Enstitü |
soru - cevap |
SORU: Risâle-i Nur’u okuyup anlamak için derslere katılmak veya birinden izahlı dinlemek şart mıdır? İnsan kendi kendine yetmez mi? CEVAP: Risâle-i Nur eserlerinde anlatılan hakikatler bir öğretmenin eğitimine gerek olmadan da okunabilir ve anlaşılabilir. Bediüzzaman bir mektubunda bu gerçeği şöyle dile getirmiştir: “Risâle-i Nur da ekseriyet itibarıyla kendi kendine ders verip muallimlere ihtiyaç bırakmadığından…” ve “İhsan-ı İlâhî ile Risâle-i Nur, başka ilimler gibi meşakkatli derslere muhtaç değil” (Emirdağ Lâhikası, s. 441) Çünkü Risâle-i Nur’larda Kur’ân’ın eşsiz bir özelliği yansımıştır. Nasıl ki Kur’ân temsili hikâyelerle her yaştan ve eğitim derecesinden insana hitap etmekte ve onları hayatları boyunca aydınlatmaktadır; Kur’ân’ın bu asırdaki manevî bir tefsiri olan Risâle-i Nur’da da aynı anlatım metodu takip edilmiştir. Öyle ki, eski zamanlarda medreselerde on beş senede alınan bir eğitimi, Risâle-i Nur, Cenâb-ı Hakk’ın ihsanıyla on beş ayda verebilmekte ve tahkiki imanı kazandırmaktadır. Fakat bunun bir fiyatı vardır. O da “tam ve halis bir sadakat ve daimî ve sarsılmaz bir sebat”. Nur risâleleri bir öğretmene muhtaç olmadan, kişinin kendi gayretiyle anlayabileceği bir eser özelliği taşır. Yediden yetmişe, cahilden âlime toplumun her sınıfından insanın ihtiyacı olanı, en güzel bir kıvamda verebilen bir eserdir. Fakat herkesin faydalanma derecesi elbette aynı oranda olmayacaktır. Risâle-i Nur’daki her bir mesele hemen anlaşılamaz; fakat hiç kimse de hissesiz kalmaz. Bediüzzaman, Risâle-i Nur’un bir kısım yerlerinde bunun nedenini şöyle bir örnekle açıklamıştır: “Büyük bir bahçeye giren bir kimsenin, o bahçenin bütün meyvelerine elleri yetişmez. Fakat eline girdiği miktar yeter. O bahçe yalnız onun için değil; belki, elleri uzun olanların da hisseleri var.” Bu nedenle Risâle-i Nur okuyucusuna düşen fazla hırs göstermeden, boyunun yettiğine kanaat etmek ve halis bir teveccühle iman hakikatlerini tekrar ederek daha fazla anlamaya çalışmak olmalıdır. Nasıl ki yanmayan yakmaz, dolmayan taşmaz, anlamayan anlatamaz. Bu sır gereği, Risâle-i Nur gibi manevî mücevher kıymetindeki hakikatleri barındıran bir eserin tam anlamıyla kavranması için de zamana ihtiyaç vardır. Cenâb-ı Hakk’ın kâinata koymuş olduğu hikmet kanunları gereği hakikatlere basamak basamak çıkmak gereklidir. Her şeyde olduğu gibi Risâle-i Nur’a muhatap oluşta da acemilik devresinin yavaş kavrayışları, sıkılmaları, duyguların hazmetmekte güçlük çekişleri elbette yaşanacaktır. Yani bir anlamda Nur dersinin heceleme safhası olacaktır. İhlâsla, sabırla ve tam bir teveccühle hakikatlere muhatap olundukça, okumalar sürdükçe ise akılda, kalpte, ruhta ve bütün duygularda canlanmalar başlayacak ve ömür boyu sürecek bir eğitimin tohumları atılacaktır. Bu süreçte bir cemaatin içinde bulunmak ve o cemaat içinde yıllarını Risâle-i Nur’a vermiş kişilerin bilgi, tecrübe ve yaklaşımlarından