Güncel |
SAVCILIK TAKİPSİZLİK VERDİ |
Ankara’da durdurulan mühimmat yüklü kamyonla ilgili soruşturmada, özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği tarafından ‘’suç unsuru bulunmaması’’ sebebiyle ‘’kovuşturmaya yer olmadığına’’ karar verildi. “Kamyon”a takipsizlik
ANKARA'DA durdurulan mühimmat yüklü kamyonla ilgili soruşturmada ‘’suç unsuru bulunmaması’’ sebebiyle ‘’kovuşturmaya yer olmadığına’’ karar verildi. Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliğinin takipsizlik kararında, Ankara Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğüne 10 Mart Çarşamba günü, saat 15.57’de gönderilen ‘’çok önemli lütfen bakınız’’ konulu elektronik posta içeriğine yer verildi. İhbar postasının ardından kamyonun aynı gün saat 18.00’de Gölbaşı çevre yoluna döndüğü sırada durdurulduğu belirtilen kararda, aracın durdurulması ile özel bir kişiye ait kamyonda bir astsubay ve bir askerin bulunmasının özel yetkili Cumhuriyet Savcısına bildirildiği kaydedildi. Kamyondaki Astsubay S.H.K.’nin, araçta çok sayıda el bombası bulunduğunu belirtmesi üzerine, çevre yolunda herhangi bir patlamanın meydana gelmesi durumunda, çok sayıda can kaybı olabileceği ihtimaline karşı, güvenlik amacıyla kamyonun Ankara Emniyet Müdürlüğüne getirildiği anlatılan kararda, Astsubay K’nin de kendisiyle muhafız bir onbaşıya ilişkin Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığının görevlendirme belgesini ibraz ettiğine yer verildi. Dosyanın incelenmesinde, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında bir kısım subay ve astsubayla ilgili yürütülen soruşturma ile söz konusu ihbarın irtibatının tespit edilememesi sebebiyle soruşturmanın yeni bir numaraya kaydedildiği bildirilen kararda, olayda suç unsuru bulunmaması sebebiyle ‘’kovuşturmaya yer olmadığı’’ kararı verildiği açıklandı. Kararın bir nüshasının Ankara Merkez Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığına gönderilmesine karar verildiği kaydedildi. Bu arada, ihbarı yapanın bulunmasına ilişkin soruşturmanın ise sürdüğü öğrenildi.
|
13.03.2010 |
301 DEĞİŞTİ, ZİHNİYET DEĞİŞMEDİ |
ABD Dışişleri Bakanlığının 2009 yılı İnsan Hakları Raporu’nda, TCK’nın 301’inci maddesindeki düzenlemelere rağmen, savcıların “ideolojik sebeple soruşturmalar açtığı” belirtildi. Raporda, kamu savcıları ile hâkimlerin birlikte çalışmasının dâvâlarda adaletsiz bir görünüm meydana getirdiği kaydedildi. İSVİÇRE'YE DİNÎ AYRIMCILIK ELEŞTİRİSİ
2009 İnsan Hakları Raporunda dinî özgürlükler de ele alındı. Minare referandumundan dolayı İsviçre’nin tutumunun eleştirildiği raporda, Avrupa’da, özellikle İsviçre’de geçen yıl Müslümanlara karşı ayrımcılığın endişe verici boyutlara ulaştığı kaydedildi.
İdeolojik yargı sürüyor
ABD Dışişleri Bakanlığının 2009 yılı İnsan Hakları Raporunda, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301’inci maddesindeki düzenlemelere rağmen, savcıların “ideolojik nedenle soruşturmalar yürütmeye devam ettiği” belirtildi. “Bazı zamanlarda hükümet kendisini eleştiren hakimlere karşı resmi incelemeler başlattığı” görüşünün savunulduğu raporda, “Kanunlar, yargı erkinin tatbik edilmesine ilişkin talimatlar ve tavsiyeler yayımlamasını yasaklıyor, ancak bazı zamanlarda hükümet kendisini eleştiren hakimlere karşı resmi incelemeler başlattı” iddiasına yer verildi. “Yargının ara sıra dış etkiye maruz kaldığı” görüşünün dile getirildiği raporda, “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yargının bağımsızlığını zayıflattığı gerekçesiyle eleştirildiği” belirtildi. Raporda, Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesindeki düzenlemelere rağmen, savcıların “ideolojik sebeple soruşturmalar yürütmeye devam ettiği” görüşene yer verildi. Gözlemcilerin, 301. madde çerçevesinde açılan davaların geçen yıllara göre azaldığına işaret ettiğine değinilen raporda, kamu savcıları ile yargıçların birlikte çalışması ve yakın ilişkisinin davalarda adaletsiz bir görünüm oluşturulduğu kaydedildi.
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI DEVAM EDİYOR
Raporda ayrıca Türkiye’de halen başötüsü yasağının devam ettiği, bazı kız öğrencilerin peruk takmak zorunda kaldığı hatırlatıldı. İmam-Hatip ve diğer meslek lisesi öğrencilerinin üniversite sınavında başka bölüm seçmeleri durumunda puanlarının farklı bir katsayı ile çarpıldığı vurgulanıyor. Kur’an-ı Kerim öğrenmek konusunda da yaş sınıra dikkat çekilerek, 5. sınıfı bitirdikten sonra çocukların yaz tatilinde, 8. sınıfı bitiren ya da 16 yaşına gelenlerin ise yıl boyunca Kur’ân öğrenebildiği aktarılıyor.
