Dünya |
AKPM: İsviçre minare yasağını iptal etsin |
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Genel Kurulu, İsviçre’den camilerde minare yasağını iptal etmesini istedi. AKPM Genel Kurulu, Avrupa’da giderek artan İslam karşıtlığı ile ilgili rapor ve buna bağlı karar tasarısını kabul etti. Kararda, minare yasağının, ‘’Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili 9. maddesi ile ayrımcılığın yasaklanmasıyla ilgili 14. maddesini ihlâl ettiği’’ belirtildi. Kararda, şehir planlamasına ve kamu güvenliğine uygun olarak, nasıl kiliselerin kulesi bulunuyorsa camilerin de minaresinin olmasına izin verilmesi istendi. Öte yandan peçeli çarşafın kamuya açık yerlerde yasaklanmasına ilişkin bazı ülkelerde getirilmek istenen yasağa da değinilen kararda, güvenlik açısından birtakım kısıtlamalar getirilse de yasağın genelleştirilmesine karşı çıkıldı. |
24.06.2010 |
TUTARLI BİR AÇILIM PLANI OLMAYINCA... |
ALMAN BASINI—Braunschweiger Zeitung: Erdoğan Kürt meselesiyle ilgili siyasî ev ödevlerini yapmadığı için çözüm hâlâ uzakta. Süddeutsche Zeitung: Açılımın hazin bir şekilde sona ermesinden, büyük sözlerin arkasını getiremeyen ve tutarlı bir planı olmayan iktidar da sorumlu. ORTADOĞU'YA TAVSİYELERDE BULUNURKEN...
İNGİLİZ BASINI—Independent: Türkiye hükümeti Ortadoğu'ya tavsiyelerde bulunuyordu, ama bunları kendi evinde dikkate almadı. Dünyanın Türkiye'yi tam da daha güçlü ve aktif olarak görmeye başladığı sırada meydana gelen bu saldırılar Türkiye'nin zaafiyetlerini hatırlattı
Saldırılar Batı basınında
Artan PKK terörü ve son olarak İstanbul Halkalı’da düzenlenen saldırıdan sonra Batı basınından yorumlar gelmeye devam ediyor. Independent muhabiri Patrick Cockburn, Türkiye’deki son saldırıları kaleme aldı. Dünyanın Türkiye’yi tam da daha güçlü ve aktif olarak görmeye başladığı sırada meydana gelen bu saldırıların Türkiye’nin zaafiyetlerini hatırlattığını yazan Cockburn, geçmişte bazı sınırlı tavizlerle Kürtlerle uzlaşmanın mümkün olabileceğini ancak AKP hükümetinin, orduyu yüzüstü bıraktığı şeklindeki bir suçlamaya yol açacak her türlü eylemden kaçındığını belirtti. Cockburn, “Türkiye’de iktidardaki siyasetçiler Ortadoğu’da uzlaşıya varılması için telkinlerde bulunuyorlardı, ancak bu tavsiyelerini kendi evlerinde dikkate almadılar” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin kendi içindeki farklı etnik kesimleri bir araya getirememesi halinde bunun bölgesel bir güç olma çabalarını da sekteye uğratacağını yazan Independent muhabiri, son çatışmaların Türkiye’yi Irak’taki Kürtler üzerinde etkili olma hedefinden de uzaklaştırabileceğini belirtiyor.
