Görüş |
Adana ve Kayseri’de Bediüzzaman’a sevgi seli
Aslında Adana yazımız, tıpkı diğer mahaller gibi gününde yayınlanacaktı, ama maalesef emaillerde yaşadığımız problem sebebiyle yazımız gazeteye zamanında ulaşmayınca bugüne kaldı. Sıcakkanlı Adanalılar bizi bağışlasınlar, onları asla unutmadık, unutmayacağız da. “Sevgi selleri” yüreğimizin derinliklerindedir. İki gün önce Gaziantep kalesinden okunan hitap Kahramanmaraş kalesinde yankı yapıp, Toprak Kale’ye ulaşarak Adanalılarca iyice duyulmuştu dün. Biliyorsunuz, ülkemizin en güzide ovalarından biri Çukurova’dır. Ve aşırı yağışlardan dolayı bu erzak ambarında zaman zaman seller oluşmaktadır. Dün de burada bir “sel” vardı, ama bu sel yağmur seli değil; “sevgi seli” idi, “Bediüzzaman TIR’ını” karşılamaya çalışan Adanalılar “Kahramanlar” diyarından gelen misafire karşı “bu seli” gösterdi. Trakya, Marmara, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinden “Bediüzzaman TIR’ı” ile gelen bütün selâmları ve dostların muhabbetini “maaliftihar” aldı, kendi sıcak yüreklerinde yoğurduktan sonra Toroslardan kıt'alar ötesine göndermeye çalıştılar; gelecek kuşaklara karşı görevlerini yapmanın heyecanı ile “sıcak ovanın” hararetini yüreklerinde “muhabbete” dönüştürüp, herkesin istifadesi için bu “sevgi selinin” bütün ovaya yayılmasına uğraştılar. Dün Adana’da olanlar çok şanslı idi; öğle namazını Bediüzzaman’la beraber Adana’nın en eski mabedi olan Kemeraltı Camii’nde kılıp; en büyük ibadethanesi olan Sabancı Camii’nde ise ikindiyi eda ettiler. Saat 15.00’te ise DDY 6. Bölge Müdürlüğü yanı İstasyon Meydanı tam bir panayırı andırıyordu. Sel gibi akan kalabalıklar burada “Bediüzzaman TIR’ını” görmeye gelmişlerdi. Ama gelirken güzel bir sürpriz ile de karşılaştılar. Eserlerinde Bediüzzaman’ı adım adım takip eden, yaşadığı en küçük yere defalarca gidip hayalen o yılları orada yaşamaya çalışan, yazı yazarken yemeği unutan, su içmeyi hatırlamayan, yazıların temposuna engel olmayacak şekilde yalnızca sessizce nefes alan birini gördüler. O, “Bediüzzaman’ın gayesini, dâvâsını” anlattı burada. Üstad’ın “Bir tek gayem vardır; o da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm memleketi olan bu vatanda...” diye başlayıp, “Cemiyetin iman selâmeti uğruna dünyamı da feda ettim, ahiretimi de. Gözümde ne cennet sevdası var; ne cehennem korkusu…” dediği maksadını, dâvâsını nazarlara verdi. O anlattı, yorulmadı; Adanalılar ise dinledikçe dinlendi. Eminim eğer süre dolmasa idi bu çok uzayıp gidecek idi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu seyahat “devriyemizin” güzergâhı da dün Adana’da son buldu. Ufak tefek aksaklıklarla buraya kadar “vukuâtsız” gelindiğinden dolayı Allah’a hamd ediyoruz. Artık bugün Kayseri’de “nokta nöbetinde” “Bediüzzaman TIR’ını” karşılama heyecanı ile devam edeceğiz. Bu Erzurum-Adana güzergâhında emeği geçen herkese kalbî şükranlarımı sunarak, fedakârlara teşekkür ediyor, kıymetli Şener Boztaş’ı İstanbul’a yolcu ederken, Abdullah Eraçıkbaş’a buradan başlayarak gideceği seyahatinde kendisiyle yol arkadaşlarına ve gayretli çalışacak olan okuyucu ve temsilciliklerimize kolaylıklar diliyorum. Artık Adana’da “ustalar” gelince “çömezlere” “Bediüzzaman TIR’ını” anlatmak düşmezdi. “Asıllar” gelince “yerine vekillerin” hükmü de sökmez olur. Hayatını ve kalemini Bediüzzaman’ın cihanşümûl dâvâsına adamış, aziz ağabeyim İslâm Yaşar’ın tatlı lisânı ve nezih üslûbundan dökülen “müjdeli” sözlerinin bir kısmını Adana’dan aldığımız ilhamla, Kayseri’de Mimar Sinan Parkı, Kurşunlu Camii karşısında saat: 14.00’e kadar “Bediüzzaman TIR’ı” gelene kadar “Adana ile hukuku bulunan” dostlar ile paylaşacağız. Adana’da Bediüzzaman’a olan bu “sevgi selinin” dalgalarından kucaklayabildiğimiz kadarıyla Kayseri’ye getirmeye çalıştık, geri kalanını ise bugün İslâm Yaşar ve diğer arkadaşlar “Bediüzzaman TIR’ı” ile gelince getirecekler. Bugün bir ricamız var Adanalılardan, o da: “Bediüzzaman TIR’ını” en erken zamanda Kayseri’ye doğru yolcu etmelerini istiyoruz, ne de olsa il komşuluk hakkımız vardır. “Bediüzzaman TIR” koordinatörü Ali Toker Bey de bu “komşuluk hakkına” sesini çıkarmayacaktır. Ve bu yazı vesilesi ile bugün Kayseri’ye, sizleri çifte dâvetle “Bediüzzaman TIR’ını” görmeye bekleyeceğiz.
KAYSERİ, BEDİÜZZAMAN’A HASRETİ GİDERECEK 1982 yılında askerî okulda okuduğumda 82 Anayasası’nın oylanması arefesinde oluşan sıkıntılardan dolayı o kadar üzülmüştüm ki, kapatılan Yeni Asya gazetesinin yerini doldurmak için çıkarılan Tasvir gazetesinde “Erciyes’e hasret” diye bir yazı yazmıştım. Hâlen zaman zaman onu alır okur, o hasret ateşinin bir nebze soğumasını sağlarım. “Erciyes hasretinden” sonra Kayseri’de “Bediüzzaman hasretini” yazmak ise hiç aklımın ucundan bile geçmezdi. “Her şeyde bir hayır var” itikadı ile 24 Eylül 2010’da sağ ayağımda oluşan “ufak kırıktan” dolayı “zorunlu istirahate” çekildim ve dolayısıyla 30 Eylül 2010 tarihinde Erzurum’da “Bediüzzaman TIR’ına” eşlik edemedim. Eşlik edemedim, ama kalbim saniye saniye, saat saat, adım adım onlarla oldu. Sanki yüreğim alev alev yandı. “Bediüzzaman TIR’ının” gittiği her yer, her şehir, her yol, her meydan ve her durakta kendimi hissettim. Bugüne kadar internette, gazetemiz ve Sentez Haber ile diğer bütün haber sitelerinde duyurulan yazı, resim ve videoları en ince detayına kadar heyacanla izledim. Allah nasip ederse bugün bu “hasretin” maddî boyutu bitecek. Aziz misafirin dâvâsını tanıtan “Bediüzzaman TIR’ı” şehrimize gelecek. Okuyucularımız büyük bir coşku ile onu Kayseri’nin “Boğaz Köprü” mevkiinde karşılayacaklar. Ve şehri ortadan ikiye bölen eski çevre yoldan gelip, 1249 yılından beri ibadete açık olan Hacı Kılıç Camii’nin önünden Cumhuriyet Meydanına geçecek ve asırlarca taşa verdiği emeğini imanı ile birleştirerek eserlere mührünü vuran Mimar Sinan’ın çıraklıkta yaptığı ilk eserlerinden olan Kurşunlu Camii’nin tam karşısında duracak, Mimar Sinan’ın en haşmetli eseri olan ve Erciyes Dağı’nın ona ilham kaynağı olduğu Selimiye’den getirdiği selâmı da iletecek. Sırtını, 1206 yılından beri insanların maddî ve manevî dertlerine devâda yol göstermeye çalışan âlimlerin merkezi olan Cevher Nesibe Hatun Medresesine verecek, doğusuna dünyanın ilk hukuk fakültesi olan Sahabiye Medresesi (1267) ile Zeynel Abidin Türbesi (1442) ve Hunat Külliyesi’ni (1238) alacak. Batı tarafında ise Güllük