Güncel |
Laiklik, dindara baskı aracı oldu |
İSTANBUL’DA yapılan “Said Nursî ve Demokratik Açılım” konulu panel büyük ilgi gördü. Birçok ilden katılımcının olduğu programda, Bediüzzaman’ın fikirlerinden yola çıkarak demokratik açılımı ele alındı. Risale-i Nur Enstitüsü’nün organize ettiği panel Sütlüce’dki Haliç Kongre Merkezinde gerçekleşti. Moderatörlüğünü Av. Kadir Akbaş’ın yaptığı panelde, Nazlı Ilıcak, Prof. Dr. Doğu Ergil, Prof. Dr. Mithat Sancar ve Kâzım Güleçyüz konuşmacı olarak yer aldı. Programın açılış konuşmasını Yeni Asya Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular yaptı. Kutlular, “Laikliği isteriz ama din ve vicdan özgürlüğü kapsamında. Türkiye’deki laiklik dinsizlere karışmıyor, dindarlara karışıyor”dedi. “İslâm geldiğinde peygamberimiz hürriyetin en genişini adaletin en mükemmelini getiriyor. İçinizden layık ve ehil olanı seçin diyor” diyen Kutlular Bediüzzaman’ın da hürriyete önem verdiğini hatırlatarak onun “Ben ekmeksiz yaşarım ama hürriyetsiz yaşayamam” sözlerine vurgu yaptı. Demokratik açılımla ilgili konuşan Kutlular, “Neden demokratik açılım? Çünkü bir türlü demokrat olamıyoruz. Demokrasi millete hizmettir. Üstad da bunu en iyi şekilde dile getiriyor” dedi. Kutlular, hataların düzeltilmesi için milli iradeye önem verilmesi gerektiğini ifade etti. İhtilallere karşı olduğunu belirten Kutlular, ordunun kışlasına çekilip, milli iradenin yanında bulunmasını ve Türkiye’nin sosyal devlet anlayışıyla hareket etmesi gerektiğini söyledi. “Dünyada bir gecede kendi milletini cahil bırakan kaç ülke var?” diye soran Mehmet Kutlular, “Harf inkılabı yapılarak Latin alfabesi getirildi. Tüm halk bir gecede cahil bırakıldı” dedi. “Işık doğudan yükselir” adlı kısa film gösterimi Türkiye’nin dört bir yanından gelen izleyicilere duygulu anlar yaşattı. Açılış konuşmasının ardından geçen hafta düzenlenen V. Ulusal Risale-i Nur Kongresinde hazırlanan sonuç bildirileri sunuldu. Onar madde halindeki deklarasyonlar çağımız sorunlarına Bediüzzaman’ın perspektifiyle çözüm sunuldu. Program, İstanbul’da 104.4 frekansından yayın yapan Bizim Radyo aracılığıyla canlı olarak dinleyicilere aktarıldı. Bizim Radyo, özel telefon bağlantıları ile kongre merkezindeki izlenimleri dinleyicileriyle paylaştı.
