Güncel |
Anayasa paketi eksik |
Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun, 12 Eylül cuntasının getirdiği bu anayasanın bugüne kadar çoktan değiştirilmesi gerektiğini kaydederek, ‘’Hükümetin lokal düzeydeki anayasa değişikliği paketinin’’, asıl yapılması gereken temel demokratik normların tamamını kapsamadığını söyledi. Paket, temel demokratik normları karşılamıyor
DÜNYA Ehl-i Beyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun, Hükümetin hazırladığı Anayasa değişikliği paketinin, asıl yapılması gereken temel demokratik normların tamamını kapsamadığını söyledi. Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun, yaptığı yazılı açıklamada, vakfın öteden beri köklü bir Anayasa değişikliğinin savunucusu olduğunu bildirdi. ‘’12 Eylül cuntasının getirdiği bu Anayasa’nın bugüne kadar çoktan değiştirilmesi gerekirdi’’ görüşünü bildiren Altun, ‘’hükümetin lokal düzeydeki Anayasa değişikliği paketinin’’, asıl yapılması gereken temel demokratik normların tamamını kapsamadığını kaydetti. Demokratik hak ve hukukun, inanç ve düşünce özgürlüğünün, eşit vatandaşlık haklarının önündeki tüm engellerin kaldırılmasını önerdiklerini belirten Fermani Altun, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: ‘’Örneğin, bir yıldan beri süren Alevi çalıştaylarında da konuşulan sorunların bazılarının anayasal sorun olduğu önümüze konmaktaydı. Diyanetle ilgili Anayasa’nın 136. maddesi ile zorunlu din eğitimi getiren 24. madde anayasal sorun olarak önümüze konuluyordu. Hazırlanan değişiklik paketinde inanç özgürlüğü ve eşit vatandaşlık haklarının önündeki en büyük engellerden olan bu iki maddenin olmayışı bizde şok etkisi oluşturmuştur.’’
|
27.03.2010 |
12 Eylül izleri silinmeli |
DSP Genel Başkanı Masum Türker, ‘’Türkiye’de bir anayasa değişikliği yapılması gerekli. Türkiye’nin 12 Eylül’ün izlerini silmesi gerekiyor. DSP olarak anlayışımız öncelikle seçim barajının düşürülmesi. Baraj düşürüldüğü takdirde de anayasa değişikliklerinin uzlaşarak gerçekleştirilmesi gerekir” diye konuştu Türker: 12 Eylül’ün izleri silinmeli
DSP Genel Başkanı Masum Türker, Türkiye’nin, 12 Eylül’ün izlerini silmesi gerektiğini bildirerek, ‘’Ancak uzlaşma, anayasaların hazırlanmasında ‘olmazsa olmaz’ kurallardan biridir’’ dedi. Masum Türker, Marmara Üniversitesi Rektörlüğünde düzenlenen ‘’Türkiye 1. Muhasebe Uzmanlığı Kongresi’’ öncesinde Anayasa değişikliği çalışmaları hakkında açıklama yaptı. Türker, toplumsal sözleşme olarak kabul edilen anayasanın mükemmelliği açısından öncelikle seçim yasalarında değişiklik yapılması ve seçim barajının düşürülmesi gerektiğini söyledi. Temsilde adaletin sağlanmadığı bir ülkede alınacak kararlar doğrultusunda siyasi erkin, bir güç olarak varlığını halkı temsil edecek şekilde sürdürmesinin söz konusu olamayacağını savunan Türker, şunları kaydetti: ‘’Türkiye’de bir anayasa değişikliği yapılması gerekli. Türkiye’nin 12 Eylül’ün izlerini silmesi gerekiyor. DSP olarak anlayışımız öncelikle seçim barajının düşürülmesi. Baraj düşürüldüğü takdirde de Anayasa değişikliklerinin uzlaşarak gerçekleştirilmesi gerekir. Bu konuda Hükümetin de açık olduğunu düşünüyorum. Çünkü bizi ziyaret ettiklerinde ‘Bu bir taslaktır, teklif haline gelmesi için açığız’ dediler. Biz de DSP olarak ‘Barajın düşürülmesi konusunda samimî iseniz ve bunu gerçekleştirirseniz anayasa konusunda uzlaşmak açısından masaya oturabiliriz, uzlaştığımız konularda ve maddelerde destek veririz’ diyoruz. Ancak, uzlaşma, anayasaların hazırlanmasında ‘olmazsa olmaz’ kurallardan biridir.’’ Masum Türker, siyasî partilerin kapatılmasının zorlaştırılmasından yana olduklarını da dile getirdi.
