‘SEÇME-BULMA’ DÜNYASI |
Hayat seyri içinde iyiliğin sebepleri çok. Kötülüğün sebeplerini, biz kendimiz çoğaltıyoruz. O kadar çoğaltıyoruz ki, hükmü hemen veriyoruz: Hayat kötü. Halbuki, bu hükmümüz hayatın değil, bizim düşünce yapımızın kötü olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla, bu da bizim hayata iyi bakıp iyi görmediğimizi ortaya çıkarıyor. Yanlış yerde duruyoruz. Hadiselere yanlış yerden bakıyoruz ve yanlış olarak değerlendirmeye tâbi tutuyoruz kendimizi. Evimize her şeyin iyisini güzelini taşırken, hayatımıza hep olumsuzlukları ve kötülükleri taşıyoruz. Sonra da kendi kendimizin rahatını, huzurunu kaçırıyoruz. Pencereden bakıyoruz, ama dışarıdaki güzel manzarayı göremiyoruz. Elimizde gül varken, dikenine bakıp olumsuz olarak hayıflanıyoruz. Oysa iyi olmamızı gerektiren o kadar sebep var ki; dünya kadar çok, sayılamayacak kadar dolu… İnsan sevildiğinin farkında değil mi? Yaratan, sevdiği için yaratmadı mı? Sevdiği için dünya nimetleriyle nimetlendirmedi mi? Her şeyin üstünde bizi kâinatın halifesi makamına çıkarmadı mı? Yokluktan, hiçlikten varlık âlemine getirerek, en güzel bir biçimle biçimlendirip değerimizi sonsuzlaştırmadı mı? O halde, bu kadar güzel hasletlerle donatılmışken, insan, şeytana aklıyla düşünmek zorunda mı? Hadiseleri şeytanın gözüyle değerlendirme hatasına neden düşüyor insan? Kendi aklını kendi duygularını şimdi yaşıyorken kullanmazsa ne zaman kullanacak? Gerçekler karşısında gözünü kapayarak, şeytanın fikrine hasr-ı nazar etmek, verilen her şeyi inkâr etmek olacağı için dikkatli davranmak zorundadır kişi. Said Nursî “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır” diyor. Lezzetleri acılaştıran şeytânî duygu ve düşüncelerimizi hayatımızdan silerek yerine, Kur’ânî düşünceleri koyup bakışlarımızı ona göre ayarlarsak, her an mutluluğun zirvesinde kendimizi tutarız. Şeytanın bizlere sunduğu bir dirhemlik hazır lezzet uğruna—ki sonu ıztırab ve hüzün olacaktır—Kur’ân’ın sunduğu ebedî lezzetler pınarından kendimizi mahrum etmek, ahmakçasına bir düşünceden başka bir şey olmayacaktır. Bahar mevsimi her şeyi ile güzel olan bir mevsimdir. İnsanın hayatı da bahar mevsimi gibi olması lâzım. Hadiselerin hep olumlu yönlerini kendine rehber edinen bir insan için sıkıntı olmaz. Hayatın iyisine bakıp, kötü gibi görünen şeylerden sakınarak ibret almak, Yaratana daha fazla yaklaşmamıza vesile olacaktır. Her zaman, şeytanın aldatıcı, zahiren güzel gibi görünen fikirleri yerine, bazen zahmetli gibi gözükse de– ki öyle değil—Kur’ânî fikirleri rehber edinmemiz, hem Yaratanla barışık olmamızı sağlayacak, hem de hayatımızı sonsuza kadar mutlu kılacaktır...
ORHAN ALAGÖZ |
14.08.2010 |