|
29.03.2010 |
BİLDİRİLER KAMUOYUNA DUYURULDU |
Risale-i Nur Enstitüsü tarafından Haliç Kongre Merkezinde tertiplenen panelde, geçen hafta 80 ilim ve fikir adamının katılımıyla yapılan “Çağımız Sorunlarına Çözüm Arayışları ve Bediüzzaman modeli” konulu kongredeki masa çalışmalarıyla hazırlanan sonuç bildirileri kamuoyuna duyuruldu. Çağın temel sorunlarıyla ilgili olarak “Din ve siyaset,” “Demokrasi ve İnsan Hakları,” “Kürt sorunu,” “Dünya barışı,” “İnsan, İman ve Ahlâk,” “Kadın ve Aile,” “Gençlik” ve “Eğitim, Kültür, Sanat” başlıkları altında tartışılıp Said Nursî’nin yaklaşımları çerçevesinde ortaya konulan çözüm önerileri, takdirle karşılandı. KONUŞMALAR İLGİ İLE TAKİP EDİLDİ
Yeni Asya Medya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutlular’ın açış konuşmasıyla başlayan ve Av. Kadir Akbaş’ın yönettiği panelde Sabah yazarı Nazlı Ilıcak, Prof. Dr. Doğu Ergil, Prof. Dr. Mithat Sancar ve Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz, gündemdeki “demokratik açılım” konusunu Bediüzzaman’ın görüşleri ışığında değerlendirdiler. Konuşmalarda, Kemalizm kaynaklı dayatmacı ve ayrımcı politikaların sistemi tıkadığı ve çıkış yolunun Risale-i Nur’da dile getirilen tesbit ve görüşlerde olduğu vurgulandı. Salonu dolduran binlerce kişi, konuşmaları baştan sona büyük bir ilgi ve dikkatle takip etti.
|
29.03.2010 |
Aytaç Durak açığa alındı |
İçİşlerİ Bakanı Beşir Atalay, hakkındaki “yolsuzluk’’ iddiaları sebebiyle soruşturma yürütülen Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak’ı açığa aldı. Alınan bilgiye göre, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Durak hakkındaki iddiaları araştırmak üzere görevlendirilen Mülkiye Müfettişleri’nin başlatılan soruşturmaya devam ettikleri bildirildi. Durak’ın, ‘’Yürütülen soruşturmanın selâmeti açısından’’ İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından açığa alındığı öğrenildi. Adana Valisi İlhan Atış da, yaptığı açıklamada, ‘’Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, dün itibariyle, 28.03.2010 tarih ve 9434 sayılı Bakanlık onayıyla görevinden uzaklaştırılmış bulunmaktadır. Adaletin tecellisi, soruşturmanın daha sağlıklı yürütülebilmesi için İçişleri Bakanlığı bu tedbiri almıştır’’ diye konuştu. Aytaç Durak, görevden alınma kararıyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, ‘’Burası dağ başı değil, muz cumhuriyeti değil, padişahlık ve krallıkla idare edilmiyoruz’’ dedi.
|
29.03.2010 |
İş dünyası da yargı reformu istiyor |
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, Türkiye’de bir yargı reformunun yapılmasının şart olduğunu, mevcut yargı sisteminin iş dünyasının ihtiyaçlarını tam karşılayamadığını, en basit iş davalarının bile yıllarca sürebildiğini söyledi. İTO Başkanı Yalçıntaş, iki gün süren Mardin ve Şırnak temaslarının ardından, Mardin’de kaldığı otelde gazetecilerin sorularını cevapladı. Demokratik açılım gibi temel konuların tüm toplum tarafından benimsenmesi ve bütün toplum tarafından yürütülmesi gerektiğine inandığını ifade eden Yalçıntaş, böylesine temel meselelerin hiçbir zaman bir partinin, bir sivil toplum kuruluşunun, bir kesimin sırtlanmasıyla yürüyecek şeyler olmadığını kaydetti. Yalçıntaş, Anayasa paketi hakkındaki soruyu cevaplarken de Türkiye’de bir yargı reformunun yapılmasının şart olduğunu, mevcut yargı sisteminin iş dünyasının ihtiyaçlarını tam karşılayamadığını, en basit iş davalarının bile yıllarca sürebildiğini söyledi. Türkiye’nin, daha hızlı işleyen, daha demokratik, bireyin haklarını daha fazla koruyan bir yargı reformuna ihtiyacı olduğunu ifade eden Yalçıntaş, ‘’Bu son derece normal bir süreç, çünkü zaman geçiyor zaman geçtikçe de ihtiyaçlar değişiyor. Dolayısıyla geçmişte yapılan bir kanunun ne kadar doğru yapılmış olursa olsun bugünün ihtiyaçlarını karşılayamayacağı son derece net. Belki 15 yıl sonra insanlar bir daha yargı reformu isteyecekler. Bu son derece normal çünkü şartlar değişiyor’’ şeklinde konuştu.
