Güncel |
Deprem küçük, kayıp büyük |
Doğal Afet Sigortaları Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı İdris Serdar, ’Topraklarının yüzde 98’i aktif deprem kuşakları üzerinde yer alan ülkemizde 6 şiddetindeki bir depremin bu kadar can ve mal kaybına neden olması çok acı verici bir durum. Oysa bu depremleri hayatlarımızı kaybetmeden, evlerimizden olmadan atlatmamız, bunun için gerekli altyapıyı kurmuş olmamız gerekir’’ dedi. Deprem küçük, kayıp büyük
Merkez üssü Elazığ’ın Karakoçan ilçesinin Başyurt beldesi olan 6.0 büyüklüğündeki depremde ölü sayısının 51, yaralı sayısının ise 50’nin üzerinde olduğu bildirildi. Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı İdris Serdar, Elazığ’da meydana gelen depreme ilişkin, 6 şiddetindeki bir depremin bu kadar can ve mal kaybına neden olmasının çok acı verici bir durum olduğunu belirtti. Serdar, yaptığı yazılı açıklamada, Elazığ’daki depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi. Elazığ halkına ‘’geçmiş olsun’’ diyen Serdar, ‘’Topraklarının yüzde 98’i aktif deprem kuşakları üzerinde yer alan ülkemizde 6 şiddetindeki bir depremin bu kadar can ve mal kaybına neden olması çok acı verici bir durum. Oysa bu depremleri hayatlarımızı kaybetmeden, evlerimizden olmadan atlatmamız, bunun için gerekli altyapıyı kurmuş olmamız gerekir’’ dedi. Depremde zarar gören zorunlu deprem sigortalı tüm konutların hasar tespit ve ödemelerini DASK olarak en kısa zamanda gerçekleştireceklerini vurgulayan Serdar, şunları kaydetti: ‘’Elazığlı vatandaşlarımızın hayatlarını yeniden inşa edebilmeleri için elimizden gelen çabayı gösterecek ve hasar ödemelerini en kısa zamanda almaları için çalışacağız. Evleri depremden hasar gören ve zorunlu deprem sigortası poliçesi bulunan vatandaşlarımızın ödemelerini almak için 0212 368 08 00 numaralı DASK Çağrı Merkezi’ne ya da DASK adına poliçeyi düzenleyen sigorta şirketi ve acentesine başvuru yapmasını bekliyoruz. Vatandaşlarımızın hasar başvurusu için sadece TC kimlik numarası vermeleri yeterli oluyor. Hasar tespit işlemlerinin ardından en kısa süre içinde hasar ödemelerimizi tamamlamayı hedefliyoruz.’’ |
09.03.2010 |
GİRESUN, ERZURUM, ERZİNCAN VE BATMAN'DA DA HİSSEDİLDİ |
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik, depremin Giresun, Erzurum, Erzincan, Batman ve civarında da hissedildiğini belirterek, sarsıntının yaşandığı bölgenin genel olarak deprem etkinliğinin yoğun olduğu alan olduğunu söyledi. Merkez üssündeki köylerde evler yıkıldı, 51 kişi vefat etti. DEPREMZEDE YAKINLARININ AKIN ETMESİ, YOLU KAPATTI
Depremin en fazla hasar verdiği Okçular, Demirci, Gökdere ve Yukarı Kanatlı köylerine yardım amacıyla giden ambulanslar ve diğer yardım araçları, köy yolundaki yoğun trafik nedeniyle köylere ulaşmakta zorluk çektiler. Güvenlik güçleri depremzede yakınlarının araçlarla yola çıkarak oluşturduğu yoğunluğu azaltıp yolu açmak için büyük çaba sarf ettiler.
Elazığ acıyla sarsıldı
ELAZIĞ’DA, 6.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün internet sitesindeki verilere göre, saat 04.32’de, merkez üssü Elazığ’ın Karakoçan ilcesi Başyurt beldesi olan, 6.0 büyüklüğünde, 5 kilometre derinlikte deprem kaydedildi. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Elazığ’daki depremde ölü sayısının 57’e yükseldiğini, 100’e yakın kişinin yaralandığını bildirirken Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ise ‘’Ölü sayısınin 57 değil 51 olduğunu" açıkladı. Açıklamada, depremin ardından en büyüğü 4,4 olmak üzere toplam 40 artçı deprem meydana geldiği belirtildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:’’Bölgedeki hasarlı yapılara can güvenliği açısından girilmemesi gerekmektedir. Ankara, Kayseri ve Van illerinden 3 ambulans helikopter bölgeye intikal etmiştir. Bölgede toplam 23 araç, 127 arama-kurtarma personeli ile çevre il ve ilçelerden çok sayıda ambulans ve 82 kişilik medikal kurtarma-sağlık ekibi çalışmalara devam etmektedir. Ayrıca, Kızılay tarafından 230 çadır, 1000 battaniye, 20 mevlana evi, 2 seyyar mutfak, 18 personel sevk edilmiştir. Arama kurtarma ve yardım çalışmaları devam etmektedir.’’ Başkanlık, bölgeye kurtarma ekipleri ve insani yardım malzemesi gönderildiğini bildirdi. Elazığ Valiliği, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, jandarma komutanlığı, emniyet müdürlüğü, Kovancılar-Karakoçan Jandarma Komutanlığı ile irtibata geçilerek ihtiyaçların tespiti ve temini yönünde çalışmalara başlandığı kaydedildi. Elazığ Valisi Muammer Erol, Kovancılar ilçesi Okçular köyünde gazetecilere, ‘’Yaralı sayısı kesin değil. Ambulanslar devamlı gidip geliyor. Kurtarma çalışmaları devam ediyor’’ dedi. Erol, 3 kişinin öldüğü Okçular köyüne gelerek kurtarma çalışmalarına nezaret etti. Köyde toprak ve taştan yapılma evlerin çöktüğü belirtildi. Elazığ Vali Yardımcısı Mehmet Ali Sağlam, depremde arama kurtarma çalışmalarının aralıksız devam ettiğini, çalışmaların Elazığ, Tunceli ve Bingöl ekipleriyle sürdürüldüğünü söyledi. Sağlam, şunları kaydetti: ‘’Deprem, il merkezi, Kovancılar ve Karakoçan ilçelerinde ufak maddî hasarların dışında can kaybına yol açmadı. Hasarın ve can kaybının büyük kısmı Kovancılara bağlı, aşağı ile yukarı Kanatlı, Göçmeler, aşağı ile yukarı Demirci, Okçular köylerinde. Buradaki yaralılar Elazığ merkezdeki hastanelere kaldırıldı. Çalışmalar devam ediyor.’’
