Yurt Haber |
Trafik terörü yollarda |
ŞANLIURFA’DA İran plakalı yolcu otobüsünün şarampole yuvarlandığı kazada 3 kişinin öldüğü, 50 kişinin yaralandığı bildirildi. Yurdun değişik illerinde meydana gelen kazalarda ise 3 kişi öldü, 23 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, İran’dan Suriye’ye gitmekte olan, sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen İran plakalı yolcu otobüsünün Şanlıurfa-Diyarbakır yolunun 25. kilometresinde şarampole yuvarlanması sonucu 3 kişi öldü, 50 kişi yaralandı. Kaza sebebiyle gece, şehirdeki sağlık, güvenlik güçleri ile İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ekipleri seferber oldu. Birçok kişinin araçta sıkıştığı kazada, itfaiye ve kaza kırım ekipleri, yaralıları kurtarmak için yoğun çaba harcadı. Hafif yaralanan bazı kişiler araçta sıkışanları ve ölenleri görünce sinir krizi geçirdi, Farsça ağıt yaktı. Kaza sebebiyle yolda ulaşım bir süre aksadı. Ölen ve yaralananların kimliklerinin belirlenmesine çalışıldığı bildirildi.
DÜĞÜN DÖNÜŞÜ KAZA: 2 ÖLÜ, 6 YARALI
SİVAS’IN Suşehri ilçesinde, minibüs ile kamyonetin çarpışması sonucu 2 kişi öldü, 6 kişi yaralandı. Erzurum’dan Ordu’ya giden Osman Genç (28) yönetimindeki 52 EC 447 plakalı minibüs, D-100 karayolu üzerindeki Bostancık köyü kavşağında, Turan Çınar’ın (65) kullandığı 58 SH 113 plakalı kamyonetle çarpıştı. Kazada kamyonet sürücü Turan Çınar ile yanındaki Esma Çınar, Beytullah Çınar (6), minibüste bulunan Oktay Göl (31), Taşkın Taş (30), Dursun Taş, Ender Taş (20) ve Birol Mert (26) yaralandı. Suşehri Devlet Hastanesine kaldırılan yaralılardan sürücü Turan Çınar, kurtarılamadı. Yaralılardan Esma Çınar, Beytullah Çınar, Oktay Göl, Taşkın Taş ve Dursun Taş buradaki müdahalenin ardından Sivas’a sevk edildi. Yaralılardan 6 yaşındaki Beytullah Çınar, müdahalelere rağmen hayatınıkaybetti. Kamyonette bulunanların Bostancık köyündeki bir düğünden döndükleri öğrenildi. |
28.09.2010 |
“Canavar” mesaide: Diğer kazalarda 9 kişi öldü |
BURSA’NIN Karacabey ilçesinde, Emre Tosunöz'ün kullandığı 34 EB 3404 plakalı otomobil, devrildi . Sürücü Tosunöz, kaza yerinde hayatını kaybetti. Aksaray'da, C.T. idaresindeki 68 M 0176 plakalı özel halk otobüsü, yolun karşısına geçmeye çalışan bir kadına çarprak ölümüne sebep oldu. Kayseri'nin Sarız ilçesi yakınlarında, Mustafa Yılmaz yönetimindeki 27 LN 103 plakalı kamyon yolun karşısına geçmek isteyen Ali Atıcı'ya (60) çarptı. Atıcı, olay yerinde öldü. Hatay'da, Semir Korkmaz (43) yönetimindeki 31 S 0307 plakalı servis minibüsü, yolun karşısına geçmek isteyen Asef Atasoy'a (66) çarptı. Hastaneye kaldırılmak istenen Atasoy, yolda öldü. Çanakkale'nin Biga ilçesi Bozlar köyü kavşağında, Onur Sultan Halimo'nun (22) kullandığı 17 LZ 702 plakalı motosiklet ile S.O. yönetimindeki 10 SA 091 plakalı