|
13.03.2010 |
Yıldırım: Kamyonlar takipte |
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “Türkiye’de hangi belgeyle olursa olsun çalışan bütün araçlarını anlık giriş çıkışları, hareketlerini, faaliyetlerini Ankara’dan takip ediyoruz. Örneğin bir kamyon şüphe üzerine polis tarafından çevrildi. Ne olduğunu bütün detaylarıyla ortaya çıkarttılar. Bunu sınır kapılarından giren çıkan araçlar için yapıyoruz. Yurt içinde faaliyet gösteren araçlar için de yapabiliriz” dedi. Bütün araçlar takibimizde
ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, çalışan araçları takip amacıyla kurdukları “U-Net” sistemi sayesinde Türkiye’de hangi belgeyle olursa olsun çalışan bütün araçlarını anlık giriş çıkışları, hareketlerini faaliyetlerinin Ankara’dan takip edildiğini söyledi. Bakan Yıldırım, İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği’nin (İESOB) toplantısında Karayolu Taşıma Kanunu’nun bir reform niteliğinde olduğunu, 70 yıldır hiçbir kuralı olmayan sektörle ilgili düzenlemeler yapıldığını ancak bu sürecin başında beklediklerinden daha zor gerçekleştiğini söyledi. Denetimde istenen noktaya gelmenin biraz zaman alacağını, bunun kolluk kuvvetlerini eğitimi ve imkânlarının iyileştirilmesiyle yakından ilgili olduğunu dile getiren Bakan Yıldırım, ağırlık ve boyut kontrolü konusunda hiç taviz vermediklerini, bu sene de 30 noktaya sabit, 100’den fazla da seyyar kantar kuracaklarını bildirdi. Denetimlerde insan unsur ve teknik altyapıya değinen Bakan Yıldırım, eğitimli insan unsurunu cihazlarla desteklenmesine değinerek “U-net diye bir sitem kurduk. Türkiye’de hangi belgeyle olursa olsun çalışan bütün araçlarını anlık giriş çıkışları, hareketlerini faaliyetlerini biz Ankara’dan takip ediyoruz. Örneğin çarşamba günü bir kamyon şüphe üzerine polis tarafından çevrildi. Hemen bizim arkadaşlar bilgilerini sisteme girdiler. Ne olduğunu bütün detaylarıyla ortaya çıkarttılar. Dolayısıyla elimizde çok büyük bir imkân var. Bunu sınır kapılardan giren çıkan araçlar içinde yapıyoruz. Yurt içinde faaliyet gösteren araçlar için de yapabiliriz.” dedi. Bu sayede 15 sınır kapısındaki Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı memurlarını geri çektiklerini, Ankara’dan takip ettiklerini söyledi. Yıldırım, araç muayene istasyonlarının, artık Avrupa’dan ileri bir seviyeye ulaştığını altını çizdi.
|
13.03.2010 |
Bunlar polisiye olaylar |
Erzurum Başsavcısınca hazırlanan iddianameyle ilgili konuşan CHP lideri Baykal, ‘’12 tane gizli tanık her biri bin türlü ipe sapa gelmez lâf söylemiş, işte falan tanık balık avlamaya gitmiş, orada onu görmüş... Bütün bunlar bizim bildiğimiz inandırıcılıktan uzak polisiye hikâyeler. Bu bir savcılık tahkikatı, gerçeği ortaya koymak üzere iyi niyetle ortaya çıkarılmış bir tablo değil, bir hesaplaşma, bir intikam. Türkiye’de hukuk bu hesaplaşmanın bir parçası haline gelmiştir’’ iddiasında bulundu. Deniz Baykal: Bunlar polis hikâyeleri
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Erzurum Başsavcısınca hazırlanan iddianameyle ilşkin “Bütün bunlar bizim bildiğimiz inandırıcılıktan uzak polisiye hikâyeler” dedi. Baykal, CNN Türk’deki ‘’Ankara Kulisi’’ programına katılarak, gündeme ilişkin soruları cevapladı. Erzurum Başsavcısınca hazırlanan iddianameye değinen Baykal, ‘’O iddianameyi okuyup da hukuk, mantık, siyasî sorumluluk ve insan haklarına, hukuka saygı anlayışını onun içinde yakalama imkânı var mı? 12 tane gizli tanık her biri bin türlü ipe sapa gelmez laf söylemiş, işte falan tanık balık avlamaya gitmiş, orada onu görmüş... Bütün bunlar bizim bildiğimiz inandırıcılıktan uzak polisiye hikayeler. Bu bir savcılık tahkikatı, gerçeği ortaya koymak üzere iyi niyetle ortaya çıkarılmış bir tablo değil, bir hesaplaşma, bir intikam. Türkiye’de hukuk bu hesaplaşmanın bir parçası haline gelmiştir’’ diye konuştu. İddianamesi 3 yılda yazılamayan bir dâvâ olamayacağını dile getiren Baykal, şunları kaydetti: ‘’Ergenekona sahip çıkmayı birileri darbeye sahip çıkmak zannediyor. Kimse bizim kadar darbe karşıtı olamaz. Ben hayatım boyunca darbeye karşı net tavır takınmış bir insanım. Evet sahip çıkıyorum benim işim bu. Nerede mağduriyet varsa ona sahip çıkıyorum ama Başbakanın işi savcılık değil, o suçtur. Çünkü yargı bağımsızdır. Başbakan savcı gibi faaliyet gösterdiği anda işte hukuk dışına çıkmıştır, ne kuvvetler ayrılığı kalmıştır, ne anayasa kalmıştır. Ama ben bir siyasetçi olarak haksız olduğunu gördüğüm her dâvâda mağdurlara sahip çıkarım, onların haklarını savunurum, ben milletin avukatıyım.’’ Baykal, CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği genel konusunda ise ‘’Af, terörle mücadelede bir siyasî yöntem değildir. AKP ve bazı çevreler affı terörle mücadelenin sanki bir yolu, yöntemi, aracı gibi kullanıyor. Bu çok yanlış bir şey, bu, terörle mücadele değil terörü tahrik etmektir, teşvik etmektir. Terörü azdırmanın yöntemidir af’’ dedi.