|
27.03.2010 |
Menderes belgeseli ağlattı |
1960 darbesinde idam edilen merhum Başbakan Adnan Menderes’in hayatını konu alan belgeselin tanıtımında babasından bahseden Aydın Menderes, duygusal anların yaşanmasına sebep oldu. TRT’de yayımlanacak Ali Adnan ‘’Başvekil’’ adlı belgeselin tanıtım toplantısı Rixos Otel’de yapıldı. Törene, Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve çok sayıda davetli katıldı. Aydın Menderes, babasını gün geçtikçe daha çok özlediğini belirtirken, merhum Menderes’in Türkiye’de demokrasinin yerleşmesine büyük hizmetleri olduğunu söyledi. Menderes, “Merhum Adnan Menderes’in demokrasinin Türkiye’ye yerleşmesi için büyük hizmetleri olmuştur. Issız bir adada idamından 50 yıl sonra Adnan Menderes’le ilgili bir belgesel yapılabiliyorsa; bu demokrasinin ve aziz Türk milletinin büyük bir zaferidir” diye konuştu. Rahmetli annesini çok sevdiğini dile getiren Aydın Menderes, “Ama giderek rahmetli babam Adnan Menderes’i daha çok özlüyorum. Vatanperver, büyük devlet adamı, güzel ve mütevazi insanı milletimizin nasıl bağrına bastığını ve onu en az bizim kadar sevdiğini gördüm” demesi salonda duygusal anların yaşanmasına sebep oldu. Adnan Menderes’le ilgili bir belgesel yapmanın büyük bir cesaret işi olduğunu da söyleyen Aydın Menderes, aradan 50 yıl geçmiş olmasına rağmen, o günlerdeki zalim ve baskıcı zihniyetin sinsi bir şekilde günümüze kadar devam ettiğini söyledi. Bu zihniyette olanların hâlâ Adnan Menderes’i millete unutturma çabaları bulunduğuna dikkat çeken Menderes, yapılanın belgesel çalışmasının “fincancı katırlarını ürkütecek cinsten ve cesurca” olduğunu vurguladı. Yapımcılığını Sait Bey Polat yaptığı belgeselin yönetmenliğini Yaşar Taşkın Koç ve Cengiz Göktaş danışmanlığında Menderes’le ilgili kitap çalışmaları bulunan Erdal Şen yaptı.
