Güncel |
Bediüzzaman TIR’ına çirkin saldırı |
Erzurum programını yapan ve binlerce üniversiteli ile Erzurum halkına hitap eden Bediüzzaman Hizmet Tırı rutin olduğu üzere geceyi geçirmek üzere kendisine ayrılan alanda konakladı. Sabah saatlerinde Iğdır istikametine doğru yoluna devam etmek üzere Bediüzzaman Hizmet Tırı’nın başına gelen tır ekibimiz, çirkin ve üzücü bir tabloyla karşılaştı. Bir grup kendini bilmez, Bediüzzaman’ı tanımaz, cahil cühela takımı siyah boya ile nur saçan tırımızın üzerine pisliklerini kusmuş ve bir takım ipe sapa gelmez cümleler karalamıştı. TIR’ımızın üzerine “Cumhuriyet Düşmanı”, “Atatürk Düşmanı”, “İnanç Tacirleri”, “Amerikan uşağı Fetoşun Köleleri”, “Hayin Kürt” ve “Laik Türkiye” şeklinde bir kısım sloganlar yazıldı. Bunun yanısıra Bediüzzaman Said Nursi’nin mübarek yüzüne bir de sakal çizen saldırganlar böylece bütün kinlerini kusmuş oldular. Konuyla ilgili emniyet güçlerine bilgi verilirken, gereken tahkikat ve soruşturmanın yapılacağı bildirildi. Kim ve kimler tarafından yaptırıldığı belirlenemeyen bu provokatif saldırı, nef-retle kınanırkan, kısa sürede brandası yenilenen Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet TIR'ı bu tür engellemelere rağmen önceden belirlenen güzergâhta yoluna devam ediyor. TIR bugün Vanlı okuyucularımızla buluşacak. |
UMUT YAVUZ / Erzurum 01.10.2010 |
TAKİPSİZLİK KARARI VERİLMİŞTİ |
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 1993'te uçağının düşmesi sonucu vefat eden eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in ölümüne ilişkin soruşturma başlattı. Soruşturma çerçevesinde, ilk olarak, kazaya ilişkin soruşturma yürüten ve takipsizlik kararı veren Genelkurmay Askerî Savcılığından, soruşturma dosyasının bir örneği istenecek. BİTLİS'İN OĞLU: DOĞAN'A DİKKAT
Bitlis'in oğlu Tarık Bitlis, ek ifade vermek için İstanbul Adliyesine gelen emekli Albay Arif Doğan'ın, daha önce ortaya çıkan ses kayıtlarının arkasında durması halinde ortaya önemli bilgilerin çıkabileceğini söyledi. Bitlis, lk yapılması gereken şeyin Doğan'ın ruh sağlığının tesbiti olduğunu vurguladı.
Org. Eşref Bitlis dosyası yeniden
ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı, 1993 yılında, uçağının düşmesi sonucu ölen eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in ölümüne ilişkin soruşturma başlattı. Alınan bilgiye göre, Başsavcılık, Eşref Bitlis’in ölümüyle ilgili, son günlerde basında yer alan bir takım haberler üzerine harekete geçti. Söz konusu haberleri ihbar kabul eden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, resen soruşturma başlattı. Terör ve organize suçlara ilişkin soruşturmalara bakmakla görevli Başsavcıvekilliğince gerçekleştirilecek soruşturma çerçevesinde, ilk olarak, Bitlis’in yaşamını yitirdiği uçak kazasına ilişkin soruşturma yürüten ve takipsizlik kararı veren Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığından, soruşturma dosyasının bir örneği istenecek. Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Görüşen’in yürüteceği soruşturma kapsamında, önümüzdeki günlerde bir takım kişilerin ifadelerine de başvurulabileceği öğrenildi.
SES KAYITLARINDAN ÇOK ŞEY ORTAYA ÇIKAR Eşref Bitlis’in oğlu Tarık Bitlis, ek ifade vermek için İstanbul Adliyesi’ne gelen Arif Doğan’ın, daha önce ortaya çıkan ses kayıtlarının arkasında durması halinde ortaya çok önemli bilgilerin çıkabileceğini söyledi. Tarık Bitlis, işi sulandırmak isteyen bazı kesimlerin Arif Doğan’ın ruh sağlığını bahane edeceklerini, bu yüzden ilk yapılması gereken şeyin Arif Doğan’ın ruh sağlığının tespit edilmesi olduğunu ifade etti. 15 yıl sonra babası Eşref Bitlis’in ölümüyle ilgili soruşturmanın tekrar açılmasını önemli bir gelişme olarak değerlendiren Tarık Bitlis, Arif Doğan’ın ortaya çıkan ses kayıtlarının arkasında duramayacağını savundu. Bitlis, Doğan’ın muhtemelen ses kayıtlarının bir bölümünün montaj olduğunu söyleyeceğini öne sürerek, “Ben bu kişinin daha önce çıkan konuşmalarının arkasında duracağına pek inanmıyorum. Muhtemelen babamın ölümüyle ilgili söylediği sözlerin montaj olduğunu, diğer kısımların ise kendisine ait olduğunu söyleyecek. Eğer Arif Doğan’ın söylediği gibi o kısım montaj ise bunu kimlerin yaptığının da ortaya çıkartılması lazım. Bu durumda birileri Jitem’i öne sürerek babamın ölümünü gündeme taşımak ve yeniden konuşturmak istiyorlar gibi bir durum ortaya çıkıyor. Acaba bazı güçler yeni mesajlar mı vermek istiyorlar? Aklımıza bazı şüpheler geliyor. Arif Doğan, daha önce konuşmak istememişti. Çok önemli şeyler söyleyebilir. Bu durumda da bazı kesimler Doğan’ın ruh sağlığını öne çıkartacaklardır. Bu durumun önüne geçmek için ilk iş olarak ruh sağlığının tespit edilmesi gerekir.” dedi.
DIŞ VE İÇ GÜÇLER BİRLİKTE ÖLDÜRDÜ
TARIK Bitlis, Türkiye’de yaşanan demokratikleşme ve açılım politikaları nedeniyle daha önce korkan ve konuşamayan bazı kimselerin şimdi konuşmak istediğini, bu durumun babasının ölümünün arkasındaki gerçeği ortaya çıkartılması için iyi bir fırsat olduğunu kaydetti. Eşref Bitlis’in ölümünün arkasında dış güçlerin olduğuna inandığını belirten oğul Bitlis, “O dönemde babamın komutanı olduğu Jandarma Genel Komutanlığı PKK’nın arkasında ABD’nin olduğunu tespit etmişti. Bu yönde bazı çalışmalar yapıyordu. Ayrıca babam ABD’nin Ortadoğu Projesi’ne de karşı çıkıyordu. Bir yerde ABD’ye karşı duran bir general durumdaydı babam. Babamı dış güler, içerideki ortaklarıyla birlikte öldürdüler. Bunun ortaya çıkartılmasını bekliyoruz. Karanlık hiç bir nokta kalmasın istiyoruz” diye konuştu. |
01.10.2010 |
BEDİÜZZAMAN HİZMET TIR’I YOLUNA DEVAM EDİYOR |
BEDİÜZZAMAN Tanıtım ve Hizmet Tırı Trabzon’daki muhteşem programın ardından Maçka yollarını geçerek, Zigana Geçidini tırmanarak, yemyeşil dağlar ve şırıl şırıl dereler arasından geçerek Erzurum’a doğru yola çıktı. Yaratılış harikası olan ve Allah’ın varlığını ispat eden tabiatı temaşa ederek aştığımız bu yollarda Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin o bitmez tükenmez tefekkür denizine daldığı manzaralar hatırımıza geldi. Bediüzzaman şahsen böyle manzaraları çok severdi. Şüphesiz onun şahsı manevisinin temsilcisi olan bir hizmetin hadimi olan Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nın böyle tefekkürlük mekânlardan geçmesi onun da hoşuna gitmiştir. Bu duygu ve düşüncelerle önce Zigana Geçidi’ni, daha sonra ise 2409 metre yükseklikteki Kop Geçidi’ni aşarak adeta dağlara meydan okudu Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı. Yol güzergâhında belki çok fazla insan yoktu, ama dağlar ve taşlar, dereler ve ağaçlar Bediüzzaman’ın şahsı manevisinin resm-i geçitini temaşa ettiler.
