Güncel |
Atina camiye kavuşuyor |
Yunanistan’ın başkenti Atina’ya cami ve Müslüman mezarlığı yapılması konusunda PASOK hükümeti adım atmaya hazırlanıyor. Atina’da yaşayan Müslümanlar ise bir türlü hayata geçirilemeyen projenin bu defa gerçekleşmesini temenni ediyor. Atina camiye kavuşuyor
Avrupa’da ibadete açık camisi bulunmayan tek başşehir olarak bilinen Atina’ya ekonomik krizin etkili olduğu bir dönemde cami inşa edilmesi planlanıyor. Savunma Bakanı Evangelos Venizelos ve Atina Belediye Başkanı Nikitas Kaklamanis’in de katıldığı toplantıdan, 2006 yılında kararı alınan cami ve Müslüman mezarlığı inşa edilmesi için yer tahsis edilmesi kararı çıktı. Toplantıya Yunan ordusu ve bakanlıktan yetkililer de katıldı. Cami yeri tahsis edilmesi konusunda önemli katkılarda bulunduğu belirtilen Kaklamanis, Atina radyosuna konuştu. Atina Belediye Başkanı, bu konulara çözüm bulunması konusunda iyimser olduğunu söyledi. Yunan yetkililer, Votanikos semtine cami, Shisto semtine ise Müslüman mezarlığı inşa edilmesi konusunda anlaştı. Caminin inşa edilmesi planlanan arazi, Yunan meclisine yaklaşık 7 kilometre mesafede bulunuyor. İera Caddesi üzerinde bulunan araziye ulaşım oldukça kolay.
MÜSLÜMANLAR BASTIRDI HÜKÜMET ADIM ATTI
Yunanistan Müslümanlar Birliği Başkanı Naim Elghandour, cami ve mezarlık konusunda atılan adımı memnuniyet verici olarak değerlendirdi. Bu yılbaşında cami ve Müslüman mezarlığı konusunda yeni hükümete bir dosya verdiklerini ve zaman zaman bakanlık yetkilileriyle sert tartışmalar yaşandığını kaydeden Elghandour, “Bizi yeterince meşgul etti. İbadetlerimizi rahat ortamlarda yapmak istiyoruz” dedi. Elghandour, 15 milyon Euro’luk kaynağın diğer hükümet döneminde ayrıldığını, cami inşası için gerekli para konusunda problem çıkmayacağına inanıyor.
77 YILDIR CAMİ İÇİN BEKLENİYOR
2006 yılında Yeni Demokrasi hükümeti döneminde Atina’ya cami yapılmasına karar verilmişti. Kilisenin de onay verdiği bu karara göre, 2009 yılı sonunda cami bitirilerek hizmete açılacaktı. Ancak bu söz, cami yerinin tahsis edildiği Deniz Kuvvetleri’nin direnmesi ve arazinin boşaltılması için gerekli 5 milyon Euro kaynağın temin edilememesi dolayısıyla tutulamamıştı. Atina’ya cami yapılması meselesi 77 yıldan bu yana zaman zaman gündeme geliyor. Cami yapılmasına ilişkin ilk yasa tasarısı 1939 yılında hazırlanmıştı. Atina’da yaklaşık 200 bin civarındaki Müslüman, daire, bodrum ve garajlarda ibadet yapmak zorunda kalıyor. Atina’da Osmanlı döneminden kalan ve Akropolis eteklerinde yer alan iki cami bulunuyor. Biri Seramik müzesi olarak kullanılan Mustafa Ağa Camii diğeri ise ona 500 metre uzaklıktaki Fethiye Camii.
|
07.03.2010 |
TÜRKİYE MUTLAKA AB ÜYESİ OLMALI |
“Daha fazla demokrasi için Türkiye’deki gayretler desteklenmeli” diyen Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder, Almanya’daki Türk üniversitelilerin kurduğu Türk-Alman Akademisyenler Platformu tarafından, Türkiye’nin AB’ye yaklaşmasına yaptığı hizmetlerden dolayı Plattino ödülüne layık görüldü. 500 civarında kişinin katıldığı törenle ödülünü alan Schröder Türkiye’nin mutlaka Avrupa Birliği (AB) üyesi olması gerektiğini söyledi. MODERN VE MÜSLÜMAN BİR ÜLKE
Türkiye’nin hem İslâm dünyasında büyük bir değeri olduğunu, hem de seküler, modern Müslüman bir ülke olarak model fonksiyonu olduğunu kaydeden Schröder, “İslâm, Avrupa’daki tüm toplumların bir parçası olmuştur. Avrupa’da 16 milyon Müslümanın yaşadığını Avrupalılara sürekli hatırlatmak lazım. Burada yaşayanların buradaki hukuk ve demokrasi kurallarını kabul etmesi gerek. Ancak uyum, asimilasyon demek değildir” şeklinde konuştu.