|
FATİH KARAGÖZ 27.03.2010 |
Kılıçdaroğlu: 12 Eylül’de kitap taşımaktan hapse girecektim |
CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu, Sakarya Üniversitesi Gazetecilik Topluluğu öğrencileri tarafından düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada kitap taşıdığı için 12 Eylül darbesinden sonra tutuklanmaktan son anda kurtulduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, hesap uzmanlığı görevi yaparken 1 yıl süreyle Fransa’ya gitmesi gerektiğini belirterek, o günkü yaşadıklarını şöyle anlattı: “O zaman iletişim araçları bu kadar gelişmemişti. Ellerini öpmek için yaşlı anne ve babamı ziyarete gittim. Dönüş yolculuğunda öğrenciliğimden kalan kitapları bavulumun içine koydum. Yolda jandarmalar çevirdi. ‘Herkes insin bagajının başında beklesin’ dediler. Ben de bagajımın başında bekledim. Valizimi açtım, çamaşırların altında kitaplarım vardı. Jandarma ‘Sen bekleyeceksin herkes bavullarını toplasın’ dedi. En üsteki kitabı aldı asker, kitabın üzerinde ‘İkinci 5 Yıllık Kalkınma Planı’ yazılıydı. DPT’nin bir yayını. Kimliğimi istedi. Kimliğimi verdim. Tabi ki kimliğimde Süleyman Demirel’in imzası vardı. Demirel de o zaman Zincirbozan’daydı. ‘Sen mühendis misin? diye sordu, olmadığımı söyledim. ‘Bu kitapların taşınmasının yasak olduğunu bilmiyor musun sen’ dedi. Ben ‘yasak değil, DPT yazıyor dedim’, bana ‘sus konuşma’ dedi. Sonra komutana götürdüler. Komutan da ‘Bu seferlik seni affediyorum, bir daha bu kitapla görürsem hapse atarım’ dedi. Kitap taşımanın o dönemde ne kadar tehlikeli olduğunu bilin diye bu anımı anlattım.” |
27.03.2010 |
DP Küçükçekmece’den Yeni Asya’ya ziyaret |
Demokrat Parti (DP) Küçükçekmece İlçe Başkanı Muhittin Yıldırım, Teşkilât Başkanı Cevdet Şentürk, Basın Propaganda Başkanı Şenol Çetin 41. kuruluş yıl dönümü sebebiyle Yeni Asya’ya bir nezaket ziyaretinde bulundu. Önce Yeni Asya Medya Grup Genel Müdürü Recep Taşcı ile görüşen heyet, daha sonra Yeni Asya Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutlular ile görüştü. DP heyeti, Kutlular’a yakın siyasî tarih hakkında sorular yöneltti. Kutlular, DP’nin kuruluş felsefesiyle ilgili değerlendirmeler yaparak, milletin ortak değeri olan din üzerinden siyaset yapmanın yalış olduğuna dikkat çekti. Kutlular, Demokrat Parti’nin kurulduğu ilk günden itibaren “dine ve dindarlara saygılı” olduğunu, Türkiye’de dinî değerlerin daha rahat yaşanabilmesi için önemli hizmetler yaptığını anlattı. Kutlular, darbe ve muhtıraların her seferinde demokrat misyona karşı yapıldığına dikkat çekti. DP Küçükçekmece İlçe Başkanı Muhittin Yıldırım ve arkadaşları da, Yeni Asya’yı yakından tanımaktan memnun olduklarını ifade etti. |
27.03.2010 |
Din-Bir-Sen’den Diyanet Yasa Tasarısı’na eleştiri |
ÖZERK Diyanet Vakıf Çalışanları Birliği Sendikası (Din-Bir-Sen), Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı sendikaların taleplerinin dikkate alınmadığı gerekçesiyle, milletvekilleri, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri ve alt komisyon üyelerine önerilerine ilişkin dosya gönderdi. Din-Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, yasa tasarısının daha önce eleştiriler ve eksikliklerin giderilmesi için geri çekildiğini ve çeşitli kesimlerden görüş alındığını söyledi. Tasarının TBMM’ye sevk edilen son şeklinde sendikaların taleplerinin dikkate alınmadığını belirten Şenocak, bu sebeple TBMM nezdinde girişimlerde bulunduklarını ifade etti Şenocak, taslağın bu haliyle yasalaşmasına karşı olduklarını vurguladı. TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülen ve alt komisyona sevk edilen Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nda çalışanların aleyhine olan maddelerin değiştirilmesi için alt komisyonda çalışmalarını devam edeceklerini açıklayan Şenocak, taslağın mevcut haliyle yasalaşması durumunda çözümden çok çalışanları için problem üreteceğini kaydetti. |