kamyon çarpıştı. Motosiklet sürücüsü öldü, yanındaki kişi yaralandı. Sivas'ın Gemerek ilçesinde, Kayseri'den Sivas'a giden Serdar Sarıbaş (29) yönetimindeki 38 UV 596 plakalı otomobil, ilçeye bağlı Eskiçubuk köyü mevkisinde devrildi. Otomobilde bulunan Hüseyin Meneviş (56) öldü. Sürücü Serdar Sarıbaş, ağır yaralanadı. Sivas'ın Yıldızeli ilçesinde minibüsün çarptığı bisikletteki Durmuş Tan (43) ile 6 yaşındaki oğlu Mehmet Tan öldü. Bitlis'in Ahlat ilçesinde iki otomobilin çarpışması sonucu Alpaslan Demirer (45) öldü, 5 kişi yaralandı. |
28.09.2010 |
Minibüs traktörle çarpıştı: 4 ölü |
MEHMET A’nın kullandığı 63 EK 441 plakalı minibüs, Şanlıurfa-Viranşehir kara yolunun Eyyüp Nebi Kavşağı’nda, sürücüsünün kimliği henüz öğrenilemeyen 63 HR 665 plakalı traktörle çarpıştı. Kazada ilk belirlemelere göre yaralanan 18 kişi, yoldan geçen araçlar ve ambulanslarla Viranşehir Devlet Hastanesine kaldırıldı.Yaralılardan durumu ağırolan 11 kişi, buradaki ilk müdahalenin ardından Şanlıurfa’ya sevk edildi. Yaralılardan Mustafa Çiftçi (25), Eyyüp Ocak (29), Mekkiye Akın (28) ve Fatma Alkanat (6), kaldırıldıkları hastanelerde yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. |
28.09.2010 |
Bu defa gaziler tatile çıktı! |
ESENLER’DE ikamet eden 63 Kıbrıs gazisi, Esenler Belediyesi’nce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) götürüldü. Gaziler, Akdeniz’in incisi Kıbrıs’ta hem güzel bir tatil yaptı, hem de 36 yıl önceki hatıralarını canlandırdı.1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın parolası ve simge cümlesi “Ayşe tatile çıksın” parolası, 2010 yılının Eylül’ünde “Gazi tatile çıktı” şeklinde gerçekleşti. Esenler Belediyesi, ilçede bulunan 63 Kıbrıs gazisini uçakla Kıbrıs’a götürerek, Girne’deki 5 yıldızlı otelde tatil yapmalarını sağladı. O günün şartlarında aç, susuz, ateş ve barut altında her an ölümle burun buruna kalan savaşın kartalları, bugün barışın güvercini olup Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bir uçtan bir uca gezdi. Gaziler, Lefkoşa, Girne, Gazi Magosa, Güzelyurt ve Lapta gibi bölgeleri rehber eşliğinde gezip hem 36 yıl önceki hatırlarını canlandırdılar, hem de güzel bir tatil yapmış oldular. Birbirlerine “Hey gidi günler hey!” diye başlayan cümlelerle savaş anılarını anlatan gaziler, zaman zaman gözyaşlarını tutamadı. |
28.09.2010 |
İstanbullu yağmura hazırlıksız yakalandı |
İSTANBUL’DA sağanak yağış sabah saatlerinde etkili oldu. Aniden bastıran yağmur sebebiyle yer yer trafik sıkışıklıkları yaşandı. İşlerine ya da okula gitmek için evlerinden çıkan vatandaşlar yağmura hazırlıksız yakalandı. Yağmur, İstanbul’daki birçok ilçede etkisini gösterdi. Yaklaşık yarım saat süren yağış sebebiyle trafikte aksamalar yaşandı. Zaman zaman etkisini artıran yağmur sürücü ve yayalara zor anlar yaşattı.