|
13.03.2010 |
Atalay: Emniyet, asker meselesi değil |
İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, Ankara’da askeri sevkıyat yaptığı bildirilen kamyonun yakalanmasında emniyetle asker arasında bir iletişim sorunu bulunup bulunmadığının sorulması üzerine, “Hayır, hayır bu emniyet, asker meselesi değil. Şu anda yargının elindeki bir konu” dedi. Beşir Atalay, Abant Platformu’nun düzenlediği ‘’Yeni Bir Toplumsal Mutabakat İçin Demokratikleşme’’ konulu toplantısının açılışında yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Ankara’da çarşamba gecesi askeri sevkyat yaptığı bildirilen bir kamyonun yakalandığının hatırlatılması ve emniyetle asker arasında bir iletişim sorunu bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Atalay, ‘’Hayır, hayır bu emniyet, asker meselesi değil. Şu anda yargının elindeki bir konu. Ben yargının elindeki konularla ilgili genelde açıklama yapmam. Yargının açıklama yapmasını bekleriz. Çünkü neticede emniyet bu işi götürür yargıya teslim eder. Yargı bu işin bütün boyutlarını araştırır, sonra da karar verir’’ cevabını verdi. ‘’Bu işin içinde yasa dışı olabilecek bir unsur mu var?’’ sorusunun yöneltilmesi üzerine Atalay şunları kaydetti: ‘’Önceden o tür şeyler vardı ki onun için yargı el koydu. Bu tür şeylerde, güvenlikle ilgili bir sorun olduğunda mutlaka yargıya uzanır. Demek ki o safhada öyle bir şey vardı. Ama sonradan o aydınlatılmış olabilir. O anlamda ben yargıya havale ediyorum. Çünkü bütün belgeleri topladılar. Konuyla ilgili bütün boyutları onlar biliyorlar şu anda. Hatta ihbar edenin kimliği ile ilgili açıklamalar oldu.’’ |
13.03.2010 |
İstiklâl Marşımız 89 yaşında |
TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, ‘’Dünyanın her tarafında yapmadığımız şeylerle bizi karalamak isteyenler, hiç görmedikleri bir coğrafya hakkında karar verenler şunu bilsinler ki verdikleri kararın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur’’ dedi. Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından ‘’İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü’’ dolayısıyla ünlü şairin İstiklal Marşı’nı yazdığı Taceddin Dergahı’nda tören düzenlendi. TBMM Başkanvekili Pakdil, törende yaptığı konuşmada, Mehmet Akif’in bir dil üstadı olduğunu belirterek, İstiklal Marşı’nı da milletin en rahat anlayacağı şekilde kaleme aldığını söyledi. Büyük bir medeniyetin çocuğu olan ve bu medeniyetin muhteşem geçmişini çok iyi bilen Akif’in, ülkenin işgali karşısında yaşadığı derin acıya dikkati çeken Pakdil, ünlü şairin tüm milletin hissettiklerini, en güzel şekilde bir manzum parça olarak millete hediye ettiğini kaydetti. |
13.03.2010 |
İsveç Dışişleri Bakanı: Endişe verici |
İSVEÇ Parlamentosunda, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının tanınmasını öngören tasarının bir oy farkla kabul edilmesinden sonra İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, karardan endişe duyduğunu belirterek, “Tarih siyasileştirilemez’’ dedi. İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, oylamanın ardından İsveç Haber Ajansı TT’ye yaptığı açıklamada, kararın ‘’Ermenistan ile Türkiye arasında devam eden dialoga zarar vereceği endişesini taşıdığını’’ da kaydetti. İsveç basını da yorumlarında, Türkiye ile İsveç arasında karardan sonra diplomatik kriz yaşandığını yazdı. Kararın, Ermenistan ile Türkiye arasında başlatılan sürece zarar vermesinden endişe ettiğini belirten İsveç Dışişleri Bakanı Bildt, ‘’Tarih siyasileştirilemez’’ dedi ve İsveç’te kabul edilen tasarının, Türkiye Ermenistan arasındaki uzlaşma çabalarına da engel olmasından kaygı duyduğunu kaydetti. TT’de ‘’Sizce 1915 olayları soykırım mıydı?’’ şeklindeki soruya Bildt, ‘’Ben ne o tarafta, ne diğer tarafta olmak istiyorum. Türkiye ve Ermenistan, tarihçilerden oluşan bir kurulun kurulması konusunda uzlaştı. Bu da önemli bir karar’’ dedi. Bu arada, mecliste kabul edilen karardan sonra İsveç basınının internet sayfalarında çıkan ilk haberlerde, ‘’Türkiye ile İsveç arasında diplomatik kriz’’ yorumları yer aldı. Televizyon haberlerinde de Türkiye’nin Stockholm Büyükelçisi Zergün Korutürk’ün, İsveç’in aldığı kararı protesto etmek amacıyla Ankara’ya çağrıldığı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da İsveç gezisinin iptal edildiği, ilk haber olarak verildi. Öte yandan, İsveç meclisinde görüşülen Ermeni iddialarıyla ilgili tasarı sırasında konuşma yaptıktan sonra oylamaya katılmayan Çevre Partisi’nin Türk milletvekili Mehmet Kaplan, İsveç’teki Türk gruplar arasında tepki topladı.
