“FİNANS SEKTÖRÜYLE İLGİLİ PROBLEMLER HENÜZ ÇÖZÜLMEDİ’’ |
FİNANS sektörüyle ilgili problemlerin de henüz çözülmediğini belirten Babacan, şunları kaydetti: ‘’Hazinelerin ya da merkez bankalarının yoğun miktarda bankalara kaynak aktarması suretiyle gelişmiş ülkelerde bir bakıma ayakta tutulan, yüzdürülen bir bankacılık sektörü var. Bilânçoların kriz öncesi döneme dönmesi yıllar alacak hatta bazı ülkelerde on yıllar alacak. Bankacılık sektörüyle ilgili riskler de henüz tam olarak ortadan kalkmış değil. Bu alınan tedbirler, sağlanan kaynaklar yeterli olacak mı? Bir ikinci dalga gelecek mi? Ağırlıklı olarak konut kredileriyle başlayan, daha sonra yavaş yavaş başka alanlara da sıçrayan sorunlar... Özellikle ABD’de ticarî mülkler ve diğer kredi alanlarına da yansıyacak mı? Bu konuda da hala bir belirsizlik söz konusu. Dolayısıyla işsizlik ve finans sektörüyle ilgili riskler hâlâ ortada aynen durmakta.’’ Babacan, ‘’Bir başka önemli risk alanını ki bu gerçekten bizi de son derece kaygılandıran bir alan, o da gelişmiş ülkelerin bütçe açıklarının ve kamu borç stoklarının tarihi yüksek seviyelere ulaşması. Ancak bir dünya savaşı döneminde ülkelerin bu kadar yüksek borca ulaştığını görüyoruz’’ dedi. OECD raporuna göre gelişmiş ülkelerin, borç stokunu sadece stabilize etmek için yüzde 6 ile 9 arasında bütçe açıklarını düşürmeleri gerektiğine işaret eden Babacan, bunu daha aşağılara, sürdürülebilir seviyelere çekmek için gelişmiş ülkelerin içinden geçmesi gereken malî uyum, yani bütçe açığını azaltmaları gereken rakam bunun çok çok üzerinde. Bunu elde etmek çok da gerçekçi görünmüyor’’ dedi. Bunun sebebinin de 4. risk alanı olduğuna işaret eden Babacan, gelişmiş ülkelerin pek çoğunda şu anda zayıf yönetimlerin iş başında olduklarını belirtti. Babacan, “Dolayısıyla dünyadaki tabloya şöyle bir baktığımızda iç açıcı tablo söz konusu değil. Kapalı toplantılarda tek tek görüştüğümüz bütün yetkililer ki dünya ekonomi yönetiminde söz sahibi olan herkesle sık görüşüyoruz. O kaygılar o bakışlar, o toplantılarda sorduğumuz sorular karşısındaki tutum, verilen yada verilemeyen cevaplar endişe uyandırıyor” diye konuştu. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner de konuşmasında, ‘’Dünyada son yaşanan ekonomik krizden sonra sıcak para akışlarının riskleri ve cari açığı büyüten büyüme modellerinin sürdürülebilirliğinin tartışıldığı bir ortamda, arz yönlü politikalara eğilmenin artık bir yükümlülük halini aldığını söylemek de çok yanlış olmaz” dedi. |
07.11.2010 |