Külliyesini (1085) temaşa edecek, kıblesinde ise Kurşunlu Camii’nin (1570) ötesinde surları geçip Camii Kebir’i (1135) alacak, 1960’ların “Kılnamazını”, 1970’lerin “Kurdoğlunu” ve 1978’lerin sonrasındaki “Medresei Nuriyesi” olan “Yolbaşını” almış olacaktır. Tam otuzkırk yılı aşkındır bu güzel mekânlarda hatıraları olanlarla hayalen herkes beraber olacak ve orada gelmiş geçmiş değerli ağabeylerimiz Mustafa Sungurlar, Abdullah Yeğinler, Bayram Yükseller, Abdülkadir Badıllılar, Said Özdemirler, M. Emin Birinciler, Mehmet Fırıncılar, Mehmet Kutlular, Ali Uçarlar, Ali Mutlular, Celalettin İstanbullular, Gazez Emiler, Teyyip Tahirler, Hilmi Doğanlar, Mustafa Cantekinler, Bekir ve Hasan Dursunlar, Mehmet Benkler, Ömer Balıkçılar, Hasan Emmiler, Abdurrahman Ceylanlar, Abdurrahman Araslar, Şerafettin Kartallar, Albay Galiplerle beraber nice Yusuflar, Ömerler, Saidler, Hamzalar, Azizler, Burhanlar, Hüseyinler, Kemaller, Bahriler, Fatihler, Muzafferler, Kasımlar, Aşurlar, Oktaylar, Osmanlar, Kâmiller, Hüsrevler, Hüsnüler, Mehmetler, Seferler, M. Aliler, Nuriler, Cevherler, Abdurrahmanlar, İhsanlar, Hasanlar, Tacettinler, Ahmetler, Mahmutlar, Mahirler, Tezcanlar, Vahşiler, Abdulvahaplar, Şabanlar, Mesutlar, Orhanlar, Kenanlar, Cumaliler, Adnanlar ve daha niceleri… ile beraber hayalen “Bediüzzaman TIR’ının” olduğu aşağıdaki adrese gelecekler. İslâm Yaşar bu hasreti gidermenin cümlelerini Erciyes ve Kayseri Kalesi’ne nazır bir şekilde ifade ederken, Erciyes “sadanın” yankı sistem merkezi gibi her yerde aynı anda “tayyi zaman” gibi duyulmasını sağlayacaktır. Yol üstünde Nevşehirliler uyanıklık yaptı. Ürgüp’te yedi yıl müftülük yapan Üstad’ın kardeşi Abdülmecid’in selâmını söylediler. Ve Bediüzzaman’ın, kardeşine yazıp da “yedi yıl gönderemediği mektubunu” vermesi için önce oraya dâvet ettiler. Dâvete icabet edildi ve Nevşehir’den sonra, Kayseri’de Mimar Sinan Parkında saat 14.00-18.00 arası olacak “Bediüzzaman TIR’ını”nın faaliyetlerinden sonra “Bediüzzaman Hasretini”, Melikgazi Belediyesi Tiyatro Salonu’nda İslâm Yaşar’ın vereceği “Bediüzzaman ve Dâvâsı” konferansıyla saat 20.00-22.00 arası gidermeye çalışacaklar. Yani tabiri caiz ise bugün hasreti gidermek için dolu dolu olacağız Kayseri’de. Sabahın erken saatlerinden itibaren herkeste bu tatlı heyecanın dalgaları olacak. İlerleyen saatlerde ise kalabalık bir araya geldikçe “şevk” zirveye çıkacaktır. Seksen yaşını aşkın annem ve koltuk değneklerimle beraber, geçmişteki ders arkadaşlarımla ve Üstadımızla “hasret” gidermek için burada olmaya çalışacağız. Vaktinizi iyi ayarlayın, maziden gelenleri görmeniz için sizleri de bekleriz.
ŞERİF GÜNDÜZ |
07.10.2010 |
SAMİ PALA AĞABEY
Bursa’nın eşrafından, müstesna seçkin insan, Nurlarla Nurlanınca, oldu aziz kahraman.
Nurlara maddî destek, mâ’nevî hâfız oldu, O rûhî yaraları, bir anda derman buldu.
Mütebessim çehresi, insana huzur verir, Nurlara âyinedir, insana değer verir.
“Kardeşim!” dediği an, hemen için ısınır, Herkese selâm verir, herkes de onu tanır.
Risâleler yasaktır, gizli gizli okunur, Sami Ağabeyimiz de, tüm derslerde bulunur.
Yine bir ders akşamı, basılır dershaneler, Derdest edip alınır; içeri bîçareler.
