Kültür-Sanat |
Fatih Külliyesi üç ciltlik dev bir eser oldu |
İSTANBUL’UN fethinden sonra yapılmış ilk sultan camii olan Fatih Camii, tarihî, mimarisi ve haziresi ile üç ciltlik dev esere konu oldu. İstanbul’un yedi tepesinden birini mekân tutan, Fatih devrinde birçok bakımdan “ilk”lerin yaşandığı yer Fatih Camii ve Külliyesi hakkında bilinmesi gereken her şey, “Türk Kültür ve Medeniyet Tarihinde Fatih Külliyesi I-II-III” üç cilt halinde yayımlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.’nin fethin 557. yılına armağanı olan eserin hazırlığına 2007 yılında başlandı. Görsel zenginliği ile dikkat çeken eserin, Fatih Külliyesi’nin anlatıldığı birinci cildini Doç. Dr. Fevzi Günüç, hazirenin ele alındığı ikinci ve üçüncü cildini Yard. Doç. Dr. Ali Rıza Özcan hazırladı. Editörlüğünü ise hattat Hüseyin Kutlu üstlendi. Kitap, İngilizce tercümesi ile birlikte sunuluyor. Herkesin anlayacağı sade bir dille kaleme alınan ve kadîm bir medeniyetin güzelliklerini gözler önüne seren eser, bu sahada bir referans kitabı olma özelliğine sahip. İLKLERİN MEKÂNI Fatih Külliyesi, Fatih devrinde pek çok açıdan ilklerin yaşandığı bir mekân. Fatih’in ölü bir şehir olarak devraldığı İstanbul’u cihanşümul imparatorluğa lâyık bir şehir haline getirebilmek için, gösterdiği gayretin elle tutulur bir örneği. İnşa edildiği yıllarda ‘Cami-i Cedîd’ (Yeni Cami) ismiyle anılan, daha sonraları ise yaptıran padişahın ismiyle şöhret bulan Fatih Camii ile sekiz adet medrese, tabhane, dârüşşifâ, kütüphane, dârütta’lim, muvakkıthâne ve kenvansaraydan oluşan müştemilatı, yer seçimi itibarıyla da dikkat çekiyor. Bina, İstanbul’un geniş ve imara en uygun düzlükteki tepelerinden birine ‘adeta bir şehir tacı’ gibi yerleştirilmiş. Külliyedeki mimarî tezyinat, tarz ve üslûptaki incelik yanında, caminin kubbeleri, revaklı avlusundaki çinilerin renk ve motifleri, görenleri hayran bırakıyor. Fevzi Günüç’ün ifadesi ile bu külliye ‘İstanbul’un fethinin gerçek bir sembolü.’ Bu eşsiz güzellikteki yapıyı kaleme almak için hakkında yayımlanan bütün belge ve bilgileri gözden geçiren Günüç, kitapta, Fatih-i İstanbul Sultan Mehmed Han’ın hayatından başlayarak, Fatih Camii, medreseler, türbeler, kütüphane, dârü’l-kurrâ ve tabhâne gibi bölümleri tarihî seyir içerisinde tek tek anlatıyor. Fatih Camii’nin haziresi de (mezarlığı), İstanbul’daki selâtin cami hazirelerinin en önemlilerinden biri. Ancak bugüne kadar hakkında pek fazla araştırma yapılmamış. A. Rıza Özcan hummalı bir çalışmanın sonunda bu konuda göz dolduran bir eser ortaya koymuş. Hazirede yer alan 425 mezar taşı kitabesini fotoğraflamış, okunuşlarını bir bir yazmış. Mezar taşlarının, kitabelerin mimarî ve san'atsal özelliklerini incelemiş. Fatih Camii avlusunda yer alan mezar taşları, yazılarıyla, işlemeleriyle ve taşıdıkları sembollerle birer kültür hazinesi. Hazirede medfun olan isimler ilmiye, tarikat, kalemiye ve san'atkârlar olarak dört kısma ayrılıyor. Osmanlı kültür ve medeniyetinde kadim yerleri olan Ahmed Mithat Efendi’den Ali Emîrî Efendi’ye, hattat Sâmi Efendi’den Filibeli Ahmed Hilmi Bey’e pek çok âşina ismin burada medfun oluşu dikkat çekiyor. Ali Rıza Özcan, kitabın sonuna haziredeki bütün mezarları tek tek gösteren bir harita ile şimdilerde çoğu kimsenin diline düşmeyen meslekleri ve unvanları beyan eden bir de sözlük eklemiş. Hazire’deki isimlerden bazıları AHMED Mithat Efendi, Ahmed Cevdet Paşa, Ali Emîrî Efendi, Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi Bey, Fatih’in hanımı Gülbahar Hatun, Gazi Osman Paşa, Gazi Ahmed Muhtar Paşa, Ahmed Amîş Efendi, Hattat Sâmi Efendi, Mehmed Es’ad Yesâri, Yesârizâde Mustafa İzzet, Ebül’ûlâ Mardin’in babası Yusuf Sıdkı Mardinî, Abdurrahman Nurettin Paşa, Abidin Dino’nun dedesi Mesnevî şârihi Abidin Paşa, Halide Edip Adıvar’ın kocası Salih Zeki Bey. |
RECEP BOZDAĞ 25.06.2010 |