SALDIRILARIN ARTMASINDA KİN VE MİLLİYETÇİLİĞİN PAYI VAR Türkiye’de artan PKK saldırıları Alman gazetelerinde geniş bir şekilde ele alındı. Süddeutsche Zeitung, PKK saldırılarının artmaya başlamasında kin ve milliyetçiliğin payı olduğunu belirtiyor. Değerlendirmede, “Kürt açılımının hazin bir şekilde sona ermesinden, girişimi sabote etmek için elinden geleni yapan ulusalcı muhalefet kadar, Öcalan ile kader birliği yapan Kürt politikacılarla, mahkûm PKK liderinin megalomanlığı ve büyük sözlerin arkasını getiremeyen ve iyi niyetine rağmen tutarlı bir planı olmayan iktidarın da sorumlu olduğu” vurgulanıyor. Independent: Türkiye evine bakmadı Independent muhabiri Patrick Cocburn, "Türkiye hükümeti Ortadoğu'da tavsiyelerde bulunuyordu ancak bu tavsiyelerini kendi evinde dikkate almadı" diye yazdı. LONDRA - Artan PKK terörü ve son olarak İstanbul Halkalı'da düzenlenen saldırıdan sonra Batı basınından yorumlar gelmeye devam ediyor. Independent muhabiri Patrick Cockburn, Türkiye'deki son saldırıları kaleme aldı. Dünyanın Türkiye'yi tam da daha güçlü ve aktif olarak görmeye başladığı sırada meydana gelen bu saldırıların Türkiye'nin zaafiyetlerini hatırlattığını yazan Cockburn, geçmişte bazı sınırlı tavizlerle Kürtlerle uzlaşmanın mümkün olabileceğini ancak AKP hükümetinin, orduyu yüzüstü bıraktığı şeklindeki bir suçlamaya yol açacak her türlü eylemden kaçındığını belirtti. Cockburn, "Türkiye'de iktidardaki siyasetçiler Ortadoğu'da uzlaşıya varılması için telkinlerde bulunuyorlardı ancak bu tavsiyelerini kendi evlerinde dikkate almadılar" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin kendi içindeki farklı etnik kesimleri bir araya getirememesi halinde bunun bölgesel bir güç olma çabalarını da sekteye uğratacağını yazan Independent muhabiri, son çatışmaların Türkiye'yi Irak'taki Kürtler üzerinde etkili olma hedefinden de uzaklaştırabileceğini belirtiyor. SALDIRILARIN ARTMASINDA KİN VE MİLLİYETÇİLİĞİN PAYI VAR Türkiye'de artan PKK saldırıları Alman gazetelerinde geniş bir şekilde ele alındı Süddeutsche Zeitung, PKK saldırılarının artmaya başlamasında kin ve milliyetçiliğin payı olduğunu belirtiyor. Değerlendirmede, "Kürt açılımının hazin bir şekilde sona ermesinden, girişimi sabote etmek için elinden geleni yapan ulusalcı muhalefet kadar, Öcalan ile kader birliği yapan Kürt politikacılarla, mahkum PKK liderinin megalomanlığı ve büyük sözlerin arkasını getiremeyen ve iyi niyetine rağmen tutarlı bir planı olmayan iktidarın da sorumlu olduğu" vurgulanıyor. ERDOĞAN EV ÖDEVLERİNİ YAPMADI Braunschweiger Zeitung’un konuyla ilgili haberinde şu ifadeler yer alıyor: “Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak’taki operasyonu ve PKK’nın düzenlediği son saldırılar, Başbakan Erdoğan’ın Kürt meselesiyle ilgili siyasi ev ödevlerini yapmadığını ve çözümün çok uzakta olduğunu gösteriyor. Başbakan, terörizme boyun eğmiş olmamak için Güneydoğu Anadolu’da olağanüstü hâl ilan etmek istemediğini duyuruyor. Aksi takdirde komutanlara teslim olmak ve ordunun ceza operasyonlarına siyasi kılıf uydurmak zorunda kalırdı. Tayyip Erdoğan’ın bunu istememesi bütün dehşete rağmen bir umut kıvılcımı sayılmalıdır.” HERŞEY YOLUNA GİRMEYE BAŞLAMIŞTI Märkische Oderzeitung’un Türkiye’deki yorumu ise şöyle: “Oysa her şey yoluna girmeye başlamıştı. Devletin on yıllarca Kürt meselesinin varlığını inkâr etmesinden sonra 2009 yılında bu politikadan çark edilip, geri kalmış bölgelerin sosyal ve ekonomik durumunun düzeltilmesine ve Kürtlerin kültürel haklarının genişletilmesine karar verilmişti. Muhafazakâr Ankara hükümeti, böylelikle radikal PKK’nın bitirilebileceğini düşünmüştü. Ama bu hesap tutmadı. Ordu ile PKK arasındaki 'savaş