BAYBURT VE GÜMÜŞHANE'Yİ SELÂMLADIK
Yol üzerinde önce Gümüşhane’ye sonra Bayburt’a sonra da Aşkale’ye uğrayarak Erzurum’a gidecektik. Gümüşhane’de bizi yine okuyucularımız karşıladı ve bağrına bastı. Bayburt’ta da aynı manzaraya şahit olduk. Bayburt Kalesi’nin önünde hatıra fotoğrafları çekildi. Her iki yerde de insanlara kitap, broşür ve dokümanlar hediye edildi. Bayburt’ta elinde bir testi yoğurtla yürüyen bir teyze tırımızı görünce durdu ve seyretti. Konuştuğumuz bu teyzemiz meğerse Bediüzzaman’ın Isparta ve Barla’da kaldığı nur menzillerini ziyaret etmiş ve Bediüzzaman’ı tanıyormuş. Daha sonra ilköğretim öğrencisi iki genç geldi. Onlar da kitaplardan istediler. Bediüzzaman’la ilgili internette araştırma yapacaklarını söyleyerek ve fotoğraf çektirerek gittiler. Böylece yolumuza devam ettik. Aşkale’den geçerken biraz susadığımızı hissedince ilçenin içinde bir marketin önünde durakladık. Hemen iki kişi koşa koşa tırımıza yaklaştı. Büyük bir sıcaklık ve samimiyetle bizlere selâm verdiler. Kucakladılar... Heyecandan kalpleri duracaktı. “Biz de, biz de Bediüzzaman’ın talebesiyiz. Biz de Risâle-i Nurları okuyoruz” diyorlardı kendilerine has şiveleriyle. Sonra bununla yetinmeyerek hemen içeriden koşa koşa okudukları Sözler kitabını ve sair Nur risalelerini getirdiler. Meğer Aşkale’de Risâle-i Nurları okuyan bir çok insan varmış. Onlara da kitap ve broşürlerimizden verdik. Tanıştık, kucaklaştık, hasbihal ettik. Birşeyler ikram etmek için ısrar ettiler. Biz yolumuza devam etmemiz gerektiğini zira Erzurumluların bizleri beklediklerini söyleyince Mesut Demir adlı Aşkaleli, “Tamam siz gidin ben de arkanızdan Yasin okuyacağım. Haydi selametle, Allah’a emanet olun” dedi. Nitekim daha 5-10 km yol almamıştık ki, telefon numaralarımızı da almış olan Mesut Demir hemen telefon açtı. “Aha şimdi Yasin Suresi’ni bitirdim. Duâlarım sizinle. Allah yolunuzu açık etsin” dedi.
Erzurum’da üniversiteliler ile buluşma
BÜTÜN tır ekibinde muhteşem bir huzur ve tebessüm hali peyda oldu bu vaka üzerine... Bu duygularla Erzurum iline giriş yaptık. Bizi girişte Erzurum’daki üniversite talebeleri karşıladı. Tırımız da Erzurum Atatürk Üniversitesi’nin hemen karşısındaki Aziziye Anıtını’nın önündeki meydana konakladı. Burası Hizmet Tırı Projesi’nde ayrı bir ehemmiyet taşıyan bir konaklama noktası oldu. Zira üniversiteden çıkan binlerce talebe doğrudan Hizmet Tırı’nı görüyor ve broşür, kitap ve gazete alıyordu. Bütün gün boyunca Erzurum Atatürk Üniversitesi ana kampüsünün hemen önünde konaklayan tırımızın ilanatına neredeyse bütün üniversite talebelerimiz şahit oldu. Bu üniversite ilk kurulduğu zamanlar Bediüzzaman’ın “Şark Üniversitesi” hayalinin bir tezahürü olabilecek mahiyetteydi. Üstad, “isminin rüşvet olarak verildiğini” söylemişti bu Üniversite için. Her ne kadar işlevini tam ifa edemese de bir çok Nur Talebesi de mezun olmuştu bu üniversiteden. Ancak medrese-i nuriye adlı “Bediüzzaman üniversitelerinde” ise milyonlarca talebe ders görüyordu. Nitekim bir yürüyen medrese olan Bediüzzaman Hizmet Tırı’da, Atatürk Üniversitesi’nin önünde ilanat yaparak bu üniversiteyi Bediüzzaman’ın zihnindeki üniversite manasına yaklaştırma hizmeti görüyordu.
Yaşları küçük, hizmetleri büyük
BU ARADA Nurefşan Suluoğlu ve Yusuf Adem adlı Erzurumlu iki küçük kardeşimiz de gazete, broşür ve kitap dağıtımına gönüllü olarak yardım ediyordu. Yüzlerce kitap, broşür ve gazete dağıtan küçükler, küçük olmasına küçüktüler ama büyük bir hizmetin hadimi olmuşlardı.
Bu hizmet bütün perdeleri yırtıyor
BURADA konuştuğumuz Erzurumlu Nur talebelerinden Mehmet Soslu bu hizmetin çok büyük bir hizmet olduğunu söylüyordu. “Biz Bediüzzaman’ın adresini kurduk” diyen Soslu, Yeni Asya’nın Bediüzzaman’ın adresi olduğunu söyledi. Erzurumlu 40 yıllık Yeni Asya okuyucularından Gürbüz Dinçer ağabey de Erzurum’da Bediüzzaman Hizmet Tırı’nı görmekten ötürü büyük bir sevinç ve memnuniyet yaşadığını ifade etti. Dinçer, bu hizmeti yapanlara duâ ettiklerini söyledi.
Hizmet Tırı’nı durduramadılar
BEDİÜZZAMAN Tanıtım ve Hizmet Tırımız Erzurum’da uğramış olduğu çirkin bir saldırı sebebiyle Iğdır’a doğru olan yolculuğuna bir kaç saat gecikmeli çıkmak zorunda kaldı. Bediüzzaman’ı anlamayanlar tarafından yapılan bu çirkin saldırı Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nı durduramadı. Tırın üzerine yazılan iftira dolu çirkin yazılar kamufle edilerek ve yer yer temizlenerek Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı daha önceden belirlenmiş olan programını hiç aksatmadan Iğdır’a doğru devam etti.
