Güncel |
İklim değişikliği gerçek |
KOSKİ Genel Müdürü İsmail Selim Uzbaş da 3 gün boyunca ‘’sudan konular’’ üzerinde konuşacaklarını ifade etti. KOSKİ Genel Müdürü İsmail Selim Uzbaş da 3 gün boyunca ‘’sudan konular’’ üzerinde konuşacaklarını ifade etti. Dünyada üzerinde senaryolar yazılan, zaman zaman ülkeler arasında savaş sebebi sayılabilen su üzerinde tartışmak üzere sempozyumu düzenlediklerini anlatan Uzbaş, çevre olgusunun da önemli baş parametrelerden olduğunu belirtti. Uzbaş, yeterli miktarda temiz suyun elde edilmesinin dünyanın başlıca sorunu olduğunu söyleyerek, ‘’Suyun temiz elde edilmesiyle sorun bitmiyor. Bunun ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması da önemlidir’’ dedi. Konya Valisi Aydın Nezih Doğan ise önemli olanın çevreye saygı olduğunu dile getirerek, insanın çevreyi sadece kendi varlığı için düşünmemesi gerektiğini belirtti. Su konusunun Konya’nın gündeminden hiç eksik olmadığını anlatan Doğan, hemen hemen her vesileyle atık suyun bertarafı ve suyun verimli kullanımının konuşulduğunu söyledi.
İklim değişikliği gerçek
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin bir komplo teorisi olmadığını belirterek, ‘’Yeryüzünde kaynaklarda daralma var. Zaten kaynakların sınırlı olduğunu biliyorduk. Hava, su ve toprak kaybediliyor, özelliği bozuluyor’’ dedi. Uluslararası Sürdürülebilir Su ve Atıksu Yönetimi Sempozyumu Dedeman Konya Otel’de başladı. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ise, dünden bugüne herkesin üç maddeye daha fazla ihtiyacı olduğunu, bu üç maddenin temiz su, temiz hava, temiz toprak olduğunu anlatarak şunları kaydetti: ‘’Yaşayabilmemiz için bu 3 unsurun mutlaka gerçekleştirilmesi gerekiyor. Küresel ısınma ve iklim değişikliği bir komplo teorisi değil. Yeryüzünde kaynaklarda daralma var. Zaten kaynakların sınırlı olduğunu biliyorduk. Hava, su ve toprak kaybediliyor, özelliği bozuluyor. Yeryüzünde küresel ısınma ve iklim değişikliği ile teneffüs ettiğimiz oksijen oranlarında bile azalmalar meydana geldi. Bütün insanlığın çözümler üretmesi gerekiyor. Bu anlamda Kyoto Protokolü, insanlığın buluşması adına umut veren bir gelişmeydi. Tabiî dünyada en çok kirleten ülkeler, bu tip kısıtlamalara en çok karşı çıkanlar. Bugün yeryüzünde bu protokollere uymayan bazı ülkeler, yeryüzündeki olumsuz faktörlerde en büyük paya sahip kirletici ülkelerdir. Diğer ülkelerin belirli şartlara uymasıyla dünyadaki iklim korunamaz. Kyoto Protokolü hükümetimiz tarafından imzalandı ve uygulamaya kondu. Diğer ülkelerin de aynı hassasiyeti göstermesi lâzım.’’ Yerel yönetimlere de arzu edilen noktaya ulaşılması için önemli görevler düştüğünü dile getiren Akyürek, toplu ulaşım araçlarının denetimlerinin yanı sıra şehirdeki diğer kirleticilerle ilgili alınacak çok sayıda tedbir olduğunu söyledi. Akyürek, özellikle Konya’nın su politikası açısından Türkiye’nin en önemli şehirlerinden birisi olduğunu vurgulayarak, Konya Ovası’nda açılan 60 binden fazla kaçak kuyu olduğunu bildirdi.
12 ÜLKEDEN 70 BİLİM ADAMI KATILIYOR Sempozyum, Çevre ve Orman Bakanlığı, Konya Büyükşehir Belediyesi KOSKİ Genel Müdürlüğü, Selçuk Üniversitesi (SÜ), TÜBİTAK, Konya Sanayi Odası, MÜSİAD Konya Şubesi, Doğal Hayatı Koruma Vakfı ve TEMA’nın işbirliğiyle gerçekleştiriliyor. SÜ Mühendislik Mimarlık Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın, üç gün sürecek sempozyumda Türkiye’nin yanı sıra 12 ülkeden 43 bilim insanının 70 sözlü ve 217 poster ile sunum yapacaklarını söyledi. Aydın, Türkiye’de karasal iklim, küresel ısınma ve diğer sebeplerle su kaynakları üzerindeki baskının arttığını belirtti. |
27.10.2010 |
Hacı adayları duâlarla uğurlandı |
Sivas’ın Şarkışla ilçesinde hacı adayları kutsal topraklara gitmek için müftülük binası önünde düzenlenen programla uğurlandı. Müftülük önünde düzenlenen programa hacı adaylarının aileleri büyük ilgi gösterdi. Hacı adayları, aileleri ve sevenleri ile vedalaşırken bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi. Hacı adaylarını uğurlamak için Şarkışla Belediye Başkanı Kasım Gültekin ve Şarkışla Müftüsü Mehmet Cingöz de müftülük önünde hazır bulundu. Duâlar eşliğinde gönderilen hacıların mutlu olduğu gözlenirken,aileleriyle vedalaşan hacı adayları duygulu anlar yaşadı. Şarkışla’dan Hacca 40 kişinin gideceği bildirildi. |
27.10.2010 |
Türkiye’de hekimlerin dağılımında sıkıntı var |
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Feride Aksu Tanık, Türkiye’de hekimler ve sağlık emek gücünün istihdamı ve dağılımı konusunda sorun yaşandığını savundu. TTB Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısında 169 ülke arasında yapılan ‘’sağlık düzeyi çalışmasının’’ sonuçlarına ilişkin bilgi verildi. TTB Genel Sekreteri Tanık, çalışmada ortalama hayat süresi, bebek, çocuk, anne ölümleri, ölüm sebeplerinin hastalıklara göre dağılımı, hastalıklara göre hayat yılı kayıtlarının dikkate alındığını belirtti. Çalışmada en yüksek puanı İsviçre’nin aldığını, Türkiye’nin ise eksi 11,98 puanla 87. sırada bulunduğunu anlatan Tanık, gelir dağılımındaki eşitsizliğin sağlık düzeyinin en önemli belirleyicisi olduğuna dikkati çekti. Gelir dağılımındaki eşitsizlik giderilmeden sağlık düzeyinin yükseltilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Tanık, ‘’Türkiye’de hekimler ve sağlık emek gücü açısından sorun sayı değil, istihdam ve dağılımdır’’ dedi. Türkiye’de 113 bin civarında hekim bulunmasına rağmencoğrafi dağılımının kötü olduğunu söyledi. |
27.10.2010 |
TEB: Sahte kanser ilâçları hastanelerden |
Türk Eczacıları Birliği (TEB) Genel Başkanı Erdoğan Çolak, geçen hafta Sağlık Bakanlığı’nın uyarısıyla ortaya çıkan sahte kolon ve lenf kanseri ilâçlarının ‘’bir tekinin’’ bile serbest eczanelerden çıkmadığını, bunların tamamının, hastanelerden temin edilen ilâçlar olduğunun ortaya çıktığını bildirdi. TEB Genel Başkanı Çolak, sahte kanser ilâçlarıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. ‘’Geçtiğimiz hafta içinde Sağlık Bakanlığı’nın uyarısıyla ortaya çıkan sahte kolon ve lenf kanseri ilâçlarının bir teki bile serbest eczanelerden çıkmadı. Bunların tamamının, hastanelerden temin edilen ilâçlar olduğu ortaya çıktı’’ diyen Çolak, uzun zamandır endişelerini dile getirdikleri ‘’günübirlik tedavi uygulaması’’nın bu tür usûlsüzlüklerin önünü açtığını savundu. Çolak, bu tür olayların önlenmesi için günübirlik tedavi uygulamasının kaldırılması gerektiği görüşünü dile getirdi. Günübirlik tedavi adı altında, ayaktan tedavi gören hastaların ilâçlarının hastanelerden karşılanması uygulamasının son derece sakıncalı olduğunu, böylesi bir uygulamanın dünyada eşi benzeri bulunmadığını belirten Çolak, çoğu hastane eczanesinde eczacı bile olmadığını kaydetti. |