SICAKLIK 1-3 DERECE AZALACAK Bu arada arada, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, hava sıcaklığı, Marmara ve Ege’de 1 ile 3 derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgâr, genellikle güney ve güneybatı (Lodos) yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek. |
28.09.2010 |
Eczacıları memnun eden yönetmelik |
TÜM Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan, Özel Hastaneler Yönetmeliğinde yapılan değişikliği ‘’yararlı’’ bulduklarını belirtti. Saydan yaptığı açıklamada, söz konusu yönetmeliğin 23 Eylül Perşembe günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini hatırlatarak, ilgili yönetmelik uyarınca yatan hastaların ilaçlarının karşılanması için eczanesi olmayan özel hastanelerin, bir yıl içerinde eczacı istihdam ederek eczane açacaklarını belirtti. Yönetmeliği, eczacı istihdamı ve yatan hastaların ilâçlarının eczacı elinden güvenilir bir şekilde almaları yönünden yararlı bulduklarını ifaden eden Saydan, şunları kaydetti: ‘’Ancak, üzülerek görüyoruz ki özel hastaneler için yönetmelik çıkaran Bakanlığımız, kendi devlet hastaneleri için aynı titizliği gösterememektedir. Birçok devlet hastanesinde halen eczacı bulunmamaktadır. Bu yüzden hastalar, ilâçlarını eczacı gözetimi olmaksızın almaktadır.” |
28.09.2010 |
Bu, cennetasa bir bahar olmalı |
KARGILI nur talebesi Abdurrahman Çiçek’in oğlu olan ve Çorum’da mağazacılık yapan Faruk Çiçek, kendilerinde bulunan bazı emanetleri bizimle paylaştı. Babasına ait olan bu emanet kutusunda, Üstad’ın tasadduk olarak vermiş olduğu 1957 yılına ait bir 25 kuruşluk madeni para ve Bediüzzaman’ın saçından teller bulunuyordu. Üstad’ın saç telleri olduğu söylenen bu saç tellerinin yoğunlukla sarıya yakın, belki de kına renginde açık bir renk olması oldukça dikkat çekiciydi. Faruk Çiçek babasının anlattığı bir hatırayı da bizlerle paylaştı. “Avukat Bekir Berk zaman zaman bizim evimize gelirdi. Ben küçük bir çocuktum o zaman. Bekir Berk abi oldukça uzun boylu, yakışıklı ve yapılı bir adamdı. Biz onu avukat olarak değil de, babamızın arkadaşı olarak tanırdık. Bir de Bediüzzaman Tırı’nı görünce aklıma gelen bir kamyon hikâyesi var. Onu paylaşmak isterim. Ali Yüksel Kavuştu diye bir Ağabeyimiz var. Bir dönem önce Çorum milletvekiliydi. O zamanlar bir Dodge kamyon satın almış İstanbul’dan. Abilere gidiyor, ona bir kamyon dolusu Risâle-i Nur var, al bunları Konya’ya götür diyorlar. O zamanlar 60 İhtilâli olmuş. Risâle-i Nurları götüreceği yer ise rahmetli Sadullah Nutku’nun muayenehanesiymiş. Sadullah abinin anlattığına göre doktorların muayenehaneleri dar bir sokakta. O koca Dodge kamyon sora sora Sadullah Nutku’nun muayenehanesinin önüne geliyor. O zaman Sadullah abi sesleri duyuyor tabi. Acaba ne oluyor, kim bu falan derken. Kapıyı açıyor. “Doktor Sadullah Nutku siz misiniz?” diye soruyor. O da “Evet benim diyor...” Ali Yüksel amca da diyor ki: “Ben size bir kamyon Risâle-i Nur getirdim.” Bunun üzerine Sadullah Ağabeyin başından kaynar sular dökülüyor. Gömlek cebinden bir küçük risale çıkarıyor, “Kardeşim ihtilâl oldu farkında mısınız? Ben bu küçücük Risâleyi saklayacak yer bulamıyorum. Şimdi ne yapacağız bir kamyon Risâle’yi” diyor... Bu hatırayı hep tebessümle anlatırlardı. O zamanlar büyük sıkıntılar yaşanmış. Şimdi bu tır'ı Çorum saat kulesinin önünde görünce bunlar aklıma geldi. Herhalde Üstad’ımızın “Siz cennetâsâ baharlarda geleceksiniz” dediği günler bu günler olsa gerek. Hepinize teşekkür ediyoruz.” Çorum’da Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tır'ı gerçekten büyük yankı ve ilgi uyandırdı. Çorum’daki programın belki de en güzel yanlarından biriyse, bütün nur talebelerinin ittihad içinde Bediüzzaman Tır'ına sahip çıkmalarıydı. Minibüslerle hemen her fraksiyondan Nur talebeleri tırın yanına gelerek, hatıra fotoğrafı çektirdi ve duygulandılar. Tanıtım programında yazarımız İslâm Yaşar ve Yeni Asya Yönetim Kurulu eski üyesi Raşit Yücel birer konuşma yaparak Çorumlulara ilgilerinden dolayı teşekkür ettiler. Daha sonra ise İslâm Yaşar okuyucularıyla buluşarak kitaplarını imzaladı. Meydana kuruluan Yeni Asya Neşriyat standı da büyük ilgi gördü ve çok sayıda kitap satışı gerçekleştirdi. Aynı zamanda Çorumlulara binlerce kitap, broşür ve hediyeler takdim edildi.