İslâm, Avrupa’nın parçası
ALMANYA eski Başbakanı Gerhard Schröder, İslam’ın, Avrupa’daki tüm toplumların bir parçası olduğunu belirterek, “Avrupa’da 16 milyon Müslümanın yaşadığını Avrupalılara sürekli hatırlatmak lazım” dedi.eski Başbakanı Schröder, Almanya’daki Türk üniversitelilerin kurduğu Türk-Alman Akademisyenler Platformu (TD-Plattform) tarafından, Türkiye’nin AB’ye yaklaşmasına yaptığı hizmetlerden dolayı “Plattino” ödülüne layık görüldü. Köln Ticaret Odası’nda (IHK), 500 civarında kişinin katıldığı törenle ödülünü alan Schröder, burada önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin mutlaka Avrupa Birliği (AB) üyesi olması gerektiğini söyleyen Schröder, “Bu üyelik iki taraf için de çok önemli. Çünkü bu Avrupa’nın refah ve güvenliği için gereklidir. Sanki üyelik Türkiye’ye bir lütuf. Hayır. AB’nin bugünkü haliyle bununla direkt ilgisi var. Büyüme ve güvenlik. Türkiye, sakin olmayan bir bölgede, istikrarın sembolü. Türkiye’nin üyeliği kazanılabilirse fundamentalist olmayan İslâm ile Avrupa’nın aydınlanmasını sağlayan değerler bir araya gelmiş olacak. Tabii ki bu hemen olacak bir şey değil, iki taraftan da çok sabır gerektiren bir şey” dedi. Schröder, reformların sürmesi gerektiğini hatırlatarak, şunları söyledi: “Türkiye’deki insanlar için daha fazla özgürlük, demokrasi ve refahın kapıları açılacak. Uzun süredir devam eden reformlar bunun ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Katılaşmış yapıları kırmak ne kazar zor bu şimdilerde bir daha iyi görülüyor Türkiye’de. Bu nedenle daha fazla demokrasi için Türkiye’deki gayretler desteklenmeli. Arkadaşım Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Türkiye’de Avrupa’ya olan ilgi, gelişmeye ilgi desteklenmeli. Türkiye çok cesaretli bir reformu sürecini yürütüyor. Ve bunun sonunda AB’ye gelinmiş olacak.”
“İSLâM, AVRUPA’DAKİ TÜM TOPLUMLARIN BİR PARÇASI OLMUŞTUR” Türkiye’nin hem İslâm dünyasında büyük bir değeri olduğunu, hem de seküler, modern Müslüman bir ülke olarak model fonksiyonu olduğunu kaydeden Schröder, “Bu bizim için de Müslüman ülkelerin demokratik ve modernleşmesi için önemli” dedi. Schröder, 11 Eylül saldırılarından sonra Avrupa’da yaşayan Müslümanlara bakışın değiştiğini, kendisinin bunu tehlikeli bulduğunu bildirdi. Schröder, “İslâm, Avrupa’daki tüm toplumların bir parçası olmuştur. Avrupa’da 16 milyon Müslümanın yaşadığını Avrupalılara sürekli hatırlatmak lazım. Burada yaşayanların buradaki hukuk ve demokrasi kurallarını kabul etmesi gerek. Ancak uyum, asimilasyon demek değildir” diye konuştu. Bunun daha önce de Başbakan Erdoğan tarafından Köln’de söylendiğini ve Almanya’da büyük tartışmalara neden olduğunu hatırlatan Schröder, “Ama o zamanda bu doğruydu. Çünkü uyum, kültürel ve dini farkı yok etmek anlamına gelemez. İslam ülkelerinde diğer dinlere karşı tutumlarda sorunlar olabilir ama bu aşırı sağın yaptığı gibi burada gerekçe olamaz. Din özgürlüğü çok önemli. Bu nedenle minare yasağı, Avrupa projesi açısından bir kırılmadır” dedi. Türkiye ile AB’nin yakınlaşması ve Almanya’daki Türklerin uyumu için model insanlar ve kendisine ödül veren sivil toplum kuruluşları gibi kuruluşların önemli olduğunu kaydeden Schöder, Plattino ödülü için teşekkür etti.
|
07.03.2010 |
SBS'YE BAŞVURULAR YARIN BAŞLIYOR |
İlköğretim 6, 7 ve 8’inci sınıf öğrencilerinin girdiği Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) başvurular, yarın başlayacak. Başvurular, 26 Marta kadar sürecek. Alınan bilgiye göre, Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ‘’2010 PYBS ve SBS İş ve İşlemleri’’ konulu bir genelge yayımladı. Genelgeye göre, 2010 Yılı Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı (PYBS) ile Seviye Belirleme Sınavları (SBS) MEB Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü (EĞİTEK) tarafından yurt içi ve yurt dışı sınav yerlerinde Türkiye saatiyle 10.00’da merkezi sistemle aynı anda gerçekleştirilecek. PYBS, 5, 9, 10 ve 11’inci sınıflar için 2 Mayıs Pazar günü, SBS ve PYBS 8’inci sınıflar için 5 Haziran Cumartesi günü, 7’nci sınıflar için 6 Haziran Pazar günü, 6’ncı sınıflar için ise 12 Haziran Cumartesi günü yapılacak. SBS’ye başvurular 8–26 Mart tarihleri arasında yapılacak. Başvuru için 10 TL sınav ücretinin e-başvuru kılavuzunda belirtilen bankalardan birisine öğrencinin T.C. Kimlik numarası ile yatırılmış olması başvuru için yeterli olacak. PBYS’ye başvuru işlemleri ise 22 Mart–2 Nisan tarihleri arasında başvuru kılavuzunda belirtilen kurallar doğrultusunda yapılacak. Polis Koleji için başvuru şartlarını taşıyan öğrenciler ise 15–26 Mart tarihleri arasında ''http://www.meb.gov.tr'', ''http://oges.meb.gov.tr'' ile ''https://e-okul.meb.gov.tr'' adreslerinde açılacak olan başvuru ekranından öğrenim gördüğü okul müdürlükleri tarafından başvuruda bulunacak.
