Kültür-Sanat |
Batının kültür propagandası, değerlerimizi unutturuyor |
HACİVAT-Karagöz sanatçısı Cemal Dönmez, Avrupa ülkelerinin medya ve çocuklar üzerinden topluma kendi kültürlerinin propagandasını yaparak topluma empoze etmeye çalıştıklarını söyledi. Batının bu politikasında başarılı olduğunu ifade eden Dönmez, kültürel değerlere sahip çıkma çağrısında bulundu. Samsun’da yaşayan Hacivat-Karagöz gölge oyunu sanatçısı Cemal Dönmez, toplumsal değerlerin giderek unutulmakta olduğunu kaydetti. Kültürel değerlerin ve halk kahramanlarına sahip çıkılmamasına tepki gösteren Dönmez, bunda Batı toplumlarının sosyo kültürel etkisinin büyük yeri olduğunu vurguladı. Reklâm tabelâlarıyla başlayan kültürel yozlaşmanın bugün televizyonlardaki çocuk kanallarının, kırtasiye materyallerinin ve oyuncak sektörüyle daha hızlı ilerlediğini söyleyen Dönmez, “Toplumumuza ilişkin sürekli gözlem yapıyorum. İlkokul çocuklarına bakıyorum. Çantalarında Örümcek Adam, Süperman, Barbi bebek resimlerini görüyorum. Kırtasiye malzemelerini, defter kapaklarını inceliyorum benzer şeyler. Sokakta gezerken tabelâlara, insanların konuşmalarına, giyim kuşamlarına bakıyorum bu tarzların bize ait olmadığını görüyorum. Ben buna kültür emperyalizmi diyorum. Avrupa ve Amerika’nın kültürünü televizyonlar, kanalları ve medya organlarıyla bize dayatmasıdır” dedi.
AVRUPA ÖZENTİSİ TOPLUMU KUŞATIYOR Kendi kültürüne ve değerlerine sahip çıkmayan toplumların, başka toplumların kültürü etkisinde kalacağını anlatan Hacivat-Karagöz sanatçısı Dönmez, Avrupa özentisinin toplumu her yönüyle kuşattığına dikkat çekiyor. Dönmez, “Bu kendi yaşantımızdan, çevremizden çocuklarımızın kırtasiye malzemelerine ve oyuncaklarına kadar yansıdı. Bu bir kültür propagandasıdır. Bu propagandaya karşın bizim kültürümüz, kahramanlarımız nerede. Hacivat-Karagöz, Keloğlan, İbiş, Temel ile Dursun, Nasrettin Hoca, Ali Baba ve Kırk Haramiler gibi nice kahramanlarımız var. Ama nedense toplumumuz, bunlar yokmuş gibi davranıyor. Neden televizyonlarda, okul çantalarında, kırtasiye malzemelerinde bizim öz değerlerimiz niye kullanılmasın, tanıtılmasın. Çocuklar kendi kültürünün minyatürü oyuncaklarla neden büyümesin. O yüzden kendi kültürümüze sahip çıkalım, yaşatalım ve çocuklarımıza işleyelim. Bu kültür devriminin yeniden başlatılması lâzım” şeklinde konuştu.
KARAGÖZ, RAMAZAN PİDESİ GİBİ
YAKIN bir zamanda Karagöz’ün Türk mü, yoksa Yunan mı? olduğuna dair iki ülke arasında yapılan tartışmayla sahipsizliğe vurgu yapan Cemal Dönmez, “Bir Karagöz gölge oyunu sanatçısı olarak üzülerek söylüyorum ki bu tartışmada Yunanlılar haklı. Çünkü ülkemizde bir tane bile karagöz sahnesi bulunmuyor. Daha doğru Karagöze sahip çıkan yok. Ama Yunanistan’da 5-6 tane Karagöz sahnesi çalışıyor. Sahiplenme budur. Özellikle Karagöz, Türkiye’de Ramazan pidesi gibi. Çünkü artık sadece Ramazan ayında ve belli yerlerde hatırlanıyor” ifadelerini kullandı. |
11.10.2010 |
Ayşe Sultan’ın tuvalinden padişah dedeleri |
OSMANOĞLU ailesinin Sultan 2. Abdülhamit Han soyundan gelen Ayşe Adile Nami Osmanoğlu Tars’ın, aynı zamanda birer sanatkâr olan padişah dedelerini tasvir ettiği “Bu Gözler Kimin?” adlı resim sergisi, 15 Ekim – 15 Kasım 2010 tarihleri arasında Yıldız Sarayı Büyük Mabeyn Köşkü’nde sanatseverlerle buluşuyor. T. C. Kültür Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi himayelerinde, İBB Kültür A.Ş.’nin organizasyonuyla gerçekleşecek olan sergide, Ayşe Sultan’ın dedelerini resmettiği 30 adet yağlı boya tablo sergilenecek. Ayşe Adile Nami Osmanoğlu Tars’ın, 1999 yılında “Osmanlı Devleti’nin 700. Kuruluş Yılı Kutlamaları” dolayısıyla Çırağan Sarayı’nda organize ettiği “Çağdaş Gözde Mirasımıza Bakış” adlı sergisi büyük ses getirmişti. Ayşe Sultan’ın, 15 Ekim – 15 Kasım 2010 tarihleri arasında Yıldız Sarayı Büyük Mabeyn Köşkü’nde sanatseverlerin beğenisine sunacağı “Bu Gözler Kimin?” adlı ikincisi resim sergisi yine aynı büyük merak ve ilgiyle bekleniyor.