|
09.03.2010 |
Bir asırda 82 bin 372 kişi öldü |
Dünyanın en faal deprem kuşaklarından birinde yer alan Türkiye’de son yüzyılda, resmî rakamlara göre 82 bin 372 kişi öldü. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre Türkiye’de son yüzyıldaki ilk büyük deprem, Malazgirt’de 1903 yılında meydana geldi. 6,7 büyüklüğündeki depremde 2 bin 626 kişi öldü. Hakkari’de 1930 yılında yaşanan 7,2’lik depremde ise 2 bin 514 kişi hayatını kaybetti. En büyük depremlerden biri ise 26 Aralık 1939 tarihinde Erzincan’da yaşandı. 7,9 büyüklüğündeki depremde 32 bin 962 kişi hayatını kaybetti. Çetin kış şartlarının bulunduğu bölgede, depremzedelere ancak iki gün sonra ulaşılabildi. Ondan sonraki, 1942’de Erbaa’da meydana gelen 7 büyüklüğündeki depremde 3 bin, 1943’te Samsun’un Ladik ilçesi ve 1944’te Bolu Gerede Çerkeş’deki 7,2 büyüklüğündeki iki depremde toplam 7 bin kişi öldü. Muş’un Varto ilçesinde 1966 yılındaki 6,9’luk depremde 2 bin 396, Lice’de 1975’te aynı büyüklükteki depremde 2 bin 385 kişi hayatını kaybetti. 1976 yılında Van Muradiye’de 7,5 büyüklüğündeki depremde 3 bin 840, 1983’te Erzurum ve Kars’taki 6,9’lük depremde bin 155 kişi öldü. Türkiye’de yaşanan son büyük deprem ise 1999 yılında Gölcük merkezli 7,8 büyüklüğündeki sarsıntı oldu. Bu depremde, 17 bin 480 kişi öldü. Aynı yıl Düzce’deki 7,5 büyüklüğündeki depremde de 763 kişi yaşamını kaybetti. Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin açıklamalarına göre Türkiye’de neredeyse deprem riski taşımayan yer bulunmuyor. Deprem açısından dünyanın en riskli merkezlerinden olan Türkiye, çok önemli levha hareketlerinin etkisinde. Dünyada en riskli şehirler sıralamasında da İstanbul ikinci, İzmir 20. durumda.
|
09.03.2010 |
Kandilli:Artçı şoklar, 3-4 gün sürebilir |
Boğazİçİ Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik, Elazığ’da meydana gelen depremin şiddetli bir deprem olduğunu, ama büyük bir deprem olmadığını söyledi. Erdik, son yüz yıldır Doğu Anadolu Fay Hattı’nda 6’nın üzerinde bir depreme rastlanılmadığını, Türkiye’nin deprem riski haritasına bakıldığında en tehlikeli yerin Kuzey Anadolu Fay Hattı olduğunun görüldüğünü belirtti. Erdik, şunları söyledi:’’Bizim karakteristik deprem dediğimiz deprem büyüklüğü 7’dir. Elazığ’daki deprem şiddetli bir depremdir ama büyük bir deprem değildir. Gerek Kuzey Anadolu gerekse Doğu Anadolu Fay Hattı’nda her zaman bir deprem beklememiz mümkündür. Tehlikeli olan ağır hasarlı olan binalara girilmemesinde fayda var. Ayrıca az hasarlı binalara bir eşya alımı için kısa bir süre girilebilir. Ama artçı şoklar, yaklaşık 3-4 gün sürebilir. Bu tür hasar görmüş binalara girilmemesinde yarar vardır.’’
|
09.03.2010 |
SEYYAR MUTFAK, SOĞUK İKLİM ÇADIRI KURULACAK |
Kovancılar Kaymakamı Selçuk Aslan da Kayalık, Yukarı Demirci ve Okçular köyüne toplamda 5 köye hitap edecek şekilde, Kızılay ve 8. Kolordu Komutanlığı tarafından seyyar mutfak kurulma çalışmalarının başladığını bildirdi. Aslan, ayrıca Kızılay tarafından Okçular köyüne, 8. Kolordu Komutanlığınca da Yukarı Demirci köyüne soğuk iklim çadırı kurulacağını açıkladı. |
09.03.2010 |
İHH’DAN BATTANİYE, MONT, KABAN VE GIDA YARDIMI |
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı ekiplerinin, depremzede vatandaşlara battaniye, mont, kaban ve gıda yardımına başladığı belirtildi. Konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, vakfın Elazığ, Bingöl, Malatya ve Diyarbakır’daki ekiplerinin, deprem bölgesine yönlendirildiği kaydedildi. Karakoçan’a giden İHH ekiplerinin depremzede ailelere battaniye, mont, kaban ve gıda yardımına başladığı, ekibin bir kısmının ise arama kurtarma çalışmalarına katıldığı ifade edildi. Hazırlanan 100 gıda paketinin de aynı sayıdaki aileye dağıtılmaya başlandığı açıklandı. Elazığ’dan gelen deprem haberi üzerine yardım kuruluşlarının bilançonun ağırlaşmaması için harekete geçtiği vurgulanan açıklamada, vakfın yardım çalışmalarına katılması için İstanbul’dan da bir ekibi Elazığ’a göndereceği bildirildi. |
09.03.2010 |
Eğitime 2 gün ara verildi |
ElazIğ Millî Eğitim İl Müdür Yardımcısı İbrahim Bozkurt, şehirde ilk ve orta dereceli okullarda eğitime iki gün ara verildiğini bildirdi. Bozkurt, merkez üssü Karakoçan ilçesi Başyurt beldesi olan deprem dolayısıyla Elazığ’da ilk ve orta dereceli okullarda eğitime iki gün ara verildiğini belirtti. Deprem sonrasında, Tunceli’de de okullar 2 gün süreyle tatil edildi. Tunceli Valiliğinden alınan bilgiye göre, bölgede devam eden artçı depremler sebebiyle öğrencilerin panik yaşamamaları ve tedbir amacıyla ilköğretim ve liselerde eğitime 2 gün ara verildi. İlde eğitim ve öğretim 10 Mart tarihinde yeniden başlayacak. |
09.03.2010 |
ENKAZ ALTINDA KİMSE KALMADI |
ElazIğ Valisi Muammer Erol, merkez üssü Karakoçan ilçesinin Başyurt beldesi olan 6.0 büyüklüğündeki depremin ardından enkaz altında kimsenin kalmadığını söyledi. Vali Erol, Okçular köyünde incelemelerde bulunan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a eşlik ettiği sırada sorusu üzerine, depremin ardından ‘’enkaz altında kimsenin kalmadığını’’ söyledi. |
09.03.2010 |
Tankerlerle temiz su |
ELAZIĞ Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu, ‘’Kovancılar’daki depremin ardından bölgeye temiz su, kurtarma araçları ve 11 kişilik bir kurtarma ekibinin gittiğini’’ söyledi. Selmanoğlu, Belediye olarak bölgeye gitmek üzere araç-gereç ve yardım malzemelerini yola çıkardıklarını belirtti. Başkanı Süleyman Selmanoğlu, ‘’Belediyenin tüm imkânları deprem bölgesine sevk edilmiştir. Bingöl, Malatya ve Diyarbakır’dan da ekipler, yardım için Elazığ’a geldi’’ dedi. Selmanoğlu, yardım için gelen ekiplerin öncelikle Kovancılar ilçesine sevk edildiğini, buradan da ihtiyaç olan yerlere dağıtıldığını sözlerine ekledi.