benzeri çarpışmalar' yeniden alevlendi. Türkiye’de silahlar konuşmaya ve insanlar ölmeye devam edeceğe benziyor.” Ufuk Uras, OHAL taleplerine ilişkin bir soruya ise OHAL politikalarına dönmenin geri adım atmak olduğunu düşündüğünü ifade etti. Uras, geçmişte izlenen politikalar sonuç verseydi bugün bu tartışmaların yapılmayacağını, bu tür önerilerin aslına bir çaresizlik ifadesi olduğunu söyledi. Uras, Osman Öcalan'ın PKK'nın son dönemlerde bazı güçlerin yörüngesine girdiği yönündeki değerlendirmesinin hatırlatılması üzerine ise şunları söyledi: "Onu bilemeyeceğim. Ama biz neden başka örtülerin ne yaptığından çok ne yapacağımıza odaklanmıyoruz? Esas olan bizim ne yapacağımızdır. Siyaset boşluk kabul etmez. Biz siyaset yapmamızı gerekeni yaparsak başkalarının ne yaptığı üzerinde enerji kaybetmeyiz. Biz dedektif değiliz ki başkalarının ne yaptığını bilelim ama ne ise gerçek ve doğru olan ortaya çıkarılmalı." |
24.06.2010 |
Dünyada aşırı yoksulluk geriledi |
Dünyada aşırı yoksulluğun gerilediği bildirildi. Birleşmiş Milletlerin raporunda, dünya genelinde ekonomik krizin iş kaybına sebep olduğu, ancak krizin etkisinin başta 2015’e kadar dünyada aşırı yoksulluğun yarıya indirilmesini amaçlayan BM Binyıl Kalkınma Hedeflerine ulaşmayı engellemediği belirtildi. Raporda, günde 1,25 dolardan daha az gelirle yaşamak zorunda kalan yoksul ülkelerdekilerin sayısının Çin, Asya’nın güneyi ve Güneydoğu Asya’daki ilerlemelerin etkisiyle 2015’e kadar yüzde 15’e düşmesinin beklendiği kaydedildi. Raporda bu sayının 1990’da yüzde 46, 2005’te yüzde 27 olduğu vurgulandı. Başta Afrika olmak üzere birçok yoksul ülkede ilkokula kayıt oranlarının arttığı belirtilen raporda, AIDS, sıtma ve çocuk sağlığı konusunda gelişmeler kaydedildiğine dikkat çekildi. Raporda, Binyıl Kalkınma Hedeflerinden biri olan içilebilir suya ulaşım konusundaki şansın arttığı, ancak daha yoksul ülkelerde, özellikle ücra bölgelerde yaşayanlar ve engelliler düşünüldüğünde bu hedefe ulaşmanın zor olduğu belirtildi. |
24.06.2010 |
Uluslararası soruşturma teklifi hâlâ masada |
BM sözcüsü Martin Nesirky, Mavi Marmara gemisine saldırıyla ilgili olarak BM Genel Sekreteri Ban ki-Mun’un ‘’Uluslar arası soruşturma açma teklifinin rafa kalmadığını, halen masada’’ olduğunu ifade ettiğini bildirdi. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın Genel Sekreter Ban’la görüşmesinin ardından, ‘’uluslar arası soruşturma teklifinin bir süreliğine rafa kaldırılması gerektiğini’’ söylediğinin hatırlatılması üzerine Nesirky, teklifin ‘’rafta değil, masada’’ olduğunu, İsrail’in uluslar arası soruşturma açılmasını ‘’ne reddettiğini, ne kabul ettiğini’’ söyledi. Nesirky, Genel Sekreter Ban’ın İsrail’den olumlu cevap almayı umut ettiğini kaydetti. Genel Sekreter Ban’ın görüşmede Barak’a, İsrail’in Gazze’deki abluka uygulamasında köklü bir değişiklik yapmasını istediğini belirten Nesirky, Mavi Marmara gemisine saldırısıyla ilgili olarak da İsrail’e uluslar arası soruşturma açma teklifine çabuk ve olumlu bir cevap vermesi çağrısında bulunduğunu vurguladı. Sözcü, Ban-Barak görüşmesinde, ‘’Gazze’deki insanî durumun, İsrailli asker Gilad Şalit’in serbest bırakılması konusunun ve Lübnan’daki BM geçici barış gücü UNIFIL raporunun ele alındığını’’ bildirdi. Gazze’ye yeni gemilerin gideceğine yönelik haberlerle ilgili olarak, Genel Sekreter Ban’ın bu konuda bütün tarafları ‘’sorumlulukla ve ihtiyatla davranmaya dâvet ettiğini’’ hatırlatan Nesirky, Orta Doğu Dörtlüsü’nün (ABD, BM, AB ve Rusya) de son yaptığı açıklamada, Gazze’ye yardım göndermek isteyenlerin bunu karayoluyla yapmalarını istediğini söyledi. |
24.06.2010 |
AB: Takas anlaşması benzersiz bir durum |
AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, Türkiye-Brezilya-İran nükleer müzakerelerini ve takas anlaşmasını yorumlarken, “istenen sonucu vermese de bu girişimin emsali bulunmadığını” belirtti. Hollanda’nın Lahey şehrinde Avrupa’nın geleceği hakkında konuşan Van Rompuy, AB’nin dünyadaki ekonomik ve beraberinde siyasî ağırlığının gerilemekte olduğu uyarısında bulunarak, buna dünyadaki ağırlıkları artan Çin ve Hindistan’ın yanı sıra Türkiye ve Brezilya’nın İran’la nükleer müzakerelerini de örnek gösterdi. Van Rompuy, “Son dönemde gördük ki Brezilya ve Türkiye, yaşlı Batılı güçlere rücu etmeden İran’la üst düzeyde nükleer müzakereler yürüttü. Her ne kadar istenilen sonucu vermese de bu girişimin emsali yoktur” diye konuştu. AB’nin krizlerle boğuşurken Çin, Hindistan ve Brezilya gibi gelişen ekonomilerin hızlı büyümeyi sürdürdüğünü belirten Van Rompuy, engelleme imkânına sahip olmadıkları bu gelişmenin, dünyada yoksulluğun azaltılması kapsamında olumlu tarafları da bulunduğunu kaydetti. |
24.06.2010 |
Maliki: Terör büyük sorun |
Irak Başbakanı Nuri El Maliki, Irak toprakları kullanılarak komşu ülkelere saldırı düzenlenmesinin kendileri için büyük sorun olduğunu bildirerek, ‘’Bu sorunun tedaviye ihtiyacı var. Bunun tek tedavisi komşu ülkelerin güvenliğini hedef alan teröristlerin üstesinden gelmektir’’ dedi. Maliki, komşu ülkelerin Irak sınırlarını ihlâl etmesi karşısında Irak hükümetinin tutumunun ne olduğu yönündeki soru üzerine, Irak devletinin içinde bulunduğu zor şartların bazı terörist gruplar tarafından kullanılarak, komşu ülkelere saldırılar düzenlendiğini ve bunun kendileri için büyük sorun teşkil ettiğini, bu sorunun biran önce çözülmesi gerektiğini söyledi. Terörist grupların Irak topraklarının bir kısmını komşu ülkelere saldırı düzenlemek için hareket noktası olarak kullandığını ifade eden Maliki, şöyle konuştu: ‘’Bu sorunun tedaviye ihtiyacı var. Bunun tek tedavisi komşu ülkelerin güvenliğini hedef alan teröristlerin üstesinden gelmektir. Komşu ülkelerin topraklarımıza girmesi ya da topraklarımızı bombalamaması ve bunun neticesinde vatandaşlarımızın ölmemesi için komşu ülkelere haklı gerekçe vermemek lazım. Bunun için de teröristlerin üstesinden gelmemiz gerekir. Siyasî sorumluluğumuz gereği egemenliğimizin çiğnenmesini ve topraklarımıza girilmesini gerekçe ne olursa olsun kabul etmiyoruz. Ama ilk önce üzerimize düşen sorumluluk, bu terörist grupların topraklarımızı kullanıp komşu ülkelere saldırmasını durdurmaktır.’’ |
24.06.2010 |
İspanyol senatosu da burkayı görüşecek |
İSPANYA Senatosu, burka ve peçe gibi giysilerle kamusal alanlara girişlerin yasaklanmasını öngören bir teklifi kabul etti. Ana muhalefet partisi Halk Partisi (PP) tarafından hazırlanan ve iktidardaki Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) karşı çıktığı teklif, Katalonya bölgesinde faaliyet gösteren Yönelim ve Birlik Koalisyonu’nun (CIU) desteğiyle, 129’a karşı 131 oyla kabul edildi. Senatoda beklenmedik bir şekilde kabul edilen teklifte, sosyalist hükümetten, “burka ve peçenin bütün İspanya’daki kamusal alanlarda yasaklanmasına ilişkin yasal düzenleme yapması” isteniyor. Burkanın yasaklanmasıyla ilgili olarak, Katalonya özerk yönetim parlamentosunda da gelecek hafta oylama yapılacak. |
24.06.2010 |
Kongo’da tren kazası: 76 ölü |
Kongo’da meydana gelen tren kazasında 76 kişi öldü. Kazayla ilgili olarak oluşturulan kriz masasından bir yetkili, Pazartesi akşamı meydana gelen kazada can kaybı sayısının 76’ya yükseldiğini, cesetlerin tamamının Pointe-Noire’daki morgda bulunduğunu belirtti. Kongo hükümeti daha önce, yaralı sayısının 400’den fazla olduğunu ve arama-kurtarma çalışmalarının devam ettiğini açıklamıştı. Pointe-Noire’dan başşehir Brazaville’ye gitmekte olan trenin dört vagonu raydan çıkarak hendeğe yuvarlanmıştı. Aynı hatta 2001 yılında iki trenin çarpıştığı kazada da çoğu yanarak, en az 50 kişi ölmüştü. 1991’deki bir kazada da 100 kadar kişi ölmüştü. |