Bediüzzaman Hizmet Tır'ı Karadeniz sahiline geçti
ÇORUM'DA oldukça renkli ve hareketli geçen programın ardından Hizmet Tır'ımız Amasya Merzifon’da Yeni Asya okuyucuları ile buluşup kısa bir Merzifon turu attıktan sonra, Samsunlu nur talebeleri eşliğinde Çarşamba’ya hareket ederek kısa bir program yapmak ve Ordu’da konaklamak için yoluna devam etti. |
28.09.2010 |
Üstad’ı Isparta’da ziyaret ettim |
ÇORUM'DA ayrıca Bediüzzaman Said Nursi’yi yaşarken gören Mehmet Özel ile söyleştik. Özel gazetemize şunları söyledi: “Emekli din görevlisiyim. 1957 yılında, Isparta merkezde şu anda müze durumunda bulunan evinde Bediüzzaman Said Nursi’yi gördüm. Ben o zaman Burdur’da jandarma olarak vatani görevimi yapıyordum. Oraya bir mahkûm sevki çıktı. Ben karakol komutanına bu sevke çıkmak istediğimi söyledim. O da beni gönderdi. Nitekim gittik. Mahkûmu Isparta jandarmasına teslim ettik. Yanımdaki arkadaşa dedim ki, “Burada büyük bir zat varmış. Gel bir ziyaret edelim”. O da “tamam gidelim” dedi. Ancak sabah saatlerinde gittiğimizde “Üstad hazretleri meşgul, kimseyi kabul edemez” dediler. Biz de geri gidip, bir kaç saat sonra tekrar gittik. Bu sefer gittiğimiz zaman, yine “Üstad hâlâ meşgul, yine sizi kabul edemeyecek” dediler. Bunun üzerinde yanımdaki asker arkadaşım, “Bu ne biçim iş, biz ziyarete geliyoruz, bizi kabul etmiyor, ben bir daha gelmem” dedi. Ben ısrar ettim ama kabul etmedi. O geri döndü, ben öğleden sonra bir daha gittim. Bu sefer başka bir asker daha vardı ziyarete gelen. Zile bastım, kapıyı açan kişi dedi ki: “Aranızda Burdurlu kim?” Ben de büyük bir şaşkınlıkla “Benim” dedim. “Üstad Burdurluyu kabul etti, buyurun”dedi. Halbuki ben Burdur’dan geldiğimi falan söylememiştim. Sanırım burada Üstad bir keramet göstermişti. Sonra içeri aldılar beni. O öndeki kapıdan girip, ahşap merdivenden çıkarak, Üstad’ın şu anki karyolasının olduğu yere girdik. Üstad yatağının üzerinde biraz doğrulmuş bir haldeydi. Çok hastaydı. Arkasına yastık falan koymuşlar. “Selâm Aleyküm” dedim, “Aleyküm Selam” diye mukabele etti. Hemen elini öpmek için atıldım ama bir türlü elini öptürmedi. Çok dikkatimi çekti bu. Üstad çok rahatsız ve yaşlı olduğu için konuşmaları güçlükle anlaşılıyordu. Önce kendisini ziyaret etmekle âlâkalı olan mektubunu hatırlattı. Yani on defa beni ziyaret etmektense Risâle-i Nurları okumanın daha doğru olduğu şeklinde ikazda bulundu. Sonra ise askerliğin muazzam bir vazife olduğunu ve elmas hükmünde olduğunu söyledi. İbadetlerimizi yaparsak böyle olacağını aksi takdirde kömür mesabesine düşeceğimizi ifade etti. Ben sadece dinliyordum. Söz söylemeye cesaret edemiyordum. Üstad o ilk uyarısıyla bizi kendi şahsından ziyade hakikatlere yönlendirdi. Zira şahıslar geçici, hakikatler kalıcıydı. Orada bana benim görev yaptığım karakolun komutanı olan İsmail Başçavuş’u sordu. Meğer onu tanıyormuş. Dedi ki: “Onu Türk ordusunda en