|
09.03.2010 |
Kızılay’dan kriz masası |
TÜRK Kızılayı’nın Ankara’daki Afet Operasyon Merkezi’nde kriz masası oluşturuldu. Bölgeye 20 kişilik afet müdahale ekibi ve yardım malzemesi gönderildi. Türk Kızılayı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, deprem haberinin ardından Türk Kızılayı Elazığ Bölge Afet Yönetim Merkezi, Erzurum Bölge Afet Yönetim Merkezi ve Muş şubesinden 20 afet müdahale uzmanını bölgeye gönderdi. Afet müdahale ekibi ilk planda, 250 çadır, bin battaniye, 1 seyyar mutfak ve çok sayıda kumanya bölgeye ulaştırdı. Evlerinde hasar olan vatandaşlar için yeterli sayıda ‘’Mevlânâ Evi’’ olarak adlandırılan çelik afet evlerinin de bölgeye ulaştırılması için çalışma başlatıldı. Bölgede ortaya çıkabilecek kan ihtiyacının karşılanabilmesi için bölgeye yakın kan merkezleri alarm durumuna geçirildi. Türk Kızılayı’nın Diyarbakır ve Malatya kan merkezlerinden bölgeye kan sevkıyatı için hazırlıklar tamamlandı. |
09.03.2010 |
Son 20 günde 25 deprem sayıldı |
İNÖNÜ Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Genel Jeoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, ‘’Elazığ’da son 20 gündür saydığımız 25 öncü deprem, ana depremin habercisiydi’’ dedi. Prof. Dr. Önal, yaptığı açıklamada, son 20 gündür Elazığ’da sıklıkla deprem aktiviteleri gördüklerini, bunu daha önce dile getirdiklerini ifade etti. Öncü depremlerin ana depremi getireceğini 20 gün öncesinden tespit ettiklerine işaret eden Önal, bundan sonra büyük şiddetli artçı depremlerin yaşanabileceğini söyledi. Önal, ‘’Elazığ’da son 20 gündür saydığımız 25 öncü deprem, ana depremin habercisiydi. Bugün sabah saatlerinde yaşanan 6.0 büyüklüğündeki deprem ana depremdi. Elazığ’da 30’a yakın artçı deprem yaşadı. Bundan sonra da artçı depremler yaşanmaya devam edebilir. Ancak ikinci bir ana depremin yaşanması konusunda net bir şey söylemek mümkün değil’’ dedi. Önal,’’Vatandaşların kesinlikle zarar görmüş binalara girmemesi, afet işlerinin uyarılarına kesinlikle uymaları gerekiyor’’ dedi. |
09.03.2010 |
Erzincan’da camlar çatladı |
DEPREM, Erzincan kent merkezinde de hissedildi. Deprem nedeniyle bazı binaların camlarında çatlaklar oluştu. Alınan bilgilere göre, merkez üssü Elazığ’ın Karakoçan ilçesinin Başyurt beldesi olan 6.0 büyüklüğündeki deprem sebebiyle, Erzincan’ın Fevzipaşa Caddesi’ndeki 3 iş yerinin camlarında çatlaklar oluştuğu görüldü. Depremde herhangi bir can kaybı veya yaralanmanın olmadığı öğrenildi. |
09.03.2010 |
Kütahya ve Dörtyol’da da deprem |
HATAY’IN Dörtyol ilçesinde, saat 01.28’de 3,8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü kayıtlarına göre merkez üssü Yakacık olan ve 8,2 km derinlikte, 3,8 büyüklüğünde hafif şiddette deprem meydana geldi. İlk belirlemelere göre herhangi bir can ve mal kaybı olmadı. Kütahya’da, hafif şiddetli deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünün internet sitesindeki bilgiye göre, saat 22.58’de, merkez üssü Kütahya olan 3.7 büyüklüğünde deprem kaydedildi. Depremin, can ve mal kaybına yol açmadığı öğrenildi. |
09.03.2010 |
Kerpiçin faturası ağır oldu |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,meydana gelen depremde kerpiç yapılanmanın faturasının ağır olduğunu, çok daha farklı bir şeklide imar için TOKİ’ye talimat verildiğini bildirdi. Kerpiçin faturası ağı oldu
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Elazığ’da meydana gelen depremde kerpiç yapılanmanın faturasının ağır olduğunu, çok daha farklı bir şeklide imar için TOKİ’ye talimat verildiğini bildirdi. Başbakan Erdoğan, AKP Kadın Kolları tarafından AKP Genel Merkezinde düzenlenen, ‘’Uluslararası Kadın Hakları Zirvesi’’nde yaptığı konuşmada, Elazığ’daki depreme ilişkin son durum hakkında bilgi verdi. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından gelişmelerin ve ihtiyaçların yakından izlendiğini, gerekenlerin yapıldığını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ‘’Şu ana kadar kaybettiklerimiz en büyük üzüntümüz, hüznümüz. Şüphesiz ki bu bölgenin yerel mimari anlayışı kerpiç yapılanmadır. Bu kerpiç yapılanmanın da ne yazık ki tabiî faturası, bedeli ağır olmuştur. Bir asra yakın bir süredir deprem görmeyen bu bölgede şu anda bir deprem gerçekleşiyor. Deprem olan bu bölgemizi şüphesiz ki çok daha farklı bir şeklide imar etmek için de süratle Toplu Konut İdaremize gerekli talimatları verdik. Şu anda Toplu Konut İdaremizden de arkadaşlarımız bölgede çalışmaları yapmak üzere oraya intikal edecekler. İlk depremin ardından en büyüğü 4,4 olmak üzere 55 artçı deprem daha oldu. En son sabah 9.47’de de 5,6 büyüklüğünde ikinci bir deprem yaşandı. Bölgedeki vatandaşlarımdan özellikle rica ediyorum, depremler ve artçı sarsıntılar sürdüğü için lütfen hasarlı yapılara girmesinler. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Yakınlarının, ülkemizin, milletimizin başı sağolsun. Yaralı vatandaşlarımıza da Allah’tan acil şifalar temenni ediyorum. Onların da ailelerine sabırlar temenni ediyorum.’’
