Kültür-Sanat |
Gelibolu’yu fotoğraflarla anlatıyor |
ÇANAKKALE’NİN Gelibolu ilçesinde fotoğrafçılıkla uğraşan İsmail Aktaş (63), yaklaşık 70 yılda elde ettiği binlerce fotoğrafla ilçenin tarihî ve tabiî güzelliklerinin yanı sıra, dededen toruna fotoğraflarını çektiği pek çok kişinin de hayatına ışık tutuyor. Aktaş, mesleğe 1960 senesinde fotoğrafçılık yapan babasının yanında çırak olarak başladığını, bu dönemde hem okula gittiğini, hem de boş zamanlarında fotoğrafçılık mesleğini öğrendiğini söyledi. Yaklaşık 30 yıl önce babasının sayesinde dünyanın en iyi fotoğraf makinelerini kullanma şansı elde ettiğini belirten Aktaş, ‘’Babamın stüdyosunda karanlık oda, film banyosu, baskı ve fotoğraf çekim tekniklerini öğrendim. Burada büyük bir zevkle çalışırdım ve her gün bir şeyler öğrenmek isterdim’’ dedi. Dönemin ünlü fotoğrafçılarını yakından takip ettiğini ifade eden Aktaş, şöyle konuştu: ‘’17 yaşımda İstanbul’a gittim. Türkiye’nin ünlü fotoğrafçılarından Yaşar Atankazanır’ın Aksaray’daki dükkânında çalışma fırsatı yakaladım. Daha sonra ünlü stüdyolarda ve İbrahim Zaman ile çalıştım. Bir süre sonra Gelibolu’ya dönmeye ve burada çalışmaya karar verdim. İstanbul’da öğrendiğim teknikler ve yeniliklerle çok güzel hizmetlerde bulundum. Pek çok kişiyi yetiştirdim ve onlara fotoğrafçılık mesleğini kazandırdım.’’ İsmail Aktaş, bir olayı anlatabilmek için fotoğrafın en iyi yol olduğunu ve hayatın her alanında yer aldığını dile getirerek, şunları kaydetti: ‘’Yaşıtlarımın düğün fotoğraflarını çektim. Yıllar sonra ise, onların çocukları ve torunlarının fotoğraflarını çektim ve halen mesleğe devam ediyorum. Bu fotoğrafların büyük çoğunluğunu arşivde saklıyoruz. Bunları bulmak zaman alsa da, isteyenlere bunları temin etmeye çalışıyoruz. Gelibolu’nun eski fotoğrafların büyük çoğunluğunu da topladım ve bir arşiv oluşturdum. Bunların arasında, Gelibolu’nun kültürel değerleri arasında yer alan eski takalar, yelkenliler, gümrük binası, iç liman ve pek çok eser yer alıyor. Günümüzde olmayan bu değerleri, fotoğraflar ile yaşatıyoruz. Bu fotoğrafları uzun uğraşlar sonucunda işledim ve gerekli düzeltmeleri yaptım. Şimdi Gelibolu’nun pek çok yerini bu fotoğraflar süslüyor. İlerleyen zamanlarda bunlardan bir katalog yapmayı düşünüyorum.’’
FİLM YANINCA, GELİN VE DAMADI YENİDEN GİYDİRDİM Aktaş, uzun yıllardır yaptığı fotoğrafçılık mesleğinde tatlı ve acı pek çok olay yaşadığını ve gördüğünü belirterek, başına gelen bir olayı ise şöyle anlattı: ‘’Bir gelin ve damadın düğün öncesi fotoğraflarını çektim. Daha sonra bunların banyosunu yaparken fotoğrafların yanlışlıkla yere düştüğünü ve yandığını gördüm. Bu olay beni çok üzdü. Gelin ve damada ne diyeceğimi bilemedim. O zamanlar teknoloji bu kadar gelişmediği için, onları geri getirme şansımız da yoktu. Gelin ve damat fotoğraflarını almak üzere stüdyoya gelince durumu onlara anlattım. Mahcubiyetimi dile getirdim ve bir çözüm önerisi sundum. Tüm masraflarını karşılayarak, yeniden kuaföre gitmelerini, gelinin gelinliğini ve damadın damatlığını giyinmelerini sağladım. Daha sonra stüdyoda bir kez daha fotoğraflarını çektim. Böylece hayatlarındaki en önemli anın fotoğraflarını onlara geri kazandırdım.’’ İsmail Aktaş, fotoğrafçılığı her yönüyle çok sevdiğini ve uzun yıllar daha bu mesleği sürdürmek üzere çalışacağını kaydetti.
DİJİTAL TEKNOLOJİ SAYESİNDE, AYDINLIĞA ÇIKTIK
FOTOĞRAFÇI Aktaş, fotoğrafları eskiden karanlık odada yaptıklarını, filmleri banyodan tek tek geçirdiklerini, agrandismanda baskı ve düzeltmelerde bulunduklarını ve siyah beyaz fotoğraflarda grinin tonlarını bulmak üzere uğraştıklarını belirtti. Günümüzde fotoğraf işlemlerinin kolay olduğunu ve dijital kartların makineye yerleştirilmesinin ardından kısa sürede çıktılarının alınabildiğine işaret eden Aktaş, ‘’Artık aydınlıkta çalışıyoruz. Dijital sistemler işlerimizde bize büyük kolaylıklar sağlıyor. Dijital fotoğrafçılık, bizi karanlıktan aydınlığa çıkardı’’ dedi. |
27.10.2010 |