Kültür-Sanat |
Yeni Asya Risâle-i Nur’un medyadaki sözcüsüdür |
GAZETEMİZ Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz Samsun’da okuyucularımızla buluşarak sohbet etti. Günlük ferdî ve sosyal yaşantımızda çalışma lezzetinin önemini canlı ve cansız varlıklardan örneklerle anlatan Güleçyüz, içtimaî hayatımızdaki hizmet ve çalışmalarımızda karşılaştığımız güçlük ve engellerin neler olduğu ve nasıl aşılması gerektiği konusunda, külliyattaki ilgili bahislerden bölümler okuyarak açıklamalarda bulundu. Güleçyüz, Risâle-i Nur'un kesintisiz bir güç kaynağı olduğunu ve sürekli okunması gerektiğini ifade ederek, “Risâle-i Nur, bütün insanları koyu fikir karanlıklarından çıkarıp aydınlığa kavuşturmaya vesiledir. Bu eserlerle meşgul olmak maddî servetlerden daha kıymetlidir. Dünyevî meşguliyetlerimize devam ederken manevî gıdalarımızı da almamızı sağlar” şeklinde konuştu ve bunlara Risâle-i Nur'dan kısa derslerle örnekler verdi. Risâle-i Nur'un; Kur’ân’ın bu asra bir dersi olduğu ve şahıs hareketi olmadığı gerçeğinin altını çizen Güleçyüz, Yeni Asya'nın Risâle-i Nur'un medyadaki sözcülüğünü yaptığını, manşetleri, haberleri ve yazıları ile Kur’ân’a, imana, dine ve dindarlara gelen saldırıları püskürttüğünü, hatalı görüş ve kanaatleri düzeltici, tamir edici ve toplum vicdanını aydınlatıcı haber ve yazılara ağırlık verdiğini örneklendirerek izah etti. Soru ve cevaplar bölümünde ise güncel meselelere dair soruları cevaplandıran Güleçyüz, hak ve hürriyetlerin önündeki engellerin neler olduğunu, bunları aşmak için yapılması gerekenleri, sivil ve demokratik anayasaya ihtiyaç bulunduğunu, Yeni Asya'nın bu konuda da ısrarlı yayınları ve ayrıca zaman zaman verdiği broşürlerle önemli hizmetler ifa ettiğini söyledi. |
ABDÜLKADİR ARPAG 09.03.2010 |
10 yıllık felci saz aşkıyla yendi |
HOLLANDA başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesine saz gönderen 66 yaşındaki Pendikli Servet Yılmaz; “Geçirdiğim felci saz üretme aşkı ile yendim” diyor. Saz üretmeyi büyük bir aşk ile yaptığını belirten 66 yaşındaki Servet usta, 2000 yılında beyin kanaması sebebiyle geçirdiği felci, saz aşkı ile yendiğini belirtiyor ve “Fizik tedavi ile sonuç anlamadığım felci saz üreterek yendim” diyor. “Beni bu hale ağaç sevgisi getirdi. Bağlanmışım bu işe, inanın ötesi de yok” diyen Yılmaz, saz üretmeye Agop Ohanyan’ın yanında çıraklık yaparak başladığını ve bu işin zamanla bir aşka dönüştüğünü ifade etti. Servet usta saz çalmayı da denediğini ancak saz üretme aşkının daha baskın geldiğini vurgulayarak; “Saz üstadı Orhan Dağlı’dan ders aldım. Öğrendim de ama bir müddet sonra anladım ki benim için esas olan saz üretmek” dedi. |
09.03.2010 |
DPÜ’de âşıklar atıştı |
DUMLUPINAR Üniversitesi Türkçe Topluluğu ve Eğitim Fakültesinin ortaklaşa organizasyonuyla düzenlenen “Aşıklar Atışması”na ilgi büyük oldu. Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Konferans salonunda gerçekleştirilen “Aşıklar Atışmasına” Aşık Temel Turabi ve Aşık Zafer Kazancı sazıyla ve sözüyle renk kattı. Ayrıca programda Şair Hacer Alioğlu şiirleriyle salonu hüzünlendirdi. Türkiye’de Aşık geleneğinin sürdürülmesi konusunda çabalarıyla tanınan Aşık Temel Turabi 1966 yılında Erzurum’un Oltu İlçesi Ünlükaya köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaöğrenimini Karacabey’de tamamladı. Aşıklık geleneğine ve şiire küçük yaşlarda ilgi duyarak yaklaşık 11 yaşlarında bağlama çalmayı öğrenmeye başladı. Asıl adı Temel Şahin olan sanatçı Turabi’ye izafeten Aşık Turabi mahlasını aldı. Aşıklık geleneği ve şiire ilişkin bilgisini Aşık Torunî aracılığıyla pekiştirdi. Aşıklar atışmasının diğer konuğu Aşık Zafer Kazancı Aşık Temel Turabi’nin öğrencisi. DPÜ Fen Edebiyat Fakültesi Konferans salonunu dolduran yüzlerce öğrenci ve akademisyen program boyunca âşık geleneğinin en güzel örneklerini dinleme fırsatı yakaladılar. Program sonunda konuklara Dumlupınar Üniversitesi adına birer plaket sunan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Torun değerli halk sanatçılarını üniversitelerinde ağırlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi. |
09.03.2010 |