|
29.03.2010 |
SINAV EKONOMİSİ |
İSTANBUL Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının (İSMMMO) ‘’Hayatımız Sınav’’ raporuna göre, bu yıl ÖSYM, MEB ve İçişleri Bakanlığı’nın açtığı sınavlara 9.9 milyon adayın girmesi bekleniyor. İSMMMO tarafından hazırlanan ‘’Hayatımız Sınav’’ raporu açıklandı. Rapora göre, sadece ÖYSM’nin yapacağı sınavlara 5 milyon adayın girmesi beklenirken, Millî Eğitim Bakanlığı’nın yapacağı sınavlara 4.7 milyon adayın gireceği tahmin ediliyor. İçişleri Bakanlığı’nın yapacağı özel güvenlik sınavına ise bu yıl 200 bin kişinin gireceği öngörülüyor. Böylece bu yıl Türkiye’de yaşayan her 7 kişiden birinin sınava gireceğine kesin gözüyle bakılıyor. Rapora göre, sınavlara giren aday sayısı arttıkça Türkiye’de sınav ekonomisi de büyüyor. YGS-LYS (ÖSS), KPSS, SBS, ehliyet, özel güvenlik sınavı için Türkiye’de harcanacak paranın 4 milyar TL olacağı hesaplanıyor. İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan da rapora ilişkin yaptığı açıklamada, Türkiye’de sınavlar için önemli bir kaynağın sarf edildiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: ‘’Eğitim sisteminin bunca sorunu varken, YGS ve SBS yarışında bu kadar çok kaynağın sarf edilmesi gerçekten üzücüdür. İlköğretimde 6’ıncı sınıftan itibaren öğrencilerin merkezi sınavla tanışıp, milyonlarca kişinin katıldığı yarışlara girmesi, hem aileleri hem de öğrencileri olumsuz etkilemektedir. Türkiye’de başarıyı elde etmek bu kadar zor olmamalı.’’ |
29.03.2010 |
Gül: Kurumlar arasında mutabakat var |
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Türkiye’nin temel meseleleri konusunda bütün siyasî parti ve kurumlar arasında temel bir mutabakatın olduğunu söyledi. İzmir’deki temasları çerçevesinde Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın (EBSO), Hilton Oteli’nde verdiği yemekte konuşan Gül, bir ülkenin kalkınabilmesi için kaynaklarını, enerjisi ve bütün fikrini bu amaca yöneltmesi gerektiğini belirterek, bunun mümkün olabilmesi için de o ülkede istikrara, hoşgörüye, farklı siyasî anlayış ve düşüncede olan partiler arasında işbirliğine gerek olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti: ‘’Küçük bir ilde bile, farklı kurum ve görüşler arasında işbirliği varsa, inanılmaz bir sinerji yaratılıyor ve başarıya ulaşılıyor. Bunu bir de ülke olarak düşünün. Ülke olarak başarı elde etmenin birinci şartı, bu geniş anlamda söylediğim istikrarı, kurumlar arasındaki uyumu, beraber çalışma anlayışını, bir mücadele varsa, bu mücadelenin medenice yapılmasını sağlamaktır. Cumhurbaşkanı olarak çok çeşitli parti ve kurumlarla görüşüyorum, şunu söyleyebilirim ki, Türkiye’nin temel meseleleri konusunda tüm siyasî parti ve kurumlar arasında temel bir mutabakat var. Anayasa’nın temel ilkeleri, Türkiye’nin demokratik, laik bir hukuk devleti olması, serbest ekonomi ve AB ile bütünleşme gibi konularda herkes mutabık. Farklı eğilimler olsaydı, kara kara düşünmemiz gerekirdi. Memnuniyetle söylemek isterim ki, bu söylediğim temel konularda mutabakat var. Kim daha iyi yapar? Bunlar nasıl olacak? Farklılıklar buralardadır.’’