|
07.03.2010 |
İstanbul’da Doğu Türkistan Sempozyumu |
Çın’ın Doğu Türkistan’da yaptığı katliamlar ve insan hakları ihlalleri İstanbul’da düzenlenecek bir sempozyumda tartışılacak. Aralarında İHH İnsani Yardım Vakfı’nın da bulunduğu çeşitli sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu İstanbul Barış Platformu yaklaşık 2,5 asırdır işgaller altında yok edilmeye çalışılan, en temel insani hakları dahi ellerinden alınan, insanların hayatta kalabilmek için göç etmek zorunda kaldığı, duvarlar arkasındaki bir coğrafyaya dikkat çekmek için Doğu Türkistan Sempozyumu düzenliyor. 20-21 Mart 2010 tarihlerinde Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenecek olan sempozyuma çok sayıda akademisyen, düşünür, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve Doğu Türkistanlı katılacak. Katliamın tanıkları da sempozyuma katılarak yaşadıklarını anlatacaklar, insan hakları ihlalleri tartışılacak. Türkiye’de ilk defa düzenlenen Doğu Türkistan Sempozyumu’nu Çin yönetimi de yakından takip ediyor. |
07.03.2010 |
Yaralı er şehit oldu |
Şirnak’in Güçlükonak ilçesinde askeri aracın devrilmesi sonucu yaralanan 19 askerden er Yıldırım Arat, tedavi gördüğü GATA’da şehit oldu. Edinilen bilgiye göre, Akdizgin Tabur Komutanlığı’nda görev yapan askerleri taşıyan aracın Akdizgin köyü yakınlarında devrilmesi sonucu yaralanan er Yıldırım Arat (22), 9 gündür tedavi gördüğü GATA’da dün sabah hayatını kaybetti. Kazanın yaşandığı gün terhisine 4 gün kaldığı öğrenilen şehit asker Arat’ın cenazesinin, memleketi Konya’nın Yunak ilçesine bağlı Koçyazı beldesine getirildiği bildirildi. Şehit Arat’ın, Koçyazı Belde Belediye Başkanı Şaban Arat’ın oğlu olduğu öğrenildi. Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinde 26 Şubatta askeri aracın Akdizgin köyü yakınlarında devrilmesi sonucu yaralanan 19 asker, Şırnak Asker Hastanesine kaldırılmıştı. |
07.03.2010 |
Silopi'de 6 terörist teslim oldu |
Sılopı’de altı teröristin teslim olduğu bildirildi. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesindeki ‘’Bölücü Terör Örgütüyle Mücadeleye’’ ilişkin duyuruya göre, bölücü terör örgütünün Irak’ın kuzeyinde bulunan barınma alanlarından kaçan altı terörist, Şırnak’ın Silopi ilçesinde güvenlik güçlerine Perşembe günü saat 19.00’da teslim oldu. Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde de terör örgütüne üye olmak suçundan aranan bir kaçak, güvenlik güçlerince aynı gün yakalanarak sevk edildiği adli makamlarca tutuklandı. |
07.03.2010 |
PKK’yı bitirecekler |
Terör örgütü PKK’ya yönelik İtalya, Fransa ve Belçika’da başlatılan geniş çaplı operasyonların ardından örgütte ‘’tasfiye’’ paniği yaşanmaya başlandı. Operasyonlardan dolayı ABD’yi suçlayan Örgütün elebaşı Murat Karayılan, ABD’nin, PKK’yı Avrupa’da ‘’Al Capone Tekniği’’ ile bitirmeyi hedeflediğine dikkat çekti. Terör örgütünde ‘tasfiye’ paniği
TERÖR örgütü PKK’ya yönelik İtalya, Fransa ve Belçika’da başlatılan geniş çaplı operasyonların ardından örgütte ‘’tasfiye’’ paniği yaşanmaya başlandı. Örgütün elebaşı Murat Karayılan, operasyonlardan dolayı ABD’yi suçladı. Karayılan, Avrupa ve kırsal kadrolara gönderdiği mesajda, ABD’nin desteğiyle Avrupa ülkelerinde PKK’nın tasfiye planının uygulamaya geçirildiğini ileri sürdü. PKK’ya yönelik başlatılan ve çok sayıda örgüt üst düzey sorumlusunun tutuklanmasıyla devam eden kapsamlı operasyonların arkasındaki gücün ABD olduğunu savunan terörist Murat Karayılan’ın, üç ülkede eş zamanlı başlayan operasyonların ABD heyetinin Avrupa ülkelerinde uzun süredir yürüttüğü temasların sonrasında başladığını kaydetti. ABD’nin, PKK’yı Avrupa’da ‘’Al Capone Tekniği’’ ile bitirmeyi hedeflediğine dikkat çeken terörist Murat Karayılan, ‘’ABD ve Avrupa ülkelerinin başarılı olamayacağı ve örgütün gücünü herkese gösterecekleri’’ tehdidinde bulundu. |
