Lahika |
Hadis-i Şerif Meâli
Adalet güzeldir. Fakat idarecilerde olursa daha güzeldir. Cömertlik güzeldir. Fakat zenginlerde olursa daha güzeldir. Dinde titiz olmak güzeldir. Fakat âlimlerde olursa daha güzeldir...
Câmiü's-Sağîr, No: 2747 |
30.04.2010 |
Gençler, âhiret imanını kaybederlerse...
Nev-i insanın üçten birisini teşkil eden gençler, hevesâtları galeyanda, hissiyata mağlûp, cüretkâr akıllarını her vakit başına almayan o gençler, âhiret imanını kaybetseler ve Cehennem azabını tahattur etmezlerse, hayat-ı içtimaiyede, ehl-i namusun malı ve ırzı ve zayıf ve ihtiyarların rahatı ve haysiyeti tehlikede kalır. Bazı, bir dakika lezzeti için bir mes’ut hanenin saadetini mahveder ve bu gibi, hapiste dört beş sene azap çeker, canavar bir hayvan hükmüne geçer. Eğer iman-ı âhiret onun imdadına gelse, çabuk aklını başına alır. “Gerçi hükümet hafiyeleri beni görmüyorlar ve ben onlardan saklanabilirim. Fakat Cehennem gibi bir zindanı bulunan bir Padişah-ı Zülcelâlin melâikeleri beni görüyorlar ve fenalıklarımı kaydediyorlar. Ben başıboş değilim ve vazifedar bir yolcuyum. Ben de onlar gibi ihtiyar ve zayıf olacağım” diye, birden, zulmen tecavüz etmek istediği adamlara karşı bir şefkat, bir hürmet hissetmeye başlar. Şuâlar, s. 203, (yeni tanzim, s. 354) *** İnsanların hayat-ı içtimaiyesinin en kuvvetli medarı olan gençler, delikanlılar, şiddet-i galeyanda olan hissiyatlarını ve ifratkâr bulunan nefis ve hevâlarını tecavüzâttan ve zulümlerden ve tahribattan durduran ve hayat-ı içtimâiyenin hüsn-ü cereyanını temin eden, yalnız Cehennem fikridir. Yoksa, Cehennem endişesi olmazsa, “El-hükmü li’l-galib” (Galip olan hükmeder) kaidesiyle, o sarhoş delikanlılar, hevesatları peşinde bîçare zayıflara, âcizlere, dünyayı cehenneme çevireceklerdi ve yüksek insaniyeti gayet süflî bir hayvaniyete döndüreceklerdi. Şuâlar, s. 167, (yeni tanzim, s. 287) *** İşte, iman-ı haşrînin yüzer neticesinden birisi, hayat-ı içtimaiye-i insaniyeye taallûk eder. Ve bu tek neticenin de yüzer cihetinden ve faydalarından mezkûr dört delile sairleri kıyas edilse anlaşılır ki, hakikat-ı haşriyenin tahakkuku ve vukuu, insaniyetin ulvî hakikatı ve küllî hâceti derecesinde kat’îdir. Belki, insanın midesindeki ihtiyacın vücûdu, taamların vücuduna delâlet ve şehadetinden daha zâhirdir. Ve daha ziyade tahakkukunu bildirir. Ve eğer bu hakikat-ı haşriyenin neticeleri insaniyetten çıksa, o çok ehemmiyetli ve yüksek ve hayattar olan insaniyet mahiyeti, murdar ve mikrop yuvası bir leş hükmüne sukut edeceğini isbat eder. Beşerin idare ve ahlâk ve içtimaiyâtı ile çok alâkadar olan içtimaiyyun ve siyasiyyun ve ahlâkiyyunun kulakları çınlasın! Gelsinler, bu boşluğu neyle doldurabilirler? Ve bu derin yaraları neyle tedavi edebilirler?
Şuâlar, s. 167, (yeni tanzim, s. 289) LÜGATÇE: hayat-ı içtimâiye: Sosyal hayat. medar: Kaynak, sebep. hissiyat: Hisler, duygular. şiddet-i galeyan: Şiddetli coşma, kaynama. ifratkâr: Aşırı giden. hevâ: Nefsin kötü arzusu. hüsn-ü cereyân: Güzel cereyan. hevesat: Nefsin heves ve arzuları. süflî: Aşağı, alçak, âdî. nev-î insan: İnsan nevî, insanoğlu. tahattur: Hatırlama. iman-ı âhiret: Ahirete iman. hafiye: Gizli çalışan, casus. Padişah-ı Zülcelâl: Sonsuz haşmet ve büyüklük sahibi bir Padişah olan Cenâb-ı Hak. melâike: Melekler. hakikat-ı haşriye: Haşir hakikati, öldükten sonra diriliş gerçeği. taam: yemek. içtimaiyyun: Sosyologlar. siyasiyyun: Siyâset adamları. ahlâkiyyun: Ahlâkçılar; ahlâk ilmiyle uğraşan kimseler. Pedagoglar. |
30.04.2010 |
Üstadım şâhım benim
Örnek bir hayatı var, kahraman Üstadımın, Tavizsiz, minnetsiz bir dâvâsı var Şâhımın.