|
29.03.2010 |
Kurtulmuş: Kalıcı bir hukukî reform sürecine girilmeli |
SAADET Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin, kalıcı bir hukukî reform sürecine girmesi gerektiğini kaydetti. Kurtulmuş, partisinin kadın kolları tarafından Rixos Otel’de düzenlenen ‘’Aile bütünlüğü’’ istişare toplantısında yaptığı konuşmada, Türk siyasetinin, sorunların çözümüne odaklanmak yerine kişisel hesaplaşmaların, kamplaşmanın aracı haline dönüştürüldüğünü söyledi. TBMM’de, son yedi-sekiz yıldır, birkaç temel konu hariç, sorunların iktidar ve muhalefetin ortak anlaşmasıyla çözülemediğine dikkati çeken Kurtulmuş, Saadet Partisi Genel Başkanı olduğu günden beri hiçbir lüzumsuz kavganın tarafı olmadığını kaydetti. Anayasaların, milletin devletle sözleşmesi ve milletin bir arada yaşama kararlılığının ortaya konulduğu belgeler olduğunu ifade eden Kurtulmuş, anayasaların kavga ederek değil, sakin bir üslûpla ve milletin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde oluşturulması gerektiğini söyledi. Anayasanın topyekun değiştirilerek iradenin tamamıyla millete bırakılması gerektiğini belirten Kurtulmuş, bu konuda siyasî partiler arasındaki tartışmalara dikkati çekerek, ‘’Bizler siyasî partiler olarak birbirimizin düşmanı değil birbirimizin siyasî rakipleriyiz’’ dedi. Kurtulmuş, ‘’Türkiye, kalıcı bir hukukî reform sürecine girmelidir’’ diye konuştu. |
29.03.2010 |
Yargı da hesap versin |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, ‘’Yargı kime hesap veriyor Türkiye’de? Hiç kimseye hesap vermiyor yargı. Böyle bir yargı olur mu’’ dedi. Gedikli, Demokraside Birlik Vakfınca düzenlenen ‘’Gelişen ve Sivilleşen Türkiye’’ konulu konferansta konuştu. Anayasa değişikliğine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Gedikli, yasama, yürütme ve yargının üç temel erk olduğunu belirterek, şöyle konuştu: ‘’Bunların hepsi hesap vermelidir. Yasama millete seçimde hesap veriyor. Yasama yargıya da hesap veriyor. Yürütme de yasamaya ve yargıya da hesap veriyor. Hangi kararı alırsanız alın yargıya hesap veriyor. Peki soruyorum? Yargı kime hesap veriyor Türkiye’de. Hiç kimseye hesap vermiyor yargı. Böyle bir yargı olur mu? Yargı Türk milleti adına karar alıyor. Türk milleti adına karar veren yargının nasıl bir yargı olması lâzım? HSYK, Danıştaya Yargıtaya üye seçiyor. Karşılıklı birbirlerine üye seçiyorlar. Böyle bir ortamda yargının Türk milleti adına karar verdiğini ya da yargının hesap verdiğini biz söyleyebilir miyiz?’’ |
29.03.2010 |
12 Eylül Anayasası Türkiye’nin bir ayıbı |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem, Anayasa değişikliği çalışmalarına ilişkin, ‘’Buna kesinlikle ihtiyaç var. Bugün 12 Eylül Anayasası Türkiye’nin bir ayıbıdır’’ dedi. Suşehri Kültür ve Dayanışma Derneğince düzenlenen ‘’20. Yıl Birlik ve Beraberlik Yemeği’’ne katılan Erdem, yaptığı açıklamada, Türkiye’de bir Anayasa değişikliğine ihtiyaç duyulduğuna işaret etti. Erdem, şunları kaydetti: ‘’İhtiyaç olmasa böyle bir yola girmezdik. Kesinlikle Türkiye’nin bundan daha fazlasına ihtiyacı var. Ancak 23 madde ve 3 de geçici madde olmak üzere 26 maddeyle toplumun önüne çıktık. İnanıyorum ki burada muhalefetin de desteğini sağlayarak ve onların da görüşlerini alarak değerlendirmeler yapacağız. Her halde Pazartesi son şekli verilir. Belki bazı ilâveler, bazı ufak değişiklikler de yapılarak önümüzdeki günlerde Meclis’e iner. Buna kesinlikle ihtiyaç var. Bugün 12 Eylül Anayasası Türkiye’nin bir ayıbıdır. Bir taraftan siyasiler olarak hem darbelere karşı olduğumuzu her fırsatta söyleyeceğiz hem bu maddelerin tamamına değilse bile bir kısmına direneceksiniz, bunu anlamak mümkün değil.’’ |