büyük bir kumandan sayıyorum.” Nitekim İsmail Başçavuş fevkalade bir insandı. Bazen işlerinin arasında masanın altındaki çekmeceyi açar ve orada tuttuğu teksir ile yazılmış Küçük Sözler adlı eseri o şekilde okurdu. Tam adı İsmail Erten’di aslen Balıkesirliydi. Biz zaman zaman evine de giderdik. Evinin odasından birini mescit haline çevirmişti. Orada cübbesi, kitapları, vs. bulunurdu. Orada sohbetler ederdik. Ben Üstad’ı ziyarete gideceğimi İsmail Başçavuş’a söylememiştim. Dönüşte Üstad’ın selâmını iletince, İsmail Başçavuş, “Vay keçeli vay. Habersiz gittin öyle mi?” dedi. İsmail Başçavuş da şu anda rahmetli oldu. Allah rahmet eylesin. Üstad Hazretleri onu ziyaret ettiğim zaman oldukça zayıftı. Fakat kendisinin yüzüne kolay kolay bakamıyordunuz. Ellerine dikkat etmiştim. O zayıflığa rağmen elleri çok parlak ve nuraniydi. Biz yanından ayrılırken Üstad “Sizi talebeliğe kabul ediyorum” dedi ve oradan ayrıldık. İşte Üstad’ı ziyaretimden aklımda kalanlar bunlardır. Bir de şunu eklemek istiyorum. Buraya bu hizmet tırıyla gelişiniz gerçekten güzel bir hizmet. Bir din görevlisi olarak da şunu söyleyeyim. Biz çok dinî eserleri okuduk, inceledik görevimiz gereği. Üstad Hazretleri iyi bir teşhisten sonra çok güzel bir reçete yazmış. Başka eserlerle Risâleleri kıyasladığımızda bu fark ortaya çıkıyor.” |
28.09.2010 |
Plansızlık afetlerin zararlarını artırıyor |
DEVLET Meteoroloji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ulubay, sel ve taşkınların, dünyada gözlenen bütün tabiî afetlerin ve bunlardan kaynaklanan ekonomik kayıpların üçte birini oluşturduğunu bildirdi. ‘’Güneydoğu Avrupa Ülkelerinde Afet Risk Azaltımı Bölgesel Programı’’ kapsamında, Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) katkılarıyla İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürlüğünde düzenlenen ‘’Sel Risk Değerlendirmesi Eğitim Çalıştayı’’ başladı. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ulubay, çalıştaydaki konuşmasında, risk yönetiminde tahmin ve erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesinin büyük önem arz ettiğini söyledi. Türkiye’nin, karmaşık topografik özellikleri, farklı büyük ölçekli hava sirkülasyon sistemlerinin geçiş zonunda olması ve farklı iklim özellikleriyle, hidrometeorolojik afetlerin oldukça sık yaşandığı bir ülke olduğunu belirten Ulubay, bu afetler nedeniyle, her yıl oldukça fazla sayıda can kaybı ve önemli ölçüde ekonomik zararlar meydana geldiğini kaydetti. ‘’Sel ve taşkınlar, dünyada gözlenen bütün tabiî afetlerin ve bunlardan kaynaklanan ekonomik kayıpların yaklaşık üçte birini oluşturmaktadır’’ diyen Ulubay, nüfus baskısı, arazi kullanımı, yetersiz altyapı ve plansız şehirleşmenin bu afetlerin zararlarını daha da artırdığını ifade etti. Ulubay, sel ve taşkınlarda etkilenebilirliğin ortaya konmasının ve sel risk haritalarının çıkarılmasının, risk değerlendirme kapsamında