|
13.03.2010 |
İsveçli Büyükelçi Dışişleri’ne çağrıldı |
İSVEÇ Parlamentosunda, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının tanınmasını öngören tasarının bir oy farkla kabul edilmesinden sonra İsveç’in Ankara Büyükelçisi Christer Asp, Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Büyükelçi Asp, Bakanlık’tan çıkışında yaptığı açıklamada, görüşmede önceki günkü karara ilişkin İsveç hükümetinin tutumunu anlattığını söyleyerek, demokratik kurumların kendi kararlarını kendilerinin aldığını, ancak hükümet olarak şimdiye kadar izledikleri politikanın değişmediğini kaydetti. Bu kararın hükümet üzerinde bağlayıcı olmadığını belirten Büyükelçi Asp, İsveç hükümetinin “1915 olaylarının tarihçilerden oluşan bağımsız komisyonlara bırakılmasına destek verdiklerini” bildirdi. Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecine de destek verdiklerini ifade eden Asp, bu tasarının gündeme her yıl geldiğini, şimdiye kadar hep geri çevrildiğini, ancak bu yıl iki muhalefet partisi arasındaki tutum değişikliği sebebiyle bir oy farkla kabul edildiğini aktardı. Asp, Türkiye ile İsveç arasındaki ilişkilerin çok güçlü olduğunu ve öyle olmaya da devam edeceğini söyleyerek, özellikle bu gibi durumlarda diyaloğun sürdürülmesinin daha da önem kazandığını belirtti. Büyükelçi Asp, İsveç parlamentosunda alınan bu kararın Türkiye’nin AB üyeliğine verdikleri desteği hiçbir şekilde etkilemeyeceğini de bildirdi. |
13.03.2010 |
YargIya müdahale etmeyİnİz |
Evrensel Hukukçular Platformu Başkanı Hasan Hüseyin Tanrıverdi, ‘’Lütfen hakim ve savcıların üzerinden ellerinizi çekiniz, yargıya müdahale etmeyiniz’’ dedi. Evrensel Hukukçular Platformunca Akar Otel’de düzenlenen basın toplantısında konuşan Tanrıverdi, ‘’Bugünün, demokrasiye vurulan darbelerin bir tanesinin yıl dönümü olduğunu’’ söyledi. Kendilerini en çok üzenin, ‘’adalet dağıtmakla görevli olanların adaletsiz tavırları ve kendisini kanunlardan büyük gören zümrelerin pervasız tutumları’’ olduğunu ifade eden Tanrıverdi, ‘’Evrensel Hukukçular Platformu olarak tüm bu haksızlıkları kim yaparsa yapsın sessiz kalmayacağız’’ dedi. Tanrıverdi, HSYK’nın, soruşturma süreci devam ederken, o süreçle ilgili herhangi bir soruşturma ve inceleme yapmaksızın yüzeysel bilgilere dayanarak soruşturmayı yürüten savcılarla ilgili işlem yapmasının, yasal dayanaktan yoksun olduğu kadar yargı etiğine ve uygulamasına da aykırı olduğunu söyledi. Tanrıverdi, ‘’yargı organları üzerinde baskı kurmaya çalışan, demokrasiye karşı ihanet planları yapanları ve yapmakla suçlananları yargılayan mahkeme ve hakimleri, soruşturmaları yürüten savcıları baskı altına almaya, yıldırmaya çalışanlara ve kendisini kanunlardan büyük görenlere seslendiğini’’ dile getirerek, ‘’Lütfen hakim ve savcıların üzerinden ellerinizi çekiniz. Yargıya müdahale etmeyiniz’’ dedi. Hasan Hüseyin Tanrıverdi, hiç kimsenin, ‘’hiçbir grubun veya elinde yetki bulunan hiçbir kurumun bu devleti yıkmaya, demokrasiden uzaklaştırmaya, karanlığa sürüklemeye çalışmaya, zulme, adaletsizliğe mahkum etmeye, milletin iradesine ipotek koymaya hakkı olmadığını’’ ifade etti. Tanrıverdi, platform olarak, yargılamayı etkilemeye çalışanlar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, bundan sonra da bu konunun takipçisi olacaklarını sözlerine ekledi. |
13.03.2010 |
Gazi’de Ergenekon izi |
Sultangazi Mahallesinde 17 kişinin öldüğü olayların 15. yıldönümünde binlerce kişi, ölenleri anmak, olayları protesto etmek amacıyla biraraya geldi. Burada ölenlerin yakınları, yaşanan olaylardaki Ergenekon bağlantısına dikkat çekerek, buna rağmen soruşturmada sonuç alınamamasından şikâyet etti. Gazi olaylarında Ergenekon izi
Gazİ Mahallesi’nde 17 kişinin öldüğü olayların 15. yıldönümünde binlerce kişi, ölenleri anmak, olayları protesto etmek amacıyla biraraya geldi. Ölenlerin yakınları, yaşanan olaylardaki Ergenekon bağlantısına dikkat çekerek, buna rağmen soruşturmada sonuç alınamamasından şikâyet etti. Gazi Mahallesi’nde yaşanan olayların 15. yıldönümü sebebiyle polis ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbiri aldı. Gazi Mahallesi’nin giriş ve çıkışlarında polis arama noktaları oluşturdu. İsmetpaşa Caddesi üzerinde toplanan gruplar 11:30 sıralarında yaklaşık 3 bin kişiye ulaştı. Çıkan olaylarda ölenlerin yakınları, eski karakolun bulunduğu caddeye kırmızı karanfiller bıraktı. Kepenk kapatan dükkânların kapılarına matem ve protesto amacıyla siyah bezler asıldı. Aileler adına yapılan açıklamada, yaşanan olaylardaki Ergenekon bağlantısına dikkat çekildi. Açıklamada, buna rağmen soruşturmada sonuç alınamaması eleştirildi. 12 Mart 1995’te bir kahvehanenin taranması ile tetiklenen olaylarda 17 kişi ölmüştü. |
13.03.2010 |
İş beklerken bir yılları geçti |