07.03.2010 |
Yasama ve yürütmeye yargı kuşatması |
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in yargının kuşatma altında olduğuna yönelik sözlerine tepki gösteren Başbakan Erdoğan, “Yasama ve yürütme de yargı tarafından kuşatılmıştır” dedi. Tasarı, Türkiye’ye zarar vermez
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinin, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını içeren tasarıyı kabul etmesinin Türkiye’ye hiçbir şekilde zarar vermeyeceğini söyledi. Başbakan Erdoğan, İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonunun (TUSKON) Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinin, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını içeren tasarıyı kabul etmesinin ülkelerin karşılıklı ilişkilerine, menfaatlerine ve gelecek vizyonlarına çok büyük zarar vereceğini ifade etti. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ‘’Kaybeden biz olmayız. Kaybeden, küçük düşünenler, husumetle hareket edenler, intikam duygusuyla hareket edenler olur. Biz bu olumsuzluklara takılmayacağız. Biz işimize bakacağız. Biz kin duygusuyla, intikam duygusuyla, öfkeyle, husumetle değil, yapıcı bir tavırla gönüller kazanmayı kendisine hedef edinmiş bir duruşla yolumuzda ilerleyeceğiz. Dış İlişkiler Komitesinin bu kararı, açık söylüyorum Türkiye’ye hiçbir zarar vermez.’’
Yasama da yürütme de yargı tarafından kuşatıldı
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasında Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in açıklamalarına atıfta bulunarak, şunları kaydetti: ‘’Dün yargıdaki bir başkanımızın yaptığı bu açıklama, gerçekten bizi üzmüştür. Nedir? ‘Yargı, kuşatma altındadır’ ifadesi veya ‘Yargı kuşatılmaya çalışılıyor’ şeklinde bir ifade. Ben bu değerli dostuma şunu hatırlatmak isterim; bu ifadeniz bir defa ne yasal uygulamalarla ne de filli uygulamalarla mümkün değil. Ancak şunu ben burada çok rahat söyleyebilirim; Türkiye’de yasama da yürütme de yargı tarafından kuşatılmıştır. Eğer yasama organı 411 ile bir karar çıkartıyor da bu 411 yok sayılıyorsa yargı tarafından siz bu ülkede yasama veya yürütmenin yargıyı kuşatmaya çalıştığından bahsedemezsiniz. Ben örneklerle konuşuyorum. Aynı şekilde yerindelik kararı yürütmeye ait olduğu halde yargı yerindelik kararını yürütmenin elinden alıp kendisi uygulamaya koyuyorsa siz yargının yürütme veya yasama tarafından kuşatıldığından bahsedemezseniz. Yargının fiziki şartları yoktur eğer diyorsanız bu çok büyük bir haksızlık.’’
|
07.03.2010 |
Türkiye, yargı reformunu hak ediyor |
SAĞLIK Bakanı Recep Akdağ, Türkiye’nin yargı reformunu hak ettiğini belirterek, “O halde, inşallah en yakın zamanda, eğer gerekirse içinde bir yargı reformu da olan bir Anayasa değişikliği paketi sizin huzurunuza gelecektir. Bu sizin en tabi hakkınızdır” dedi. AKP Tokat İl Başkanlığınca düzenlenen ‘’Türkiye Buluşmaları’’ toplantısına katılan Akdağ, burada yaptığı konuşmada, ‘’Demokratik Açılım’’ ve ‘’Millî Birlik ve Beraberlik Projesi’’ hakkındaki görüşlerini aktardı. Birlik-beraberlik mesajları veren Akdağ, bu ülkede hiç kimseyi bir birbirinden ayırmayacaklarını belirterek, ‘’Tokat bir gözümüzse öteki gözümüz Ardahan olacak, bir elimiz Şırnak’taysa öbür elimiz Edirne’de olacak. Bu kardeşlik duygusunu, bu millî birlik ve beraberliği geliştirerek yolumuza devam edeceğiz’’ dedi. 30 yıldır ülkenin kaynaklarını heba eden, 30 bine yakın insanın hayatını kaybetmesine yol açan, 300 milyar lirayı aşkın ekonomik bir kayba neden olan terör belasına ‘’dur’’ demek için çaba gösterdiklerini ifade eden Akdağ AKP olarak bu sorunun çözümü için muhalefetle diyalog kapılarını sonuna kadar açık tuttuklarını anlattı. Akdağ, ’Bu milletin bütünlüğü, devletin bütünlüğü bizim olmazsa olmazımızdır. Biz bunlardan asla taviz veremeyiz’’ diye konuştu.
“ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PAKETİ, EN YAKIN ZAMANDA GELECEK”
ANAYASA değişikliği ve yargı reformuna ilişkin görüşlerini de aktaran Akdağ, ‘’Biz Türk milleti olarak bazı yüksek yargı organlarının geçmişte örneklerini yaşadık, milletini iradesine pranga vuracak kararlar almasını istemiyoruz. Halkın iradesi, milletin iradesi yasamanın da, yürütmenin de üzerinde. Çünkü egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yargıya sıra gelince niye böyle olmasın? Yapacağımız reformlar mutlaka, yargı reformu mutlaka halkın iradesini, milletin iradesini, yargının da üzerinde tutacak bir irade olmalıdır. Bu çok önemlidir. Buna karşı çıkanlar var’’ ifadelerini kullandı. Türkiye’de millet iradesinin yargının üzerinde olmasının bazı kesimlerce kabul edilemez bir kavram olarak görüldüğünü, ancak bütün çağdaş ve Batılı ülkelerde millet iradesinin yargının üzerinde olduğunu ifade eden Akdağ, şöyle tamamladı: ‘’Türkiye bir yargı reformunu hak ediyor. O halde, inşallah en yakın zamanda, eğer gerekirse içinde bir yargı reformu da olan bir Anayasa değişikliği paketi sizin huzurunuza gelecektir. Bu sizin en tabi hakkınızdır. Bu milletin en tabi hakkı değil midir? Bu meclis Anayasa değişikliği yapacak. Darbelerden sonra yapılan kurucu meclisler, yeni bir Anayasa yazıp milletin önüne getirebilecekler, milletin helal oylarıyla iktidara gelenler veya milletin helâl oylarıyla meclise gelenler, bir Anayasa yazıp milletin önüne getiremeyecekler veya milletin önüne gelmesine gerek kalmayabilir. Çünkü onlar zaten mecliste milletin vekilidir, Anayasayı değiştiremeyecekler. Böyle demokrasi anlayışı olur mu?’’
|
07.03.2010 |
CHP’ye ‘çarşaf’ tepkisi: Kin ve nefretiniz kime? |
TÜRKİYE Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası (Diyanet-Sen) üyesi bir grup, Mersin’de CHP Kadın Kolları üyelerinin, Hilâfetin kaldırılışının 86. yılı dolayısıyla düzenlenen etkinlikte çarşaf yırtmalarını protesto etti. Üsküdar İskelesi’nde toplanan grup, ‘’Bugün çarşaf yırttınız yarın ne yapacaksınız?’’, ‘’Kin ve nefretiniz kime?’’, ‘’Hangi halkın temsilcisisiniz?’’, ‘’Milletin değerlerine Fransız kalmayın’’ yazılı dövizler açtı. Grup adına burada açıklama yapan Diyanet-Sen 2 No’lu Şube Başkanı Musa Hakan, Mersin’de Cumhuriyete sahip çıkma adına yapılan eylemin ‘’hem trajik hem de utanç verici olduğunu düşündüklerini’’ söyledi. Ülke kadınlarının bir kısmının giysisi olan bir kıyafetin ayaklar altında çiğnenerek çöpe atılışının ne Cumhuriyetle ne de halkla ilgisi olduğunu belirten Hakan, hiçbir siyasî partinin de bazı vatandaşların giydiği kıyafete hakaret etme hakkının olmadığını kaydetti. Hakan, insanların giyim ve kuşamları, dil, din, ırk ve yaşayış tarzlarına yönelik hakaret içeren sözlerin asla söylenmemesi gerekiğini dile getirerek, ‘’Bu tür söylemler, ancak toplumu ayrıştıracaktır. Şu da bilinmelidir ki bugün çarşafı yırtarak rencide ettiğiniz insanlar, en az sizin kadar bu toprakların sevdalısıdır. Yapılan yanlıştır, hilâfetin kaldırılmasıyla çarşafın yırtılması arasında hiçbir bağ bulunmamaktadır’’ dedi. İstanbul’da çarşaflı kadınlara parti rozeti takmak ile Mersin’de çarşaf yırtma arasında büyük çelişkinin izah edilemez olduğunu ifade eden Hakan, yaşanan trajik olay karşısında CHP’den bir özür beklediklerini söyledi. Gruptakiler basın açıklamasının ardından dağıldı.
|
07.03.2010 |
Büyükelçisi Tan, Ankara'da |
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını içeren tasarının onaylanmasının ardından istişareler için Türkiye’ye çağrılan Washington Büyükelçisi Namık Tan, Ankara’ya geldi. Esenboğa Haavalimanında basın mensuplarına konuyla ilgili kısa bir açıklama yapan Namık Tan, değerlendirmelerde bulunmak üzere Türkiye’ye çağrıldığını belirterek, konuyla ilgili açıklamaların en üst düzeyde yapıldığını belirtti ve “Bunların üstüne söylenecek bir söz yok” dedi. Söylenecek her şeyin söylendiğini ve bu olayın yanlışlığının anlatıldığını kaydeden Tan, “Burada Sayın Cumhurbaşkanımızdan başlamak üzere Başbakanımız, Bakanımız, Müsteşarımıza bilgi arz edeceğim, değerlendirmelerimi arz edeceğim. Bu istişareler bittikten sonra uygun görülecek bir zamanda geriye döneceğim” diye konuştu.