27.10.2010 |
Hastanın güvenliği tedavi kadar önemli |
Her yıl dünya genelinde 230 milyon hastaya cerrahi girişimi için anestezi uygulanıyor. Cerrahi işlemlerle ilişkili olarak 7 milyon kişide ciddî komplikasyon gelişiyor ve yılda bir milyon insan ölüyor. Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği de hasta güvenliğinin sağlanmasında esas alınacak standartların belirlendiği ve Avrupa’daki bütün ulusların anestezi derneklerinin de içinde yer aldığı ‘’Helsinki Bildirgesi’’ni imzaladı. TARD Başkanı Prof. Dr. Şükran Şahin, yaptığı açıklamada, sağlık hizmetinde teşhis ve tedavi kadar hasta güvenliğinin sağlanmasının da çok önemli olduğunu söyledi. Şahin, anestezi uzmanının, cerrahi bir operasyonda kişinin bütün hayat fonksiyonlarını takip ettiğini vurguladı. |
27.10.2010 |
Huzurevinde 25 yılını doldurdu |
Manİsa’nIn Turgutlu ilçesinde 86 yaşındaki Sabriye Pekuysal, Turgutlu Huzurevinde 25 yılını doldurdu. Sabriye Pekuysal, 1985 yılında babasının ölümünün ardından hayatını sürdürmeye başladığı Turgutlu Huzurevi’nde 25 yılını doldurdu. Pekuysal, annesini kaybettikten sonra uzun yıllar babasıyla birlikte yaşadığını, babasını 1985 yılında kaybedince de ilçede başka akrabasının kalmaması dolayısıyla huzurevine yerleştiğini belirtti. İlçe dışında kalan yeğenlerinin kendisini sık sık ziyaret ettiklerini, huzurlu ve mutlu olduğunu ifade eden Pekuysal, ‘’Huzurevi personeli, en eski olmamdan dolayı bana karşı saygıda kusur etmiyor. Ömrümün sonuna kadar burada kalacağım’’ dedi. |
27.10.2010 |
‘Baz istasyonu’ velileri sokağa döktü |
AvcIlar Ambarlı İlköğretim Okulu’nda geçtiğimiz hafta başında kalp rahatsızlığı bulunan Sercan Bağ isimli öğrencinin ritm bozukluğu sonucu ölmesi ve Berfin Yıldız isimli öğrencinin de benzer bir rahatsızlıkla hastaneye kaldırılması velileri sokağa döktü. Olayların okulun hemen yanında bulunan baz istasyonundan kaynaklandığını düşünen veliler, okul önünde ‘tabutlu’ eylem yaptı. Bir hafta önce ölen Sercan Bağ’ın babası Ercan Bağ da eyleme destek verdi. Geçtiğimiz hafta başı Avcılar Ambarlı İlköğretim Okulu 6-E sınıfı öğrencisi Ercan Bağ, rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Yaklaşık 5 yıldır kalbindeki bir sorun yüzünden çeşitli hastanelerde tedavi olan Sercan Bağ, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Veliler, Sercan’ın ölümünü okulun hemen yanındaki baz istasyonun tetiklemiş olabileceğini ileri sürdü. |
27.10.2010 |
Beykoz’da tapu sevinci |
Beykoz Belediyesi, Ortaçeşme ve Yalıköy’de imar sorunu çözülen ailelere tapularını dağıtmak amacıyla tören düzenledi. Beykoz Belediyesi, ilçenin en önemli sorunlarından biri olan tapu sorununu adım adım çözüyor. İmar sorunu biten hak sahiplerine tapularının verilmesi amacıyla Halk Eğitim Müdürlüğü bahçesinde bir tören düzenlendi. Törende bir konuşma yapan Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, “Beykoz Ortaçeşme ve Yalıköy’deki vakıflara ait taşınmazlar 4706 sayılı yasa kapsamında hazineye geçti. Hazinenin emlâk rayiç bedeli ile Belediyemize devrettiği taşınmazları, oradaki kullanıcılara % 25’i peşin olmak üzere 3 yıl vadeyle satışını yaptık. Ödemesi biten hak sahiplerine tapularını dağıttık. Tapular hayırlı uğurlu olsun” dedi. Beykoz Tapu Sicil Müdürü Ali Gödekoğlu, mahalle muhtarları, meclis üyeleri ve başkan yardımcılarının da katılımıyla yapılan törende, tapusunu alan vatandaşların mutluluğu yüzlerine yansıdı. |
27.10.2010 |
Asırlık “Çoban Dede Köprüsü”onarılıyor |
Erzurum’da bulunan tarihî Çoban Dede Köprüsü’nde onarım çalışmaları devam ediyor. Yaklaşık 700 yıldır çeşitli tabiî afetlere ve definecilerin tahribatına maruz kalan efsanevi köprünün onarımında, Horasan harcı ile Ankara’nın Gölbaşı ilçesinden getirilen andezit taşı kullanılıyor. Alınan bilgiye göre, geçen yıl Karayolları Genel Müdürlüğü Köprüler Dairesi Başkanlığı’nca başlatılan onarım projesi hızla sürerken, çalışmaların 2011’de tamamlanması bekleniyor. Karayolları 12. Bölge Müdürü Şenol Altıok, yaptığı açıklamada, 7 asırlık tarihi köprüde onarım çalışmalarının yüzde 40’lık bölümünün tamamlandığını bildirdi. Köprüdeki onarımın Bosna’daki tarihî Mostar Köprüsü’nün onaran ER-BU İnşaat tarafından yapıldığını belirten Altıok, çalışmalar kapsamında şimdiye kadar 800 bin lira harcandığını kaydetti. İlhanlılar döneminde, 1297-1298 arasında inşa edilen köprü, 128 metre uzunluğunda ve 8,5 metre genişliğinde. |
27.10.2010 |
İtalya'da Mini eteğe yasak |
İtalya’da Napoli şehrine bağlı ilçelerden Castellammare di Stabia’da, mini etek ve dekolte giysiyle dolaşmak yasaklandı. Yerel yönetimin yaptığı düzenleme, sayfiye beldesi olan Castellammare di Stabia’da mini etekle düşük belli kotla ya da dekolte giysilerle dolaşanlara, 25 ila 250 avro arasında para cezası kesilmesini öngörüyor. Nüfusu 70 bin civarında olan ilçenin Özgürlükçü Halk Partisi’ne mensup Belediye Başkanı Luigi Bobbio, 40 maddelik yeni yasal düzenlemenin gerekçesini, “kentte herkesin medenice birarada yaşamasını özendirmek için kamu nizamını yeniden tesis etme” olarak özetledi. Belediye meclisindeki merkez sol muhalefet ise yaklaşık 15 kadının oturma eyleminin ardından yaptıkları açıklamada, bugün kabul edilen yeni düzenlemenin iptali için valiliğin devreye girmesini istedi. Belediye meclisinde güvenlik işlerinden sorumlu Emekli General Luigi Mamone tarafından kaleme alınan yasal düzenleme, ilçe sakinlerinin kılık kıyafetlerine kısıtlama getirmesinin yanı sıra sokakta küfürlü konuşmayı, dine ve mukaddesata sövmeyi de yasakladı. Parklar, meydanlar ve sokaklarda top oynamak, plaj haricindeki mekânlarda mayo ve bikiniyle dolaşmak, plaj tesisleri dışındaki yerlerde soyunmak ve denize girmek, çocuklara alkollü içki dağıtmak da yerel yönetimin yasaklar listesinde yer aldı.