Türkİye İş Kurumuna (İŞKUR) kayıtlı işsizlerin büyük bölümü bir yılı aşkın süredir iş bekliyor. Alınan bilgiye göre, Ocak ayı itibarıyla kuruma kayıtlı 1 milyon 711 bin 530 işsiz bulunuyor. Kayıtlı işsizlerin 1 milyon 204 bin 374’ü erkeklerden, 507 bin 156’sı kadınlardan oluşuyor. Kuruma kayıtlı işsizlerin iş bekleme sürelerine bakıldığında en büyük grubu bir yıldan fazladır iş bekleyenler oluşturuyor. Kayıtlı işsizlerin yaklaşık yüzde 63’üne karşılık gelen 1 milyon 79 bin 860 kişi bir yılı aşkın süredir iş sahibi olacağı günü bekliyor. Uzun süredir iş bekleyenler arasında gençlerin fazlalığı dikkati çekiyor. Bir yıldan fazladır iş bekleyenlerin 693 bin 488’ini 20-34 yaş grubundakiler oluşturuyor. Kuruma kayıtlı 469 bin 399 kişi 8-12, 89 bin 827 kişi 7-8, 14 bin 373 kişi 6-7 aydır iş bekliyor. İŞKUR’dan iş bekleyenlerin yaş aralığı eğitim çağındakilerden emeklilik çağında olanlara kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Kurumdan iş bekleyen 15-19 yaş aralığındaki işsiz sayısı 32 bin 39’u buluyor. Bunların 18 bin 420’si 8-12 aydır, 7 bin 127’si de bir yıldan fazladır iş bekliyor. İş bekleyenlerin 3 bin 446’sını ise 65 ve üzeri yaştakiler oluşturuyor. |
13.03.2010 |
Bazı illerin milletvekili sayısı değişti |
BazI illerin milletvekili sayıları değişti. İstanbul’un milletvekili sayısı 70’den 84’e, Ankara’nın milletvekili sayısı 29’dan 31’e, İzmir’in milletvekili sayısı ise 24’den 26’ya çıktı. Yüksek Seçim Kurulunun, milletvekillerinin illere dağılımını yeniden düzenleyen kararı Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Kararda, Türkiye İstatistik Kurumunun, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2009 nüfus sayımı sonuçlarını 31 Aralık 2009 tarihi itibariyle ilan ettiği hatırlatıldı. Kararla, illerin yeni nüfus sayısına göre milletvekili sayıları yeniden belirlendi. Karara göre, Ankara ve İzmir’de 2, İstanbul’da ise 3 seçim çevresi olacak. Karara göre, bazı illerin milletvekili sayıları arttı, bazılarının azaldı, bazı illerin milletvekili sayısı ise değişmedi. Ankara’nın milletvekili sayısı 29’dan 31’e, Bursa’nın 16’dan 17’ye, Diyarbakır’ın 10’dan 11’e, Gaziantep’in 10’dan 12’ye, İstanbul’un 70’den 84’e, İzmir’in 24’den 26’ya, Kayseri’nin 8’den 9’a, Kocaeli’nin 9’dan 11’e, Sakarya’nın 6’dan 7’ye, Tekirdağ’ın 5’den 6’ya, Van’ın 7’den 8’e ve Şırnak’ın 3’den 4’e çıktı. Afyonkarahisar’ın milletvekili sayısı ise 7’den 6’ya, Ağrı’nın 5’den 4’e, Aydın’ın 8’den 7’ye, Bitlis’in 4’den 3’e, Çankırı’nın 3’den 2’ye, Çorum’un 5’ten 4’e, Erzincan’ın 3’den 2’ye, Erzurum’un 7’den 6’ya düştü. |
13.03.2010 |
Taş atan çocuklar tahliye edildi |
Taş atan çocukların hapis cezasıyla yargılanmasını önlemek için TBMM’ye getirilmeye hazırlanan yasa tasarısına bir destek de mahkemeden geldi. Bingöl’de yasadışı gösteriye katılarak güvenlik güçlerine taş attıkları iddiasıyla 20’şer yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılanan 3’ü çocuk 4 kişi tahliye edildi. Bingöl’ün Genç ilçesinde Aralık 2009’de PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın cezaevi şartlarını protesto etmek amacıyla gerçekleştirilen yasadışı gösterisi sonrası Fırat C. (16), Mücahit D. (15), Feyzullah K. (15), Gökhan Buğdaycı (20), İbrahim T. (14), Yusuf O. (15) ve Hakan B (13) gözaltına alınmıştı. Savcılık ifadesinin ardından 4 çocuk tutuklanırken, diğer 3’ü tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmaya bütün sanıklar ve avukatları katıldı. Sanıklar 18 yaşından küçük olması sebebiyle gizli olarak yapılan yargılamada çocuklar suçlamaları reddetti. Mahkeme heyeti tutuklu sanıklar Fırat C., Mücahit D., Feyzullah K. ve Gökhan Buğdaycı’nın tahliyesine karar verdi. Esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak için dosyayı iddia makamına veren mahkeme, duruşmayı erteledi. |
13.03.2010 |
Günay: Müzelerdeki yağma 12 Eylül darbesiyle başladı |
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ‘’(12 Eylül döneminde) Bazı orijinal eserler, önemli yapıtlar, çeşitli kurumlara, çeşitli üst düzey yöneticilere, makamlarını renklendirmek, süslemek için gönderilmiş’’ dedi. Bakan Günay, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde düzenlediği basın toplantısında, Son günlerde basın organlarında Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesine ilişkin tartışmaların yer aldığını hatılatarak, elindeki bilgi ve belgelere göre 20 yılı aşkın süredir bu tartışmaların aynı boyutlarla devam ettiğini dile getirdi. Günay, müzenin 1980 yılının Nisan ayında açıldığını ifade ederek, “12 Eylül’de de darbe olmuş Türkiye’de ve sanıyorum o dönemde devletin üst makamlarına gelmiş olanlara devletin zenginliklerini armağan etmek, yerini sağlamlaştırmanın temel yollarından biri olmuş. Oradan başlıyor. Yine lafı 12 Eylül’e getirdiğimi bazıları söyleyecekler ama işin gerçeği bu. Yerlerinde kalmak için devletin zenginliklerini tabii devletin başka kurumlarında ama o makamlarda oturanlara, onların odalarını süslesin diye gönderilmiş” dedi. |
13.03.2010 |
Bir subay daha intihar etti |