24.06.2010 |
Medvedev: Çeçenistan’daki mayınlar temizlensin |
Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev’in, Çeçenistan’ın yeniden yapılanması çerçevesinde, tarım alanlarında ve ormanlık bölgelerde bulunan mayınların temizlenmesi dahil birçok yeni tedbirin alınması yönünde talimat verdiği bildirildi. Kremlin Basın Merkezinden yapılan açıklamada, Medvedev’in 14 Haziranda Çeçenistan Başkanı Ramazan Kadirov ile yaptığı görüşmede bu yeni tedbir programını onayladığı belirtildi. Açıklamaya göre Medvedev, Çeçenistan’daki tarım alanlarında ve ormanlık bölgelerde mayın temizleme çalışmalarının başlatılmasını ve bu çalışmaların maliyetini karşılayacak fonların oluşturulmasını istedi. |
24.06.2010 |
35 bin mülteci geri döndü |
KIrgIzİstan’da geçen hafta meydana gelen etnik çatışmaların ardından Özbekistan’ın Andican vilayetine sığınan mültecilerden 35 bininin ülkelerine döndüğü bildirildi. Özbekistan’a sığınan mültecilere yardım amacıyla kurulan Mülteci Koordinasyon Merkezi yetkilisi Serabiddin İsmailov, Andican vilayetindeki 47 mülteci kampına sığınan 100 bine yakın mülteciden 35 bininin, Kırgızistan’ın güneyinde durumun normalleşmeye başlamasından sonra evlerine döndüğünü ifade etti. İsmailov, bazı mültecilerin ise ülkesindeki evlerinin tamamen yakılmış ya da yıkılmış olduğunu görünce yeniden Özbekistan’a döndüğünü kaydetti. KGAÖ ASKER GÖNDERMEYECEK Rusya’nın öncülüğünde faaliyet gösteren Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (KGAÖ), Kırgızistan güvenlik güçlerine teknik yardımı öngören anlaşmayı onayladığı bildirildi. Rus İnterfax ajansının haberine göre, Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı Nikolay Patruşev yaptığı açıklamada, KGAÖ’nün güvenlik konseyi sekreterlerinin Kırgızistan için oluşturdukları destek planının, üye ülke devlet başkanları tarafından onaylandığını duyurdu. KGAÖ Genel Sekreteri Nikolay Borduja da, Kırgızistan’a asker gönderilmeyeceğini, ancak teknik destekte bulunulacağını belirtti. Rus Vedomosti gazetesinin haberinde de, KGAÖ’nün Kırgızistan’a 6 adet Mİ-8 helikopteri, zırhlı muharebe araçları, askeri kamyonlar, polis için özel ekipman ve yakıt göndereceği ifade edildi. KGAÖ üye ülke güvenlik sekreterleri, Kırgızistan’a destek olmak için 14 Haziranda Moskova’da bir araya gelmişti. KGAÖ üyeleri Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Belarus, Rusya, Tacikistan ve Özbekistan’dan oluşuyor. Kırgızistan’daki geçici hükümet, ülkenin güneyinde Kırgızlar ile Özbekler arasındaki çatışmaları bastırmak için Rusya’dan askeri destek istemişti. Rusya bu talebini geri çevirmişti. |
24.06.2010 |
TÜRKİYE'DEN İNSANÎ YARDIM |
Türkiye, Kırgızistan’daki gelişmeler sonrasında Kırgız ve Özbek hükümetlerinin acil insanî yardım talepleri çerçevesinde çalışmalarını sürdürüyor. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Kırgızistan’ın güneyinde yaşanan olaylar ve bunların neticesinde söz konusu ülkeden kaçarak Özbekistan’a sığınan Özbek asıllı mülteciler için, Kırgız ve Özbek hükümetlerinin acil insanî yardım talebini karşılamak üzere, Türk Kızılayı tarafından 22 Haziranda bir kargo uçağı ile 38 tonluk yardım malzemesinin Özbekistan’ın Andican bölgesine gönderildiği bildirildi. Açıklamada, 14 Haziranda Kırgızistan’a gönderilen 15 tonluk yardım malzemesine ek olarak, Türk Kızılayı tarafından 23 Haziranda 12 tonluk yardım malzemesinin de Kırgızistan’ın Oş şehrine intikal ettirildiği belirtildi. |
24.06.2010 |