Kağızman’da çiçekli karşılama
TIR’ımızın ilçelerine uğraması için uzun uzun ısrar eden Kağızmanlılar, ekibimize Erzurum’daki çirkin saldırıyı unutturmak ve geçmiş olsun dilemek için Kağızman girişinde bizleri konvoylarla ve çiçekle karşıladılar. TIR’ımız provokatif saldırı sonrası programını değiştirmeyerek yoluna devam etme kararı almış ve bu çerçevede Kağızman ve Iğdır’a doğru yola devam etmişti.
|
UMUT YAVUZ / ERZURUM 01.10.2010 |
Askerî Mahkeme Dönmez’in cezalandırılmasında ısrarcı |
Genelkurmay Askerî Mahkemesi, Ankara Zir Vadisi’nde bulunan mühimmatla ilgili olarak, Yarbay Mustafa Dönmez’e ‘’bir kısmı cephane niteliğinde olan askeri eşyayı gizlemek’’ suçundan verdiği dört yıl hapis cezası ile Türk Silâhlı Kuvvetlerinden çıkarılma kararında direndi. Askerî Yargıtayın, Dönmez hakkındaki kararı ‘’usule aykırılık ve noksan soruşturma’’ sebebiyle bozmasının ardından Genelkurmay Askerî Mahkemesinde görülen duruşmaya, başka suçtan tutuklu sanık Yarbay Mustafa Dönmez ve avukatı Gülten Güven katıldı. Duruşmada, Dönmez ve avukatına, bozma ilamına uyulup uyulmaması yönündeki görüşü soruldu. Dönmez, Ankara’daki konutlarında yapılan aramanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla yapıldığını ifade etti. Bunun Ceza Muhakemesi Kanununa aykırı olduğunu söyleyen Dönmez, Ankara’daki konutlarına ilişkin arama kararında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının görevli olduğunu kaydetti. Hakkındaki delillerin usule aykırı toplandığını ileri süren Dönmez, bu delillerin dosyadan çıkarılarak karar verilmesi gerektiğini söyledi. Polislerin, ‘’kendi aralarındaki konuşmalarda bazı mühimmatların boş olduğunu belirtmesine rağmen, daha sonra mühimmatın sağlam ve çalışır olduğu yönünde kriminal rapor hazırlandığını’’ ileri süren Dönmez, ‘’bazı polislerin, bazı kişilere suç isnat etmek için bu tür yöntemlere başvurduğunu’’ iddia etti. Dönmez, ‘’Meslektaşları Hanefi Avcı da kitabında bunu ifade ediyor. Avcı şöyle diyor: ‘Bugün şahit olduğumuz durum, polisler, hakimler, savcılar görevlerinin gereklerine göre değil, cemaatin isteklerine göre davranıyorlar. Zaman zaman, bilgiler tahrip edilerek, ekleme ve çıkarmalar yapılarak, kullanılmıştır’. Bu kapsamda Avcı’nın tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum’’ diye konuştu. Mahkeme heyetinin baş başa yaptığı müzakerenin ardından karar açıklandı. Buna göre, askerî mahkeme, temyiz yolu açık olmak üzere kararında direndi. Mahkeme heyeti, kararı oy çokluğuyla aldı. Genelkurmay Askerî Mahkemesi, Dönmez’i, ‘’bir kısmı cephane niteliğinde olan askeri eşyayı gizlemek’’ suçundan dört yıl hapis cezasına çarptırmış ve Türk Silâhlı Kuvvetlerinden çıkarılmasına karar vermişti. Askerî Yargıtay ise ‘’usule aykırılık ve noksan soruşturma sebebiyle’’ mahkemenin kararını bozmuştu. |
01.10.2010 |
Arif Doğan ifade verdi |
Ses kayıtları internete düşen emekli Albay Arif Doğan, Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'e ek ifade verdi. Doğan’a ait olduğu iddia edilen ses kaydında, ‘’10 bin silâhlı adamım var. Resmî görevde bile 10 bin kişi taşıyamaz. Atatürk olsaydı şimdi beni çoktan öldürtürdü. Topal Osman gibi... Eşref Paşanın ölümü için Cem Ersever yaptı diyorlar. Hayır. Cem Ersever'in arkasına ben destek vermesem, adam mı öldürebilir?” ifadeleri geçiyordu. Doğan, JİTEM’i kendisinin kurduğunu da belirtiyordu. Emekli Albay Doğan, adliyede ifade verdi
Ses kayıtları internete düşen emekli Albay Arif Doğan, dün sabah saatlerinde Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Polis eşliğinde 09:30 sıralarında adliyeye getirilen Doğan, araçtan indirildikten sonra tekerlekli sandalyeye oturtularak binaya alındı. Emekli Albay Doğan’a ait olduğu iddia edilen ses kaydında çarpıcı iddialar yer alıyor. Doğan kayıtta, ‘’10 bin silahlı adamım var. Resmi görevde bile 10 bin kişi taşıyamaz. Atatürk olsaydı şimdi beni çoktan öldürtürdü. Topal Osman gibi. Sormuş kaç asker çıkartırsın? 10 bin demiş Paşam. Demiş benden fazla Topal’ın adamı var. Öldürün bunu gitsin. Ben üç defa idam cezası aldım. Asmadığına pişman oldular. Eşref Paşa’nın ölümü, Cem Ersever yaptı diyorlar. Eşref’i öyle böyle yapmış! Hayır. Cem Ersever’in arkasına ben destek vermesem, kıçına.., adam mı öldürebilir? Söyleme yaa, bırak şunu ya. Ahmet Cem Ersever’iymiş, Mustafa Deniz’iymiş, Mahsune’siymiş, bunlar çakal yav.” diyor. Doğan, ses kayıtlarında JİTEM’i kendisinin kurduğunu, Hizbullah terör örgütünü de devletin kurduğunu belirtiyordu. |
01.10.2010 |
YAŞzedeler yasa bekliyor |
ASDER’in açıklamasında YAŞ mağdurlarının maddî ve manevî zararlarının telâfisinin, ancak özel bir yasal düzenleme ile mümkün olabileceği belirtildi. YAŞ mağdurları yasa bekliyor
Adaletı Savunanlar Derneği (ASDER) Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada, YAŞ mağdurlarının kaybedilen özlük hakları ile maddi ve manevi zararlarının telafisinin, ancak özel bir yasal düzenleme ile mümkün olabileceği belirtildi. Açıklamada, anayasa değişikliğine ilaveten bir yasa düzenlemesi yapılmaması durumunda yapılanların YAŞ mağdurları için hiçbir anlamı olmayacağı kaydedildi. Üyelerinin çoğunluğu YAŞ mağdurlarından oluşan Adaleti Savunanlar Derneği Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada, Anayasa’da yapılan değişikliğe rağmen YAŞ mağdurlarının haklarını almaları konusunda ümitli bekleyiş içerisinde oldukları belirtildi. Açıklamada, 12 Eylül’de yapılan referandumda, milletin hiçbir kirli plan ve program istemediği ve kabul etmediği belirtildi. Her türlü hesaplaşma ve iktidar mücadelesinin meşru zeminde ve açıkça göz önünde icra edilmesi gerektiğine işaret edilen açıklamada, “Artık insan onurunu zedeleyen baskı ve zulümler son bulmalı ve hatta yapanlardan hesap sorulmalıdır” denildi. Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada, 23 Eylül’de Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren anayasa değişikliklerine ait düzenlemelerde YAŞ mağdurlarının hukuki konumları ve yasal haklarını kullanabilmeleri hakkında nasıl bir yol izleyeceklerine dair hiçbir açıklık bulunmadığına işaret edildi. Anayasa değişikliğinde, geçmiş dönem çeşitli gerekçelerle TSK’dan ihraç edilerek telafisi çok güç maddi ve manevi zarara uğratılan askeri personelin, hem hak arama imkanı hem de yoksun kalınan her türlü ekonomik ve sosyal haklarının iadesi konusunda hiçbir olumlu düzenlemenin olmadığı kaydedildi. Açıklamada, yasal düzenleme yapılmaması durumunda yapılanların YAŞ mağdurları için hiçbir anlamı olmayacağına dikkat çekildi. |