İstanbul / Seyhan Şentürk |
11.10.2010 |
179 yıl sonra ibadete açıldı |
İZMİR’İN Bergama ilçesinde, Osmanlı döneminden kalan Emir Sultan Camii, 179 yıl aradan sonra ibadete açıldı. Turabey Mahallesi’nde, Üç Kemer Köprüsü’ne giden cadde üzerinde bulunan cami, Yaptırma ve Yaşatma Derneği tarafından restore ettirilmişti. Dönemin Bergama Voyvodası Mustafa Ağa tarafından, Yıldırım Beyazıt Han’ın şefaatine mazhar olmak için inşa ettirilen caminin açılışına Dikili Kaymakamı ve Bergama Kaymakam Vekili Zafer Karamehmetoğlu, Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, İlçe Müftüsü Bayram Canbey, siyasî parti ilçe başkanları, oda başkanları, belediye meclis üyeleri, daire amirleri ve diğer vatandaşlar katıldı. Harabe olduğu için 1943 yılında Vakıflar İdaresi tarafından yıktırılan ve 2006’da dernek tarafından restorasyon çalışmaları tamamlanarak ibadete açılan camiye, halk yoğun ilgi gösterdi. Restorasyon projesi kapsamında, caminin moloz taşı ve kireç harçla yapılmış duvarlarıyla ahşap çatısı yenilendi. Küçük tahta çubuklarla işlenmiş tavanın göbeği kavisli hatlarla, hendesî süslemeleri de usûlüne uygun olarak değiştirildi. Konuşmaların ardından açılış kurdelesi Karamehmetoğlu, Başkan Gönenç, Müftü Canbey ve Turabey Mahallesi Muhtarı Salih Baydan tarafından kesildi. Daha sonra camiyi inceleyen protokol üyeleri, emeği geçen herkese teşekkür etti. |
11.10.2010 |
Mescid-i Aksa’nın altı oyuluyor |
Mirasımız Derneği tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Aksa Muhafızlarından Kemal Hatip, “Kutsal şehir, İsrail’in sistematik işgali altındadır. Her gün devâsâ yıkımlar yapılıyor. Mescid-i Aksa’nın altı büyük tünellerle kazılıyor. Osmanlıdan kalma eserlerin hepsi yıkılmaya çalışıyor” dedi. Şehrin önemini anlatan Kudüs Müftüsü İkrime Sabri de, “Kudüs Filistinlilerin veya Arapların değil, bütün ümmetindir. Kudüs Türkiye’nindir” şeklinde konuştu. İsrail Osmanlı mirasını yıkıyor, sahip çıkalım MİRASIMIZ Derneği tarafından İstanbul’da düzenlenen “Kudüs’teki Osmanlı Mirası Tehlikede” konferansında İstanbul’un Mescid’i Aksa ile olan kopartılamaz bağlarına vurgu yapıldı. Kudüs Müftüsü İkrime Sabri, Kudüs Muhafızı Kemal Hatip gibi isimlerin de katıldığı programda Kudüs içerisinde Mescid’i Aksa çevresinde yapılan kazılar başta olmak üzere şehrin Yahudileştirilme çabalarına dikkat çekildi. Programın açılışında konuşan Mirasımız Derneği Genel Başkanı Muhammed Demirci, Mescid’i Aksa’nın 1969 yılında yakıldığını, ancak kendilerinin bu tarihi unutmayarak bu acı saldırının hatırasına her yıl ‘Mirasımız Tehlikede’ ismi ile bir konferans düzenlemeye başladıklarını söyledi. Demirci, şehirdeki kimliğimizin yok edilmeye çalışıldığını dile getirdi. Bu tehlikeye karşı Demirci; “Derneğimiz kurulduğundan bu yana milletimizi bilinçlendirme misyonunu üstlendi. Çünkü bizler Mescid’i Aksa’yı seviyoruz, ama sevgimizi fiile dönüştürmüyoruz. Mescid’i Aksa ve mirasımız tehlike altında olduğu müddetçe biz görevimizi yerine getirmedik demektir. Ve sevgimiz yetersiz demektir” diye konuştu. Mirasımız Derneği’nin bu amaçla çeşitli çalışmalar yürüttüğünü açıklayan Demirci, bu çalışmaları ise şöyle aktardı; “Hasan Bey Camii, Silvan Camii, Hz. Ömer Camii ve Sabirin Camilerinin restoresini tamamladık. Kudüs’te 8 adet tarihî evin restorasyonunu yaptık. Hz. Ömer döneminde başlayan Mescid’i Aksa’da İlim halkaları projesini tekrar ihya ettik. Mescid’i Aksa’ya ücretsiz yolcu taşıdık ve Mescid’i Aksa’da namaz kılmalarını sağladık. Ayrıca Mescid’i Aksa’da Ramazan ayında iftarlar verdik. Kudüs özgürlüğüne kavuşana kadar çalışmalara yılmadan devam edeceğiz.”