Ankara’nIn Polatlı ilçesinde bir üsteğmen beylik tabancasıyla intihar etti. Alınan bilgiye göre, Polatlı Topçu ve Füze Okulunda görevli Topçu Üsteğmen İbrahim Ünal Sarıoğlu, Polatlı Şentepe Mahallesinde bulunan evinde beylik tabancasıyla başına ateş ederek hayatına son verdi. Sarıoğlu’nun, evli ve bir çocuk babası olduğu öğrenildi. |
13.03.2010 |
AÜ’de kavga: 37 gözaltı |
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde karşıt görüşlü iki grup arasında kavga çıktı, olaya karışan 37 kişi gözaltına alındı. Karşıt görüşlü öğrenciler arasında fakültenin yemekhanesinde başlayan kavga daha sonra bahçeye taşındı. İki grup arasında taşlı, sopalı devam eden olaya Sıhhiye’de tedbir olarak bekletilen Çevik Kuvvet polisi müdahale etti. Polisin müdahalesiyle dağılan iki gruptan 37 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 16’sının kız öğrenci olduğu bildirildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından gözaltına alınan 37 öğrenci hakkında savcılık talimatı doğrultusunda işlem yapılacağı kaydedildi. |
13.03.2010 |
IMF ile ayrılığın kaynağı farklılık |
Ekonomi Muhabirleri Derneği tarafından düzenlenen Orta Doğu ve Doğu Akdeniz Ülkeleri Ekonomi Basını Forumu’na katılan Başbakan Yardımcısı Babacan, IMF ile stand-by anlaşmasının gerçekleştirilememesi konusunda, ‘’IMF ile ayrılık, gelecek ile ilgili projeksiyonlar konusunda bakış açımızdaki farklılıktan kaynaklandı’’ dedi. Ali Babacan, Türkiye’nin IMF’deki hissesinde 2 kademe daha artış olacağını |
13.03.2010 |
Avrupalı siyasetçiler İslâmı seçim malzemesi yapıyorlar |
BM Medeniyetler İttifakı Yüksek Düzeyli Grup Üyesi John Esposito, Avrupa’da seçim dönemlerinde politikacıların oy toplamak adına İslâm’a karşı tavır geliştirdiklerini belirterek ‘’Avrupa ve Amerika’da İslâm fobisi giderek artıyor. Ayrımcılığın da arttığını görüyoruz. Bu bir çifte standarttır’’ şeklinde konuştu. Türkiye, İslâm ile Batı arasında köprü olabilir
BM Medeniyetler İttifakı Yüksek Düzeyli Grup Üyesi John Esposito, Türkiye’nin sadece medeniyetler ittifakının meydan getirilmesinde rol oynamadığını, aynı zamanda diğer ülkelerin de destek vermesini sağladığını söyledi. Georgetown Üniversitesi öğretim üyesi olan Esposito, ‘’Medeniyetler İttifakı İstanbul Konferansları’’ kapsamında, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisinde, ‘’Doğu-Batı İlişkileri Ekseninde Medeniyetler İttifakının Rolü’’ konulu konferans verdi. Esposito, İslâm ile Batı dünyasının ilişkilerinin gelişmesinde medeniyetler ittifakının önemli bir rol üstlendiğini belirtti. Dinleri üzerine uzun süredir araştırmalar yapan ve özellikle İslâm dini üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan bir akademisyen olan Esposito, ‘’İslâm-Batı ilişkileri denildiğinde önceleri sadece global terörizm anlaşılıyordu ama bugün 1,5 milyar Müslüman bütün dünyaya yayılmış durumda. Hatta İslâmiyet, Avrupa ve Amerika’da en büyük ikinci din’’ dedi.
ÇİFTE STANDART KALDIRILMALI Avrupa’da seçim dönemlerinde politikacıların oy toplamak adına İslâm’a karşı tavır geliştirdiklerini savunan Esposito, global bir kültür oluşturmanın, bugün yapılması gereken en önemli unsur olduğunu, bunun da Batı ve İslâm iş birliğiyle sağlanabileceğini vurguladı. Esposito, medeniyetler ittifakının temelinde hoşgörü ve toleransın büyük önem taşıdığını kaydetti. ‘’11 Eylül’den sonra İslâmiyet konusundaki uzmanlığıma ilgi arttı” diyen Esposito, “Batı’yla İslâm ilişkilerini geliştirecekse refah, demokrasi ve insan hakları konusunda her iki topluma da eşit davranılmalı’’ şeklinde konuştu. Çifte standardın ortadan kaldırılmasında medyanın büyük önemi olduğunu dile getiren Esposito, medyanın İslâmiyet’e bakış açısının taraflı olduğunu ve İslâmiyet’le ilgili, daha çok terörist eylemlerin basında yer aldığını kaydetti. Batı’nın İslâm ülkelerine demokrasi, hukuk ve insan hakları anlamında bir çifte standardı olduğunu kaydeden Esposito, Orta Doğu’da İsrail’in güvenliğinin yanı sıra Filistin’in güvenliğinin de sağlanmasının bu çifte standardı kaldırmada önemli bir adım olacağını belirtti. Esposito, her ülkeye eşit davranılması gerektiğini vurgulayarak, ‘’Bu çifte standardı kaldırma da Amerika’ya prestij kazandırır. Kredibilitesini arttırmak için bunu yapması gerekir’’ dedi.
TÜRKİYE’NİN ROLÜ ÇOK ÖNEMLİ
Esposito, Türkiye’nin İslâm-Batı ilişkilerinde önemli bir rolü olduğuna işaret ederek, bunun Türkiye’nin jeopolitik konumundan ve tarihî kökeninden kaynaklandığını ifade etti. John Esposito, sözlerini şöyle tamamladı: ‘Türkiye’nin bu rolü yaptıklarıyla olacak, sözleriyle değil. Türkiye, Batı ile İslâm arasında bir köprü olabilir. Obama da bu anlayışla Türkiye’ye geldi. İslâm dünyasına mesajını buradan verdi. Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan’dan ödül aldı. Bu da Türkiye’nin bölgedeki rolünü göstermesi açısından büyük önem taşıyor.’’ Toplantıya, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Dış Politika Başdanışmanı İbrahim Kalın ve Medeniyetler İttifakı Türkiye Eşgüdüm Komitesi Başkanı Prof. Dr. Bekir Karlığa’nın da aralarında bulunduğu dâvetliler katıldı.