01.10.2010 |
Boyner: Yeni anayasa üzerinde çalışıyoruz |
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, yeni Anayasanın TÜSİAD olarak çok üzerinde durdukları bir konu olduğunu belirterek, ‘’TÜSİAD olarak üzerinde çalışmaya başladık’’ dedi. Boyner, TÜSİAD tarafından hazırlanan ‘’Türkiye İçin e-Devlet Yönetim Modeline Doğru: Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Öneriler’’ raporunun, tanıtıldığı seminerin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Yeni Anayasaya ilişkin sorular üzerine Boyner, yarın İstanbul’da Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantılarının olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu: ‘’Orada daha detaylı olarak Anayasa konusunda yapmış olduğumuz çalışmaları üyelerimizle, basınla ve kamuoyuyla paylaşacağız. Şu kadar söyleyebilirim çok üzerinde durduğumuz bir konu. Yeni anayasa hep bizim gündeme getirdiğimiz bir konu. TÜSİAD olarak çalışmaya başladık. 5 ana alanda çalışıyoruz. Katılımlı bir süreçle çalışacağımızı söyledik. Mümkün olur inşallah diğer sivil toplum kuruluşları ve siyasi iradeyle de paylaşma imkanı buluruz.’’ |
01.10.2010 |
Gündem yeni anayasa |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Anayasa’nın tümden değiştirilmesinin ayak üstü konuşmalarla olmayacağını söyledi. AKP’nin değişiklik konusunda hazırlığı olduğunu aktaran Arınç, “Diğer partiler de ayağı yere basan, ciddi incelenmiş, araştırılmış, madde haline getirilmiş, seçenekleriyle hazırlanmış bir taslakla getirsinler. Ben bunu yaptıklarını düşünmüyorum” dedi. Akdeniz Düzenleyici Oteriterler Ağı 12. Genel Kurulu toplantısına katılan Bülent Arınç, toplantının ardından gazetecilerin sorusunu cevapladı. Yeni anayasayla ilgili soruya Arınç, 21. yüzyılda yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu aktardı. Bunun yapılırsa çok başarılı bir hizmet yapmış olacaklarını ifade eden Arınç, “Millet tarafından 26 madde kabul edildikten sonra yeni anayasa değişiklikleri veya partiler arasında uzlaşma sağlanabilirse anayasayı bütüncül yaklaşımla ele almak gündeme geldi. Anayasanın tümden değiştirilmesine Ak Parti dışındaki partilerden itirazlar var. Bu değişikliğe Ak Parti buna hazırdır. Diğer partiler bu konuda ne yapacaklarını ortaya koymaları gerekmektedir. Anayasa değişiklikleri bu konuya ele alan 3-5 gün içinde sonuçlanacak bir iş değildir. Gerçekçi olmalıyız. Kanun tekliflerinden farklı olarak anayasa değişikliklerinde yöntem tamamen farklıdır. Anayasa değişiklikleri Meclis Genel Kurulu’nda 2 kez görüşülür. 2 görüşme arasında en az 48 saat olur. Nitelikli çoğunluğa ihtiyaç vardır” diye konuştu. Siyasi partilerin niyet okuyucusu olmadığına değinen Bülent Arınç, “Anayasayı bütünüyle yaklaşımı ele almak istiyorlarsa bu konuda hazırlıklarını yapsınlar. Bu konuda bizim hazırlığımız var. Bunu güncelleyebiliriz. Ama diğer partilerin ne yapmak istedikleri konusunda ayaküstü konuşmalarla değil, ayağı yere basan, ciddi, incelenmiş, araştırılmış. Madde haline getirilmiş, seçenekleriyle hazırlanmış bir taslağa ihtiyaç vardır. Bunu yaptıklarını zannetmiyorum.” ifadesini kullandı. 1994 yılında kurulan ve 2002 yılına kadar çalışan Anayasa Uyum Komisyonu’nu hatırlatan Arınç sözlerini şöyle tamamladı: “Bu kurulda her parti eşit oranda temsil edilir. Meclis başkanı veya başkanvekili başkanlığında görevini yapar. Ben 2002 yılı sonunda meclis başkan vekilimiz İsmail Alptekin’e uyum komisyonunun başına getirelim dedim. O tarihte parlamentoda üyesi olan iki partiden CHP ve Ak Parti’den üye istedim. Ak parti 2 üye verdi, fakat CHP 5 yıl boyunca üye vermedi. Benden sonra Köksel Toptan geldi CHP gene üye vermedi. Mehmet Ali Şahin geldi aradan 1,5 yıl geçti gene üye vermedi. Şuan sayın Kılıçdaroğlu üye verme konusunda irade gösterirse eminim MHP de BDP de ilgi gösterecek ve uyum komisyonu kurulacaktır.” |
01.10.2010 |
Meclis'te yeni yasama yılı açılıyor |
TBMM bugün 5. yasama yılına başlayacak. TBMM Genel Kurulu, 23 Temmuzda verdiği aradan 69 gün sonra bugün saat 15.00’de özel gündemle toplanacak. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in sunuşunun ardından, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yasama yılının açılış konuşmasını yapacak. Konuşmalardan önce ise Şahin, Meclis yerleşkesinde tören düzenlenecek. Akşam, TBMM Başkanı Şahin’in evsahipliğinde resepsiyon verilecek. |
01.10.2010 |
Grubu bulunmayan partiler de yer almalı |
DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, yeni Anayasa çalışmaları için kurulacak uzlaşma komisyonunda, TBMM’de grubu bulunmayan partilerin temsilcilerinin de yer alması gerektiğini söyledi. Erçelebi ve beraberindeki heyet, yeni yasama döneminde başarı dileklerini sunmak için TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’i ziyaret etti. Hasan Erçelebi, ziyaret sonrasında yaptığı açıklamada, Şahin’e, yeni Anayasa hazırlığı konusundaki görüşlerini de bildirdiklerini söyledi. Erçelebi, ‘’yeni Anayasa hazırlığı kapsamında Mecliste oluşturulacak komisyonda yalnızca TBMM’de grubu bulunan partilerin değil, Mecliste temsil edilen diğer partilerin temsilcilerinin de yer alması gerektiğini’’ kaydetti. Söz konusu çalışmalara DSP’nin büyük katkı sağlayabileceğini anlatan Erçelebi, ‘’Bu, ayrıca kamuoyuna da bir mesaj olacaktır. Halk dışlanmadığını, grubu olsa da olmasa da kendi temsilcilerinin Mecliste olduğunu ve kendi sesinin bu Anayasaya yansıyacağını düşünecektir’’ dedi. Erçelebi, TBMM Başkanı Şahin’in de bu görüşleri olumlu karşıladığını ifade etti. |
01.10.2010 |
Faili meçhullerle ilgili soruşturma |