29.03.2010 |
Din görevlileri “İslâm ve Çevreyi” anlatacak |
ÇEVRE ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı, İslâm dininde çevreye verilen önemi ortaya çıkarmak için din görevlileri arasında “İslâm ve çevre” konulu sunum yarışması düzenledi. Yarışmadan elde edilen sunumlar eğitim amaçlı olarak internette yayınlanacak. 5 Haziran Dünya Çevre Günü faaliyetleri çerçevesinde düzenlenen Power Point sunumu yarışmasının ana başlıkları şu şekilde:“ “İslâm’da çevre bilinci”, “Şehirleşme ve İslâm”, “Çevre ve ormanın korunmasında yasalar mı, çevre bilinci mi etkilidir?”, “Çevre bilincinin gelişmesi için neler yapmalıyız?”, “Çevre sorunu ahlâkî mi yoksa bilimsel ve teknolojik bir sorun mudur?”, “Yaratılışın yeşil rengi”, “İslâm büyüklerinin çevreye verdiği önem”, “İslâmiyette canlılara (bitkiler, hayvanlar) verilen değer ile ilgili kıssalar” Ödüller, 5 Haziran Dünya Çevre Günü töreninde verilecek. |
29.03.2010 |
Başörtüsü açılımı ne zaman? |
Kocaelİ Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu’nun basın açıklamasında “Herkese açılım geldi, başörtülüler daha ne kadar bekleyecek?” diye soruldu. Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu 258.Hafta basın açıklaması İzmit İnsan Hakları Parkı, Özgürlük meydanında yapıldı. Basın açıklamasını Platform birleşenlerinden MAZLUMDER Kocaeli Şubesi üyesi Sinan Çamurcu yaptı. Yıllardır sürüncemede bırakılan, her iktidarın arzusu olan anayasa değişikliğinin nihayet Meclis gündemine bu hafta geleceği ifade edilen açıklamada, toplumu oluşturan bütün bireylerin eşit, özgür ve adil bir şekilde haklarını kullanabileceği bir anayasanın herkesin ortak arzusu olduğu kaydedildi. Açıklamada, burada, 258 haftadır, özellikle inanç özgürlüğü üzerine vurgular yapıldığı, anayasada inanç özgürlüğü üzerindeki baskıları kaldıracak ve özgürlükleri genişletecek değişiklikler yapılmasının talep edildiği hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi: “Hükümet üst üste açılımlar yaparak, toplumun her kesimine zeytin dalı uzatırken, başörtülü hanımlara uygulanan ayrımcılık konusunda herhangi bir adımın atılmamış olması bizlerde bir takım şüpheler uyandırmaktadır. Mevcut Anayasanın toplumsal değişimler karşısında yetersiz kaldığı, insan haklarını sınırlayıcı maddeler ihtiva ettiği ve acilen değiştirilmesi gerektiği konusunda hemfikiriz. Uzlaşma adına toplumun bir kısmı ikna edilirken diğer kısmının özellikle dindarların unutulması barışı nasıl sağlayacak merak ediyoruz. Başörtüsü ile simgelenen İnanç özgürlüğü siyasete kurban edilecek bir olgu değildir. İnanç ve düşünce özgürlüğü için binlerce insanın feryadını iktidar basamaklarını tırmanmak için kullanan ve çözümü geciktiren siyasetçileri Allah’a havale ediyoruz.”