“ADALET, KİŞİDEN KİŞİYE DEĞİŞEMEZ” Zirvede yaptığı konuşmada bütün dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayan Erdoğan, adalet ve eşitlik kavramının kişiden kişiye, ülkeden ülkeye değişemeyeceğini belirterek, ‘’Birilerinin her türlü hak ve özgürlüğe layık olduğunu, diğer birilerinin ise mahrumiyete boyun eğmesi gerektiğini savunmak çağ dışıdır, insanlık dışıdır. Bu sürdürülebilir, katlanılır, tahammül edilir bir durum değildir. İnsan her yerde insandır. Haiti kadınlarının gözyaşı nasıl bir gözyaşımızsa, Gürcistan kadınlarının çığlığı nasıl bizim çığlığımızsa aynı şekilde Gazze’nin kadınlarının, Saraybosna’nın kadınlarının, Kosova’nın kadınlarının feryadı da elbette bizim feryadımızdır. Biz ayrım yapamayız, görmezden gelemeyiz, gözümüzü yumamayız” diye konuştu.
|
09.03.2010 |
Bakanlar bölgeye gitti |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve bölge milletvekilleri deprem bölgesine gitti. Bakanlar deprem bölgesinde
ELAZIĞ'IN Karakoçan ilçesi Başyurt beldesindeki depremin ardından Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile bazı bakanlar Okçular köyünde incelemelerde bulundu. Başbakan Yardımcısı Çiçek, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve bölge milletvekilleri ile Okçular köyündeki incelemesinin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. Ölenlere başsağlığı, yaralılara acil şifa dileyen Çiçek, ‘’Allah daha büyük acı göstermesin’’ diye konuştu. Tüm imkânları seferber ettiklerini kaydeden Bakan Çiçek, şunları kaydetti: “Depremin ardından tüm imkânlarımızla buradayız. Hiçbir sıkıntımız yok. Maalesef tabii bir afet, devlet olarak sizlerin bu acılarını bir nebze olsun dindirebilmek için buraya geldik. Tabiî ki gidenleri geri getiremeyiz ama yıkılanları yaparız, telafi ederiz. Bütün imkânlarımızla buradayız. Sayın Başbakanımızın geçmiş olsun dileklerini de iletiyorum. Olup bitenler karşısında yapabileceğimiz ne varsa onu yapmaya çalışıyoruz. Aldığımız bilgiler var, eksik ne varsa gidereceğiz. Gerek iaşe gerekse çadır, bu tespitlerin ardından yıkılanları yapmak, yaraları sarmak için hiç tereddüdünüz olmasın, devletimizin, hükümetimizin imkanları var. Allah başka sıkıntı göstermesin, ufak tefek aksaklıklar varsa bu imkânsızlıktan değil, bu işlerde biraz telaş olur ondan kaynaklı.’’
|
09.03.2010 |
DERİN ÜZÜNTÜ DUYDUK |
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Elazığ’daki depreme ilişkin olarak, devletin tüm imkanlarıyla seferber olduğunu, çalışmaların üstün bir gayretle sürdürüldüğünü bildirdi. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Gül’ün, Elazığ’da dün sabaha karşı meydana gelen deprem sebebiyle Elazığ Valisi Muammer Erol’u arayarak bilgi aldığı, üzüntülerini bildirdiği ve geçmiş olsun dileklerini ilettiği kaydedildi. Cumhurbaşkanı Gül, açıklamasında, Elazığ’da meydana gelen depremde çok sayıda vatandaşın hayatını kaybetmesi ve yaralanmasından milletçe derinden üzüntü duyulduğunu belirterek, şunları ifade etti: ‘’Devlet tüm imkanlarıyla seferber olmuş durumdadır. Çalışmalar üstün bir gayretle sürdürülmektedir. Can kaybının artmamasını, ülkemizin bir daha böyle felaketlerle karşılaşmamasını temenni ediyorum. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılara da acil şifa diliyorum.’’ |
09.03.2010 |
ŞAHİN: YARALAR, EN KISA ZAMANDA SARILACAK |
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, deprem felaketi sebebiyle yayımladığı mesajda, depremde çok sayıda vatandaşın hayatını kaybetmesi ve yaralanmasından büyük üzüntü duyduğunu belirtti. ‘’Milletimizi derinden yaralayan deprem felâketi nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısının artmaması ve bu tür acı olayların bir daha yaşanmaması hepimizin ortak temennisidir’’ diyen Şahin, mesajında şunları kaydetti: ‘’Gerek devlet kurumlarımız, gerekse de sivil toplum kuruluşlarımız aracılığıyla depremzede ve mağdur vatandaşlarımızın yaralarının en kısa zamanda sarılıp, depremin etkilerinin en aza indirileceğine inanıyorum. Ülkemizin deprem kuşağında bulunduğu gerçeğini unutmadan, bina güvenliği başta olmak üzere gerekli tedbirlerin alınmasının hayati önem arz ettiği bir kez daha görülmüştür. Başta kamu kurumları ve yerel yönetimler olmak üzere depreme karşı eksikliklerin tespit edilerek gerekli önlemlerin alınması konusunda tüm milletimize büyük görevler düşmektedir.” |
09.03.2010 |
Konut dayanıklığını sağlamamız gerekiyor |