Dıyarbakir Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı, faili meçhul cinayetlerle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında emekli Albay Arif Doğan’ın ifadesine başvuracak. Edinilen bilgiye göre, ‘’Ergenekon’’ davası sanığı emekli Albay Doğan’a ait olduğu öne sürülen ve internet ortamına düşen ses kaydında yer alan ‘’JİTEM’i ben kurdum’’ sözleri üzerine Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı da çalışma başlattı.Diyarbakır’da faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturmayı yürüten özel yetkili iki savcı, emekli Albay Doğan’ın ifadesine başvuracak. Savcılığın, Doğan’ın talimatla ifadesinin alınması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazacağı öğrenildi. |
01.10.2010 |
Meclis çocuk hakları izliyor |
TBMM Çocuk Hakları İzleme Komitesi Başkanı Cevdet Erdöl, çocukların, ilgili internet sayfaları ve bir telefon hattı kanalıyla kendilerine ulaşarak, sorunlarını iletebildiklerini söyledi. Erdöl, TBMM KİT Komisyonu Toplantı Salonundaki çalıştayın 2. oturumda yaptığı konuşmada, geleceğe dönük yapılacak her hukuki düzenlemede çocukların önceliklerinin dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Çocukların, ‘www.cocukhaklari.gov.tr’’, ‘’www.cocukhaklariizlemekomitesi.gov.tr’’ ve ‘’[email protected]’’ adreslerinden kendilerine ulaşarak, sorunlarını iletebildiklerini anlatan Erdöl, ayrıca yeni tahsis edilen (0.312.420 20 20) numaralı telefona da mesaj bırakılabileceğini de söyledi. ‘’Yani çocuklar, ilgili internet sayfaları ve bir telefon hattı kanalıyla bize ulaşarak sorunlarını iletebiliyorlar’’ diyen Erdöl, çocukların bu yolla yasama sürecine katılımının da sağlandığını belirtti. Çocuklarla ilgili yasal düzenlemelerin hiçbir parti grubu tarafından siyasî çekişme konusu olarak görülmediğine dikkati çeken Erdöl, ‘’Bu konuya hepimiz parti gözlüklerimizi bir yana koyarak bakıyoruz’’ dedi. İnternet siteleri aracılığıyla kendilerine ulaşan çocukların kimlik bilgilerinin saklı tutulduğunu vurgulayan Erdöl, birkaç ay içerisinde 578 çocuğun ilgili portala üye olduğunu, bunların 183’ünün önemli başvuru olarak kabul edildiğini anlattı. |
01.10.2010 |
12 Eylül'e suç duyurusu |
Eskışehır’de 12 Eylül 1980 darbesi mağduru olduklarını ifade eden bir grup, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Adalet Sarayı önünde bir araya gelen yaklaşık 50 kişi adına açıklama yapan Muzaffer Cura, 12 Eylül 1980 darbesini yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını kaydetti. Darbeyi yapanların TBMM’yi kapatıp, anayasayı ortadan kaldırdığını ifade eden Cura, Eskişehir’de de darbe mağdurlarının olduğunu hatırlatmak için suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, ‘’En önemlisi benzerlerinin tekrar yaşanmaması, demokrasiye ve insan haklarına hiçbir gerekçeyle müdahalede bulunulmaması için sivil bir topluluğun demokratik hakları kullanacağını ilan etmektir’’ dedi. Hazırlanan dilekçeleri imzalayan Cura ve beraberindeki kişiler daha sonra Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. |
01.10.2010 |
Özal’ın ölümüne resen soruşturma |
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili basında yer alan bir takım haberler üzerine resen soruşturma başlattı. Alınana bilgiye göre, soruşturma, terör ve organize suçlara ilişkin soruşturmalara bakmakla görevli Başsavcıvekilliği tarafından gerçekleştirilecek. Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Görüşen’in yürüteceği soruşturma çerçevesinde, Özal’ın yaşamını yitirdiği Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesindeki kayıtlar yeniden incelenecek. Soruşturma kapsamında önümüzdeki günlerde bir takım kişilerin ifadelerine de başvurulabileceği öğrenildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Turgut Özal’ın eşi Semra Özal’ın, 30 Ocak 2006’da bir gazetede, eşinin ölümüne ilişkin yer verilen bir takım iddiaları üzerine, eski milletvekili Emin Şirin tarafından 31 Ocak 2006’da yapılan suç duyurusunun ardından yürüttüğü soruşturmada ‘’takipsizlik’’ kararı vermişti. Başsavcıvekili Mehmet Çavuşoğlu tarafından, 2 Mart 2006 tarihinde verilen kararda, ‘’Semra Özal’ın, söyleşisinde yaptığı açıklamaların herhangi bir belgeye dayanmadığı, mevcut Hacettepe Hastanelerince düzenlenen raporların aksine eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümünün zehirlenme ile bir ilgisinin olmadığı, kalp yetmezliğinden meydana geldiği anlaşıldığından kamu davası açılmasına yer olmadığına’’ karar verildiği kaydedilmişti. Öte yandan, Özal’a yönelik 1988 yılında düzenlenen suikast girişimiyle ilgili basında yer alan haberler üzerine soruşturma başlatan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hakan Karaali, ‘’yetkisizlik’’ kararı vererek, soruşturma dosyasını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Gönderilen bu soruşturma dosyasının, mevcut soruşturma dosyası ile birleştirileceği ve Özal’a yönelik 1988 yılındaki suikast girişimine ilişkin iddiaların da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturulacağı kaydedildi. |
01.10.2010 |
Dink cinayeti dâvâsı başladı |
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili olarak dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz hakkında ‘’görevi ihmal’’ suçundan açılan dâvâ Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesinde başladı. Duruşmaya, Albay Ali Öz katılmadı. Sanık Ali Öz’ün avukatı Ali Sürmen ile Dink ailesinin avukatları Hakan Bakırcıoğlu ve Emel Ataktürk Sevimli duruşmada hazır bulundu. Mahkeme heyeti, müştekilerin iddia ve şikâyetlerinin tespiti için Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesine yazılan talimatın gelmediğini, sanık Ali Öz’ün sorgu ve savunmasının tespiti konusunda Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesine yazılan talimatın mahkemeye ulaştığını belirtti. Sanık Ali Öz’ün avukatı Ali Sürmen’in 6 Eylülde mahkemeye sunduğu yazılı savunma okunarak dosyaya konuldu. Heyet, müştekilerin iddia ve şikâyetlerinin tespiti ve sanığın savunması için yazılan talimat cevaplarının beklenmesine karar vererek, duruşmayı erteledi. |
01.10.2010 |
CHP’de seçim var |
CHP grup yönetimi için yarın seçim yapılacak. Meclisin yarın açılmasıyla birlikte CHP de yeni yasama yılının ilk grup toplantısını gerçekleştirecek. Toplantıda yapılacak seçimlerle grup başkanvekillikleri, grup yönetim kurulu üyelikleri ve grup denetçileri belirlenecek. |