ÜNSAL: SORUNLAR DEMOKRASİ İLE AŞILIR
MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, “Demokratik restorasyon mümkün olursa, diğer sorunlar da rahat aşılabilir” dedi. MAZLUMDER İstanbul Şubesi‘nde “Kürt Sorunu ve Demokratik Açılım” konulu seminer veren Ünsal, Kürt sorununun tarihinden bahsederek, Cumhuriyetin kurulmasıyla yeni bir vatandaşlık konsepti ile karşı karşıya kalındığını ifade etti. Ünsal, “Cumhuriyet ile bu süreç inşa edilmeye çalışılırken, daha önce rastlanmayan ve çözmeye de pek alışık olmadıkları bir sorun ile karşılaştılar” dedi. Son yıllarda konuyla ilgili yapılan girişimlerden bahseden Ahmet Faruk Ünsal, “Kürt Alçımı”nın yanlış isimlendirildiğini, sorunun aslında bir sistem sorunu olduğunu, hükümetin de sorunu bu yönüyle kavrayarak “Demokratik Açılım” üzerinde durmaya başladığını söyledi. Ünsal, “Demokratik restorasyon mümkün olursa, diğer sorunlar da rahat aşılabilir” diyerek, öncelikle sorunların konuşulabileceği bir ortamın tesis edilmesi gerektiğini ifade etti. Ünsal, konuşmasında Kürt sorunu konusunda empati yapılmasının önemine sıkça vurgu yaparak "kendin için ne istiyorsan başkası için de onu istemelisin" dedi.
|
29.03.2010 |
Porsuk Çayı’nda tabanca ve bıçak bulundu |
Eskİşehİr’de şehir içinden geçen Porsuk Çayı’nda tabanca ve çok sayıda bıçak bulundu. Alınan bilgiye göre, polise, yıllık bakımları dolayısıyla kesilen Çay’da tabanca, bıçak ve 2 cep telefonunun bulunduğu yönünde ihbar yapıldı. Olay yerine gelen polis ekipleri çevre güvenliğini alarak, Arama ve Kurtarma Derneği (AKUT) ekiplerine haber verdi. Porsuk Çayı’nda çalışma yapan AKUT ekibi suya gömülmüş halde 2 adet kurusıkı tabanca, 3 bıçak ile 2 cep telefonu buldu. Bulunan malzemeler Olay Yeri İnceleme ekiplerince muhafaza altına alındı. Çok sayıda vatandaş arama işlemini meraklı gözlerle izledi. |
29.03.2010 |
Sözleşmeli memura mazeret izni müjdesi |
Türk Sağlık-Sen tarafından açılan dâvâda mahkeme, sözleşmeli memura mazeret izni hakkını verdi. Türk Sağlık-Sen üyesi bir personelin, bakmakla yükümlü olduğu çocuğunun tedavisi için, sevkli olarak il dışına çıkmasına rağmen il dışında geçirdiği günlerin yıllık izninden düşürülmesi üzerine sendika tarafından dava açıldı. Dâvâyı görüşen Sivas İdare Mahkemesi sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin esaslarda hüküm bulunmayan hallerde 4/B’li personelin 657 sayılı kanun hükümlerine tabi olduğu vurgulandı. Dâvâcının, mazeret izni verilmesini gerektirecek nitelikte kabul edilebilir bir mazeretinin olduğunun altını çizen mahkeme, 657 sayılı kanunun 104. maddesi uyarınca personelin çocuğunun tedavisi için il dışında bulunduğu günlerin mazeret izni kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmetti. İl dışında geçirilen sürelerin yıllık izinden düşürülmesinde yasaya uyarlılık bulunmadığı ifade edilerek, idare işleminin iptaline karar verildi. |
29.03.2010 |
SAHTE ARAÇ MUAYENE İKAZI |
