Dünya |
TUTARLI BİR AÇILIM PLANI OLMAYINCA... |
ALMAN BASINI—Braunschweiger Zeitung: Erdoğan Kürt meselesiyle ilgili siyasî ev ödevlerini yapmadığı için çözüm hâlâ uzakta. Süddeutsche Zeitung: Açılımın hazin bir şekilde sona ermesinden, büyük sözlerin arkasını getiremeyen ve tutarlı bir planı olmayan iktidar da sorumlu. ORTADOĞU'YA TAVSİYELERDE BULUNURKEN...
İNGİLİZ BASINI—Independent: Türkiye hükümeti Ortadoğu'ya tavsiyelerde bulunuyordu, ama bunları kendi evinde dikkate almadı. Dünyanın Türkiye'yi tam da daha güçlü ve aktif olarak görmeye başladığı sırada meydana gelen bu saldırılar Türkiye'nin zaafiyetlerini hatırlattı
Saldırılar Batı basınında
Artan PKK terörü ve son olarak İstanbul Halkalı’da düzenlenen saldırıdan sonra Batı basınından yorumlar gelmeye devam ediyor. Independent muhabiri Patrick Cockburn, Türkiye’deki son saldırıları kaleme aldı. Dünyanın Türkiye’yi tam da daha güçlü ve aktif olarak görmeye başladığı sırada meydana gelen bu saldırıların Türkiye’nin zaafiyetlerini hatırlattığını yazan Cockburn, geçmişte bazı sınırlı tavizlerle Kürtlerle uzlaşmanın mümkün olabileceğini ancak AKP hükümetinin, orduyu yüzüstü bıraktığı şeklindeki bir suçlamaya yol açacak her türlü eylemden kaçındığını belirtti. Cockburn, “Türkiye’de iktidardaki siyasetçiler Ortadoğu’da uzlaşıya varılması için telkinlerde bulunuyorlardı, ancak bu tavsiyelerini kendi evlerinde dikkate almadılar” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin kendi içindeki farklı etnik kesimleri bir araya getirememesi halinde bunun bölgesel bir güç olma çabalarını da sekteye uğratacağını yazan Independent muhabiri, son çatışmaların Türkiye’yi Irak’taki Kürtler üzerinde etkili olma hedefinden de uzaklaştırabileceğini belirtiyor.
SALDIRILARIN ARTMASINDA KİN VE MİLLİYETÇİLİĞİN PAYI VAR Türkiye’de artan PKK saldırıları Alman gazetelerinde geniş bir şekilde ele alındı. Süddeutsche Zeitung, PKK saldırılarının artmaya başlamasında kin ve milliyetçiliğin payı olduğunu belirtiyor. Değerlendirmede, “Kürt açılımının hazin bir şekilde sona ermesinden, girişimi sabote etmek için elinden geleni yapan ulusalcı muhalefet kadar, Öcalan ile kader birliği yapan Kürt politikacılarla, mahkûm PKK liderinin megalomanlığı ve büyük sözlerin arkasını getiremeyen ve iyi niyetine rağmen tutarlı bir planı olmayan iktidarın da sorumlu olduğu” vurgulanıyor. Independent: Türkiye evine bakmadı Independent muhabiri Patrick Cocburn, "Türkiye hükümeti Ortadoğu'da tavsiyelerde bulunuyordu ancak bu tavsiyelerini kendi evinde dikkate almadı" diye yazdı. LONDRA - Artan PKK terörü ve son olarak İstanbul Halkalı'da düzenlenen saldırıdan sonra Batı basınından yorumlar gelmeye devam ediyor. Independent muhabiri Patrick Cockburn, Türkiye'deki son saldırıları kaleme aldı. Dünyanın Türkiye'yi tam da daha güçlü ve aktif olarak görmeye başladığı sırada meydana gelen bu saldırıların Türkiye'nin zaafiyetlerini hatırlattığını yazan Cockburn, geçmişte bazı sınırlı tavizlerle Kürtlerle uzlaşmanın mümkün olabileceğini ancak AKP hükümetinin, orduyu yüzüstü bıraktığı şeklindeki bir suçlamaya yol açacak her türlü eylemden kaçındığını belirtti. Cockburn, "Türkiye'de iktidardaki siyasetçiler