ŞEHRE HUZUR GETİRECEK DÜZENLEME
Beledİye Başkanı Bobbio, yeni düzenlemenin şehre huzur getireceğini savunarak, “Burası, Palma di Majorca değil. Biz turizme açılmaya çalışan bir beldeyiz. Kimileri, sıcaklar basar basmaz, sokaklarda çıplak dolaşmayı adeta adet haline getirmişti. Buna dur deme zamanı gelmişti” dedi. Buna karşılık muhalefetteki Demokrat Parti’ye mensup Belediye Meclis Üyesi Angela Cortese, yeni düzenlemeyi, “kadınlık onurunu incitici” olarak niteledi, “Bu düzenleme, kadınların özgürlüklerini ve kendi kaderlerini belirleme haklarını da ihlâl niteliği taşımaktadır” diye konuştu. İlçenin Katolik din adamlarından Papaz Paolo Cecere ise Belediye Başkanı Bobbio’yu desteklediğini belirterek, “Düzenlemenin gayet yerinde olduğunu düşünüyorum. Bu sayede cinsel tacizin de azalacağına inanıyorum” dedi. Belediye meclisinde kabul edilen düzenleme, kuralları ihlâl edenlere zabıta tarafından para cezası kesilmesini öngörüyor. |
27.10.2010 |
Akdeniz Havzası için yeni proje |
Doğa Derneği’nin koordinasyonunda başlatılan uluslar arası çalışma ile Akdeniz Havzası’nda yer alan 34 ülkenin risk altında olan tabiî alanlarını korumaya yönelik çalışmalara, merkezi ABD’de bulunan ‘’Kritik Ekosistemler Ortaklık Fonu’’nun katkı sağlayacağı bildirildi. Doğa Derneği Başkanı Güven Eken, derneklerinin koordinasyonunda gerçekleştirilen uluslar arası çalışma ile Akdeniz Havzası’nda yer alan 34 ülkenin korunması gereken tabiî alanlarının belirlendiğini söyledi. Eken, korunması gereken tabiî alanların dünyanın yüzölçümünün 2,3’ünü kapladığını belirterek, bilinen canlı türlerinin yarısının bu alanlarda hayatlarını sürdürdüğünü ifade etti. Akdeniz Havzası’ndaki biyolojik çeşitliliğin büyük bölümünü barındıran ve bölgede Önemli Doğa Alanları (ÖDA) olarak adlandırılan yerlerin sayısının bin 110 olduğunu bildiren Eken, bunlardan 140’ının Türkiye’de bulunduğunu ve öncelikli olarak 70’inin korunması gerektiğini kaydetti. |
27.10.2010 |
Sonbaharda karpuz yetiştirdi |
Kars’In Sarıkamış ilçesine bağlı Kalebaşı Köyünden bir çiftçi, yaz meyvesi olan karpuzu sonbahar döneminde yetiştirmeyi başardı. İlçe merkezine 45 kilometre uzaklıkta bulunan Aras Nehri kıyısındaki Kalebaş Köyündeki çiftçilerden Salih Alkan, hasadına yeni başladığı 2 dönümlük tarlasından 50 ton karpuz elde etti. Yurdun diğer bölgelerine göre, 1-2 ay sonra hasadı yapılan karpuz, ilçede büyük ilgi görüyor. Alkan, sonbahar mevsiminin gelmesine rağmen yeni hasadını yaptığı karpuzların tadının yerinde olduğunu söyledi. Tarlasında sun'î ya da hayvanî gübre kullanmadığını, yalnızca sulama ve çapalama yaptığını belirten Alkan, ‘’Bu bölgede Çardakçatı ve Kalebaşı Köylerinde toprak çok verimli. Benim burada yetiştirdiğim karpuzlar, bal gibi tatlı. Sarıkamış’tan ve bizim çevre köylerden gelen manav ve bakkallar bu sene benden aldıkları karpuzlardan çok memnun olduklarını bildirdiler’’ diye konuştu. |
27.10.2010 |
Çin’de en hızlı tren |
Çİn’İn demiryolu ulaştırmada teknolojik açıdan ulaştığı seviyenin en önemli göstergelerinden biri olan ve ülkenin finans ve ticaret merkezi Şanghay’ı Zhejiang eyaletinin en önemli şehirlerinden Hangzhou’ya bağlayan hızlı tren hizmete girdi. Daha önceden 78 dakika süren Şanghay-Hangzhou hattını 45 dakikaya indiren ve ortalama 350 kilometre hızla gidecek olan hızlı tren, deneme sürüşünde 416,6 kilometre saat hız yaparak, dünya rekoru kırmıştı. Yolcu trafiği açsından Yangtzi Nehri deltasındaki trafiğin azaltılmasında önemli rol oynayacak 202 kilometre uzunluğundaki hatta işleyecek hızlı trenin toplam yatırım tutarı 4.4 milyar dolar oldu. |
27.10.2010 |
İslâma hayran kaldım |
İngiltere eski başbakanı Tony Blair’in İslâmı seçen baldızı Lauren Booth: “Ben İslâmı değil, İslâm beni seçti” şeklinde konuştu. İngiltere eski başbakanı Tony Blair’in gazeteci baldızı Lauren Booth, geçtiğimiz günlerde Müslüman olduğunu açıklamıştı. CNN TÜRK’te Cüneyt Özdemir’in sunduğu 5N1K programına katılan Lauren Booth, neden Müslüman olduğunu açıkladı. İslâmın Gazze’deki duruşuna hayran kaldığını söyleyen Booth, “Ellerinde hiçbir şeyleri yok. Sadece inançları var. Ayrıca Ortadoğu gezisi sırasında İslâmın insanlarını tanıdım, hayran kaldım” diyerek Müslüman olma gerekçesini açıkladı. |
27.10.2010 |
3 metrelik dev dalgalar |
Endonezya’nIn Sumatra adası açıklarında meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki depremden sonra oluşan tsunamide ilk belirlemelere göre 40 kişi öldü. Afet yönetimi yetkilileri, depremin ardından oluşan 3 metrelik dev dalganın batı kıyısındaki iki sahil köyünü vurduğunu belirtti. Yüzlerce evi sürükleyen dev dalganın ardından 40 kişinin cesedine ulaşıldığını belirten yetkililer, 160 kişinin ise halen kayıp olduğunu bildirdi. Yetkililer, Mentavai adalarındaki Güney Pagai’nin 78 kilometre batısını vuran depremde, kıyıdaki Betu Monga köyündeki binaların çoğunun yıkıldığını belirtti. Köyde arama ve kurtarma çalışmalarının sürdüğü kaydedildi. Güney Pagai adasında depremden sonra oluşan dalgaların kıyıdaki köylerin 600 metre içine girdiği, Kuzey Pagai’de ise dalgaların evlerin çatılarına kadar çıktığı bildirildi. Bu arada, Avustralya Dış İlişkiler ve Ticaret Dairesi, 8 ila 10 Avustralyalının bulunduğu bir turist teknesiyle depremden sonra irtibatın kesildiğini açıkladı. Sık sık depremin vurduğu ülkede, Sumatra adası açıklarında 2004 yılında meydana gelen 9.1 büyüklüğündeki deprem ve yol açtığı tsunami 230 bin kişinin ölümüne yol açmıştı. |
27.10.2010 |
ŞİDDET OLAYLARI DEVAM EDİYOR |
Irak’ta meydana gelen şiddet olaylarında 6’sı asker 7 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. Polis yetkilileri, başşehir Bağdat’ın 80 kilometre kuzeyindeki Halis’te yola yerleştirilen bir bombanın patlaması sonucunda 6 askerin öldüğünü bildirdi. Yetkililer, Musul şehrinin doğusunda da yine yola yerleştirilen bombanın patlaması sonucu 1 kişinin öldüğünü söyledi. İçişleri Bakanlığından bir yetkili, kentte düzenlenen başka bir bombalı saldırıda da bir kişinin yaralandığını bildirdi. |
27.10.2010 |
Tarık Aziz’e idam cezası |
Irak yüksek mahkemesinin, Saddam Hüseyin rejiminin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tarık Aziz’i idama mahkûm ettiği bildirildi. Irak devlet televizyonu, Aziz'in dinî partilere zulmedilmesinde oynadığı rol dolayısıyla bu cezaya çarptırıldığını belirtti. Irak yüksek mahkemesinin, Saddam Hüseyin rejiminin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tarık Aziz’i idama mahkûm ettiği bildirildi. Irak devlet televizyonu, dinî partilere zulmedilmesinde oynadığı rol dolayısıyla bu cezaya çarptırıldığını belirtti. Eski İçişleri Bakanı Sadun Şakir ve Korgenral Abid Hamid Mahmud da idama mahkum edildi.