01.10.2010 |
CHP’li Kart'tan YSK'ya dâvâ |
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, anayasa değişikliğine ilişkin halk oylamasının tek tek sandık sonuçlarının yayınlanması için yaptığı başvuruyu reddeden Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararının iptali için Danıştay’da dâvâ açacağını bildirdi. Kart, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, YSK’nın halk oylaması sonuçlarını ilçe ve il bazında internette yayınladığını, sandık bazında sonuçların ise duyurulmadığını ifade etti. Kart, ‘’denetlenebilirlik açısından’’ sandık bazında sonuçları yayınlaması için iki kez başvurduğunu, ancak YSK’nın bunu reddettiğini belirtti. Bunun olabilirliğinin uzmanlar tarafından belirtildiği görüşünü savunan Kart, engelleyici bir yasal düzenlemenin de olmadığını kaydetti. Kart, ‘’YSK, anayasal sorumluluğunun gereğini yapmaktan kaçınmıştır. Görevden kaçmıştır, sorumluluk almak istememiştir, kamu hizmetinin ve görevinin gereğini yapmamıştır’’ dedi. Kart, ‘’2007 yılından bu yana Adalet ve Kalkınma Partisi sorumluğunda yapılan seçimlerde hile ya da müdahale yapıldığına dair ciddi kuşkular sözkonusudur’’ dedi. Kart, ‘’YSK, hükümet ile karşı karşıya gelmek istemiyor. Gerçeklerin ortaya çıkmasını engelliyor’’ görüşünü savundu. Danıştay’a bbaşvuracağını bildiren Kart, YSK’nın konuya ilişkin işleminin ‘’yargısal değil idari nitelikte’’ olduğunu, dolayısıyla işleme karşı yargıya başvurulabileceği dile getirdi. |
01.10.2010 |
Öğrencilerden ‘Pakistan’a 100 bilezik, 100 yüzük’ |
Pakİstan’da yaşanan sel felâketi sebebiyle bütün ülkede yardım seferberliği yaşanırken Özel Bursa Kültür Okulları öğrencileri de bayram harçlıklarıyla bu yardıma destek verdi. Kurtuluş Savaşı yıllarında Pakistan’lı kadınların altın ve bilezikleriyle ülkemize destek verdiğini unutmayan öğrenciler “Pakistan’a 100 bilezik 100 yüzük” adını verdikleri yardım kampanyasıyla okulun Özlüce, Ataevler ve Ovaakça kampüslerinde açılan yardım sandıklarında bayram harçlıklarını biriktirerek 1 haftada 12 bin 140 lira para topladılar. Toplanan yardım paralarını Başbakanlık tarafından Pakistan’a yardım için açılan Ziraat Bankası hesabına yatıran Özel Bursa Kültür Okulları öğrencileri, banka dekontlarını Vali Yardımcısı Selman Yenigün ve Millî Eğitim Müdürü Atilla Gülsar’ı makamlarında ziyaret ederek takdim ettiler. Gerçekleşen ziyaretlerde konuşan Özel Bursa Kültür Okulları Genel Müdürü Orhan Karakoç, okulun bu yılı projeler yılı olarak ilan ettiğini söyledi. Kültür’lü öğrencilerin eğitimde olduğu kadar sosyal sorumluluk kampanyalarına da destek verdiğini dile getiren Karakoç, “Dünya çocukları ölmesin projesiyle öğrencilerimiz Filistin’deki kardeşlerine yardım ettiği gibi şimdi de Pakistan’a yardım ediyorlar” dedi. |
HÜSEYİN HİÇDURMAZ 01.10.2010 |
ManİsalI doktorlar, yara sarmaya gİdİyor |
Geçen hafta Orta Afrika Cumhuriyeti’nden gelen ve 2 bin 985 kişiyi muayene eden Manisalı gönüllü doktorlar, şimdi de yüzyılın sel felâketini yaşayan Pakistan’a yara sarmaya gidiyor. Sekiz doktor, Pakistan’a yardım için yola çıktı. Bu kardeş ülkenin kendileri için önemli olduğunu belirten Sağlık ve Eğitim Derneği Başkanı Dr. Ayhan Akçalı, “Kimse Yok Mu Derneği işbirliğiyle altı doktor, bir hemşire ve bir sağlık memuruyla yola çıkıyoruz. Pakistan halkı, bilindiği gibi Kurtuluş Savaşımız’da kuruş kuruş biriktirdiği paraları Anadolu’ya göndererek, o gün için çok önemli bir samimiyet örneği vermişti. Biz de şimdi bir vefa borcu olarak o topraklardayız. Son 80 yılın en büyük sel felâketine maruz kalan Pakistan’da 20 milyon kişi zarar gördü. Ülkenin neredeyse bütün tarım alanları harap oldu. Açlık ve salgın hastalık tehlikesi en önemli sorun” dedi. Manisa’dan giden ekibin, ülkenin orta yeri olan Multan şehri çevresinde sağlık hizmeti vereceğini ifade eden Dr. Akçalı, afetzedelerin ikamet bölgelerine bizzat gideceklerini açıkladı.
2 BİN 985 KİŞİ MUAYENE EDİLDİ
Orta Afrika Cumhuriyeti’nde yaptıkları çalışmalar hakkında da bilgi veren Dr. Ayhan Akçalı, 10 gün süreyle görev yapan 19 sağlık ekibinin 2 bin 985 kişiyi muayene ettiğini, 98’i katarakt olmak üzere 107 ameliyat yapıldığını vurguladı. Manisa’nın fedakâr doktorları ve diğer sağlık personeli aracılığıyla Türkiye’yi tanıtmak, milletin kardeşlik mesajlarını bütün insanlara duyurmak için üç yıldır yurt dışında programlar düzenlediklerine dikkat çeken Akçalı, ikinci Orta Afrika Cumhuriyeti sağlık yardım projesini de başarıyla tamamladıklarını ifade etti. |
01.10.2010 |
Okullar için kriz timi projesi |
Ankara Valiliği, okullarda meydana gelen ve kriz olarak nitelendirilebilecek ‘’cinayet, yaralama, rehin alma, cinsel taciz, tecavüz, intihar’’ gibi olaylara ilk müdahale edecek ‘’Kriz Müdahale Ekibi’’ oluşturulmasını istedi. Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, ‘’Okullarda Güvenli Eğitim Ortamlarının Sağlanması’’ konulu genelge yayımladı. Yüksel, genelgede çocukların ve gençlerin güvenli ve huzurlu bir ortamda eğitim-öğretim görmelerini sağlamak ve bu hizmetlere ilişkin koruyucu, önleyici ve destekleyici, güvenlik tedbirlerini almanın temel görevleri olduğunu vurguladı. Bu anlayıştan hareketle çocukların ve gençlerin güvenli ve huzurlu bir ortamda yetiştirilmesi için şiddet olaylarına karşı korunması ile muhtemel şiddet olaylarının önlenmesine yönelik belirlenen önlemlerin derhal uygulamaya konulacağını bildiren Yüksel, Ankara Vali Yardımcısı Mustafa Tapsız başkanlığında ilgili kurum ve kuruluşların temsilcilerinin katılımıyla ‘’İl Yürütme Kurulu’’ oluşturulacağını belirtti. |
01.10.2010 |
Ankara’da şiddetli yağış |
Ankara’da sabah saatlerinde etkili olan yağış, şehir merkezinde metrekareye 2.2 kilogram yağış bırakırken, Nallıhan ilçesinde metrekareye düşen yağış miktarı 9 kilogram olarak kaydedildi. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, şehir merkezinde yaklaşık 1 saat etkili olan sağanak sonucu metrekareye düşen yağış miktarı ortalama 2,2 kilogram olarak belirlendi. Nallıhan ilçesinde ise metrekareye düşen yağış miktarı 9 kilogram oldu. Yetkililer, aralıklarla devam etmesi beklenen yağışın saat 18.00’de sona ermesinin beklendiğini bildirdiler. Etkili yağış sebebiyle Başkent trafiğinde zaman zaman aksamalar görüldü. |