27.03.2010 |
Türk-İş: İşçi-memur ayrımını net yapılsın |
ÜRK-İŞ, Anayasa’da yapılacak değişikliklerle devletin sosyal ödevlerini yerine getirmemesinin bahanesinin kalmamasını, ‘’hak grevine’’ yer verilmesini, kamuda işçi-memur ayrımının net yapılmasını ve sendikacıların siyaset yasağının kaldırılmasını talep etti. Alınan bilgiye göre, Anayasa değişiklik teklifini inceleyen konfederasyon, bu konudaki görüşlerini bir rapor halinde Anayasa Değişikliği Hazırlama Komisyon Başkanlığına gönderdi. Türk-İş’in, 1982 Anayasası’nın değiştirilmesi ve değişikliğin geniş mutabakatla gerçekleştirilmesi konusundaki yaklaşımını yıllardır her platformda dile getirdiği belirtilen raporda, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO), Türkiye tarafından onaylanan 87 ve 98 sayılı sözleşme ve tavsiye kararları ile AB mevzuatının gerektirdiği ilkelerin ve Anayasa’nın 90. maddesinin emrettiği uyarlamaların da değişiklik taslağı metninde yer almasının zorunlu olduğu ifade edildi. Raporda Türk-İş, Anayasa’da, devletin sosyal ödevlerini yerine getirmemesinin bahanesinin kalmamasını,’’hak grevine’’ yer verilmesini, kamuda işçi-memur ayrımının net yapılmasını ve sendikacıların siyaset yasağının kaldırılmasını istiyor. |
27.03.2010 |
Yerel dilde propaganda yapılabilecek |
TBMM Anayasa Komisyonda görüşülen seçim kanunlarında değişiklik yapılmasını öngören yasa teklifinde, siyasî partiler ve adayların seçim döneminde, Türk vatandaşlarının günlük hayatlarında geleneksel olarak kullandıkları yerel dil ve lehçelerde de sözlü propaganda yapmasına imkân verilmesi kabul edildi. Komisyonda, ‘’Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’’ ile ‘’Milletvekili Seçimi Kanunu’’nda değişiklik yapılmasını öngören teklif görüşüldü. Alt Komisyonda eklenen, siyasi parti ve adayların seçim döneminde, günlük hayatta kullanılan geleneksel dil ve lehçelerde sözlü propaganda yapmasına ilişkin madde, Komisyonda uzun süre tartışıldı. Tartışmaların ardından madde kabul edildi. Buna göre, propaganda için kulanlan el ilanları ve diğer her türlü matbuatlar üzerinde, Türk bayrağı, dini ibareler bulundurulması yasak olacak. Radyo ve televizyonlarda yapılacak propaganda yayınlarıyla, diğer seçim propagandalarında Türkçe’nin kullanılması esas olacak. Ancak siyasi partiler ve adaylar seçim döneminde, Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel niteliklerine, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olmamak şartıyla, Türk vatandaşlarının günlük hayatlarında geleneksel olarak kullandıkları yerel dil ve lehçelerde de sözlü propaganda yapabilecek. Kabul edilen diğer maddelere göre, vatandaşların elektronik posta adreslerine gönderilecek mesajla ile taşınabilir veya sabit telefonlarına sesli, görüntülü, yazılı mesaj göndermek suretiyle propaganda yapılamayacak. |
27.03.2010 |
“HİÇ KİMSE MENDERES KADAR SAHİCİ OLAMADI’’ |
DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise törende yaptığı konuşmada, TRT’yi böyle bir belgesel hazırladığı için kutladı. Kendisinin siyasete çok genç yaşlarda ilgi duyduğunu ve yakın siyasi tarih üzerine de çalışmalar yaptığını ifade eden Arınç, 1960’dan sonraki siyasî hayatı ve bu tarihten sonraki koalisyonları da çok iyi bildiğini vurgulayarak, ihtilâli yapanların belirli bir partinin iktidar olmasını istediklerini kaydetti. Arınç, şöyle devam etti: ‘’Ama Menderes sevgisini ifade eden, ‘onun yolundayız’ diyen ona mensubiyet iddia eden herkes her zaman kazandı. 1961’den sonra benim gördüğüm budur. Şunu da ifade edeyim kendimizi de içine koyarak, kendi siyasî çizgimizi de içine koyarak söylüyorum. Kim Menderes’e mensubiyet iddia ettiyse maalesef hiçbirisi Menderes kadar sahici değildi. Ama sahici olmamasına rağmen Menderes sevgisinden bahsettiği için iktidara geliyor. Menderes sevgisinden bahsettiği için başkasına iktidar vermiyordu.’’ |