üzerinde durulması gereken hususlar olduğunu dile getirdi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü olarak ülke genelinde yayılmış radarlar ve otomatik hava gözlem istasyonlarının yanı sıra yeterli uzman personel ile yüzde 95’e varan tutarlılıkta tahmin ve erken uyarı çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Ulubay, kurumun gerek bilgi ve tecrübe, gerekse veri paylaşımı ile omuhtemel afet riskini azaltmada uluslararası projelere büyük önemi verdiğini anlattı. Mehmet Ulubay, Meteoroloji Genel Müdürlüğünün sahip olduğu WMO Bölgesel Eğitim Merkezi’nde, her yıl WMO üye ülkelerinden gelen 100’den fazla katılımcıya önemli meteorolojik ve hidrolik konularda hizmet eğitimi verildiğini kaydederek, son dönemde kurumda hizmete giren kalibrasyon merkezinin de bu eğitim faaliyetlerine katkı sağladığını aktardı. Güneydoğu Avrupa’da, Arnavutluk, Bosna Hersek, Hırvatistan, Makedonya, Sırbistan, Kosova ve Türkiye’yi kapsayan Felâket Riskinin Azaltılması Bölgesel Programı çerçevesindeki 5 gün sürecek çalıştayda, her ülkeden gelen katılımcıların kendi ülkeleri ile ilgili risk haritalarının değerlendirmelerini sunacakları bir de atölye çalışması yapılacak. |
28.09.2010 |
Sabır ödülleri sahiplerini buldu |
ŞANLIURFA'NIN Viranşehir ilçesine bağlı Eyyübnebi beldesinde 9. Eyyübnebi Uluslararası Sabır Günü etkinlikleri düzenlendi. Sabır temennisinde bulunulan etkinliklerde acılar karşısında sabredenlere, acının sembolü haline gelenlere ‘Uluslararası Sabır Ödülü’ verildi. Bu kapsamda bu yılın Uluslararası Sabır Ödülü’ne; Mavi Marmara gemisiyle Filistin’e yardım taşıyan gemide İsrail askerlerinin saldırısı sonucu şehit olan 19 yaşındaki Furkan Doğan’ın ailesi, helikopter kazasında ölen BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu ile Elazığ depreminde annesini ve kardeşlerini göçük altında kaybeden Elazığ depreminin simgesi Keko Çiçek layık görüldü. Ayrıca Yoksullara Yardım ve Eğitim Vakfı (YOYAV) Sosyal Hizmetler Ünitesi Başkanı hayırsever Melek İpek Hz. Rahme Sadakat Ödülüne, Avrupa Parlamentosu Milletvekili Mahinur Özdemir de Azim Ödülü’nü aldı. Sabır kahramanı olarak bilinen Eyyüp peygamber, eşi Hz. Rahime ile Hz. Elyasa’nın türbelerinin bulunduğu Eyyüp Nebi beldesinde, Viranşehir Kaymakamlığı ve Eyüp Nebi Beldesi’nin birlikte düzenlediği 9. Uluslararası Eyyübnebi Sabır Günü etkinliklerinde binlerce kişi katıldı. Etkinliğe katılanlara sabır pilavı ikram edildi. Kur’ân-ı Kerim tilaveti ile devam eden etkinlikte açılış konuşmasını yapan Vali Nuri Okutan, Şanlıurfa’nın tarihin birçok döneminde olduğu gibi, zenginlikler ve medeniyetler üretmeye gebe bir coğrafya olduğunu söyledi. |
28.09.2010 |
Torosların zirvesinde çadırda senfoni konser |