Suçları: Beraberce dinî kitap okumak, Dinini anlayarak, şuurluca yaşamak.
Yıl; bin dokuz yüz yetmiş bir, bir ihtilâl sonrası, Yüz altmış üçüncü madde, dindarın baş belâsı.
Kitap, takke, tesbihle, devlet, teştît olacak, Bu muhkem koca devlet, bir püfle yıkılacak.
Ne saçma düşünceler, ne tutarsız vehimler, Mevhum bir düşünceyle, hâlâ maznunlar inler.
Koydular hücrelere, bu masum maznunları, Mücrim gibi muâmele; üzerler insanları.
Bir yıl sonra, o hücrede, bizler de maznûn olduk, Duvarlarda, secde yönü; hâkk edilmiş bulduk.
Bunlar; Sami Ağabeyin, muvahhid satırları, Sabır, şükür, dilinin mükerrer zikirleri.
Suçları çok büyükmüş(!) asker yargılayacak, Selimiye Kışla’da, mahkeme kurulacak.
Mahkemeler kuruldu; savundu, Bekir Ağabey, O ne müthiş celâdet, o ne müdâfaydı hey!
O söyledi; dinledi, hükmeden o mahkûmlar, Hepsi beraet etti, masûm olan, maznûnlar.
Koskoca altı ayı, suçsuz yere yattılar, Lâkin onlar yılmayıp, hep hizmete baktılar.
Evi dershane oldu, yıllarca hizmet etti, Ardı sıra koskoca, hizmet bırakıp gitti.
Günah cihetiyle öldü; sevaplara şerîktir, Başımızın tâcıdır o, bizler için ferîktir.
Vecizeyle donattın, küçücük dershaneni, Şark’tan Garp’tan Nurcular, hepsi de tanır seni.
Hepsinden duâ sana, muhabbetler sanadır, Hepimiz geleceğiz, sevkiyât o yanadır.
Uğurlandın binlerce Nur kardeş omuzunda; Defnolundun, Emir Sultan, Pür Evliya yanında.
Risâleler okundu, mezarının başında, Nur ile meşgûl idin, sen tüm yaşayışında.
Ne ile meşgûl ise, öylece göçer gider, Kul zâhire bakar da; hüsn-i şehâdet eder.
Şehâdet ediyoruz, Mü’min, Muvahhîd idin, Her an Hakk’ı söyledin, yolda müstakîm idin.
Nur dâvân parlayacak, mahdûmların elinde, Şimdi bu Nur dâvâsı; tüm dünyanın dilinde.
EYÜP OTMAN |
07.10.2010 |
Konya, Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet TIR’ını karşılamaya hazır
17 Eylül’de Edirne’den yola çıkan ve Türkiye’de hayranlık uyandıran Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet TIR’ı Konya’da da heyecanla bekleniyor. 8 Ekim 2010 Cuma günü Konya’da Kültür Park’ta konaklayacak olan Hizmet TIR’ı için gerekli hazırlıklar tüm hızıyla sürüyor. Mahalli radyo, gazete ve televizyonlarda Hizmet TIR’ının duyurusu yapıldı. Afişler şehrin çeşitli yerlerine asıldı ve el ilânlarının dağıtımı yapıldı. Büyük Şehir Belediye Başkanının büyük ilgi ve alâka gösterdiği tanıtım için, Kültür Park Meydanı Bediüzzaman resimleri ve afişleriyle süslendi. Hizmet TIR’ının tanıtımı için Sait Çamkerten ve Halil Uslu Mahalli televizyonlarda konuşmalar yapacaklar. Hizmet TIR’ı Konya’da tur attıktan sonra mehteran takımıyla saat 14:00’te Kültür Park’ta karşılanacak. Açılış konuşmasını Konya Sivil Toplum Örgütü Başkanı Latif Selvi yapacak. Yazarlarımız İslâm Yaşar ve Halil Uslu kitaplarını imzalayacak ve karikatür sergisi açılacak, karikatüristimiz İbrahim Özdabak karikatürlerini imzalayacak. Eğitimci-yazar İslâm Yaşar saat 20:30’da Kültür Park Anfi Tiyatro’da “Bediüzzaman ve dâvâsı” adlı konferans verecek. (Hava şartlarının uygun olmaması durumunda konferans Alladdin Keykubat üst katında yapılacak)
SAİD ÇAMKERTEN-SAİD KARSLI KONYA |
07.10.2010 |