27.03.2010 |
Başbuğ’a suç duyurusu |
MAZLUMDER, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesince yargılaması yapılacak olan 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ile ilgili sözleriyle ‘’adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği’’ ve ‘’suçu ve suçluyu övdüğü’’ iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Başbuğ’a suç duyurusu
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER), Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesince yargılaması yapılacak olan 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ile ilgili sözleriyle ‘’adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği’’ ve ‘’suçu ve suçluyu övdüğü’’ iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Ankara Adalet Sarayı önünde basın açıklaması yapan MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Emrullah Beytar, son günlerde Orgeneral Başbuğ’un basına verdiği demeçlerin, gerek Anayasa’nın 138. maddesine, gerekse TCK’nın 288. ve 215. maddelerine aykırı olduğu saikiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. ‘’Başbuğ’un söz konusu demeçlerinde, Erzurum Başsavcılığınca hakkında dâvâ açılan ve Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılaması yapılacak olan 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk hakkındaki görüşlerini çok açık bir şekilde beyan ettiğini ve bu görüşlerin suç olduğunu’’ ifade eden Beytar, bu süreç içerisinde sivil savcıların herhangi bir işlem yapıp yapmadıkları konusunda bilgisi bulunmadığını, askerî savcıların da herhangi bir işlem yapmasının hukuken ve fiilen mümkün olmadığını söyledi. ‘’Daha önce ‘darbe günlükleri’ ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını ancak yetkisizlik ve görevsizlik kararı ile dosyanın, Genelkurmay Askerî Savcılığına gönderildiğini’’ hatırlatan Beytar, ‘’Askerî Savcılığın izin için Genelkurmay Adlî Müşavirliğine başvurduğunu ancak aradan geçen 2,5 yıla karşın herhangi bir işlem yapılmadığını’’ kaydetti. Beytar, bu sürecin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu gerekçesiyle AİHM’e başvurduklarını ve mahkemenin de başvurularını incelemeye aldığını belirtti. MAZLUMDER’in ‘’İrticayla Mücadele Eylem Planı’’ konusunda da suç duyurusunda bulunduğunu ancak yine aynı süreçlerin yaşandığını ifade eden Beytar, ‘’MAZLUMDER, uluslar arası arenada Türkiye’nin ‘darbe girişimlerinin cezalandırılamadığı bir ülke’ konumundan kurtulabilmesinin yolunun adlî savcılıklarca etkin bir soruşturma sürecinin işletilmesinden geçtiği düşüncesindedir’’ dedi. Beytar, ‘’hukukun, darbecileri ve topluma komplo kuranları yargılayarak, onların topluma hesap vermesini sağlaması gerektiğini’’ ifade etti. Bir basın mensubunun ‘’bu suç duyurusundan ne bekliyorsunuz?’’ şeklindeki sorusu üzerine Beytar, ‘’Geçen uygulamalardan yola çıktığımız zaman, aslında çok fazla bir şey beklemiyoruz. Biz tarihe tanıklık olsun diye veya var olan haksızlık karşısında bir duruş sergilemek için buradayız’’ diye konuştu. Suç duyurusu dilekçesinde, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, TCK’nın 288. maddesinde düzenlenen ‘’adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs’’ ve TCK’nın 215. maddesinde yer verilen ‘’suçu ve suçluyu övme’’ suçlarından cezalandırılması talep ediliyor.