OĞLU ZİYAD AZİZ: İNTİKAM ALINDI
İdama mahkûm edilen, Tarık Aziz’in oğlu Ziyad Aziz, babasının idama mahkûm edilmesinin, internet sitesi Wikileaks’deki belgelerin “inanılırlığını ispatlayan bir intikam alma olduğunu” söyledi. Ürdün’de yaşayan Ziyad Aziz, “Babamın ölüme mahkûm edilmesi, Irak’ta geçmiş dönemle ilgisi olanların tümüne karşı bir intikam alma operasyonudur ve Wikileaks’de yayımlanan bilgilerin inandırıcılığının ispatıdır” dedi. Babasının dinî partilerle hiçbir ilgisi bulunmadığını, bu kararın bir utanç olduğunu belirten Ziyad Aziz, babasının bizzat, Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin de üyesi bulunduğu Şiî Dava Partisinin kurbanı olduğunu savundu.
IRAK’TAN, MAYINLAR İÇİN YARDIM TALEBİ
Irak, topraklarındaki yaklaşık 20 milyon mayının temizlenmesi için uluslar arası toplumdan yardım istedi. Irak Başbakanı Nuri El Maliki, konuya ilgili Bağdat’ta düzenlenen ve BM, ABD, AB, Japonya ve Irak’ın yeniden inşa edilmesini finanse eden diğer ülkelerden temsilcilerin katıldığı konferansta yaptığı konuşmada, mayınlı bölgeleri gösteren haritalar ellerinde bulunmadığı için mayınları çıkarmanın zor olduğunu, bundan dolayı bağışçı ülkelerin yardımını ve uluslar arası toplumun deneyiminden yararlanmayı isteyeceklerini söyledi. Yaklaşık 1.6 milyon Iraklı, mayınlardan dolayı tehlikeli olan bölgelerde yaşıyor. |
27.10.2010 |
Somali’den kaçış |
Somali’de hükümet yanlısı milis güçleriyle Eşşebab militanları arasında çıkan yeni çatışmalar yüzünden geçen hafta 60 bin sivil evlerinden kaçtı. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Sözcüsü Andrey Maheçiç, Beled Hava bölgesindeki son çatışmalarda en az 10 kişinin öldüğünü, geçen hafta on binlerce sivilin bu bölgeden komşu köylere ya da Kenya’ya kaçtığını belirtti. Maheçiç, son günlerde etkili olan yağmurun derme çatma kamplarda hastalık salgını riskini arttırdığını da söyledi. Somali’de yaklaşık 1,5 milyon kişi çatışmalar yüzünden evlerinden oldu, 614 bin kişi de komşu ülkelerde mülteci durumunda bulunuyor. |
27.10.2010 |
Ahmet Davutoğlu ile Mesut Barzani görüştü |
DIşişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Irak’ın kuzeyindeki bölgesel Kürt yönetiminin eski Başbakanı ve Irak Kürdistan Demokratik Partisi Başkan Yardımcısı Neçirvan Barzani ile kısa bir basın açıklaması yaptı. Dışişler Bakanı Davutoğlu, Barzani’yi bir kez daha Ankara’da ağırlamaktan memnun olduğunu belirterek, son zamanda Irak’ta çok önemli gelişmeler yaşandığını, Irak’ın istikrarı, güvenliği ve refahının gerek Iraklılar gerekse bölge için hayati önem taşıdığını söyledi. Davutoğlu, bu çerçevede Irak’taki değişik etnik ve mezhep gruplarının bir araya gelerek kapsamlı ve tam işbirliğine dayalı bir hükümet kurmalarının büyük önem taşıdığını bildirdi. Mesut Barzani ise, geniş çaplı, herkesi içerecek bir hükümet kurulması konusunda Türkiye’nin yaptığı çağrıyı takdirle karşıladıklarını ifade etti. |
27.10.2010 |
Fransa’daki grev dalgası yavaşladı |
Fransa’da hükümetin emeklilik yasa tasarısını protesto eden işçilerin başlattığı grev dalgası giderek yavaşlıyor. Fransa’da önceki gün üç petrol rafinerisinde çalışan işçilerin greve son vermelerinin ardından, dün Marsilya Belediyesindeki temizlik işçileri işe dönme kararı aldı. Marsilya’da temizlik işçilerinin başlattığı grev sebebiyle uzun zamandır çöplerin toplanamaması sonucu, şehirde ciddî bir çevre kirliliği sorunu ortaya çıkmıştı. Petrol rafinelerindeki grevler de ülke genelinde benzin istasyonlarında son bir haftadır yakıt sıkıntısına yol açmıştı. Fransa’da işçiler, hükümetin emeklilik yaşının 60’dan 62’ye çıkarılmasını öngören yasa tasarısına karşı çıkıyor. Grevlerin, devlete malî faturasının 1,6 ila 3,2 milyar avro arasında olduğu tahmin ediliyor. |
27.10.2010 |
Saraybosna’da terör çalıştayı |
Bosna-Hersek’İn başşehri Saraybosna’da, terörle mücadele alanında ulusal ve bölgesel koordinasyon konularının ele alınacağı Güneydoğu Avrupa Terörle Mücadele Çalıştayı düzenlenecek. Türkiye, Bosna-Hersek ve Avusturya’nın desteğiyle düzenlenecek çalıştay bugün başlayacak ve iki gün sürecek. Çalıştaya, bölge ülkelerinden terörle mücadele alanında görev yapan 100’e yakın üst düzey yetkili katılacak. Çalıştay boyunca katılımcılar, terörle mücadele ile bölgesel ve uluslar arası işbirliği alanlarında elde ettikleri tecrübelerini diğer delegelerle paylaşacak. Çalıştayda ayrıca, iyileştirme yapılması gereken alanlara ve ileriye yönelik tekliflere de yer verilecek. |
27.10.2010 |
Drina Nehri’nde kemikler bulundu |