Ortadoğu'da uzlaşıya varılması için telkinlerde bulunuyorlardı ancak bu tavsiyelerini kendi evlerinde dikkate almadılar" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin kendi içindeki farklı etnik kesimleri bir araya getirememesi halinde bunun bölgesel bir güç olma çabalarını da sekteye uğratacağını yazan Independent muhabiri, son çatışmaların Türkiye'yi Irak'taki Kürtler üzerinde etkili olma hedefinden de uzaklaştırabileceğini belirtiyor. SALDIRILARIN ARTMASINDA KİN VE MİLLİYETÇİLİĞİN PAYI VAR Türkiye'de artan PKK saldırıları Alman gazetelerinde geniş bir şekilde ele alındı Süddeutsche Zeitung, PKK saldırılarının artmaya başlamasında kin ve milliyetçiliğin payı olduğunu belirtiyor. Değerlendirmede, "Kürt açılımının hazin bir şekilde sona ermesinden, girişimi sabote etmek için elinden geleni yapan ulusalcı muhalefet kadar, Öcalan ile kader birliği yapan Kürt politikacılarla, mahkum PKK liderinin megalomanlığı ve büyük sözlerin arkasını getiremeyen ve iyi niyetine rağmen tutarlı bir planı olmayan iktidarın da sorumlu olduğu" vurgulanıyor. ERDOĞAN EV ÖDEVLERİNİ YAPMADI Braunschweiger Zeitung’un konuyla ilgili haberinde şu ifadeler yer alıyor: “Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak’taki operasyonu ve PKK’nın düzenlediği son saldırılar, Başbakan Erdoğan’ın Kürt meselesiyle ilgili siyasi ev ödevlerini yapmadığını ve çözümün çok uzakta olduğunu gösteriyor. Başbakan, terörizme boyun eğmiş olmamak için Güneydoğu Anadolu’da olağanüstü hâl ilan etmek istemediğini duyuruyor. Aksi takdirde komutanlara teslim olmak ve ordunun ceza operasyonlarına siyasi kılıf uydurmak zorunda kalırdı. Tayyip Erdoğan’ın bunu istememesi bütün dehşete rağmen bir umut kıvılcımı sayılmalıdır.” HERŞEY YOLUNA GİRMEYE BAŞLAMIŞTI Märkische Oderzeitung’un Türkiye’deki yorumu ise şöyle: “Oysa her şey yoluna girmeye başlamıştı. Devletin on yıllarca Kürt meselesinin varlığını inkâr etmesinden sonra 2009 yılında bu politikadan çark edilip, geri kalmış bölgelerin sosyal ve ekonomik durumunun düzeltilmesine ve Kürtlerin kültürel haklarının genişletilmesine karar verilmişti. Muhafazakâr Ankara hükümeti, böylelikle radikal PKK’nın bitirilebileceğini düşünmüştü. Ama bu hesap tutmadı. Ordu ile PKK arasındaki 'savaş benzeri çarpışmalar' yeniden alevlendi. Türkiye’de silahlar konuşmaya ve insanlar ölmeye devam edeceğe benziyor.” Ufuk Uras, OHAL taleplerine ilişkin bir soruya ise OHAL politikalarına dönmenin geri adım atmak olduğunu düşündüğünü ifade etti. Uras, geçmişte izlenen politikalar sonuç verseydi bugün bu tartışmaların yapılmayacağını, bu tür önerilerin aslına bir çaresizlik ifadesi olduğunu söyledi. Uras, Osman Öcalan'ın PKK'nın son dönemlerde bazı güçlerin yörüngesine girdiği yönündeki değerlendirmesinin hatırlatılması üzerine ise şunları söyledi: "Onu bilemeyeceğim. Ama biz neden başka örtülerin ne yaptığından çok ne yapacağımıza odaklanmıyoruz? Esas olan bizim ne yapacağımızdır. Siyaset boşluk kabul etmez. Biz siyaset yapmamızı gerekeni yaparsak başkalarının ne yaptığı üzerinde enerji kaybetmeyiz. Biz dedektif değiliz ki başkalarının ne yaptığını bilelim ama ne ise gerçek ve doğru olan ortaya çıkarılmalı." |
24.06.2010 |