Daha on beş yaşında, meydan okumuş Paşa’ya, “Kılıç kesmez, el keser” demiş de; kalkmış ayağa.
Açılıma çareyi, tâ o zamanda vermişti, “Arapça vacip, Türkçe lâzım, Kürtçe caiz” demişti.
Cehalete, fakirliğe, ihtilâfa çareler söylemişti, Bu üç düşmana karşı da, üniversite istemişti.
“İstanbul’daki işler, rüşvetle dönüyormuş, ‘Ben kellemi getirdim; alın kellemi’ diyormuş.”
İhsan-ı şâhâneye elinin tersi değdi, Atın tımarhaneye; yaptığı bunun neydi?
Görmemiş bugüne dek, reddolunur; bir ihsan-ı şâhâne, Onu alabilmek için, uydurulur tâ binlerce bahane.
Böylesi görülmedi; mukayyet değil aklı, Bu nasıl bir âlim’dir? Yaptığı tarzı farklı.
Gidip bir inceleyin, öylece rapor verin; Yanında eğlenmeyin, hemen çabucak gelin.
Eğer bu mecnûn ise, akıllı adam yoktur, Bunun bilmediğinden; bildiği daha çoktur.
Bize ettiği suâl, aklımıza gelmezdi, Birçok meslektaşımız; bu suâli bilmezdi.
Cevapları, bizden âyan, beyanı ediverdi, Hem suâli sorup da; cevabı deyiverdi.
Esarette boynunu eğmedi bir kâfire, Fedâ etti canını, akıbet; bile bile.
İhlâs ile hangi iş, yapıldı hak olmadı, İnsafa geldi kâfir, Üstadıma kıymadı.
Süfyân ve zındığına, hiç temennâ etmedi, Onca rüşvet ve makâm, Nur dâvâyı örtmedi.
İnzivâya çekilip izzetiyle yaşadı, O hocalık vasfını, şerefiyle taşıdı.
Zekât sadaka değil, hediye de almadı, Bakın; kendimiz dâhil! Böyle adam kalmadı.
İktisat ve kanaat, yaşantısına rehber, Rehberi ve önderi; şanı Yüce Peygamber (asm)
Kıyafeti pek garîb, hepsi de yerli malı; Hiçbir zaman değildi, Avrupa’nın hayranı.
Meşrûtiyet, Cumhuriyet, aslının müdâfîi, Hürriyet ve adalet, onun tek menâbii.
Kürt, Ermeni meselesi, eserlerde âyandır, Açın bakın bir kere, ne muhteşem beyandır.
Açılımı açalım, Üstadın sözleriyle; Kurtuluşu görelim, bu dünya gözleriyle.
Artık o boş sözlere, bilin! Karnımız toktur, Siz de; önyargısız bakın! Bakmakta zarar yoktur.
İnneme’l-mü’minûne ıhvetün, bunu şiâr edinmiş, Milliyet ve İslâm, etle tırnak gibidir, birleşmiş demiş.
Ötekileştirmek insanları, ötedir ondan, İslâm kardeşliği yeter, ırkı; gelir sonradan.
İslâm kardeşliğine; Risâleler vesile, Şimdi artık hamdolsun, çevrildiler her dile.
“Bediüzzaman Modeli,” ihdas etmemiz lâzım, Bu güzel modeli de; bir şerh etmemiz lâzım.
Her konuda Üstadın, temel görüşü vardır, Çok muhtaç gönüllere, güzelce bir pîşdârdır.
EYÜP OTMAN |
30.04.2010 |
At dünyayı arkana
Ecel geldi gidiyorsun uhrâya Gelen sevgi ile gelsin dünyaya Fani dünya câzip geldi baksana Dünya fani, at dünyayı arkana!..
Saçların beyaz, belin büküldü baksana Adım adım gidiyorsun toprağa Dünya cazip aldanma sen dünyaya Dünya fani, at dünyayı arkana!..
Hazır ol, ölüm gelecek sana da Acı biter sarılırsın kefene Tabutun gidiyor eller üstünde Dünya fani, at dünyayı arkana!.. Kimselere kalmaz şu fani dünya Hem ölüm var, gireceksin toprağa İmana Kur'ân’a hizmet et dünyada Dünya fani, at dünyayı arkana!..
Namaz niyaz huzur verir insana İman hizmetleri varsa dünyada Hem dünya huzurlu, hem ahiret Dünya fani, at dünyayı arkana!..
Seksen oldu yaşın, büküldü belin Hazırlıklı ol, boş kalmasın elin Kur'ân ve Cevşen’le dilinde duâ Dünya fani, at dünyayı arkana!..
CELÂL YALÇIN |
30.04.2010 |