|
27.03.2010 |
Bağış: Müktesebatta “imtiyazlı ortaklık” yok |
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 110 bin sayfalık AB müktesebatında “imtiyazlı ortaklık” diye bir madde bulunmadığını söyledi. Bağış, Brüksel’de AB yetkilileriyle temaslarının ardından düzenlediği basın toplantısında, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in “imtiyazlı ortaklık” teklifini değerlendirirken, “Ayrıcalıklı ortaklığın tanımını yapmaya kalkarsanız, ben Avrupa’nın Türkiye’den daha ayrıcalıklı bir ortağı olduğuna inanmıyorum” dedi. “Ayrıcalıklı ortaklığın” resmî bir tanımının olmadığına işaret eden Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben arkadaşlarıma defalarca bunu sordum. 110 bin sayfalık AB müktesebatında ayrıcalıklı ortaklık diye bir madde sordum ve böyle bir şeyin olmadığını gördük. Olmayan bir konuda tartışma başlatmanın hiçbir anlamı yok. Eğer AB üyesi ülkeler oy birliğiyle yeni bir üyelik statüsü kararı alırlarsa ve şu andaki 27 ülkenin bir kısmı tam üyelikten vazgeçerek bu yeni statüye geçerlerse, Türkiye de o zaman böyle bir şeyi değerlendirebilir.”
|
27.03.2010 |
Van’da 59 kaçak yakalandı |
Van’In Gürpınar ilçesinde yurda yasa dışı yollardan giren 59 yabancı uyruklu yakalandı. Alınan bilgiye göre, yol kontrolü yapan Jandarma Komutanlığı ekipleri, N. Ç. yönetimindeki kamyonu Kamışlı mevkiinde durdurmak istedi. ‘’Dur’’ ihtarına uymayan kamyonun sürücüsü, bir süre sonra yakalandı. Kamyonun kasasında, yurda yasa dışı yollardan girdikleri belirlenen 52 Pakistan, 2 Bangladeş ve 5 Afganistan uyruklu yakalandı. Sürücü N. Ç. ile yardımcısı C. D’nin gözaltına alındığı, kaçakların, işlemlerinin ardından sınır dışı edileceği bildirildi. |
27.03.2010 |
Şırnak’ta köy korucusu şehit |
ŞIrnak’In Uludere ilçesinde terör örgütü PKK tarafından yola döşenen patlayıcının infilak etmesi sonucu bir geçici köy korucusu şehit oldu. Şırnak Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, Uludere-Bağlıca sınır hattında güvenlik güçleri ile birlikte görev yapan Geçici Köy Korucusu Fevzi Altürk’ün önceki gün saat 23.55 sıralarında terör örgütü mensuplarınca daha önceden yola döşenen el yapımı patlayıcı maddeye basması sonucu meydana gelen patlamada ağır yaralandığı belirtildi. Altürk’ün helikopter ile Şırnak Asker Hastanesine kaldırıldığı ifade edilen açıklamada, ‘’Yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olmuştur. Olaya Uludere Cumhuriyet Savcılığınca el konulmuş, olayla ilgili tahkikata devam edilmektedir’’ bilgisine yer verildi. |
27.03.2010 |
“Demokratik Açılım” paneli yarın İstanbul’da yapılıyor |
Bediüzzaman Hazretlerinin vefatının 50. yıl dönümünde düzenlenen anma programları bütün yurtta devam ederken, Risale-i Nur Enstitüsü, bu senenin en kapsamlı panelini yarın İstanbul Sütlüce Haliç Kongre Merkezinde gerçekleştirecek. RİSALE-İ Nur Enstitüsü Bediüzzaman Haftası kapsamındaki faaliyetlerine devam ediyor. Geçen hafta V. Ulusul Risale-i Nur Kongresini organize eden Risale-i Nur Enstitüsü, yarın da "demokratik açılım"ın konuşulacağı bir panel gerçekleştirecek. Bediüzzaman Haftası içinde birçok ilde panel ve konferans gibi çeşitli organizasyonlar düzenleniyor. Bu programlardan en kapsamlı olanı ise yarın İstanbul’da gerçekleştirilecek olan “Said Nursî ve Demokratik açılım” konulu panel. Saat 14.00’de İstanbul-Sütlüce Haliç Kongre Merkezi’nde yapılacak olan panele konuşmacı olarak Nazlı Ilıcak, Prof. Dr. Doğu Ergil, Prof. Dr. Mithat Sancar ve gazetimiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz katılırken programı Avukat Kadir Akbaş yönetecek. Panelle ilgili bilgi veren Risale-i Nur Enstitüsü Genel Sekreteri Şener Boztaş, bu tarz organizasyonları düzenleme amaçlarının; “Risâle-i Nurun mesajlarını çeşitli akademik faaliyetlerle kamuoyuna aktararak, daha iyi anlaşılmasını sağlamak” olduğunu söyledi. Risâle-i Nur perspektifiyle Türkiye ve dünyanın sorunlarına çözümler ortaya koymaya çalıştıklarını aktaran Boztaş, panele katılan isimlerin seçiminde hassas davrandıklarını ifade etti. Boztaş “Panelde yer alan katılımcıları tesbit ederken, konuyla ilgili geçmişteki birikimlerine, araştırmalarına bakıyoruz. Örneğin Nazlı Ilıcak 12 Eylül’de ve diğer dönemlerde ihtilâlcilere karşı mücadelesi bizim için önemli. Yok edilmeye çalışan bir misyonun sesi olmaya gayret ediyordu. Aynı zamanda Risâle-i Nura ilgisi olan bir gazeteci. Doğu Ergil, Türkiye’de en önemli siyaset bilimcilerdendir. Demokratik açılımın önemli ayağı olan Kürt sorunuyla ilgili ilk kapsamlı araştırmayı yapmıştır. Mithat Sancar da hukuk uzmanıdır. Kürt sorununun çözümü için etkili çözümler üreten bir insandır. Katılımcılardan Kâzım Güleçyüz ise Risâle-i Nurun yaklaşımını çok iyi özümsemiş ve sağlıklı eserler ortaya koymuş bir isimdir. Bu isimleri bunun için tercih ettik” dedi. Panele özellikle yakın illerden dinleyici beklediklerini kaydeden Şener Boztaş, “Bu tarz organizasyonları en fazla yapan grubuz. Bütün organizasyonlarımız ilgi çekiyor. Özellikle bu sene Üstad'ın 50. vefat yıldönümü olması hasebiyle ilginin daha fazla olmasını bekliyoruz” dedi. Haliç Kongre Merkezinin İstanbul’un merkezî bir yerinde bulunduğunu ve ele alınacak fikirlerle birlikte güzel vakit geçirme imkânı olacağını ifade eden Boztaş, “Bu tür organizasyonlar katılımcılar için heyecan veriyor. Buradan çıkan her fikir onların dünyasına tesir ediyor. Bu tür faaliyetler devam ettikçe insanlardaki demokratik bilinç de zaman içinde gelişecektir” şeklinde konuştu.
|
ELİF NUR KURTOĞLU 27.03.2010 |
Bizim Radyo, paneli canlı yayınlayacak |
İSTANBUL’DA 104.4 frekansından yayın yapan Bizim Radyo, Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatının 50. yılı münasebetiyle gerçekleştirdiği özel yayınlara devam ediyor. Her yıl 23 Mart haftasında gerçekleştirdiği programları bu sene itibariyle daha da yoğunlaştıran Bizim Radyo vefatının 50. yılında “Zaman onu tanıma zamanı” diyerek Bediüzzaman Said Nursî’yi bir çok yönüyle dinleyicilerine tanıtmaya devam ediyor. Bizim Radyo Mart ayı boyunca başladığı özel yayınlarına Risale-i Nur Enstitüsü tarafından düzenlenen “Said Nursî ve Demokratik Açılım” konulu panelinin naklen yayını ekleyerek devam ediyor. 28 Mart Pazar günü saat 14:00’ten itibaren Haliç Kongre Merkezinden gerçekleştirilecek panelin naklen yayını dışında o gün itibariyle Bizim Radyo özel yayınlar ve telefon bağlantılarıyla da kongre merkezinden izlenimleri Panel özel yayınıyla dinleyicilerine aktaracak. Bunların dışında Pazar günü bütün gün boyunca Bizim Radyo’da Bediüzzaman özel programları yayında olacak. Bediüzzaman Said Nursî’nin yaşayan talebelerinden Mehmet Fırıncı, Abdullah Yeğin ve Ali Demirel’le gerçekleştirilen programlar gün içinde, İman Abidesi belgeseli 4 bölüm halinde, Bediüzzaman Tarihçesi 2 bölüm halinde, 50. yıl özel programları yine gün boyunca Bizim Radyo’da dinleyicilerle buluşacak. İstanbul’da 104.4 frekansından yayın yapan Bizim Radyo www.bizimradyo.fm internet adresiyle bütün dünyadan takip edilebilmektedir.