Bosna-Hersek Toplu Mezarları Araştırma Komisyonu Başkanı Amor Maşoviç, ülkedeki savaş yıllarında (1992-1995) öldürüldükten sonra cesetleri Drina Nehri’ne atılan kurbanları bulmak için Peruçaç gölünde geçen ay tamamlanan çalışmalarda 396 kemik parçası bulunduğunu belirterek, kurbanların kimliklerinin DNA çalışmalarının ardından tespit edileceğini bildirdi. Sırbistan’da bulunan Bayna Başta hidroelektrik santralinin onarım çalışması nedeniyle Peruçaç gölündeki suların çekildiğini belirten Maşoviç, bunun üzerine temmuz ayında gönüllülerle birlikte bu bölgede savaş kurbanlarını arama çalışması başlattıklarını bildirdi. Maşoviç, hidroelektrik santralindeki onarımın gecikmesi ve istedikleri iznin Sırbistan makamlarınca kabul edilmesi üzerine, ilk başlarda 10 gün sürmesi beklenen kurbanları arama çalışmasının 2,5 ay sürdüğünü belirterek, bu süre içerisinde 110 kilometre uzunluğundaki kıyı şeridini çok dikkatli bir şekilde birkaç kez taradıklarını kaydetti. |
27.10.2010 |
Çözüme daha yakınız |
Yunanİstan Dışişleri Bakan Yardımcısı Spiros Kuvelis, Türkiye ile Yunanistan arasında Ege Denizindeki sorunların çözümü için iyi niyet ve güvenin bulunduğunu belirterek, çözümün bir yıl öncesine göre daha yakın olduğunu söyledi. Kuvelis, iki ülke arasında oluşan güven ve işbirliğinin, “Birbirimizi tehdit olarak görmüyoruz, makul bir şekilde oturup problemleri çözebileceğimiz güvenilir bir ortak olarak görüyoruz” demek için en iyi ortamı sağladığını belirterek, “Şu anda biz de tam bunu yapıyoruz” dedi. |
27.10.2010 |
AİHM’den Türkiye’ye rekor ceza |
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Kıbrıslı 19 Rum’un Türkiye aleyhine açtığı ve daha önce ihlâl kararı verdiği dâvâda maddî tazminat miktarlarını açıkladı. AİHM, 22 Eylül ve 27 Ekim 2009 tarihlerinde aldığı kararlarda, 19 başvuruda da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) mülkiyet hakkıyla ilgili 1. protokolü 1. maddesinin, bu başvuruların 11’inde ise aile ve özel hayata saygıyla ilgili 8. maddenin de ihlâl edildiğine hükmetmişti. Strasbourg mahkemesi, başvuru sahibi 19 Rum’a, kişi başına 30 bin ile 5 milyon arasında değişen, toplamda yaklaşık 15 milyon avro ödenmesini kararlaştırdı. Mahkeme, Türkiye’nin dâvâ masrafları olarak da 160 bin avro ödemesine karar verdi. Başvuruların çoğu 1990’li yıllarında yapılmıştı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bu yıl başlarında aldığı kararda, KKTC’de oluşturulan Taşınmaz Mal Komisyonunu (TMK) etkin iç hukuk yolu olarak kabul etmişti. Başvuru sahibi Rumlar, Türkiye tarafından 1974 yılında gerçekleştirilen Barış Harekâtı’nın ardından evleri ve diğer mülklerinin ellerinden alındığını iddia etmişlerdi. |
27.10.2010 |
AB, SİVİL ANAYASAYI YİNE HATIRLATTI |
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre, Türkiye'nin askerî yönetim döneminde hazırladığı mevcut anayasasını tamamen sivil yep yeni bir anayasayla değiştirmesi talebini tekrarlarken, Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Ria Oomen-Ruijten de yeni anayasaya vurgu yaptı. MODERNLEŞMEK İÇİN YENİ ANAYASA ÇOK ÖNEMLİ "Türkiye'nin modernleşmesinde yeni anayasa temel önemde” diyen Hollandalı Hıristiyan Demokrat Oomen-Ruijten, Türkiye'de bazı reformların uygulanma aşamasında sorunlar yaşandığını belirtirken, siyasette, toplumda ve yargıda kutuplaşmanın yeni reformları zorlaştırdığını söyledi. Avrupa Parlamentosu (AP) İnsan Hakları Alt Komitesi’nin, insan hakları örgütleri temsilcilerinin de katılımıyla gerçekleştirdiği ve Türkiye’nin konu edildiği toplantıda, Türkiye’de yeni bir sivil anayasaya ihtiyaç duyulduğu konusunda mutabakat sağlandı. Türkiye’nin AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Selim Kuneralp, toplantıda yaptığı konuşmada, 12 Eylüldeki anayasa paketi referandumunda, Türk halkının büyük çoğunluğunun, “daha fazla özgürlük ve demokrasi yönündeki kararlılığını ortaya koyduğunu” vurguladı. Büyükelçi Kuneralp, AP’nin hazırlayacağı yeni raporlarda Türkiye’yi reformları sürdürmeye teşvik ederken bu kapsamda katılım müzakerelerinin ilerletilmesinin taşıdığı öneme vurgu yapması gerektiğini ifade etti. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre da Türkiye’nin katılım müzakerelerinde bazı üye ülkelerin siyasî nedenlerle engellediği fasıllar konusunda AP’nin inisiyatif alması gerektiğini belirtti. Flautre, Türkiye’nin askerî yönetim döneminde hazırladığı mevcut anayasasını tamamen sivil yepyeni bir anayasayla değiştirmesi talebini tekrarladı. RUİJTEN: REFORMLARIN UYGULANMASINDA SORUNLAR VAR AP Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten, Türkiye’de bazı reformların uygulanma aşamasında sorunlar yaşandığını belirterek, siyasette, toplumda ve yargıda kutuplaşmanın yeni reformları zorlaştırdığını savundu. Hollandalı Hıristiyan Demokrat Oomen-Ruijten, “Türkiye’nin modernleşmesinde, yeni anayasa temel önemde” dedi. İfade ve basın özgürlüğüyle ilgili endişelerini dile getiren Oomen-Ruijten, Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesi ve diğer bazı maddelerine dayanılarak gazeteciler aleyhine dâvâlar açılmasını ve binlerce internet sitesine erişimin engellenmesini eleştirdi. Oomen-Ruijten, “Türkiye’de medyanın büyük bir bölümünün, başka sektörlerde de faaliyet gösteren holdingler tarafından kontrol edildiğini ve bunların kendilerine ait basın kuruluşlarını grup çıkarlarını savunmak için kullandıklarını” söyleyerek, yeni bir yasal düzenlemeyle bunun önüne geçilmesini talep etti.