TÜVTURK Araç Muayene İstasyonları yetkilileri, araç kullanıcılarının sahte muayenelere karşı dikkatli olmaları gerektiğini belirterek, 10 binlerce kişinin sahte muayene mağduru olduğunu bildirdi. TÜVTURK’ten yapılan açıklamada, Emniyet ve Jandarma birimleri tarafından son günlerde ele geçirilen sahte muayene raporları sebebiyle, araç kullanıcılarının, sahte muayene işlemi yapan kişi veya organizasyonlara dikkat etmeleri gerektiği belirtildi. Son 6 aylık süre zarfında artan sahtecilik olayları sebebiyle yurt çapında Emniyet ve Jandarma birimleri tarafından 40 ilde gerçekleştirilen 15 operasyon sırasında 100’ün üzerinde kişinin gözaltına alındığı bilgisinin paylaşıldığı açıklamada, sahte muayene mağduru kişi sayısının 10 binlerle ifade edildiği kaydedildi. TÜVTURK açıklamasında, aracını muayeneye kendisi götürmek yerine bu amaçla hizmet veren kişi veya kuruluşlardan hizmet alan araç sahiplerinin, muayene sonuçlarını mutlaka sorgulamaları gerektiği ifade edildi. Araç sahiplerinin araç muayenesinin TÜVTURK tarafından yapılıp yapılmadığını www.tuvturk.com.tr adresindeki internet sitesinden veya 0212 444 80 08 numaralı TÜVTURK Çağrı Merkezi’nden kontrol edebilecekleri vurgulandı. Muayene raporlarının elektronik ortamda gerçek ve eş zamanlı olarak, TÜVTURK Genel Müdürlüğü ile T.C. Ulaştırma Bakanlığı’na aktarıldığı belirtilen açıklamada, sahte mühür, etiket ve muayene raporlarının elektronik kaydı söz konusu olmadığından çok basit bir sorgulama ile muayenenin sahte olduğunun anında tesbit edilebildiği belirtildi. Araç muayenelerini TÜVTURK istasyonları dışında usûlsüz yollarla yaptırmaya çalışan kişilerin, muayeneleri yapılmadığı için ödeyecekleri cezanın yanı sıra, sahteciliğe karıştıkları için de ciddî bir kovuşturmaya maruz kalacakları kaydedildi. |
29.03.2010 |
Risâle-i Nur caddeleri süslüyor |
Bedİüzzaman Said Nursî, vefatının 50. yılı faaliyetleri çerçevesinde bütün yurtta olduğu gibi Uşak’ta da hatimler ve duâlarla anılıyor. Risâle-i Nûr’dan vecîzelerin yer aldığı afişler de Uşak caddelerini süslüyor. Uşak Yeni Asya Okuyucularından Mesut Karabacak, yapılan çalışmalarla ilgili olarak, “Üstadımızın rahmet ve minnetle yâd edilmesi husûsunda bizlerin de bazı vazifeleri olduğunu düşündük. Bunun için de öncelikle Üstadımızın ruhuna ithafen hatim kampanyaları düzenledik. Haftalık derslerimizi daha geniş kapsamlı yapmaya çalışıyoruz. Ayrıca vecizeli afişler temin ederek bilboardlara yapıştırdık. Caddelerde yürüyen, arabalarıyla geçen Uşaklılar’ın Risâle-i Nur’dan vecizeler okumasını, Üstadımızın resimlerini görmesini, bu vesile ile de hiç değilse birer Fatiha okumalarını temin etmeye çalıştık. Bunda da muvaffak olduğumuza inanıyorum. Çünkü afişlerin önünden geçen üniversite talebelerinin birbirlerine; “Bu adam kim?” diye sorduklarına, bilenlerin de “O, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri” diye cevap verdiklerine şâhit oluyoruz” şeklinde konuştu. Karabacak, ayrıca yerel gazetelere ve www.usaktv.com internet gazetesine, Risâlelerin baş taraflarındaki ‘Bediüzzaman Said Nursî kimdir?’ başlıklı bölümü de ekleyerek, ‘Bediüzzaman Haftası’ ile ilgili haberler geçtiklerini dile getirdi.