|
13.03.2010 |
Âkif, milletin ölümsüzlük sevdasını mısralara döktü |
İSTANBUL İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız, “İstiklâl Marşı Türk milletinin ölümsüzlük sevdasını özgürleştirmiştir“ dedi. İstiklâl Marşı’nın kabulünün 89. yıldönümü ve Mehmet Âkif Ersoy’u anma günü törenle kutlandı. İstiklâl Marşı'nı güzel okuma yarışmasında dereceye giren öğrencilerin ödüllerinin de verildiği törende birinci olanların okuduğu İstiklâl Marşı, dâvetlilere duygulu anlar yaşattı. Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi’nde yapılan törene İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız ve İstanbul Valiliği’ni temsilen Vali Yardımcısı Derviş Ahmet Set katıldı. Muammer Yıldız, yaptığı konuşmada İstiklâl Marşı'nın öneminden bahsetti. “İstiklâl Marşı Türk milletinin ölümsüzlük sevdasını özgürleştirmiştir“ diyen Yıldız, İstiklâl Marşı’nı yazmak için o günün şartlarını yaşamak gerektiğini belirtirken, sözlerini Âkif’in ölüm döşeğinde sarf ettiği “Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın” mesajıyla tamamladı. Derviş Ahmet Set ise konuşmasında “vatan”, “millet”, “istiklâl” “hürriyet” gibi kavramların İstiklâl Marşı ile daha iyi anlaşıldığını vurgularken binlerce insanın bu değerler uğruna şehit olduğunu söyledi. Mehmet Âkif’i Anma Programı, belgesel gösterimi ve İBB Kent Orkestrası’nın Âkif’in şiirlerinden bestelenmiş bir eseri seslendirmesiyle sona erdi. |
ELİF NUR KURTOĞLU 13.03.2010 |
En az doktor Bayburt’ta |
TÜRK Sağlık-Sen, Tıp Bayramı öncesi yaptığı bir araştırmayla Türkiye’nin doktor haritasını çıkardı. Araştırma da Türkiye’deki doktor sayıları, doktorların en az ve en çok bulunduğu illerle, ilgili çarpıcı bilgilere yer verildi. Araştırmaya göre Türkiye’de yaklaşık 111 bin doktor görev yapıyor. Bunlardan 54 bini uzman, pratisyen ve 8 bini asistan doktorlar olmak üzere 62 bini Sağlık Bakanlığı’nda, 25 bini üniversitelerde ve 24 bini ise özel sektörde çalışıyor. Araştırma’da Sağlık Bakanlığında görev yapan uzman ve pratisyen doktorların illere göre dağılımı ile ilgili bilgilere de yer verildi. Sonuçlara göre Türkiye’de en az doktor, 74 doktor ile Bayburt’ta görev yapıyor. Bayburt’u sadece 86 doktorun görev yaptığı Tunceli izliyor. Doktor sayısı en az olan 5 il sırasıyla Bayburt 74, Tunceli 86, Ardahan 97, Kilis 108, Gümüşhane 142 olurken, en çok doktorun görev yaptığı il ise 7 bin 456 doktor ile İstanbul. Bu şehri 4 bin 943 doktor ile Ankara izliyor. Sonrasında ise İzmir’de 3 Bin 927, Bursa’da 1868, Konya’da da 543 doktor görev yapıyor. |
13.03.2010 |
Tartışılan kerpiç evler Urfalıları korkutuyor |
ELAZIĞ'DA 6 şiddetinde meydana gelen deprem sonrasında kerpiç evlerin yıkılması, Urfalı’ları endişelendirdi. Şanlıurfa’nın Akçakale ve köylerinde kerpiç evlerin hâlâ kullanılması vatandaşlar arasında tedirginlik meydana getirdi. Bölgede kışın sıcak yazın da serin tutan kerpiç evleri tercih ettiklerini belirten vatandaşlar, Elazığ depreminden sonra korku ile yaşamaya başladı. Akçakale ilçesinin Atatürk Mahallesi’nde oturan 5 çocuk annesi Neriman Demir, “Evlerimiz kerpiçtir. Her an üzerimize yıkılabilir. Otuz yıldır bu evde yaşıyoruz. Maddî imkânımız olmadığı için kerpiç evleri tercih ediyoruz. Kerpiç evlerin depreme dayanıklı olmadığını biliyoruz, ancak mecburiyetten içinde oturuyoruz” dedi. Babadan kalma kerpiç evlerde oturduğunu ifade eden Halil Karataş ise, “Bölgemizde eski dönemlerde beton olmadığı için herkes kerpiç ev yapardı. Ancak kerpiç evlerin depreme dayanıklı olmadığını biliyoruz. İmkân olmadığı için kerpiç evde oturuyoruz. Elazığ’daki depremde birçok vatandaşımız vefat etti. Bölgemizde kerpiç ev çok kullanılmaktadır. Allah göstermesin Elazığ’a olanlar bizimde başımıza gelebilir” diye konuştu. |
13.03.2010 |
Valilik depremin acı bilânçosunu açıkladı |
ELAZIĞ'DA meydana gelen depremde 1988 ev, 1351 ahır, 162 iş yerinin hasar gördüğü bildirildi. Elazığ Valiliğinin internet sitesinde yapılan açıklamaya göre, meydana gelen deprem yaklaşık 10 bin kişiyi etkiledi. Deprem sonrası yapılan hasar tesbit çalışmaları sonucu en fazla hasarın konutlarda meydana geldiği belirlendi. Depremde 496 az, 215 orta, 1277 ağır hasarlı olmak üzere toplam 1988 evde hasar meydana geldi. Evlerden sonra en fazla hasar ise ahırlarda oluştu. 208 ahır az, 131 orta, 1012 ağır olmak üzere 1351 ahır depremde hasar gördü. İş yeri ve diğer yapılar başlığında yapılan çalışmada ise 59 az, 34 orta, 69 ağır olmak üzere 162 yapıda hasar tesbit edildi.Açıklamada, depremden etkilenen bölgede 2333 çadır, 4979 battaniye, 734 soba 960 yatak dağıtıldı. Depremzedelere bugüne kadar 25 bin ekmeğin dağıtıldığı bölgede her gün bin kişiye 3 öğün sıcak yemek çıkartıldığı kaydedildi. Açıklamada, yaklaşık 2 bin kişiye yetecek muhtelif giyim malzemesi dağıtımı ile yaklaşık 3 bin kişiye yetecek muhtelif gıda malzemesi dağıtımının sürdüğü belirtildi. |
13.03.2010 |
Camilere adanmış ömür |
Türkİye’nİn değişik birçok ilinde cami inşaatlarında çalışan emekli marangoz ustası, eşinin sahip olmadığı bir maket fotoğrafı sebebiyle 6 yılda 3 cami maketi yaptı. Hacca gidip Kâbe maketi yapmayı hayal eden 84 yaşındaki marangoz ustası, yaptığı maketleri satıp hayalini gerçekleştirmek istiyor. Marangozluktan emekli 8 çocuk 12 torun sahibi 84 yaşındaki Vezir Durak, 1987 yılında Kars’da yaşarken başlayan terör olaylarından kaçarak Aydın merkez Girne Mahallesine yerleşti. Başta memleketi Artvin, Kars ve Aydın illeri olmak üzere yurdun değişik illerinde onlarca cami ve okul inşaatlarında çalışan Durak, emekli olduktan sonra Aydın’da ailesi ile birlikte emekliliğini yaşamaya başladı.