GRANJE: ATILMASI GEREKEN ÇOK ADIM VAR
AB Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü Aday Ülkeler Direktörü Alejandra Cas-Granje ise Türkiye’nin insan hakları alanında çok önemli ilerlemeler sağlasa da hâlâ atması gereken çok adım olduğunu kaydetti. Cas-Granje, ‘’Türkiye’nin insan hakları ödevleri kapsamında vicdanî ret konusunda yeterli yasal düzenleme olmadığını, işkence ve kötü muamele vak'alarının devam ettiğini ifade özgürlüğünün yeterince güvence altına alınmadığını, gizliliği ihlâl ettikleri gerekçesiyle önemli sayıda gazeteci ve yazar hakkında dâvâlar açıldığını, Kürtçe yayımlanan gazeteler üzerindeki baskılar olduğunu, internet sitelerine erişimin sıklıkla engellendiğini, basının otosansüre yöneldiğini ve dünya basın özgürlüğü endeksinde Türkiye’nin 138’inci sırada yer aldığını’’ belirtti. |
27.10.2010 |
‘JİTEM talimatını Org. Bigalı verdi’ |
‘’Ergenekon’’ dâvâsı sanığı emekli albay Arif Doğan, JİTEM’in geçici emirle denenmek üzere kendisi tarafından kurulduğunu, emri de Orgeneral Burhanettin Bigalı’nın verdiğini iddia etti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturma kapsamında talimatla İstanbul’da savcıya ifade veren emekli albay Arif Doğan’ın ifade tutanakları, aralarında emekli Albay Temizöz’ün bulunduğu 7 sanıklı dava dosyasına konulmak üzere Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Emekli albay Doğan, 3 sayfadan oluşan ifadesinde, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde İstihbarat Şube Müdürü olarak çalıştığı dönemde, Türkiye genelinde görev yapmak üzere komutanlık talimatıyla Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı ağı kurduğunu belirtti. Söz konusu hususun ‘’genel komutanlığın emri, İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığının onayıyla’’ gerçekleştirildiğini kaydeden Doğan, “JİTEM’in kurucusu benim ve bu yapının oluşturulması emrini veren hatırladığım kadarıyla Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Burhanettin Bigalı idi. JİTEM’in görev alanı Olağanüstü Hal Bölge Valiliği sınırları içerisinde kalıyordu. 1990 yılı sonrasında JİTEM adı altında yürütülen olaylar ve faaliyetler hakkında herhangi bir bilgim yoktur’’ dedi. Kendisinde geçici hafıza kaybı bulunduğunu kaydeden Doğan, 1990 yılında söz konusu görevi Albay Veli Küçük’e devrettiğini, OHAL sınırları içerisinde kalan JİTEM ile ilgili yetkilerini ise kimseye devretmediğini ifade etti. Emekli albay Arif Doğan, ifadesinde, ‘’Yeşil’’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ı tanıdığını belirterek, ‘’Kendisi mükemmel bir istihbaratçıdır. İcraatları hakkında bilgim yoktur” dedi. |
27.10.2010 |
Erdoğan: Cumhuriyet bir zümrenin değil,milletin rejimi |
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, “Cumhuriyet belli bir zümre tarafından değil, bizzat bu millet tarafından kurulmuştur. Dolayısıyla Cumhuriyet asla ve asla belli bir zümrenin, kitlenin, kurumun rejimi değil, bu milletin rejimidir” dedi. Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, cumhuriyetin erdemli bir yönetim biçimi, erdemli bir toplum inşa etmek için ortaya konmuş bir irade ve vizyonunu sonucu olduğunu kaydetti. İstiklâl ve demokrasinin milletin değiştirilemeyecek karakteri haline geldiğini ifade eden Erdoğan, cumhuriyetin milletin karakterine en uygun yönetim biçimi olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ‘’Cumhuriyetin kuruluşundan nice zaman sonra ortaya çıkan, tarihine ve coğrafyasına yabancılaşmış zümrenin tamamen aksine, Cumhuriyet, sözde elitler tarafından, yani seçkinleri kendilerinden menkul belli bir zümre tarafından değil; bizzat bu millet tarafından bu milletin tüm unsurları tarafından kurulmuştur. Dolayısıyla Cumhuriyet asla ve asla belli bir zümrenin, belli bir kitlenin, belli bir grubun rejime değil, bu milletin rejimidir. Sahibi de yalnızca bu aziz millettir.’’ Başbakan Erdoğan, hiç kimsenin demokrasi ve cumhuriyet üzerinde kendince vesayet kuramayacağını, hukuk dışı operasyonlara girişemeyeceğini belirterek, ‘’Biz bir kabile devleti değiliz. Biz, köksüz bir devlet değiliz’’ dedi. |
27.10.2010 |
MHP’den AKP’nin girişimine destek |
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, başörtüsü sorunuyla ilgili olarak, daha önceden belirledikleri esaslar çerçevesinde AKP’nin başlatacağı girişimi her şart altında desteklemeye hazır olduklarını bildirdi. Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, AKP’nin yanında yer almak için içten içe heveslenen CHP’nin, başörtüsü yasağının kalkması konusunda gerekli istek ve samimiyete sahip olmadığı savundu. Her meselede ‘’başı ve sonu belli olmayan bir siyasî yaklaşımla’’, ‘’önce ben yaparım’’ diyerek öne çıkan anamuhalefetin, şimdiye kadar temel sorun alanlarına yönelik hiçbir değerli fikir beyan etmediğini ileri süren Bahçeli, ‘’Ne yazık ki CHP, AKP ile birlikte milletimizi hayal kırıklığına uğratmakta ve anlayışındaki bulanıklıkları özellikle başörtüsü konusunda fazlasıyla açığa çıkarmaktadır. Artık başörtüsü sorununun beklemeye ve gecikmeye tahammülü kalmamıştır. Bu çağda, kılık kıyafetlerinden dolayı kızlarımızın üniversite eğitiminden mahrum edilmeleri son derece ilkel ve geri bir yaklaşımdır. Bundan dolayı laikliğin tehlikeye düştüğünü kim iddia ediyorsa ve bunun üzerinden milletin temsilcilerini açıkça kim tehdide yelteniyorsa unutulmasın ki çözümsüzlüğün devam etmesini en başta onlar istiyordur” diye konuştu. MHP’nin çözüm konusundaki görüşlerinin bilindiğini belirten Bahçeli, AKP ile 2008 yılında yapılan mutabakatın tüm unsurlarına bağlı olduklarını söyledi. Bahçeli, ‘’Başörtüsü sorununun bu kapsamda ele alınıp çözüleceğine inanmaktayız. CHP’nin uzlaşma sürecine aktif katılımı olmadığı takdirde, AKP’nin daha önceden belirlediğimiz esaslar çerçevesinde TBMM çatısı altında başlatacağı girişimi her şart altında desteklemeye hazır olduğumuzu taraflarına duyurmak isterim’’ dedi. |
27.10.2010 |
BDP'den Türk ve Tuğluk için vekilliğe dönüş başvurusu |
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, mahkeme kararıyla milletvekillikleri düşürülen Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un, milletvekilliğine geri dönmelerine ilişkin dilekçelerini, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’e sundu. Şahin ile görüşmesinin ardından gazetecilere açıklama yapan Kaplan, Şahin’e, Türk ve Tuğluk’un dilekçeleri ile milletvekili olarak kendisinin bu konudaki talebini içeren başvurusunu sunduğunu bildirdi. Anayasa’da yapılan değişiklik kapsamında, Türk ve Tuğluk’un milletvekilliği görevine geri dönmeleri gerektiğini belirten Kaplan, ‘’Bir hakkın iadesi olarak Sayın Türk ve Tuğluk’un Meclise geri dönmelerinin, demokratik siyaseti güçlendireceğini düşünüyorum’’ dedi. Kaplan, TBMM Başkanı Şahin’in de son derece duyarlı olduğunu, konuyla ilgili basındaki tartışmaları da yakından izlediğini ifade etti. Hasip Kaplan, ‘’Anayasa Mahkemesine de başvuracak mısınız?’’ sorusuna, ‘’Anayasa Mahkemesi ile hiçbir işimiz yok. Anayasa değişmiştir. Anayasa Mahkemesinin de ona uyma mecburiyeti vardır’’ cevabını verdi. |