DEVLET Bakanı Faruk Çelik, Elazığ’da meydana gelen depremle ilgili olarak, ‘’Ne yapıp edip, bu konut dayanıklığını sağlamamız gerekiyor. Aksi takdirde, biz deprem kuşağındayız, sabah akşam başımıza ne geleceği belli değil’’ dedi. Çelik, yaptığı açıklamada, Türkiye’de gündemin çok seri olarak değiştiğini, yarım günde bir yeni gündemin ortaya çıktığını, sabah konuşulan bir konunun öğleden sonra bir anlam ifade etmediğini belirtti. Dün sabah da Elazığ’da üzücü bir olayın gerçekleştiğini belirten Çelik, ‘’Meydana gelen depremde onlarca kişi yaşamını yitirdi. Depremde yaşamını yitiren kişilere Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize sabırlar diliyorum’’ diye konuştu. Çelik, 5.5-6 büyüklüğündeki depreme dayanıksız kerpiç evlerin bu kadar cana mal olduğunu görmenin kendilerini üzdüğünü, buna ‘’Kader’’ demenin doğru olmadığını savunarak, şöyle konuştu: ‘’Bu konu mutlak suretle halledilmeli. ‘Kaderim bu şekilde’ demek ve oturmak doğru değil. Bu, bizim kaderimiz olmamalı. Siz sağlam bir konutta, sağlam bir yapıda oturacaksınız. Başınıza bir şey gelirse buna kader diyelim. Şimdi toprak yığını içinde bu canlar ayrı bir üzüntü verdi bizlere. Dolayısıyla bütün vatandaşlarımıza söylüyorum, insan sağlığı son derece önemlidir. Bizim bölgemiz deprem coğrafyasındadır. Erzincan gibi, binaları deneye deneye bir noktaya getirmeyelim. Geçenlerde Erzincan’a gittik. Genelde konutlar üç katlı ve depreme dayanıklı olarak yapılmış. İlle de on binleri kaybettikten sonra böyle bir şeylere girmeyelim. Gerekirse binamızın bir katını kısalım, bir katını kaldıralım, güçlendirmemizi yapalım. Ne yapıp edip, bu konut dayanıklığını sağlamamız gerekiyor. Aksi takdirde, biz deprem kuşağındayız, sabah akşam başımıza ne geleceği belli değil. Elazığ’daki o yıkılan evlerin manzaraları çok açık bir tablo.’’ |
09.03.2010 |
AB: Yardıma hazırız |
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve Belçika Başbakanı Yves Leterme, başsağlığı mesajı yayınladı. Barroso, AB Komisyonunun acıları paylaştığını, Türk hükümeti ve halkıyla dayanışma içinde olduğunu bildirdi. AB’den ‘yardıma hazırız’ mesajı
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve Belçika Başbakanı Yves Leterme, Elazığ’da meydana gelen deprem sebebiyle başsağlığı mesajı yayımladı. Deprem haberini derin endişeyle aldığını belirten Barroso, AB Komisyonunun acıları paylaştığını, Türk hükümeti ve halkıyla dayanışma içinde olduğunu bildirdi. AB Komisyonunun yardıma hazır olduğunu belirten Barroso, bu konuyla ilgili olarak AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ve insanî yardımlardan sorumlu AB Komisyonu üyesi Kristalina Georgieva’dan bilgi istedi. Belçika Başbakanı Yves Leterme de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği başsağlığı mesajında, depremde hayatını kaybedenler için taziyelerini bildirerek, yaralılara acil şifa diledi. |
09.03.2010 |
Aliyev: Derdinizi paylaşıyoruz |
AZERBAYCAN Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdiği başsağlığı mesajında, depremde yaşanan can kaybında duyulan üzüntüsünü dile getirdi. Aliyev, “Deprem felaketi ile ilgili derdinizi paylaşıyor, size, ölenlerin ailelerine ve yakınlarına, bütün Türk halkına şahsen kendi adımdan ve Azerbaycan halkı adında derin hüzün ile başsağlığı diliyorum” dedi. |
09.03.2010 |
Baykal'dan başsağlığı mesajı |
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Elazığ’da meydana gelen depremde hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet, yaralılara acil şifa ve yaşamını yitirenlerin ailelerine sabır ile başsağlığı diledi. Baykal, depremden en çok zarar gören Okçular Köyü Muhtarı Hasan Demirdağ, Yukarıkanatlı Köyü Muhtarı Yadin Apaydın ve Kayalık Köyü Muhtarı Dirah Gül’e de birer mesaj göndererek başsağlığı dilekleri ve üzüntülerini iletti. CHP Genel Başkanı Baykal, deprem bölgesinde yaşananlar ve alınan önlemleri yerinde incelemek, taziyelerde bulunmak için bir CHP heyetinin Elazığ’a gideceğini ilgili ve yetkililerden bilgi alarak yaraların sarılması için çalışmalara katılacağı ve bir rapor hazırlayacağı bildirdi. |
09.03.2010 |
Masum Türker: Faturası bu kadar ağır olmamalı |
DSP Genel Başkanı Masum Türker, Türkiye’de orta şiddetteki bir depremin hala büyük kayıplara neden olduğunu belirterek, ‘’6 şiddetindeki depremin faturası bu kadar ağır olmamalıdır’’ dedi. Türker, Elazığ’da meydana gelen deprem sebebiyle yayımladığı başsağlığı mesajında, onlarca vatandaşın hayatını kaybetmesi ve birçok vatandaşın yaralanmasından derin üzüntü duyduğunu ifade etti. Can kaybının artmaması ve ülkenin bir daha böyle felâketlerle karşılaşmaması dileğinde bulunan Türker, şunları kaydetti: ‘’Ancak bu deprem daha önce yaşananlardan ders çıkarılmadığını ve gerekli önlemlerin alınmadığını ortaya koymuştur. Ne yazık ki orta şiddetteki bir deprem hala ülkemizde büyük kayıplara sebep olmaktadır. 6 şiddetindeki depremin faturası bu kadar ağır olmamalıdır. Deprem bölgelerinde bina güvenliği açısından gerekli çalışmalar yapılmalı, mevcut yapılar güçlendirilirken, yeni yapılara da depreme dayanıklı standartlar getirilmelidir.’’ |
09.03.2010 |
Yasak insan haklarına aykırı |