01.10.2010 |
7 yılda 78 üniversite açıldı |
UlaştIrma Bakanı Binali Yıldırım, “Bilim çağında bilgi toplumunda bilgi en önemli silâh haline gelmiştir. Eskiden ülkeler topla, tüfekle savaşlarla fethediliyordu. Artık bilgi çağında bilgiye sahip olma, bilgiyle üstün olmayla bu savaşlar kazanılıyor. Üniversitelerimizin gençlerimizin bu önemli fırsatı en iyi şekilde değerlendireceklerinden hiç şüphem yoktur” dedi. Bozok Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenin açılış töreninde konuşan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye’de 102’si devlet 52’si ise vakıf olmak üzere toplam 154 tane üniversitenin olduğunu belirtti. Son 7 yılda açılan üniversite sayının 78 olduğuna dikkat çeken Yıldırım, “3,5 milyon öğrencisi 100 bini aşkın akademik personeli ile Türkiye üniversiteleri, birçok ülkelenin nüfusundan daha fazla bir yekûn tutmaktadır” dedi. |
01.10.2010 |
Atılım Üniversitesi pilot yetiştirecek |
AtIlIm Üniversitesi’nde Sivil Havacılık Yüksekokulu kurulacak. Yüksekokul kurulmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı, Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yer aldı. Resmî Gazete’de ayrıca, Bozok Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı İlaâhiyat Fakültesi kurulacağına ilişkin karar da yayımlandı. |
01.10.2010 |
Türkiye nüfusu giderek yaşlanıyor |
Türkİye yeni bir demografik yapıya geçiyor. 2005 yılında yüzde 5.7 olan 65 yaş üzeri nüfus, 2009 yılında yüzde 7 oldu. 2050 yılında ise yüzde 17.6’ya ulaşacağı tahmin ediliyor. 1 Ekim, Türkiye’de ve dünyada Uluslar arası Yaşlılar Günü olarak kabul ediliyor. Sağlık Bakanlığı yaşlılar günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, 21. yüzyılda ön plana çıkan en önemli demografik olgulardan birinin nüfusun yaşlanması olduğuna dikkat çekti. İnsanların daha uzun yaşadığı, doğum oranlarının azaldığı ve yaşlı nüfusun sayısal olarak arttığını kaydeden Bakanlık, yaşlanma olgusunun artık gelişmekte olan ülkeler açısından da önem kazandığını belirtti. Türkiye’de de yaşlı nüfusun giderek arttığının altını çizen Bakanlık, “Yapılan araştırmalar, ülkemizin yeni bir demografik yapıya geçmekte olduğunu göstermektedir” görüşlerine yer verdi. |
01.10.2010 |
Sarıkamış, Doğu’yu ısıtacak |
Kars’In Sarıkamış ilçesinde üretilen sobalar, Doğu’yu ısıtacak. 6 ay süreyle imal edilen yaklaşık 55 bin soba Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki 9 ilde pazar buldu. Küçük Sanayi Sitesi’ndeki iki ayrı imalâthanede, 20 işçinin çalışarak ürettiği sobaların sevkıyatına başlandı. Aksesuarlarıyla birlikte imal edilen yaklaşık 55 bin sac soba, Erzurum, Kars, Bingöl ve Muş başta olmak üzere Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki 9 ilde satışa sunuldu. İçerisinde odun, kömür ve tezek yakılabilen, 13 çeşit değişik ebat ve tiplerde imal edilen sobaların fiyatları, 17 ile 55 TL arasında değişiyor. Bölgedeki ağır kış şartları düşünülerek imal edilen sobalar, kaliteli malzemeden yapılıyor. |
01.10.2010 |
İslâm terörün panzehiri |
Dİyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, 1986 yılından beri 1-7 Ekim tarihlerinde Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın kutlanmasının, toplum açısından son derece önemli olan camiler ve din görevlilerinin toplumdaki yeri ve önemine dikkat çekmek, onların gerçek işlevini ortaya koymak, sıkıntılarını dile getirmek ve çözüm önerileri sunmak, camilerin daha işlevsel hale gelmesini sağlamak gibi ihtiyaçların dile getirilmesine fırsat verdiğini söyledi. Bayraktutar, din görevlilerinin bazı sıkıntılarının hâlâ devam ettiğini söyledi. Bulundukları camide tek olarak görev yapan din görevlilerinin, gerek haftalık gerek yıllık izin konusunda sıkıntı çektiklerini söyleyen Bayraktutar, “Köylerin dışındaki bütün camilerde 2 görevli olmalıdır. Yine din görevlilerimizin mesai mefhumu olmaksızın ifa ettikleri görevleri, iş yerlerine yakın lojman ihtiyacını zorunlu kılmaktadır” dedi. “Camilerimizin geçmiş dönemlere ait elektrik borçlarının faiziyle birlikte alınmak istenmesi camilerimizin üzerinde bir borç kamburu oluşturmuştur” diyen Bayraktutan, camileriin bu yükten kurtarılarak aydınlatma giderlerine ait geçmiş borçlarının affedilmesi ve yeni gelecek faturaların diğer resmi dairelerdeki gibi faizsiz olarak alınmasını istedi.
CAMİLER İRŞAD MERKEZİ
Camİlerİn tarihin her döneminde irşat ve tebliğin merkezi olduğuna dikkat çeken Bayraktutar, “Camilerimiz yalnızca ibadethane değil aynı zamanda sosyal hayatın içinde yer alan eğitim ve kültür hatta ekonomik hayatın çok canlı bir şekilde yaşandığı mekanlardır. Dinimizin öğretildiği, yardıma muhtaçların yardımına koşulduğu camilerimiz aynı zamanda milli birlik ve bütünlüğümüzün de teminatıdır” dedi. “Din görevlilerinin ülkemizin ileri demokrasi ve barış için üzerine düşen görevi yapmaya hazır olduğunu da söyleyen Diyanet–Sen Genel Başkanı Bayraktutar, “Dinimiz her türlü terörün panzehridir. Bölgesinde kanaat önderi konumundaki din görevlilerimiz akan kanın durması için canları pahasına güzel dinimizi, barış ve kardeşliğin gereğini yerine getirmek için çalışmaktadır” diye konuştu. |
FATİH KARAGÖZ 01.10.2010 |
Türkiye’nin tek cam okulu İzmir’de sergi açacak |
Türkiye’nin ilk ve tek cam okulu olan Cam Ocağı, Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenecek bir sergiyle sanatçılarının eserlerini İzmirlilerle buluşturacak. 11 Ekim 2010 Pazartesi saat 18.00’de açılacak “Camekân” isimli sergide yurt içinden 40, yurt dışından 14 sanatçının eserleri yer alacak. Sergi, 24 Ekim’e kadar devam edecek. 2002 yılında kurulan uluslararası seviyede cam sanatı eğitimi vermeyi ve cama ilgi duyanları cam sanatçılarıyla buluşturmayı amaçlayan Cam Ocağı, cam sanatının Türkiye’de de güzel sanatlar dallarından biri haline gelmesi için çalışıyor. |
01.10.2010 |
İşyeri stresi, ekonomiye de zarar |