|
27.03.2010 |
Saatler bu gece, 1 saat ileriye alınacak |
GÜN ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla her yıl yapılan ileri saat (yaz saati) uygulaması, 28 Mart Pazar günü başlatılacak. Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yer alan Bakanlar Kurulu kararı uyarınca, bütün yurtta saatler, 28 Mart Pazar günü saat 03.00’ten (Cumartesi'yi Pazar'a bağlayan gece) itibaren bir saat ileri alınacak. Saatler, 31 Ekim 2010 Pazar günü saat 04.00’te geri alınacak. |
27.03.2010 |
41 yeni üniversiteye 2 bin kişilik kadro |
YÜKSEKÖĞRETİM Kurulu (YÖK) tarafından belirlenen ‘’Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına İlişkin Esas ve Usuller’’ programı çerçevesinde 41 yeni kurulan üniversiteye 2 bin kişilik kadronun dağılımı gerçekleştirildi. YÖK’ün belirlediği ‘’Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına İlişkin Esas ve Usuller’’e ilişkin program, YÖK Başkanlığının koordinasyonunda, öğretim üyesi yetiştirme programı kapsamında lisansüstü eğitim verme imkânına sahip olan yükseköğretim kurumlarında, öğretim üyesi ihtiyacı olan diğer yükseköğretim kurumlarının araştırma görevlilerine lisans üstü eğitim yaptırılması yoluyla öğretim üyesi yetiştirilmesine ilişkin esas ve usulleri düzenliyor.Yapılan düzenlemeye göre, yükseköğretim kurumları, program kapsamında alınmasını istedikleri araştırma görevlisi sayılarını ve araştırma görevliliğine başvuruda bulunacakların lisans veya lisansüstü mezuniyet alanlarına ilişkin özel şartları belirleyip YÖK’e bildirecek. Yabancı Dil Sınav Sonucu 65 puanın altında olan ÖYP araştırma görevlilerine istekleri halinde ÖYP Puanları ve tercihleri esas alınarak Yükseköğretim Kurulunun belirlediği yurtiçindeki üniversitelerde altı aya kadar yabancı dil eğitimi verilecek. |
27.03.2010 |
Engelli öğrenciler YÖK’ün gündeminde |
YÖK bünyesinde Prof. Dr. Atilla Eriş başkanlığında oluşturulan komisyon, ‘’engelli öğrencilerin hem üniversiteye giriş sınavlarında hem de üniversitede yaşamlarını kolaylaştırmak amacıyla önlemler alınması için’’ çalışma yürütüyor. Komisyon Başkanı Eriş, yaptığı açıklamada, komisyonun ‘’engelsiz üniversite’’ oluşturmak amacıyla kurulduğunu ifade etti. Çalışmaların üniversitelerin yanı sıra Başbakanlık Özürlüler İdaresi, Sağlık ve Millî Eğitim bakanlıkları, ÖSYM ve Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildiğini ifade eden Eriş, bütün üniversitelerde bir rektör yardımcısının sorumluluğunda engelli birimleri oluşturulması ve istatistik hazırlanması talimatı verdiklerini anlattı. Eriş, üniversitelerde engelli öğrencilerin yanı sıra engelli öğretim elemanı ve diğer personelin de belirleneceğini söyledi. 2008 yılı verilerine göre devlet üniversitelerinde 3 bin 375, vakıf üniversitelerinde 207 engelli öğrenci bulunduğunu kaydeden Eriş, bunlardan yüzde 38’inin görme, yüzde 25’inin fiziksel engelli olduğunu belirtti. |
27.03.2010 |