27.10.2010 |
Yalçınkaya, siyasî partileri ve demokratik rejimi tehdit etti |
Hukuk Dernekleri Platformu üyesi bir grup avukat, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın baş örtüsüne ilişkin açıklamalarını protesto etti. Sultanahmet’teki İstanbul Adliyesinin önünde toplanan Hukuk Dernekleri Platformu üyesi bir grup avukat, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya’nın baş örtüsüyle ilgili açıklamalarını kınadı. Burada grup adına açıklama yapan avukat Şule Recepoğlu, başörtüsü sorununun çözümü için siyasî parti temsilcilerinin Mecliste ön görüşme yaptıkları sırada Yalçınkaya’nın açıklama yaparak siyasi partileri ve demokratik rejimi tehdit ettiğini söyledi. Recepoğlu, ‘’Başsavcı, yükseköğretim kurumlarındaki baş örtüsü kullanımına izin vermenin laiklik ilkesine aykırılık oluşturacağını iddia etmiştir. Ayrıca siyasî partileri bu konuda parti kapatma davasıyla tehdit etmiştir’’ dedi. Anayasa Mahkemesinin parti kapatma davalarındaki anti demokratik ve resmî ideolojiden yana tutum ve kararları da göz önüne alındığında Başsavcı Yalçınkaya’nın tehdidinin ciddiye alınması gerektiğini ifade eden Recepoğlu, bu ciddiyet nedeniyle demokrasiden ve parlamenter rejimden yana olan güçlerin hep birlikte tepki vermesinin doğal ve zorunlu olduğunu söyledi. ‘’Hukuk Dernekleri Platformu olarak Başsavcı Yalçınkaya’nın siyasi partilere ve demokratik rejime müdahalesini şiddetle kınıyoruz’’ diyen Recepoğlu, siyasî partilerin program ve faaliyetlerini yürütürken Kemalist çizgilerle sınırlandırılmasının demokrasinin doğasına aykırı olduğunu belirterek, sosyal ve ekonomik anlamda farklı sistemleri ve anlayışları savunan partilerin varlığına tahammül edilmeyerek kapatılmasına karşı çıktıklarını, halkı bu konuda tepki veremeye çağırdıklarını söyledi. |
27.10.2010 |
Gül: Sorunlarımızı medenice konuşabiliriz |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘’Terörün dışında fikirlerimizi, ihtiyaçlarımızı, isteklerimizi gayet medeni bir şekilde konuşabiliriz ve bütün bu çerçeve içerisinde de hepimizin ihtiyaçlarını giderebiliriz’’ dedi. Gül, Batman’da Vali Ahmet Turhan ile makamında bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Gül burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin çok büyük zenginliklerinin olduğunu, farklılıkları da zenginlik olarak gördüklerini söyledi. ‘’Bazı şikayetler bazı yerlerde vardır tabii ki. Bunlar hep demokratik standartların maalesef düşüklüğü ile ilgiliydi. Bunlar yükseldikçe bu şikayetlerin de hepsi gidecektir’’ diyen Gül, şunları söyledi: ‘’Bu açıdan şunu özellikle vurgulamak isterim. Terörden kesinlikle uzak durmamız gerekir. Terör bölgemizi de yıpratır, insanlarımızı da yıpratır, geleceğimizi de karamsar bir havaya büründürür. O bakımdan terörün dışında fikirlerimizi, ihtiyaçlarımızı, isteklerimizi gayet medeni bir şekilde konuşabiliriz ve bütün bu çerçeve içerisinde de hepimizin ihtiyaçlarını giderebiliriz. Ama terörden kesinlikle uzak durmamız gerekir. Çünkü bu çok acımasız bir şeydir. Suçlu, suçsuz, masum insanlar çocuklar, kadınlar buna maruz kalmaktadırlar. Bu açıdan hepimizin dikkatli olmamız gerekir. Birbirimizi kucaklamamız gerekir, hepimizi birbirimizin kardeşiyiz. Yeri geldiğinde kendimizi başkasının yerine koyarak düşünmemiz lazım ve bu ülkeye, bu vatana sahip çıkmamız gerekir. Şunu unutmayalım ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak vatandaşlarımızın hepsi bu coğrafyada istedikleri yere giderler, yerleşirler orada yaşayabilirler, iş güç sahibi olabilirler. Doğudaki de batıya gelebilir. Bu büyük bir nimettir. Bu nimetin hepimizin farkında olmamız gerekir.’’
HEPİMİZ BU ÜLKENİN VATANDAŞIYIZ Valilik binasında halka seslenen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin çok zengin bir ülke olduğunu dile getirerek, ‘’Birbirimizin farklılıkları bizlerin zenginliğidir. Hepimiz nasıl iyi bir vatandaş, nasıl iyi bir insan oluruz, önemli olan budur’’ diye konuştu. ‘’Tabii ki eksiklikler, noksanlıklar, bunlar hep vardır. Bunların hepsi düzeltilecektir’’ diyen Gül, şöyle devam etti: ‘’Görüyorsunuz, memleketimizde her şey çok açık. Her şey tartışılıyor, konuşuluyor ve bunların neticesinde de eminim ki aklıselim hakim gelecektir. Ve memleketimizde kardeşlik, huzur, barış, bunların hepsi tesis edilecektir. Bu şehrimizde tekrar söylüyorum; memleketimizin her tarafı birbirinden ayrı, farklılıkları vardır. Ama bunların hepsi güzelliktir, zenginliktir. Çok şükür, bizler tarih boyunca kardeşiz. Bizler birbirimizin akrabasıyız, dostuyuz. Bundan dolayı, kimimiz Kürt olabiliriz, kimimiz Türk olabiliriz, kimimiz farklı olabiliriz. Ama hepimiz bu ülkenin en şerefli vatandaşlarıyız. Hiç kimsenin birbirinden üstünlüğü yoktur. Bu memlekette herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak aynı haklara, aynı hukuka sahiptir. Ama noksanlıklarımız, demokratik standartlarımızla ilgili çeşitli noksanlıklarımız olup, bunları düzeltmek, yükseltmek de hepimizin görevidir. Bunları da el birliği içerisinde zaten yapıyoruz. Daha da çok yapıyoruz. Ama bunları konuşarak, tartışarak, anlaşarak yapmak en doğrusudur.’’ |
27.10.2010 |
BBP, Yazıcıoğlu adına Pakistan’da köy kuracak |
Büyük Birlik Partisi (BBP), helikopter kazasında hayatını kaybeden eski genel başkanları Muhsin Yazıcıoğlu’nun anısına, Pakistan’da 24 hanelik köy kuracak. BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali’yi makamında ziyaret ederek, Türk Kızılayı’nın yurt içi ve dışında yaptığı yardımlarından ötürü plaket takdim etti. Kendilerinin bir süre önce Pakistan’a bir heyet gönderdiğini ve yerinde inceleme yaptıklarını dile getiren Topçu, BBP tarafından, Muhsin Yazıcıoğlu’nun anısına, Pakistan’da 24 hanelik köy kurulacağını bildirdi. |
27.10.2010 |
Okulda silâh paniği |
Ordu’da polisten kaçan kişinin elinde silahla okula girmesi paniğe sebep oldu. Alınan bilgiye göre, Bucak Mahallesi’nde polis tabanca taşıdığı ihbarı üzerine Barış K’nın üzerini aramak istedi. Bu sırada polisten kaçan Barış K, havaya bir el ateş ederek aynı mahalledeki Şehit Doğan Gökbulut İlköğretim Okulu’na girdi. Polisler tarafından ikna edilen Barış K. (30) etkisiz hale getirildikten sonra gözaltına alındı. Olayın öğle tatilinde meydana gelmesi sebebiyle öğrenciler ve veliler arasında panik yaşanırken, bazı öğrenci ve velilerin ise korkudan ağladıkları görüldü. Öte yandan, öğrenci velileri okulda güvenlik görevlisinin olmaması sebebiyle okul yönetimine tepki gösterdi. Okuldaki 18 gizli kameranın ise teknik bir sorundan dolayı saat 12.00’den sonra kayıt yapmadığı belirlendi. Olayın ardından okul çevresine çok sayıda çevik kuvvet ekibi sevk edildi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. |