|
07.03.2010 |
Protokol, Meclis’ten çekilmeli |
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu’nun Ermeni tasarısı oylamasıyla ilgili olarak, Ermenistan ile imzalanan protokolün TBMM’den geri çekilmesi gerektiğini söyledi. Malatya’ya hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilerin söz konusu tasarıya ilişkin sorularını cevaplayan Baykal, “Karar çok üzüntü verici. Kararın, tarihi ve hukuki gerçeklerle ilgisi yok. Siyasî bir karar. Türkiye’ye düşmanca bir tavır ifade ediyor. Hükümet Ermenistan ile protokol imzalayarak tehlikeyi bertaraf edeceğini düşünüyordu. Protokol, ne Türkiye Ermenistan ne de Azerbaycan Ermenistan arasındaki dostluğu pekiştirmeye yardımcı oldu. Protokol, Meclis’ten çekilmeli. Soykırım haksız suçlama kendi zemininde konuşulmalı. Türkiye’ye karşı büyük yanlış oldu” diye konuştu. |
07.03.2010 |
Emniyet amiri tutklandı |
VAN'DA ele geçirilen 170 kilogram uyuşturucuyla ilgili gözaltına alınan emniyet amiri, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şubesi ekipleri tarafından, Van’da 24 Şubatta düzenlenen operasyon kapsamında tutuklanan zanlılarla bağlantısı olduğu belirlenen Bartın’ın bir ilçesinde emniyet amiri olarak görev yapan E.E.E, KOM ekiplerince gözaltına alındı. Van’a getirilen Emniyet Amiri E.E.E, Cumhuriyet Savcılığında 8 saat süren ifadesinin ardından tutuklama talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. E.E.E, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. E.E.E’nin, bir yıl önce Van’da görev yaptığı öğrenildi. |
07.03.2010 |
Balyoz sanıklarının tutukluluğuna itiraza ret |
“BALYOZ” darbe planı iddiaları soruşturması kapsamında Tümamiral Semih Çetin, emekli Orgeneral Çetin Doğan ve emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü’nün de aralarında bulunduğu 33 kişinin tutukluluğuna yapılan itirazlar reddedildi. Soruşturma kapsamında tutuklanan emekli ve muvazzaf askerlerin avukatlarınca, çeşitli dönemlerde, tutuklamayı gerçekleştiren İstanbul Nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz başvurularının değerlendirilmesi tamamlandı. İstanbul Nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, Tümamiral Semih Çetin, emekli Orgeneral Çetin Doğan ve emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü’nün de aralarında bulunduğu 33 kişinin avukatlarınca yapılan başvuruları reddederek, bu şüphelilerin tutukluluğunun devamına karar verdi. |
07.03.2010 |
Haliç’e metro kazığı |
İSTANBUL Metrosu’nun Haliç geçişi için yapılacak köprü inşaatının temel kazıklarını çakma işlemi sürüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, İstanbul Metrosu’nun en önemli geçiş güzergâhlarından olan Haliç Metro Geçiş Köprüsü inşaatında kullanılmak üzere Portekiz’de imal ettirilen ve Haliç’e getirilen kazıkların çakma işlemine 27 Şubatta başlandı. Bugüne kadar 3 kazığın çakılma işlemi gerçekleşirken, kazıkların tamamının çakma işlemi 15 Nisanda tamamlanması planlanıyor. Kazık çakma işleminin ardından kazık tabanından ana kayaya doğru soket kazısı ve betonlama işlemi başlatılacak ve köprü inşaatı bu yılın sonunda bitirilmeye çalışılacak. Daha önce 3 sefer halinde 35 adet kazık getirilen Haliç’e, son 19 kazık ise bu ayın sonunda ulaştırılacak. Haliç’in depremselliği, faylanma durumu, zemin şartları ve Haliç tabanı çamur tabakası dikkate alınarak yapılan analizler sonucunda dizayn edilen kazıkların her biri 4 bin 700 ton servis yüküne ve 9 bin 400 ton nihaî yük değerine göre projelendirildi. Haliç Metro Geçiş Köprüsü’nün her bir ayağının altında bir kazık grubu olmak üzere Unkapanı’ndan Beyoğlu’na doğru 4’lü, 5’li ve 9’lu gruplar halinde 32 taşıyıcı kazık yer alacak. İki ayrı vinç ile taşınarak hareketleri sabitlenen çelik borular, 800 ton kaldırma kapasiteli vinç ile denize indirilerek özel çekik ile çakılıyor. İnşaatta, 2 adet hafriyat dubası ve bir adet pompa dubası kurulurken, güvenlik teknesi ile çeşitli güçlerde römorklar da görev yapıyor. Unkapanı Köprüsü’nün ortalama 200 metre güneyinde inşa edilen Haliç Metro Geçiş Köprüsü, dünyada ileri teknolojik köprülerde uygulanan ‘’Eğik askılı cable-stayed’’ köprü sistemi ile yapılıyor. Bu sistemde, iki pilon (ana taşıyıcı ayak) bulunurken, köprü tabliyeleri kablolarla bu pilonlara asılarak taşıyacak. Köprü pilonları, 55 santimetre yüksekliğinde olurken, köprünün sudaki kısmında toplam 4 ayak bulunacak. 936 metre uzunluğunda olan köprünün deniz üzerindeki uzunluğu ise 460 metre olacak. Ortası raylı sistem ve iki kenarı yayaya açık olacak olan köprüde, bir adet istasyon bulunurken, bu istasyonun uzunluğu 8 vagonlu işleyişe uygun olarak 180 metreyi bulacak. |