EŞİ İÇİN YENİDEN ÇALIŞMAYA BAŞLADI Durak, bir memleket ziyaretleri sırasında eşi Hanımzer Durak’ın (74) başka bir usta tarafından yapılan cami maketine ait fotoğrafını istemesi ancak bu fotoğrafın kendilerine verilmemesi üzerine emekliliğini sonlandırmaya karar verdi. Eşinin üzülmemesi için çekici keseri yeniden eline alan Durak, evlerinin çatısında bulunan ve emekliye ayrıldıktan sonra kullanmadığı aletlerini sakladığı depoyu atölyeye çevirerek çalışmaya başladı. 2002 yılında ilk cami maketine başlayan emekli marangoz ustası, geçen sürede 1 yıl ara verdiği çalışmalarında 6 yılda toplam 3 cami maketini tamamladı. Maketlerden birisini Kars Merkez Camiine hediye eden Durak, geriye kalan diğer maketi ise en büyük hayali olan hacca gidebilmek için evinde koruma altına aldı.
HAC VE KÂBE ÖZLEMİ DUYUYOR
En büyük hayalinin hacca gitmek ve Kâbe’yi yakından götürüp maketini yapmak olduğunu ifade eden Durak, maddî imkânsızlıklar sebebiyle hacca gidemediğini kaydederek, “Hacca gidip Kâbe maketini yapmayı çok arzu ediyorum. Ancak bu güne kadar buna muvaffak olmadım. Eğer bu cami maketlerini satabilirsem eşimle birlikte hacca gitmeyi istiyorum. Orada Kâbe’yi inceleyip dönüşte hemen maket çalışmalarına başlayacağım” ifadesini kullandı. |
13.03.2010 |
Ormanlara böcekli koruma |
KIzIlçam ağaçlarının yapraklarını yiyerek, gelişimini olumsuz etkileyen çam kese böceğiyle tabiî yöntemlerle mücadele eden orman ekipleri, laboratuvarda ürettikleri ve sadece çam kese böceği yiyen ‘’Calosoma’’ adlı böcekleri ormana bırakıyor. Kızılçam ağaçlarının bütün gövdesini saran ve ağacı yanmış gibi gösteren çam kese böceklerinin, yapraklarını yedikleri ağaçların gelişimini azalttığı bildirildi. İlkbaharda toprak altına inen böcekler, sonbahar mevsiminde yeniden ağaçlara çıkıyor. |
13.03.2010 |
İsviçre’ye minare yasağı eleştirisi |
ABD Dışişleri Bakanlığının 2009 yılı İnsan Hakları Raporunda İsviçre ile İran, Rusya, Çin, Kuzey Kore, Küba gibi ülkelere yer verildi. Minare referandumundan ötürü İsviçre’nin eleştirildiği raporda, Avrupa’da özellikle İsviçre’de geçen yıl Müslümanlara karşı ayrımcılığın endişe verici boyutlara ulaştığı kaydedildi. Çin, Küba, Kuzey Kore, Rusya ve Sudan’ın da sert bir şekilde eleştirildiği raporda Çinli yetkililer, internette bilgi akışını sınırlandırdıkları için kınandı. Rusya ise insan hakları eylemcilerinin ve gazetecilerin öldürülmesinden dolayı eleştirildi. Raporda ayrıca, Afganistan’da geçen yıl yaşanan şiddet olaylarında en çok sivillerin zarar gördüğüne dikkat çekildi. |
13.03.2010 |
Almanya’da İslâmî yatırım fonu |
Almanya’da ilk defa aktif olarak yönetilen bir İslâmî yatırım fonu Meridio şirketi tarafından hayata geçirildi. Almanya’da en büyük 50 yatırım şirketi arasında bulunan Meridio, Körfez ülkeleri için oluşturduğu çeşitli yatırım fonlarından sonra Avrupa’da ve özellikle Almanya’da Müslümanlara hitap eden bir yatırım fonu olmamasını fark ederek bu sektöre girmiş. Nesiller boyunca İslâm âlimlerinin ahlâkî ve sosyal değerler açısından sakıncasız ama aynı zamanda kâr amacı güden yatırımların nasıl olması gerektiği yönünde yatırım kriterleri ve ilkeler geliştirdiğini belirten Meridio Müdürü Uwe Zimmer, İslâmî yatırım fonlarında bu kuralların hepsine uyduklarını kaydetti. |
13.03.2010 |