Yâ Vahid! |
Yâ Vahid, Teksin. Zâtında, sıfatlarında, işlerinde, isimlerinde, hükümlerinde asla şerîki (ortağı) veya nazîri (benzeri) ve dengi bulunmayansın. Ya Vahid, Zât, sıfat ve isimlerinde bir olan, eşi bulunmayan; taklid edilmez imzalarla bütün varlıklarda tevhidin mühürlerini nakşeden; bir bütün olarak kâinattan birliği görünen; birliğinin tecellisiyle kâinatı bir fabrika gibi çalıştırıp varlıkları o fabrikanın çarkları ve bir vücudun azaları gibi birlik, dayanışma ve bütünlük içerisinde birbirinin yardımına koşturan, Sen’sin. Evet, nasıl ki güneş, ışığıyla umum zemini ışıklandırıp vâhidiyete bir misâl olduğu gibi, ayna gibi karşısındaki her şeffaf şeyde timsali ve aksi ve yedi renkli ziyasıyla ve zâtının suretiyle bulunup ehadiyete dahi bir misâl teşkil eder. Eğer güneşin ilmi ve kudreti ve ihtiyarı olsaydı ve cam parçalarının ve içinde güneşçikler görünen katrelerin ve kabarcıkların kàbiliyetleri bulunsaydı, irade-i İlâhiyenin kanunuyla herbirisinde ve yanında timsaliyle ve sıfatlarıyla tam bir güneş bulunup, sair yerlerde bulunması onun tasarrufatına hiç noksan vermeyerek kudret-i Rabbâniyenin emriyle, tesiriyle, hükmüyle pek büyük zuhurata sebep olarak, ehadiyetteki fevkalâde kolaylık ve suhuleti gösterir. Aynen öyle de, Sen Ya Vahid, vâhidiyetin itibarıyla bütün eşyayı ihata eden ilim ve iraden ve kudretinle bakar ve hâzır ve nâzır olduğun gibi, ehadiyet cihetiyle ve tecellîsiyle herşeyin, hususan zîhayatın yanında isimlerin ve sıfatlarınla bulunursun ki, kolayca, bir anda sineği kartal sisteminde, bir insanı küçük bir kâinat sisteminde icad edersin. Ve zîhayatı öyle mu’cizatlı bir şekilde yaratırsın ki, eğer bütün esbab toplansa, Sen’in yarattığın bir bülbülü, bir sineği yapamazlar. Bu da gösteriyor ki, bir bülbülü yaratan, bütün kuşları yaratan olabilir. Ve bir insanı halk eden ancak kâinatı icad eden Zât yani Vahid ve Ehad olan Sen olabilirsin ancak.1
Dipnot: 1- On Beşinci Şuâ ve El-Hüccetü’z-Zehra, Kudrete dair Arabî fıkrası
M. FAHRİ UTKAN |
25.08.2010 |