KUDÜS İSLÂM ÂLEMİNE AİT Kudüs Müftüsü ve Kudüs Âlimler Birliği Başkanı İkrime Sabri ise Kudüs’ün sadece Filistin veya Kudüslülere değil, bütün İslâm âlemine ve özellikle de Türkiye’ye ait olduğunu dile getirdi. Kudüs’ü korumanın Müslüman olmanın bir gereği olduğunu dile getiren İkrime Sabri; “Mescid’i Aksa’nın Mescid’i Nebevi ile Mescid’i Haram ile Süleymaniye ile, Selimiye ile Sultanahmet ile bir bağı vardır. Bu bağı kimse yok sayamaz” dedi. Kudüs’ün şu anda tehlike altında olduğunu dile getiren İkrime Sabri, İsrail’in şehri, insanı, binaları ve ağaçları yok ettiğini belirterek; “Kudüs’ü korumak ise bizim varlık sebebimizdir” diye konuştu.
İSRAİL’İN HEDEFİNDE TÜRKİYE DE VAR Mescid’i Aksa muhafızı ve şu anda İsrail zindanlarında olan Şeyh Raid Salah ile birlikte Mavi Marmara gemisinde olan Muhammed Zeydan ise yaptığı konuşmada Kudüs’ün selâmları ile geldiklerini ifade ederek, Türkiye’ye Kudüs dâvâsına verdiği desteklerden dolayı teşekkürlerini iletti. İsrail’in hedefinin asla Kudüs veya Filistin ile sınırlı olmadığını dile getiren Zeydan, Siyonistlerin hedefinde Türkiye’nin de bulunduğunu ve amaçlarının Nil’den Fırat’a kadar bütün toprakları ele geçirmek olduğunu söyledi. Türkiye’nin bu noktada dikkatli olması gerektiğini söyleyen Zeydan, Mavi Marmara Gemisinin ise Türkiye ve İslâm âlemi için büyük bir onur olduğunu dile getirdi.
SİSTEMATİK İŞGAL Aksa Muhafızlarından Kemal Hatip ise yaptığı konuşmada Mescid’i Aksa’nın geçirdiği tehlikeli sürece vurgu yaptı. Hatip, “Kutsal şehir, İsrail’in sistematik işgali altında. Her gün devasa yıkımlar yapılıyor Kudüs’te. Mescid-i Aksa’nın altı, büyük tünellerle kazılıyor. Osmanlıdan kalma eserlerin hepsi yıkılmaya çalışılıyor. İsrail bunu bütün dünyanın gözünün içine baka baka uluslar arası hukuku hiçe sayarak yapıyor. Dünyadan ise herhangi bir ses çıkmıyor bu konuya dair. Kendi başına, kendi kaderine bırakılmış durumdadır Mescid’i Aksamız. Aksa’nın dört bir yanı sinagoglarla çevrilmiş durumda. Her gün yeni bir sinagog inşa ediliyor. Kudüs’te ve Mescidi Aksa’da gerçekleştirilen projelere destek vermek ise Müslümanlar için tarihî ve dinî bir sorumluluktur. Bu konuda Türkiye’ye çok güveniyoruz. Türk halkının duyarlılığına çok güveniyoruz” şeklinde konuştu. |
11.10.2010 |