getirdiğini belirterek, o zaman da bugün de politikalarının net olduğunu ifade etti. Eşbaşkanlığın ‘’BOP eşbaşkanlığı’’ olmadığını belirten Davutoğlu, ABD’nin tepkiler üzerine projeyi daha yaygın bir proje haline getirdiğini, bunun ayaklarından birinin de ‘’Demokrasi Yardım Grubu’’ olduğunu, Türkiye, Yemen ve İtalya’nın bu projeyi üstlendiğini anlattı. Grubun bir ya da iki kere toplandığını belirten Davutoğlu, ‘’Başka da ‘BOP Eşbaşkanlığı’ diye bir tabir o anlamda yok. ‘Demokrasi Destek Eş Başkanlığı’ anlamında İtalya, Türkiye, Yemen üstlenmiştir’’ dedi. ABD’nin tek taraflı politikası çöktüğü için kavramın ABD’de de kullanılmaz hale geldiğini kaydeden Davutoğlu, ‘’Bunun çökmesinin bir gerekçesi aranıyorsa Türkiye’nin bölge eksenli yürüttüğü politikalar bunun ne kadar anlamsız olduğunu ortaya koymuştur. Türkiye, haritaların ekonomik, kültürel yolla değişmesine taraftardır. Biz, bu bölgelerdeki bütün sınırları yapay görüyoruz. Türkiye-Irak, Türkiye-Suriye, Türkiye-Gürcistan sınırı yapaydır. Daha küçük ünitelere bölerek haritayı değiştirmek değil, daha büyük ölçekli yapılara geçerek haritadaki sınırları anlamsız hale getirmeliyiz. Bunun öncüsü Türkiye olmalıdır. Başkası adına değil, kendi adımıza’’ diye konuştu. AB’de yapılan gibi Balkanlarda da Ortadoğu’da da bütün haritaları kaldıracaklarını belirten Davutoğlu, ‘’Almanya ve Fransa etrafları ile bütünleşti ve kalkındılar. Biz de etrafımızla çatışmayacağız. Almanlar sınır komşularıyla savaştan sonra çatışsaydı gelişir miydi? Cumhuriyetin 100. yılında İnşallah çevredeki bütün kardeş ve akraba topluluklarla iç içe geçeceğiz. Bunların geleceği yer tekrar Ankara, İstanbul olacak’’ diye konuştu. |
13.11.2010 |
AKP’li Fatma Şahin: Temel eğitimde başörtüsü olmaz |
AK Parti Kadın Kolları Başkanı ve Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin, ‘’Temel eğitimde eğer kız çocuğu kendi hayatı ile ilgili karar verecek yaşta değilse, buradaki baskıyı da kabul etmiyoruz’’ dedi. AKP Kadın Kolları Başkanı ve Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin, ‘’Temel eğitimde eğer kız çocuğu kendi hayatı ile ilgili karar verecek yaşta değilse, buradaki baskıyı da kabul etmiyoruz’’ dedi. AKP Şırnak İl Başkanlığını ziyaret eden Şahin, burada bir gazetecinin, ‘’ilköğretimde türban tartışmaları’’ ile ilgili sorusu üzerine, temel eğitimle ilgili oluşturulan gündemi bazı medya gruplarının özellikle pompaladığını savundu. Şahin, şöyle devam etti: ‘’Bunlar, eğer yükseköğretimdeki engeli kaldırırlarsa, temel eğitimde de bu şekilde olacak farklı bir algı, toplumun farklı bir şekilde bunu algılamasını ve bu şekilde yükseköğretimdeki kılık kıyafet serbestisinin engellemesini istiyorlar. Temel eğitimde mevzuatlar çok açık. Millî Eğitim Bakanımız söylüyor; temel eğitimde kızlarımızın okula nasıl gideceği çok net bir şekilde yazıyor. Burada kesin mevzuatlar ve yasalar var. Yükseköğretimin 17. maddesi duruyor. ‘Yükseköğretimde kılık kıyafet serbesttir’ diyor. Buna rağmen 28 Şubat döneminden sonra yasaklar arttı. Bu topraklarda kız çocukları da yasaklardan çok çekti. Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı, uygulamalarda sanki bir engel varmış gibi algılatıldı ve içtihat oluşturdu. Biz bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. Eğer, birey 18 yaşını doldurmuşsa, kendi kendine karar verecek güçte ise nasıl giyineceğine kendi karar verir. İnancından dolayı giyinebilir, geleneğinden dolayı giyinebilir, kendini o şekilde rahat hissedebilir. Bizim ona saygı duymamız gerekir. Ama bizim eğitim, çalışma ve yaşam hakkını kısıtlayacak hiçbir engel koymamamız lâzım. Buradaki duruşumuz çok nettir. Temel eğitimde eğer kız çocuğu kendi hayatı ile ilgili karar verecek yaşta değilse, buradaki baskıyı da kabul etmiyoruz. Buradaki yasaların da çok net olduğunu düşünüyoruz.’’ |
13.11.2010 |