MAZLUM-DER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, Türkiye’de kamusal alan çıkmazına takılan başörtüsü yasağının; sadece kadınların eğitim haklarını değil dinî inanç ve ifade özgürlüklerini, çalışma hürriyetlerini, seçme ve seçilme haklarını da gasp ederek tümüyle insan haklarına aykırı bir uygulama teşkil ettiğini vurguladı. MAZLUM-DER Genel Başkanı Ünsal, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın son bulması, kadınların ve erkeklerin eşit fırsatlara sahip olması amacıyla düzenlenmiş en önemli uluslararası insan hakları belgesinin Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) olduğunu söyledi. Ünsal, Türkiye’nin 1985’te imzalamış olduğu bu sözleşmeye göre kadın olmaları sebebiyle eğitim, çalışma, siyasi temsil gibi hakları bakımından ayrımcılığa maruz kalanların, iç hukuk yollarını tükettikten sonra süre şartı olmaksızın Birleşmiş Milletler bünyesindeki “Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Komitesine” müracaat edebildiklerini hatırlattı. Türkiye’de, sağlık, eğitim, sosyal ve siyasi alanlarda kadınlar için eşit erişim ve eşit fırsat algısının yerleşmediğini dikkat çeken Ünsal, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nce yapılan araştırmalara göre Türkiye’de 10 kadından 4’ünün şiddete maruz kaldığını, yaşama haklarına yöneltilen saldırıların, eğitim, sosyal ve siyasî alanlardaki hak ihlallerini geride bıraktığını söyledi. “HAKKIN TANINMASI YETERLİ DEĞİLDİR, UYGULANMASINA FIRSAT VERİLMELİ” Ünsal, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin “Eğitim Hakkı” başlığını taşıyan 10. maddede taraf devletlere, eğitimde erkeklerle eşit haklara sahip olmalarını sağlamak için kadınlara karşı ayrımı önleyen bütün uygun önlemleri alma yükümlülüğü getirdiğini bildirdi. Ahmet Faruk Ünsal, şu değerlendirmede bulundu: “Ülkemizde, kamusal alan çıkmazına takılan başörtüsü yasağı sadece kadınların eğitim haklarını değil, dinî inanç ve ifade özgürlüklerini, çalışma hürriyetlerini, seçme ve seçilme haklarını da gasp ederek tümüyle insan haklarına aykırı bir uygulama teşkil etmektedir. Başörtülü kadınlara getirilen yasaklar yargı kararları ve bazı bürokratik uygulamalarla şekillenmekte; devlet memurluğu, eğitim ve öğrenim hakkının tanınmaması, siyasi alanda temsil imkânı verilmemesi ve hatta geçtiğimiz yıl örneklerine rastladığımız sağlık haklarından yararlandırılmama şekillerinde tezahür etmekte ve her geçen gün ihlallerin sayısı artmaktadır. MAZLUM-DER olarak, sadece hakkın tanınmasının yeterli olmadığını, hakların kullanılmasına yönelik uygun fırsat ve ortamların sağlanmasının da gerektiğini ve kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın karşısında olduğumuzu belirtiyoruz.”
Başörtülüler tecrit ediliyor
Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, kadınların yaptıkları iş, yetenekleri ve üretimleriyle değil, kılık-kıyafetleriyle değerlendirildiğini, başörtüleri sebebiyle eğitim ve çalışma hayatından tecrit edildiğini söyledi. Diyanet-Sen Genel Başkanı Bayraktutar, yayımladığı mesajda, kadınlara yönelik cinsiyet ayrımcılığı, aile içi şiddet ve eğitim hakkının ihlal edilmesi gibi olumsuzlukları gerek insan gerekse kadın hakları yönünden kabul etmenin mümkün olmadığını belirtti. Bayraktutar, mesajında şunları kaydetti: ‘’Kadınlara yönelik şiddet ve ayrımcılık olaylarına karşı birtakım kanuni düzenlemeler ve kararlar alınmasına rağmen maalesef bunlar söylemden öteye geçemiyor. Toplumun ve ailenin temelini oluşturan kadın ne yazık ki hemen hemen bütün toplumlarda erkek egemen kültürün altında ezilmiş, hakları elinden alınmıştır. Fiziksel güçsüzlüğü erkekler tarafından kullanılan kadınlar ne yazık ki her türlü şiddete maruz kalmaktadır. Bugün ülkemizde kadınlar eğitim ve çalışma hayatında ayrımcılığa tabi tutulmaktadır. Kadınlar, yaptıkları iş, yetenekleri ve üretimleriyle değil, kılık-kıyafetleriyle değerlendirilmekte, başörtüleri nedeniyle eğitim ve çalışma hayatından tecrit edilmektedirler. Kadınlara uygulanan ayrımcılık bir an önce durdurulmalı, eğitim hakları, çalışma hakları hiçbir fark gözetmeksizin tüm kadınlarımıza verilmelidir.’’ |
09.03.2010 |
Van Belediye Başkanı Kaya ifade verdi |
Diyarbakir Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın talimatla ifadesi alındı. Van Adliyesi çıkışında basın mensuplarına açıklama yapan Kaya, 4 Aralık 2009’da Diyarbakır’da, 98 belediye başkanı ve 10 il genel meclisi başkanının katılımıyla yapılan basın açıklaması ile ilgili Diyarbakır’da soruşturma açıldığını, bu kapsamda talimatla ifadesinin alındığını söyledi. Kaya, ‘’Yaptığımız basın açıklamasının içeriği soruldu. Bir bütün olarak örgüt propagandası şeklinde değerlendirilmiş. Oradaki açıklamalarımızın örgütü övücü ya da örgüt liderini övücü mahiyette olup olmadığı hakkında görüşlerimize başvuruldu’’ dedi. |
09.03.2010 |
DP’li Tekeli: Pembe tablolar gerçek değil |
Demokrat Parti (DP) Adana İl Başkanı Yavuz Tekeli, AKP’nin iktidara gelmesiyle, işsizlik ve yoksulluğun Türk halkının kaderi haline geldiğini söyledi. Başbakan Erdoğan’ın “Kriz teğet geçti” şeklindeki açıklamaları ile bakanların çizdiği pembe tablonun doğru olmadığının son ekonomik gelişmelerle bir kez daha ortaya çıktığını belirten Yavuz Tekeli, AKP’nin uyguladığı ekonomik politikaların işsizliği her yıl katlayarak arttıdığını, buna bağlı olarak da halkı yoksullaştırdığını kaydetti. AKP iktidarının uyguladı ekonomik politikalardan olumsuz yönde en çok etkilenen ilin Adana olduğunu vurgulayan Tekeli, işsizlikte Adana’nın artık Doğu ve Güneydoğu illerine de fark atarak Türkiye rekoru kırdığını belirtti. |