ANADOLU'DA göçebe hayatının son temsilcilerinden Sarıkeçililere destek olmak için Adana’dan gelen Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası Oda Müziği Topluluğu, Torosların 2 bin metre yüksekliğinde konser verdi. Konya’nın Taşkent ilçesinde Sarıkeçililerin konakladığı Han Boynu Mevkisi’ne gelen orkestra topluluğu, konserde yerli ve yabancı bestecilerin eserlerini seslendirdi. Etkinliğe, Aydos Dağcılık Kulübü, Adana ve Mersin’den dağcılık kulüpleri ile yerleşik hayata geçen çok sayıda Sarıkeçili katıldı. Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası Müdür Yardımcısı Yusuf Yalçın, Sarıkeçililere ve bu kültürün yaşatılmasına destek vermek amacıyla Taşkent’e geldiklerini belirtti. Yalçın, ‘’Toroslarda dağların arasında bir Yörük çadırında, ışıksız doğal bir ortamda konserimizi verdik. Sarıkeçililer de ilk defa dinledikleri bu müziği beğendiler. ’’ diye konuştu. |
28.09.2010 |
Yardıma muhtaç kişilere “sıcak bir dost eli’’ uzandı |
KIRŞEHİR'DE Emniyet Müdürlüğü’nün yürüttüğü ‘’Sıcak bir dost eli’’ projesi kapsamında, 2009 yılında yardıma muhtaç bin 577 kişiye maddi yardım yapıldı. Toplum destekli birçok projeyi uygulamaya geçiren Emniyet Müdürlüğü, okullardaki şiddet olaylarının önlenmesi için hazırlanan Okul Polisliği Projesi’ne destek sağlamak amacıyla geçen yıl ‘’Sıcak bir dost eli’’ projesini uygulamaya koydu. İlköğretim okullarında öğrenim gören ve maddî durumu iyi olmayan öğrencilere eğitimlerine devam ederken maddi olarak destek vermek ve daha iyi şartlarda eğitim görebilmelerini sağlamak amacıyla Sosyal Hizmetler Şube Müdürlüğünce yürütülen proje kapsamında geçen yıl bin 577 kişiye yardım ulaştırıldı. Sosyal Hizmetler Şube Müdürü Mehmet Gülser, yaptığı açıklamada, proje kapsamında ilköğretim çağındaki yardıma muhtaç çocuklar, suça karışmış çocuklar, huzurevinde kalan yaşlılar ve maddî durumu yerinde olmayan ailelere yardım yaptıklarını bildirdi. |
28.09.2010 |
Feribotta halat kazası |
Yenikapı-Yalova seferini yapan feribotunun halatının kopması sonucu bir araç denize düştü. Araçta bulunan 3 kişi gemi ve iskele personelinin yardımıyla kurtarıldı. Bu arada, olay sırasında askıda kalan başka bir araç daha düşmek üzereyken çekici yardımıyla kurtarıldı. PENDİK-Yalova seferini yapan ve Yalova İskelesine yanaşan feribotta bulunan otomobil, denize düştü. Alınan bilgiye göre, saat 09.30’da Pendik-Yalova seferini yapan ‘’Kanuni Sultan Süleyman’’ adlı feribot, Yalova İskelesi’ne yanaştı. Gerekli tedbirlerin alınmasının ardından araçlar feribottan inmeye başladı. Bu sırada halatı kopan feribot, kıyıdan uzaklaştı. Bu sırada, feribottan inmek üzere olan bir otomobil aradaki boşluktan denize düştü. Gemi ve iskele personelinin yardımıyla otomobilde bulunan 3 kişi, kurtarıldı ve Yalova Devlet Hastanesine kaldırıldı. İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmeciliğinden (İDO) yapılan açıklamada, içerisinde 46 araç ile 194 yolcusu bulunan feribotun, Yalova’da araç tahliyesi esnasında teknik bir arıza sebebiyle halatının koptuğu belirtildi. |
28.09.2010 |