RİSALE-İ NUR ENSTİTÜSÜ 600 AFİŞ HAZIRLADI
Rİsale-İ Nur Enstitüsü, 300’ü İstanbul’da olmak üzere toplam 600 civarında bilboard ilânıyla Bediüzzaman Hazretlerinin vefatının 50. yıl dönümünü anıyor. Bediüzzaman Hazretlerinin sözleriyle birlikte resminin de yer aldığı bilboard ilânları görenler tarafından ilgiyle karşılanıyor. Mersin’e bağlı Erdemli ilçesinin değişik yerlerinde görülen bilboard ilânları da hem Yeni Asya okuyucuları, hem de vatandaşlar tarafından takdirle karşılandı.
|
CEMİL ARIKAN 29.03.2010 |
İslâm, Batıyı fen ilimlerinde de etkiledi |
Alman Protestan kiliselerinin yeni başkanı Nikolaus Schneider, Avrupa’nın ağırlıklı olarak Musevi ve Hıristiyan kültürüne sahip olduğunu, ancak Orta Çağda İslâmiyet’in de bu kültürü etkilemiş olduğunu belirtti. Schneider, “Die Welt” gazetesinde yayımlanan röportajında, aşırı sağcıların istediği gibi Hıristiyan bir ülkede sadece Hristiyanların yaşayamayacağını, bu tür bir talebi hiçbir Hıristiyan’ın kabul edemeyeceğini belirtti. Schneider, “Bu ayrıca basit bir düşünce. Avrupa’da sadece Museviliğin ve Hıristiyanlığın etkisi yoktur. Orta Çağda İslâmiyet de bizi felsefe, tabiat bilimleri ve matematik ile etkilemiştir” ifadesini kullandı. Schneider’in selefi Margot Kaessmann, içkili araç kullandığı sırada polise yakalanmasından sonra görevinden istifa etmişti. |
29.03.2010 |
Dünya Saati’ne 4 bin şehir katıldı |
Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) tarafından küresel iklim değişikliğine dikkati çekmek amacıyla düzenlenen ‘’Dünya Saati’’ eylemine 120’yi aşkın ülkedeki yaklaşık 4 bin şehir katıldı. Yeni Zelanda’nın Chatham takım adalarından başlayarak, şehirlerin kendi yerel saatlerine göre 20:30-21:30 arasında katıldığı ‘’Dünya Saati’’ eyleminde Opera Evi (Sidney), Yasak Şehir (Pekin), Eyfel (Paris), Kolezyum (Roma), Big Ben (Londra), The Empire State Building (New York) gibi dünya çapında tanınmış bina ve yapılarda ışıklar bir saat süreyle kapatıldı. |
29.03.2010 |
Generallere ikinci sınıf koltuk |
İngİltere’de Başbakan Gordon Brown hükümeti, daha önce tren ve uçak yolculuklarında ‘birinci sınıf’ koltuklarda oturan üst düzey generallerin bundan böyle tasarruf adı altında normal yolcuların kullandığı ‘ikinci sınıf’ standart koltuklarda seyahat edeceklerini açıkladı. Küresel krizden en çok etkilenen ülkelerin başında gelen İngiltere’de tasarruf tedbirleri alan hükümet, komutanlara acımadı. Başbakan Gordon Brown, aldığı kararla üst düzey general ve ordu komutanlarının normal yolcularla birlikte seyahat etmelerini uygun gördü. |
29.03.2010 |