09.03.2010 |
Mükerrer oya 3 yıl hapis cezası |
Kocaelı’de, yerel seçimlerde mükerrer oy kullandığı belirlenen 2 sandık müşahidi 3’er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yasa gereği para cezasına çevrilemeyen ve ertelenmeyen ceza 2.5 yıla düşürüldü. İzmit İlçe Seçim Kurulu, 29 Mart 2009’da yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde Tavşantepe Mahallesi’nde sandık müşahidi olarak görev yapan H. A. ile T. C.’nin hem görevli oldukları sandıklarda hem de seçmen listesinde kayıtlı oldukları sandıklarda oy kullandıklarını belirledi. İzmit İlçe Seçim Kurulunun Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunması üzerine, T. C. hakkında 5. Asliye Ceza Mahkemesinde, H. A. hakkında ise 6. Asliye Ceza Mahkemesinde ‘’mükerrer oy kullanmak’’ suçundan dava açıldı. Yargılama sonunda T. C. ve H. A’ya önce 3’er yıl hapis cezası verildi, ardından cezalar 2.5’ar yıla indirildi. |
09.03.2010 |
Diyarbakırlılar: Oyuna gelmeyeceğiz |
Turkcell Süper Lig'de hafta sonu oynanan Diyarbakırspor-Bursaspor maçının çıkan olaylar sebebiyle tatil edilmesi Bursa'da yaşayan Diyarbakırlıları üzdü. Bursa'da yaşayan hemşerilerine sağduyu çağrısı yapan Diyarbakır Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Şehmuz Seviş, "Biz bu filmi 1970'li yıllarda çok gördük, oyuna gelmeyeceğiz" dedi. Maç öncesi ve sonrası yaşanılanları tasvip etmediklerinin altını çizen Dernek Başkanı Seviş, olayların provokatörler tarafından çıkarıldığı, gerçek Diyarbakırspor taraftarlarının tür hareketlerden kaçındığını söyledi. Yaşananların sebebi olarak ligin ilk yarısında Bursa'daki oynanan maçta yaşanılanları gösteren Başkan Seviş, Diyarbakır'ın kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşlarının sağduyu çağrılarına rağmen olayların çıkmasının provokasyon amaçlı olduğunu kaydetti. |
09.03.2010 |
Filistinli basın mensupları misafirimiz oldu |
Başbakanlik Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün (BYEGM) davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Filistinli basın mensupları, Ankara ve İstanbul’da mesleki çalışmalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşen Filistinli basın mensupları, Türk basın yayın kuruluşlarının temsilcileri ile çeşitli konularda fikir alışverişinde bulundular. Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nabil Maruf’un da eşlik ettiği konuklar, BYEGM’yi de ziyaret ettiler. Görüşmede, Filistinli basın mensuplarını Türkiye’de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren BYEGM Genel Müdürü Salih Melek, kurum olarak bölgede barışın tesisi ve iki ülke arasında basın alanındaki ilişkilerin gelişmesi için çalışmalar yapacaklarını söyledi. Melek ayrıca, önümüzdeki günlerde Türkiye’de gerçekleştirilecek olan Filistin Kültür Haftası vesilesiyle düzenlenecek etkinlikler için Genel Müdürlüğün Sanat Galerisi ile Basın Merkezini tahsis edebileceklerini ve iki ülkeden basın mensuplarının katılımıyla “Türk Basını’nda Filistin”, “Filistin Basını’nda Türkiye” konularının ele alınacağı bir panel düzenleyebileceklerini söyledi. Salih Melek’e teşekkür eden Filistin Büyükelçisi Maruf, her iki ülkeden basın mensuplarının karşılıklı ziyaretlerine önem vereceklerini belirtti. |
09.03.2010 |
Bu camiin mimarî projesi bize ait |
Pakİstan’In başkenti İslamabad’da Margala dağlarının eteklerine inşa edilen Kral Faysal Camisi, dünyanın en büyük 3 camisi arasında bulunuyor. Modern İslâm mimarisinin baş yapıtlarından gösterilen cami, yerli ve yabancı binlerce turistin akınına uğruyor. Dönemin Suudi Arabistan Kralı Faysal Bin Abdulaziz’in 1966 yılında Pakistan ziyareti sırasında yapılması teklif edilen ve yapımı için ilk adım 1969 yılında atılan cami için Pakistan hükümeti tarafından açılan proje yarışmasına 17 ülkeden 43 proje katıldı. Cami komitesi, uzun tartışmalardan sonra Türk mimar Vedat Dolakay’ın Ankara Kocatepe’ye yapılması düşünülen, ancak geleneksel Türk mimarisine uygun olmadığı için kabul edilmeyen projesini beğendi. Yapımına 1976 yılında başlanan ve inşaatında Türk mühendisler ve işçilerin görev yaptığı cami, 1986 yılında tamamlanarak ibadete açıldı. Caminin 120 milyon dolar tutarındaki maliyetinin tamamı, Suudi Krallığı tarafından karşılandı. Dünyanın en tanınmış camileri arasında bulunan Kral Faysal camisinde 54 bin metrekare kapalı alanında 74 bin kişi aynı anda ibadet edebiliyor, açık alanla birlikte bu sayı 200 bini kişiyi aşıyor. Cami, başkent İslâmabad’da bürosu bulunan ulusal ve uluslararası birçok televizyon kanalı tarafından canlı yayınlarda ve programlarda arka fon olarak tercih ediliyor. Kendine özgü ve sıra dışı mimarisiyle Bedevî çadırını andıran cami, geniş ve aydınlık içi, köşeli hatları, süslemeleri, uzun minareleri ve sadeliğiyle çağdaş mimarinin bütün özelliklerini taşıyor. Cami, 1977 yılından beri üç yılda bir dağıtılan ve dünyanın en saygın mimarlık ödülleri arasında kabul edilen Ağa Han Mimarlık Ödülüne de lâyık görüldü.