Obama, Erdoğan ile füze pazarlığında |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmesinde balistik füze savunmasıyla alâkalı konunun gündeme geldiğini söyledi. Erdoğan, bu konuda nihaî bir kararın söz konusu olmadığını vurgulayarak, bu konudaki hassasiyetleri Obama’ya aktardığını belirtti. Erdoğan, “Gördüğüm kadarıyla hassasiyetlerimiz noktasında herhangi bir farklı düşünceleri yok” dedi. BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı görüşmede Füze Savunma Sistemi ile ilgili konunun gündeme geldiğini belirtirken, şu anda bu konuyla ilgili Türkiye’nin verdiği nihai bir kararın söz konusu olmadığını söyledi. Başbakan Erdoğan, G-20 zirvesine ilişkin gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, soruları cevapladı. Başbakan, ‘’ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmeniz oldu, NATO Füze Kalkanı Sistemi gündeme geldi mi?’’ sorusunu cevaplarken şunları kaydetti: ‘’Bu görüşmemiz esnasında, balistik füze savunması ile alakalı konu aramızda ayrıca gündeme geldi ve hassasiyetimizi kendilerine aktardık. Gördüğüm kadarıyla hassasiyetlerimiz noktasında herhangi bir farklı düşünceleri yok. Tabiî hepsinden önemlisi bir NATO üyesi ülke olmamız hasebiyle her şeyin NATO çerçevesi içerisinde olması ve bu çerçeve içerisinde eğer bir adım atılırsa, bu adımı atabileceğimiz ki, bunun başında bir defa öyle bir anlaşma içerisinde herhangi bir ülkenin isminin kaydedilemeyeceği, bunun yanında böyle bir balistik füze savunması nereye yerleştirilecek? Bu Türkiye’de böyle bir şey olduğu zaman Türkiye’nin genelini kapsaması lazım. Yani belli bir noktayı değil. Ve tabiî bunu kimin komuta edeceği hususları, ondan sonra bunun tabiî teknik olarak bazı izahları var ki bu teknik izahlar konusunda da yine taleplerimiz oldu. Bu taleplere de ben doğrusu olumlu baktıklarını gördüm. Lizbon görüşmelerine ki ben katılamayacağım, sayın Cumhurbaşkanımız, Dışişleri ve Savunma Bakanlarımız katılacaklar, onlar o görüşmeleri yapacaklar. Ama şu anda ilk etaptaki yaklaşımlarımız bu bu yaklaşımlar çerçevesinde nasıl adım atılacağını artık NATO yetkililerinden göreceğiz. Ona göre de nihaî kararı verilecek. Yani şu anda verilmiş olan nihaî bir karar söz konusu değildir.’’ |
13.11.2010 |
Avukatlar: Söz bitti |
ERGENEKON dâvâsının talepler bölümünde söz alan sanık avukatları, yargılama boyunca savunmaya ilişkin her şeyi söylediklerini belirterek, “Artık bu aşamada ne söyleyeceğimizi şaşırır hale geldik” diye konuştu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon dâvâsında sanıkların taleplerinin alınmasına devam edildi. Sanıkların taleplerini sunmalarının ardından avukatların taleplerine geçildi. Tutuklu sanık avukatları, yargılama sürecinde yaptıkları taleplerinde savunmalarına ilişkin her konuyu dile getirdiklerini belirterek, artık söylenecek bir şey kalmadığından şikâyet etti. Diğer taraftan Ergenekon dâvâsında tahliye edilen tutuklu sanıklar Hamza Demir ve Muzaffer Öztürk cezaevinden ayrıldı. İşçi Partili Emcet Olcayto’nun başka bir suçtan yakalama müzekkeresinin bulunduğu ve bu sebeple İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüleceği öğrenildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, geçen hafta görülen duruşmalarda sanık ve avukatların taleplerine ilişkin değerlendirme yaparak, ara kararlarını aldı. İkinci ‘’Ergenekon’’ dâvâsının tutuklu sanığı eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın sağlık durumuyla ilgili rapor aldırılması için Adlî Tıp Kurumuna sevk edilmesine karar verildi. Mahkeme heyeti ayrıca, Jandarma Genel Komutanlığına yazı yazılarak tutuksuz sanık emekli Orgeneral Mehmet Şener Eruygur’un Jandarma Genel Komutanı olarak görev yaptığı dönemde, 2003-2004 yıllarının tamamını içerisine alacak şekilde aylık faaliyet programlarının gönderilemesine karar verdi. |
13.11.2010 |
Bayram öncesi son cuma |
Hac vazifesini eda etmek üzere mukaddes topraklara gelen milyonlarca hacı adayı, Kurban Bayramı öncesi son Cuma namazlarını kıldı. Başta Kâbe'nin avlusu olmak üzere Mekke'nin sokakları, otellerin balkonları, koridorları ve lobileri, namaz kılan hacı adaylarıyla doldu taştı. Kâbe imamlarından Abdurrahman El Sudeys, Cuma hutbesini okudu ve Cuma namazını kıldırdı. Sudeys, mil-yonlarca hacı adayına hitap ettiği hutbesinde İslâmın birliği ve Müslümanların kardeşliğinden bahsetti. |
13.11.2010 |