07.03.2010 |
Özürlü kardeşlere ağaç kesme dâvâsı |
ÇANAKKALE’NİN Bayramiç ilçesinde, biri görme özürlü, diğeri de bir kolu olmayan iki kardeşe, kaçak ağaç kestikleri iddiasıyla dâvâ açıldı. Alınan bilgiye göre, ilçeye bağlı Nebiler Köyünde, sol kolu olmayan Mehmet Özer (59) hakkında, 2007 yılı içerisinde babasından kalan tarlası ve çevresindeki 52 adet çam ağacını baltayla kestiği gerekçesiyle tutanak tutuldu ve Bayramiç Sulh Ceza Mahkemesinde dâvâ açıldı. Dâvânın açılması üzerine, Adlî Tıp Kurumu’na başvuran Özer’e, ‘’Sol omuz seviyesinden kolu olmadığından, tutanakta belirtilen 52 adet ağacı balta ile kesmesi tıbben mümkün görülmemiştir’’ diye rapor verildi. Mehmet Özer’in dâvâsı sürerken, geçtiğimiz yıl da kardeşi Selahattin Özer (55) hakkında, tarlasından 4, ormanlık alandan da 11 çam ağacını kesim motoru ile kestiği gerekçesiyle dâvâ açıldı. Selahattin Özer, yaptığı açıklamada, böyle bir işi nasıl başardığına inanamadığını belirterek, ‘’Bana bu tarla Kore Gazisi babamdan kaldı. Ben görme özürlü olduğum için, tarlanın yerini bile bulamam. Bırakın çam ağacı kesmeyi, bir çırpı dalı bile kesip avluya koyamam. Ben nasıl kesim motoru kullanarak, kocaman 15 tane çam ağacını keseyim. Şaka gibi bir şey. Çok şaşırdım’’ diye konuştu. |
07.03.2010 |
Manisa’da ‘Toprak bastı’ kavgasında 4 kişi yaralandı |
MANİSA’NIN Saruhanlı ilçesine bağlı Büyükbelen beldesindeki düğünde, ‘’toprak bastı’’ parası dolayısıyla çıkan kavgada biri kadın, ikisi çocuk 4 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, Şeyda Doğantepe ile Ümit Bakır’ın düğünü için Manisa’dan, Büyükbelen beldesine gelen damadın yakınlarından, gelin tarafının yakınlarınca yörenin geleneği olan ‘’toprak bastı’’ parası istendi. İddiaya göre, damat yakınlarının söz konusu parayı vermek istememesi sebebiyle düğün salonunda başlayan tartışma kavgaya dönüştü. Damadın yakınlarından Murat Bakır (18), Hatice Duman (40), N.C. (17) ve U.D. (16) çıkan kavgada yaralandı. Saruhanlı Devlet Hastanesine götürülen yaralılar ayakta tedavi edildi. |
07.03.2010 |
Atabey Belediyesi’nin bütün malları satılıyor |
ISPARTA’NIN Atabey ilçesi belediye başkanı Ali Bal, belediyenin ciddi ekonomik sıkıntı yaşadığını, bu nedenle bütün gayrimenkullerini satışa çıkardıklarını söyledi. Ali Bal, İller Bankasından gelen 30 bin lirayla belediyeyi yönetmeye çalıştıklarını, oysa sadece 60 çalışanın ayda 120 bin lira gideri bulunduğunu belirtti. Büyük çıkmazda olduklarını söyleyen Bal, çareyi mülkleri satmakta bulduklarını kaydetti. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’yle güncellenen nüfus verilerinin belediyeleri olumsuz etkilediğini bildiren Bal, ilçe nüfusunun 4 bin 400’e düştüğünü söyledi. Bal, ‘’Belediyemizin mülkünde ne varsa satıyoruz. Pazartesi günü açık arttırmayla satış yapılacak. Yaklaşık 2 milyon lira gelir bekliyoruz’’ diye konuştu. Satışa çıkardıkları mülkler arasında 60 yataklı 3 katlı otel de bulunuyor. |
07.03.2010 |
Bursa’ya moda Erzincan’a mühendislik okulu açılacak |
BURSA¹DA Faruk Saraç Tasarım Meslek Yüksekokulu ile Erzincan Üniversitesine bağlı mühendislik fakültesi ve turizm ve otelcilik yüksekokulu kurulacak. Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan Bakanlar Kurulu kararlarına göre, Faruk Saraç Moda ve Sanat Vakfı tarafından Bursa’da Faruk Saraç Tasarım Meslek Yüksekokulu açılacak. Erzincan Üniversitesi bünyesinde ise mühendislik fakültesi ile Hacı Ali Akın Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu kurulacak. |
07.03.2010 |
Akaryakıt kaçakçılarına 6 ilde eş zamanlı operasyon |