ÇalIşanlarIn, iş ortamındaki stresten kaynaklanan rahatsızlıklarının, Kanada ekonomisine zararının yıllık 51 milyar Kanada doları olduğu açıklandı. Toronto’da bulunan Kanada Ruh Sağlığı ve Bağımlılık Merkezi tarafından yapılan araştırmaya ilişkin bilgi veren Bilimsel Araştırmalar Şefi Carolyn Dewa, çalışanların rapor almalarında ya da uzun süreli çalışamamalarında stresin birinci etken olduğunu kaydetti. Dewa, stres kaynaklı ruhsal sorunların tedavi giderlerinin, fiziksel rahatsızlıklara oranla iki kat daha fazla olduğunu belirtti. |
01.10.2010 |
50 yıl sürecek kanser araştırması |
Dünya sağlık tarihinin en uzun süreli kanser araştırması, Kanada’nın Alberta eyaletinde 2012 yılının Mart ayında başlayacak. ‘’Tomorrow Project (Yarın Projesi)’’, 50 yıl sürecek ve 2062’de tamamlanacak. Bu sürede Kanada genelinde yaşları 35 ila 69 arasında değişen ve o ana kadar hiç kanser teşhisi konulmamış 300 binin üzerinde Kanadalı hasta ile birebir görüşülecek. Birçok özelliği ile rekorlar kırması beklenen araştırma için 50 bin gönüllü aranıyor. |
01.10.2010 |
Dünyaya benzeyen gezegen keşfedildi |
AmerİkalI gök bilimciler, ilk kez hayat şartlarının oluşması açısından mükemmel bir konuma sahip bir gezegenin keşfedildiğini açıkladı. ABD Ulusal Bilim Kurumu, güneş sisteminin dışında keşfedilen gezegenin, yıldızına ne çok uzak ne de çok yakın olduğunu, bu sebeple hayat şartlarının oluşması ve su için ne çok sıcak ne de çok soğuk olduğunu, bu yönüyle Dünya ile benzerlik gösterdiğini açıkladı. |
01.10.2010 |
Dumansız kampüs |
İzmİr’İn vakıf üniversitelerinden olan ve hafta başında yeni akademik yıl açılışını gerçekleştiren Yaşar Üniversitesi’nin kampüsü sınırlarında, açık hava dahil sigara içilmediği, tütüm mamullerinin tüketilmediği bildirildi. Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan, öğrenciler ve üniversite çalışanları için sağlıklı ortam oluşturmayı amaçladıklarını, geçen yıllardaki sigara yasağının bu yıl daha da genişletildiğini söyledi. Barkan, ‘’Sağlıklı Kampüs temasıyla Türkiye’nin ilk ve tek dumansız kampüsü unvanına sahip olan Yaşar Üniversitesi’nde açık alanlar dahil tüm kampüste sigara içmek yasak. Uygulamadan, öğrenciler, veliler, akademisyenlerimiz ve üniversite çalışanlarımız da çok memnun” dedi. |
01.10.2010 |
6 tonluk omlet |
Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YUM-BİR), ‘’Dünya Yumurta Günü’’nde, dünyanın en ağır omletini yaparak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmek istiyor. Rekor denemesinde 100 bin yumurtayla 6 ton omlet yapılması hedefleniyor. Uluslararası Yumurta Komisyonu, 1996 Viyana toplantısında, yumurtanın besleyici değerine dikkati çekmek, tüketimi yeterli seviyeye getirmek için, Ekim ayının ikinci Cuma gününü, ‘’Dünya Yumurta Günü’’ olarak kutlama kararı aldı. Türkiye’de ilk kez 12 Ekim 2008’de kutlanan Yumurta Günü, bu yıl ise, 8 Ekimde Ankara Cepa Alışveriş Merkezi’nde kutlanacak. |
01.10.2010 |
empatik.net, 9. StajOkulu Sertifika Törenini düzenledi |
empatik.net tarafından 9. su düzenlenen StajOkulu’ndan mezun olan öğrencilere, Bağlarbaşı Kültür Merkezi’ndeki törenle sertifikaları verildi. empatik.net’in staj yeri bulmakta güçlük çeken üniversite öğrencilerine yönelik sosyal projesi olan StajOkulu, öğrencilerini katılım sertifikası ile ödüllendirdi. 26 Eylül Pazar günü gerçekleşen StajOkulu Sertifika Töreni’ne, iş dünyasından seçkin kişilerin katılımı dikkat çekti. empatik.net kurucusu Burhan Koca yaptığı konuşmada, “‘Önce eğit sonra iş bul’ misyonuyla faaliyetlerini sürdüren empatik.net’in gönüllü hizmetlerinden biri olan StajOkulu projesi, fırsat eşitliğinden mahrum kalan ve staj yeri bulmakta güçlük çeken üniversite öğrencilerinin staj ihtiyaçlarını karşılamak üzere 9 yıldan beri devam etmektedir. Bugüne kadar 148 gönüllü eğitmen tarafından 655 öğrenciye bu hizmetler sağlanmıştır” dedi. Koca, “Bilginin zekâtını vermeyi amaçlayan gönüllü uzman eğitmen ve gönüllülerimizin desteğiyle bu hizmetimizden daha çok kişinin istifade etmesi için gayret gösteriyoruz” şeklinde konuştu. Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde organize edilen törende sertifika almaya hak kazanan 56 öğrencinin sertifikaları dağıtılırken, gönüllü eğitmenlere de hediye takdim edildi. |
Barış Akbulak 01.10.2010 |
Ankaralılar taze meyve sularını sevdi |
Başkentlİler, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin öncülük ederek vatandaşlara maliyetine satışa sunduğu taze sıkılmış meyve sularını çok sevdi. Büyükşehir Belediyesi’nin Başkent’in çeşitli noktalarına yerleştirdiği satış minibüslerine yıllardır büyük ilgi gösteren vatandaşlar, insan sağlığına son derece faydalı taze meyve suyu tüketiminde bu yıl da en çok portakalı tercih etti. Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı BELSO Şirketi tarafından 11 ayrı minibüsten yapılan meyve suyu satışları verilerine göre Başkentliler, geçen yıl 348 bin litre portakal suyu tüketirken, bu yıl ise ilk 8 ayda yaklaşık 255 bin litre portakal suyu tükettiler. Vatandaşların gezerken, parklarda dinlenirken, işyerlerinde öğle molasında Ankara’nın en merkezi yerlerinde konuşlanmış 11 ayrı satış minibüsünden rahatça aldıkları meyve suları, insan sağlığı açısından da oldukça yararlı. Son yıllarda, ellerinde görmeye alışık olduğumuz meyve sularını Başkentliler, Büyükşehir Belediyesi BELSO Şirketi’nin satış minibüslerinden kolaylıkla temin edebiliyorlar. |
01.10.2010 |
Savaş dönüşü açılan dükkân 80 yıldır ayakta |
İzmİr’İn ‘’bakkal dedesi’’ 79 yaşındaki Nail Bumin, 1930 yılında babasının açtığı bakkalda başladığı esnaflığı devam ettiriyor. Kurtuluş Savaşı sonrası cepheden dönen Sıtkı Bumin, İzmir’in Küçükyalı semtinde 1900’lü yılların başında İtalyanların yaptığı iki katlı binanın altındaki dükkânı tutar. Semtin merkezi konumundaki bu bölgede bir bakkal dükkânı işletmeye karar vermiştir. 1 yıl sonra doğan oğlu Nail Bumin ile işlettiği bu bakkaliye, savaşlar, krizler ve değişen ekonomik yapıya göğüs gererek bugün 80 yaşına ulaştı. Nail Bumin, halen işinin başında, ancak bu mesleği torunları yapsın istemiyor. Bumin, Türkiye’de toplumsal ve ekonomik değişimin bakkallığı tehdit ettiğini belirtiyor. |
01.10.2010 |