faydalanmak ayrı bir motivasyon ve sinerji verecektir. Nur Talebelerinin şahs-ı manevisinin atmosferini teneffüs ettiren—mahallerde düzenli olarak sürdürülen—derslere katılım Risâle-i Nur’a yeni ve farklı bakış açıları kazandıracaktır. Derslere iştirak cemaat şeklinde yaşamayı sağlayacaktır. Âhir zamanda, münferit olarak İslâm’ı yaşamak neredeyse mümkün değildir. Cemaate katılmak hem pek çok bilgiyi kısa sürede öğrenmeyi, hem pratik olarak yaşamayı, hem de Sünnet-i Seniyye dairesinde hareket etmeyi kolaylaştıracaktır. Yaşayarak öğrenmenin hızı muazzamdır. Umumî derslerde sayının fazla olması ortak noktalarımızın daha çok olduğu kişilerle tanışmamıza ve yardımlaşmamıza vesile olacaktır. Bu da pek çok soruya, soruna kolay çözümler bulunmasını sağlayacaktır. Diğer önemli bir husus ise, Risâle-i Nur hizmetinin bize uygun bir yerinde mutlaka görev alınmasıdır. Bu hem bazı konuları daha iyi anlamamıza vesile olacak, hem de görevimizi başarabilmek için ne tür bilgilere ihtiyacımız olduğunu daha iyi görmemize vesile olacaktır. Bunun bir sonucu olarak Risâle-i Nur eserlerini daha çok okumamızı ve öğrenmemizi sağlayacaktır. Ayrıca bu hizmet Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olacağı için O'nun inayetini ve rahmetini celp edecek ve kısa zamanda büyük mesafeler almamızı sağlayacaktır. Risâle-i Nur okurken anlamakta zorluk çekilen ya da tamamen anlaşılmayan konuların not edilmesi ve uygun bir ortamda Risâle-i Nur’un meselelerine hâkim kişilerle soru-cevap tarzında müzakere edilmesi bir ihtiyaçtır. Bu açıdan kendi okumalarımızla yetinmeyip, Risâle-i Nur’a yıllarını vermiş kişilerin birikimlerinden azamî derecede istifade edilmelidir. Vakit buldukça kişinin kendisine yakın bulduğu bir arkadaşıyla birlikte risale okuması ya da özel bir kısım konuları mütalâa etmesi, Risâle-i Nur’a daha iyi muhatap olmak için faydalı bir metot kabul edilir. Hatta Risâle-i Nur hakikatlerinin inceliklerine ve derinliklerine ulaşmaya meraklı bir arkadaş grubuyla belirli periyotlarla ve planlı bir ders programı çerçevesinde yapılacak münâzaralı dersler organize etmek, kişiyi kendi okumalarının çok ötesine ulaştıracaktır. Bütün bunlarla birlikte Risâle-i Nur’dan öğrenilen hakikatler en yakın çevreden başlanarak diyalog kurulan herkesle, onların durumları da göz önünde bulundurularak paylaşılabilir. Bu bir sohbet havasında gerçekleşebileceği gibi, özel bir ortamda ders yapmak tarzında da olabilir. Böylece, teorik olarak edinilen bilgiler bir anlamda pratiğe dönüşmüş de olacağından çok daha iyi hazmedilmiş olacaktır. Bediüzzaman ve Risâle-i Nur’un konularıyla ilgili yazılı ve görsel kaynakları takip etmek de çok geniş dairede kişiyi geliştirici rol oynayan imkânlardır. Risâle-i Nur hakikatlerinin daha iyi anlaşılması amacıyla gazetelerde, dergilerde, kitaplarda ve internet ortamında yayınlanan yazı ve makalelerden mümkün olduğunca istifade edilmesi gelişimi çok daha hızlandıracaktır. |
22.10.2010 |