AKARYAKIT kaçakçılığına yönelik 6 ilde düzenlenen operasyonda, 31 kişi gözaltına alındı, yaklaşık 550 ton kaçak akaryakıt ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre, Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü ekiplerinin, 8 aydır sürdürdüğü teknik ve fiziki takibin ardından Kocaeli’nin yanı sıra İstanbul, Yalova, Çankırı, Diyarbakır ve Mardin’de belirlenen adreslere eş zamanlı operasyon düzenlendi. Bazı benzin istasyonları ve tankerlerde kaçak olduğu belirlenen yaklaşık 550 ton akaryakıta el konuldu, operasyonda 31 kişi gözaltına alındı. Kocaeli Emniyet Müdürlüğüne getirilen zanlıların sorgusunun sürdürüldüğü bildirildi. |
07.03.2010 |
Orman kaçakçılarına göz açtırılmıyor |
İSTANBUL Orman Bölge Müdürlüğü Şile Orman İşletme Müdürlüğü toplu koruma ekiplerince yapılan koruma ve kontrol faaliyetleri arttırılarak devam ediyor. Şile Orman İşletme Müdürlüğüne bağlı Yeşilvadi Orman İşletme Şefliği Toplu Koruma Ekibince Bıçkıdere Köyü Karatepe Mevkiinde yapılan koruma ve kontroller sırasında kaçak emval kesimi ve nakli yapan şahıslarla karşılaşıldı. Yapılan müdahale sonucu yaşanan yoğun kovalamaca neticesinde kaçakçılar, traktör römorku, suç aleti ve kestikleri orman emvalini bırakarak orman içerisinde izlerini kaybettirdi. Tetkikler sonucu suç aletleri, traktör römorku ve orman emvallerine el konularak olay Cumhuriyet Savcılığına intikal ettirildi. |
07.03.2010 |
Baharın müjdecisi leylekler gelmeye başladı |
Baharın yaklaşması, havaların ısınmasıyla birlikte, kışı geçirmek üzere Afrika ülkelerine giden leylekler yurda dönmeye başladı. Akdeniz üzerine uzun süre uçan leylekler, Anadolu kıyısına ulaşır ulaşmaz, güney sahillerinde bir süre dinlenmek üzere mola verdi. Antalya’nın Gazipasa ilçesine gelen leyleklerden bazıları, sonbaharda bıraktıkları yuvalarını onarmaya başladı. |
07.03.2010 |
Tarihî yapılarda rutubet tehdidi |
ÇORUM’UN Osmancık ilçesinde tarihî camilerdeki cemaatin başı rutubet ile dertte. Restorasyon yapıldıktan sonra aşırı nem alan camiler, kokuya maruz kaldı. Rutubet, cemaati rahatsız ettiği kadar tarihî yapılara da zarar veriyor. Akşemseddin’in eğitim verdiği medrese olarak kullanılan ve günümüzde cami olarak hizmet veren tarihî Akşemseddin Camii ile Koca Mehmet Paşa’nın Osmancık’a bıraktığı en önemli eser olan İmaret Camii rutubet ve aşırı kokunun etkisi altında. Tarihî camilere girer girmez dikkat çeken kokunun kaynağı da hemen pencere kenarlarında göze çarpıyor. Daha çok Akşemseddin Camii’nde belirgin olarak görülen rutubet nedeni ile duvarlar çatlamış durumda. Cami halılarının duvarlara yakın olan kısımlarında da nem görülüyor. Rutubet, İmaret Camii’nde ise duvarlara yapılan ahşap kaplamanın kabarması ile kendini gösteriyor. Akşemseddin Camii cemaati rutubetin restorasyondan sonra arttığını belirtiyor. Akşemsettin caminin eski din görevlisi Fuat Dibek, camide rutubet sorununun çok önce başladığını, geçici önlemlerle bu güne kadar idare edildiğini fakat restorasyon sonrasında rutubetin baş edilemez derecede arttığını ifade etti. Cemaat rutubetin neden kaynaklandığına ilişkin yetkililerce araştırma yapılması gerektiğine dikkat çekiyor. |
07.03.2010 |
Kremlin hazineleri Topkapı Sarayı’nda |
Osmanlı İmparatorluğu’nun sahip olduğu 600 yıllık tarihin yaklaşık 400 yılında yönetim merkezi olan Topkapı Sarayı, 12 Mart-7 Haziran tarihleri arasında Moskova Kremlin Sarayı’nın seçkin eserlerini ağırlayacak. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının, Topkapı Sarayı Müzesi ve Moskova Kremlin Sarayı Müzesi işbirliğiyle hayata geçireceği ‘’Moskova Kremlin Sarayı Hazineleri Topkapı Sarayı’nda’’ sergisi, 11 Martta gerçekleşecek protokol açılışı ile Topkapı Sarayı Müzesi Has Ahırlar bölümünde sanatseverlerle buluşacak. Sergide, Moskova Kremlin Sarayı Müzesi koleksiyonundan, Rus çarlarının hazinesinde bulunan ve Kremlin katedrallerini, Moskova saraylarının kabul salonlarını ya da özel dairelerini süsleyen olağanüstü görkemli altın ve gümüş eşyalar, inci ve değerli taşlarla bezeli giysiler ve din adamı cübbeleri yer alacak. |
07.03.2010 |