27.10.2010 |
Savcı, Yalçıntaş'ın tutuklanmasını istedi |
Bır fuarcılık şirketi ile Dünya Ticaret Merkezi arasındaki davayla ilgili rüşvet alındığı iddiaları üzerine başlatılan soruşturma kapsamında İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş’ın da aralarında bulunduğu 11 kişi tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edildi. Yalçıntaş’ın da aralarında bulunduğu 14 kişi, Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince dün sabah saatlerinde Ankara Adliyesine getirildi. Cumhuriyet Savcıları Mehmet Tamöz ve Hüseyin Kocabey tarafından sorgu işlemleri tamamlanan 14 kişiden aralarında Yalçıntaş’ın da bulunduğu 11’i tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilirken, 3 kişi serbest bırakıldı. Zanlılar, Nöbetçi Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkarıldı. |
27.10.2010 |
AKP’de bir katılım, bir istifa |
Şanliurfa Bağımsız Milletvekili Eyyüpoğlu AKP’ye katılırken, AKP’den de bir milletvekili istifa etti. AKP grup toplantısının son bölümünde düzenlenen törende, Eyyüpoğlu’nun rozeti Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından takıldı. AKP Şanlıurfa Milletvekili Sabahattin Cevheri ise partisinden istifa ettiğini açıkladı. Sabahattin Cevheri’nin istifasıyla AKP’nin TBMM’deki sandalye sayısı 336’ya düştü, bağımsız milletvekillerinin sayısı ise 7’ye yükseldi. TBMM’deki son durum şöyle: AKP 336, CHP 101, MHP 70, BDP 20, Bağımsız 7, DSP 6, DP 1, TP 1, Boş 8, Toplam 550. |
27.10.2010 |
29 Ekim'de İstanbul trafiğine dikkat! |
İstanbul’da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama törenleri sebebiyle bazı yollar araç trafiğine kapatılacak. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, 29 Ekim 2010 Cuma günü Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında yapılacak tören sebebiyle saat 06.00’dan törenin bitimine kadar Vatan Caddesi ve bu caddeye çıkan tüm yollar, Topkule-Mahmutbey Köprüsü-Vatan Caddesi ve buralara çıkan bütün yollar, Topkule-Mahmutbey Köprüsü-Vatan Caddesi-Oğuzhan Caddesi-Millet Caddesi-Topkapı Edirnekapı Kavşağı-Vatan Caddesi kesişim noktası Mahmutbey-Topkule ile Mahmutbey Köprüsü Habibler Yolu araç trafiğine kapatılacak. Kapatılan yollara alternatif olarak, D-100 Karayolundan Vatan Caddesi’ne gidecek sürücüler, Haliç Tüneli, Edirnekapı, Fevzipaşa Bulvarı, Aksaray veya Haliç Tüneli Ayvansaray ışıklardan Balat yolunu takiben Unkapanı ve Sirkeci istikametini kullanabilecek. E-80 Karayolunu kullanacak sürücüler, Milliyet Gazetesi karşısından TEM istikametinden, sahil yolunu kullanacaklar ise sahil güzergahından Yenikapı-Kumkapı-Sirkeci yönünden istedikleri yerlere ulaşabilecek. Vatan Caddesi’ni kullanarak Fatih’teki hastanelere gidecek gerek ambulans, gerekse diğer araç sürücüleri, sahil yolunu tercih ederek Samatya’dan Cerrahpaşa-Çapa-Haseki veya Vakıf Gureba hastanelerine varabilecek. Fatih istikametinden hastanelere gidecek sürücüler ise Atatürk Bulvarı-Aksaray ve Millet Caddesi güzergahını kullanabilecek. Bu arada, Bağdat Caddesi Fener mevkisinde yapılacak tören nedeniyle de Hulusi Behçet Caddesi, Doktor Faruk Ayanoğlu Caddesi ve Bağdat Caddesi’nin Suadiye trafik ışıklarından Kızıltoprak Meydan’a kadar olan kısmı ile bu caddeye çıkan bütün ara sokaklar, Tütüncü Mehmet Efendi Caddesi, Cemil Topuzlu Caddesi’nden Bağdat Caddesi’ne çıkan tüm ara sokaklar saat 08.00’den itibaren tören bitimine kadar kontrollü olarak trafiğe kapatılacak. Sürücüler, Fahrettin Kerim Gökay Caddesi, D-100 Karayolu güzergahına çıkan yolları kullanabilecek. |
27.10.2010 |
18 havaalanına “basın odası” |
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya, gazetecilerin haberlerini daha hızlı ve etkin bir şekilde aktarmaları için 18 havaalanında basın odaları oluşturulduğunu bildirdi. Karakaya, yaptığı yazılı açıklamada, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü (DHMİ) ile ortaklaşa başlattıkları havaalanları ve hava limanlarında basın odaları oluşturulması uygulamasının tamamlandığını belirtti. Yerli ve yabancı gazetecilerin çalışmalarını kolaylaştırmak amacıyla ağustos ayında başlattıkları çalışmaların sonuca ulaştığını ifade eden Karakaya, açıklamasında şunları kaydetti: ‘’Talebimiz doğrultusunda Ankara Esenboğa, İstanbul Atatürk, İzmir Adnan Menderes, Antalya, Muğla Milas-Bodrum, Trabzon, Isparta Süleyman Demirel, Erzurum, Gaziantep havalimanlarında, Bursa Yenişehir, Denizli-Çardak, Kayseri, Malatya, Samsun-Çarşamba, Siirt, Şanlıurfa GAP, Tekirdağ Çorlu ile Batman havaalanlarında basın odaları kuruldu. Gazetecilerin haberlerini daha hızlı ve etkin bir şekilde aktarmalarını sağlamak için ilk aşamada 18 havaalanında basın odası oluşturuldu. Basın odaları hazır olmayan havaalanlarında gazetecilerin istekleri doğrultusunda kendilerine uygun mekan ve donanım sağlanacaktır.’’ |
27.10.2010 |
Aslan: Hanefi Avcı’yla cezaevinde görüştüm |
Tutuksuz yargılandığı bir dava için İstanbul Adliyesine gelen eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, tutuklu Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ile kaldığı cezaevinde görüştüğünü söyledi. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen İstanbul’daki uyuşturucu operasyonu davasının ‘’uyuşturucu suçunun işlenmesini kolaylaştırma ve örgüte yardım etme’’ iddialarıyla yargılanan tutuksuz sanıklarından eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, duruşmaya katılmak için geldiği adliyenin girişinde basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir gazetecinin ‘’Hanefi Avcı size kefil olmuştu. Siz de Avcı’ya kefil misiniz?’’ diye sorması üzerine Arslan, ‘’Televizyonda söyleyeceklerimi söyledim bu konuda. Siz de her şeyi biliyorsunuz, ama yazamıyorsunuz ya da siz yazıyorsunuz, bazıları yayınlamıyor’’ dedi. Gazetecilerin, ‘’Hanefi Avcı’nın terör örgütü ile ilişkisi olabilir mi?’’ sorusuna da ‘’Ben size soruyorum, olabilir mi?’’ diye cevap veren Arslan, tutuklandıktan sonra Avcı ile cezaevinde görüştüğünü söyledi. |
27.10.2010 |
Şantaj operasyonunda gözaltılar sürüyor |
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen “fuhuşla şantaj yapmayı amaçladıkları öne sürülen kişilere yönelik” soruşturma kapsamında 1 asker daha gözaltına alındı.İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı doğrultusunda 9 ilde gerçekleştirilen operasyonlar kapsamında, Ankara’da, hakkında yakalama kararı bulunan askerlerden biri daha gözaltına alındı. Yakalama kararı bulunan bir askerin ise yurt dışında olduğu kaydedildi. Soruşturma kapsamında önceki gün Ankara’da 3’ü asker, 3’ü sivil 6 kişi gözaltına alınmıştı. Bu arada, soruşturma kapsamında 3 muvazzaf asker, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine getirildi. Merkez Komutanlığına ait araçla adliyeye ulaştırılan muvazzaf askerlerin, ‘’şantaj ve askerî casusluk’’ iddialarını da soruşturan Cumhuriyet Savcısı Fikret Seçen’e ifade verdi. |
27.10.2010 |