|
09.03.2010 |
Gençleşmek isterken ölüyorlar! |
Rusya’da son yıllarda 50-60 yaşlarındaki bazı ünlü san'atçıların arka arkaya ölmesi sevenlerini üzerken sağlık uzmanları ölüm sebeplerini 'gençleştirme' adı altında yaptırılan bazı estetik tedavilere bağladı. Gençleştirme tedavisi çerçevesinde yapılan uygulamaların vücutta kanser hastalığına yol açtığı iddia edildi. Rusya’da bazı sanatçılar son günlerde kanser hastalığından hayatını kaybemişti. Ünlü Rus sinema oyuncusu Stanislav Sadalski, ölüm sebeplerini san'atçıların gençleşmek için yaptırdıkları estetik tedâvilere bağladı. Tıp Bilimler Akademisi’ne bağlı Tıp Radyoloji Merkezi cerrahı Denis Malik de kök hücrelerinin kansere yol açmadığı yönünde henüz bir kanıtın olmadığına dikkat çekti. |
09.03.2010 |
Ebru san’atı stresi alıyor |
AdIyaman Kent Konseyi Gençlik Meclisi tarafından açılan ve geleneksel hale getirilen ebru san'atı kursuna katılımcılar yoğun ilgi gösteriyor. Kent konseyi salonunda verilen ebru san'atı kursunun katılımcıları günün stresini bu kursta atıyor. Ebru san'atı kurslarına katılan kursiyerler statik bakış açısını geliştiriyor. İnsanların stres ve gerginliğini tedavi edici bir san'at olduğu belirtilen ebru san'atı eğitmeni Ferhat Yılboğa, ebru san'atına ilginin fazla olmasının kendilerini sevindirdiklerini söyledi. Yılboğa, “Ebru san'atı ile uğraşanlarda olumluluk, stres kontrolü, disiplin, özgüven ve motivasyon gibi kişisel özelliklerin geliştiğini yakından görmekteyiz” dedi. |
09.03.2010 |
İsviçre, hayvanlara avukatı reddetti |
İsvİçre’de halk, mahkemelerde kötü muamele gören hayvanları savunmakla görevli avukatlar atanmasını yapılan referandumda reddetti. Hayvanların dünyanın en koruyucu yasalarından faydalandığı ülke olan İsviçre’de düzenlenen halk oylamasında, yüzde 70,5 ile “hayır” oyu çıkarken, “evet” oyu yüzde 29,5’ta kaldı. İsviçre Hayvanları Koruma Derneği tarafından gündeme getirilen referandumda, İsviçre’deki 26 kantonun tamamında, hayvanlar için bir avukatlık müessesesi kurulmasının zorunlu olması isteniyordu. Bu zorunlu uygulama, 1992’den beri sadece kuzeydeki Zürih kantonunda yürürlükte bulunuyor. |
09.03.2010 |
5 yaşında umre yolcusu |
Korkutelİ ilçesinde, umreye gidecek olan 30 kişi arasında bulunan 5 yaşındaki Furkan Yıldız, ilgi odağı oldu. Korkuteli’den umreye gidecek olanların içinde yer alan 5 yaşındaki Furkan, umreye gidenlerin en küçüğü olarak dikkat çekti. 15 gün sonra 13 günlük kutsal toprakları ziyaretinden sonra Korkuteli’ne dönecek olan umreciler içerisinde bulunan Furkan Yıldız, Korkuteli Müftüsü Abdülmuttalip Peşe’den hayır duasını aldı. Umre hazırlığı çalışması esnasında anne ve babasının yanında gezen Furkan, müftü ile görüşerek kendisinin de umreye gideceğini söyledi. Müftü Abdülmuttalip Peşe, en küçük umre adayı Furkan’ı yanaklarından öperek tebrik etti. |
09.03.2010 |
Kanada da plastik banknota geçiyor |
Kanada Merkez Bankası, 2011’den itibaren banknotların kağıt yerine plastik olacağını açıkladı. Kanada Merkez Bankası Basın Sözcüsü Julie Girard, Yeni Zelanda, Vietnam, Romanya ve Avustralya gibi ülkelerin halen bu sistemi kullandığını hatırlatarak, “Avustralya’da, 1990 yılından bu yana plastik banknot uygulaması yürürlükte. Polimer malzeme ile üretilen plastik banknotların taklit edilmesi imkânsıza yakın zorlukta. Kağıda oranla 3 kat daha yırtılmaya dayanıklı ve en önemlisi de yüzde 100 geri dönüşüm özelliği ile çevre dostu’ dedi. |
09.03.2010 |
Dananın gübresi de değer kazandı |
Et fiyatlarındaki artışla kendini gösteren besi hayvanı arzındaki azalma, besiciliğin ve tarımın merkezi durumundaki Konya’da, tarımsal faaliyetlerde kullanılan hayvan gübresi fiyatını da artırdı. Konya Kırmızı Et Yetiştiricileri Birliği Başkanı Nazif Karabulut, daha önce besicilerin ahırlardan günlük dışarı döktükleri ve fazla değer vermedikleri gübrelerinin, et ve besiye çekilecek genç dana fiyatlarındaki artışla birlikte büyük oranda değer kazandığını, ancak bu durumun zaman içinde hayvan varlığındaki artışla birlikte bir dengeye oturacağını tahmin ettiklerini söyledi. |
09.03.2010 |
Çin, kuraklığın etkisinde |
Çİn’İn güneybatısında 4.09 milyon hektar genişliğinde ekili alanın kuraklıktan etkilendiği bildirildi. Çin Tarım Bakanlığı son verilere göre bu alanların 2.2 milyon hektarının, yani yaklaşık yarısının ciddî şekilde zarar gördüğünü açıkladı. Kuraklıktan olumsuz etkilenen Guangşi Cuang Özerk Bölgesi ve Congçing şehri ile Yunnan, Guicou, Sichuan eyaletleri ülkenin tahıl ihtiyacının yüzde 16'sını karşılıyor. |
09.03.2010 |