Spor |
Kazanma alışkanlığı başladı mı? |
Kara Şubat nihayet bitti de Fenerbahçe çok zor da olsa 3 puanla Mart ayında tanışabildi. Arka arkaya 7 resmi maçını kazanamayan bir takım için bu galibiyet çok şey ifade edebilir, bunu zaman gösterecek. Fakat sahada oynanan oyun açısından bakarsak, kaybedilen maçlardaki futboldan, pek fazlaca da bir farkı da yoktu. Tek fark sakatların bir kısmının geri dönüşüyle birlikte birazcık daha kaliteli kramponların, sahada ne yaptığını bilir bir görüntü vermesiydi. Kolay bir maç olmayacaktı Fenerbahçe için. Öyle de oldu. Hem psikolojik hem de fizik olarak çöküşe doğru giden bir takımın, var olma mücadelesine sahne oldu Kadıköy çimleri. Kazanma alışkanlığını kaybedip, rakiplerin 'biz de yeneriz' öz güvenini kazandığı ortamlarda, ne kadar çabalarsanız çabalayın işiniz çok zordur. Yüreğiniz bunun için sizi tetiklese de ayaklarınıza hükmedemezsiniz. Son vuruşu yaparken kale yerine dağlara taşlara atarsınız meşin yuvarlağı. Tıpkı Daniel Guiza gibi… Geçen sezonun en iyi bir-iki oyuncusundan olan Fabio Bilica abuk sabuk topa giriş ve gereksiz top sürme sevdasından çok yaktı takımını. Pazar akşamı da birebir oyunda yine aynıydı. Ancak takım savunmasında, Diego Lugano'nun dönüşüyle daha iyiydi. Rakamların diliyle ifade edersek, bu ikilinin birlikte oynadığı 12 maçın 10' u kazanılmış, biri berabere, biri de mağlubiyetle bitirilmiş. İkisi de savruk ve dağınık gözükseler de takım için önemli olduğu kadar alternatifsizler de. Christoph Daum ya Azizsilin etkisi ya da son bir hamle düşüncesi ile ilk defa çift forvetle başladı maça. Ama nafile. Daniel Guiza da, Semih Şentürk de saç baş yoldurdular. Ama Alex De Souza' nın rolüne soyunan Emre Belezoğlu vardı ki bir futbolcunun yapması gereken her şeyi yaptı takımı adına. Kaptanına nazire yaparcasına, Antalya' da son dakikada atılan golün kopyasının hazırlayıcısı ve galibiyetin de mimarı oldu. Tribünlerde gösterilen 20 bin kırmızı kart; taraftar, Federasyon ve Fırat Aydınus için bir şeyler çağrıştırabilir. Fakat sahada oynanan oyun, galip gelebilmek ve rakibi sindirmek için hiç de bir şey ifade etmiyor. 'Ne olursa olsun kazanabilme alışkanlığını' kazanmak çok önemli…
Mehmet Ilgaz [email protected] |
09.03.2010 |